Tasavvur
Anlatsam anlaşılmaz, gizli masumiyetim,
Etmeden terk-i diyar, bitmez mahkumiyetim.
Üstünde yaşadığım dünya terstir dünyama,
Bilirim sonsuz gücün elinde hürriyetim…
Yazı yazan elimse, bakan sadece gözüm,
Dilimden olan ancak, diyebilirim sözüm,
Ayaklarım, bedenim, saçım, başım her şeyim,
Ben nerede saklıyım? Hadi bunu bir çözün…
Vücudumun azası, yardımcıdır hepisi,
“Ben” lik nerede saklı, nerededir yapısı?
Yıllardır aradığım, sorular cevap ister,
Nerelerden başlıyor? Nerde gönül kapısı?
Ben kendi benliğimi azalar sanıyorum,
Saklanan bu benliği yıllardır arıyorum,
Beden çürüyüp gitse, karışsa topraklara,
Öldüğüm an mı biter, kendime soruyorum…
Yaratan olmasaydı, benlik olurdu nasıl?
Vücudumu boş verdim, nerelerdedir “asıl” ?
Dilime bu hareket, nerelerden geliyor?
Beyne fikir nereden durup dururken hasıl?
“Bir ben” varsa içimde, “can özümden içeri”
Bu ben fethedip hem de yıkıyorsa kalpleri,
Her şey insan içinse, kainatın içinde…
Benlikler yıkılmadan, bulmak zordur bizleri…
Şuna kesin eminim, kainattayım, varım.
Yaratılan bir kulum, insanım bahtiyarım.
Mikrolara indikçe makrolara seyahat,
Sonsuz denen alemde ömür kadar yaşarım.
Ana karnında gibi, hayat devam ediyor.
Dünyaya gelen her şey yaşayıp tükeniyor
Gözüm kapanıverse, son nefes girse cana,
Hayat burada bitiyor, fakat yenileniyor…
Beynimde şaklıyorken bir bir çakan şimşekler,
Aydınlanır gün be gün, pus örülü maziler,
Yolculuk zamanı ne, ne kadar, nerelere?
Sonu nasıl olacak, bizi orda ne bekler?
Ne düşünüp, ne yazsam, anlatamam; bilirim,
“Gel” emrine uyarak, “Çağıran” a gelirim!
Dünya doyumsuz değil, asırlarca yaşasam,
Sırları çözemezken, bir bakarsın ölürüm…
31.08.2007
Necati ŞİMŞEK
Ankara
Anlatsam anlaşılmaz, gizli masumiyetim,
Etmeden terk-i diyar, bitmez mahkumiyetim.
Üstünde yaşadığım dünya terstir dünyama,
Bilirim sonsuz gücün elinde hürriyetim…
Yazı yazan elimse, bakan sadece gözüm,
Dilimden olan ancak, diyebilirim sözüm,
Ayaklarım, bedenim, saçım, başım her şeyim,
Ben nerede saklıyım? Hadi bunu bir çözün…
Vücudumun azası, yardımcıdır hepisi,
“Ben” lik nerede saklı, nerededir yapısı?
Yıllardır aradığım, sorular cevap ister,
Nerelerden başlıyor? Nerde gönül kapısı?
Ben kendi benliğimi azalar sanıyorum,
Saklanan bu benliği yıllardır arıyorum,
Beden çürüyüp gitse, karışsa topraklara,
Öldüğüm an mı biter, kendime soruyorum…
Yaratan olmasaydı, benlik olurdu nasıl?
Vücudumu boş verdim, nerelerdedir “asıl” ?
Dilime bu hareket, nerelerden geliyor?
Beyne fikir nereden durup dururken hasıl?
“Bir ben” varsa içimde, “can özümden içeri”
Bu ben fethedip hem de yıkıyorsa kalpleri,
Her şey insan içinse, kainatın içinde…
Benlikler yıkılmadan, bulmak zordur bizleri…
Şuna kesin eminim, kainattayım, varım.
Yaratılan bir kulum, insanım bahtiyarım.
Mikrolara indikçe makrolara seyahat,
Sonsuz denen alemde ömür kadar yaşarım.
Ana karnında gibi, hayat devam ediyor.
Dünyaya gelen her şey yaşayıp tükeniyor
Gözüm kapanıverse, son nefes girse cana,
Hayat burada bitiyor, fakat yenileniyor…
Beynimde şaklıyorken bir bir çakan şimşekler,
Aydınlanır gün be gün, pus örülü maziler,
Yolculuk zamanı ne, ne kadar, nerelere?
Sonu nasıl olacak, bizi orda ne bekler?
Ne düşünüp, ne yazsam, anlatamam; bilirim,
“Gel” emrine uyarak, “Çağıran” a gelirim!
Dünya doyumsuz değil, asırlarca yaşasam,
Sırları çözemezken, bir bakarsın ölürüm…
31.08.2007
Necati ŞİMŞEK
Ankara