-
- Üyelik Tarihi
- 31 Ocak 2013
-
- Mesajlar
- 1,978
-
- MFC Puanı
- 53
Ağrı değişik medeniyetlere merkez olmuş bir ilimizdir. Bu yüzden tarihi ve turistik zenginliklere sahiptir. Bunlardan bazıları şunlardır:
İshak Paşa Sarayı: Ağrı ilinin Ağrı Dağından sonra en çok ilgi çeken yeri İshak Paşa Sarayıdır. Bu saray Doğu Bayezidin 5 km kadar uzağında eski Doğu Bayezid yanında Sarp kayalar üzerinde kurulmuş ve kartal yuvasını andıran 116 odalı bir saraydır. İçinde cami, hamam, atlar için ahırlar, su ve erzak depoları vardır.
Türk, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Sarayda Selçuklu üslubu hakimdir. Dünyada kalorifer, su ve kanalizasyon teşkilatı olan ilk binadır. Bu sarayın yapılmasını 1685te Doğu Bayezid Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa başlatmış, oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve onun oğlu Mehmed Paşa tarafından 1784te bitirilmiştir. 7600 metrekarelik bir sahada yapılan bu sarayın inşaatı 99 sene sürmüştür.
Ruslar, Doğu Bayezidi işgal ettiklerinde burasını karargah ve kışla olarak kullanmış ve kıymetli eşyalarını çalmışlardır. 13x6.5 metre ebadında som altından yapılan kapısı Moskova müzesindedir. Ayrıca binanın mühim yerlerini kasten tahrip etmişlerdir. Saray son senelerde yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtulmuştur.
Doğu Bayezid Kalesi: On dördüncü asırda yapılmıştır. Kayalıklar üzerindedir. Timur Hanın zorlukla ele geçirdiği bir kaledir. Bugün tamamen harabe halindedir. Doğu Bayezidin 8 km güneydoğusundadır.
Kan Kalesi: Tutakın 20 km güneydoğusunda bulunan Kalekulu köyü yakınlarındadır. Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Bugün sadece temelleri kalmıştır.
Toprakkale: Eleşkirt ilçesine bağlı, Toprakkale köyündedir. Yıkık durumda olan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Önünde bulunan cami, 1887de yaptırılmıştır.
Küpkıran Kalesi: İl merkezine 20 km uzaklıktadır. Hanebegül Kalesi diye de bilinir. Yıkık durumdadır.
Havran Kalesi: Hamur yakınlarında olup, Selçuklu Devletinin son devirlerinde inşa edilmiştir. Yıkık durumdadır.
Diyadin Kalesi: Diyadin ilçesindedir. Kaleden günümüze çok az şey kalmıştır.
Ahmed Han Türbesi: İshak Paşanın katibi olan ve Hani Baba olarak tanınan bir İslam büyüğünün kabridir. Bu türbenin yanında Evlad-ı Resule ait bir çok seyyid ve seyyidenin türbe ve kabirleri vardır. Seyyid Abdurrahim bin Abdullah Arvasi, Seyyid Muhammed Emin, Seyyid Şeyh Baba (Seyyid Abdülaziz), Seyyid İbrahim, Seyyid Muhammed, Seyyid Fehim, Seyyid Resul, Seyyide Hatice ve Seyyide Çiçek en çok ziyaret edilen kabirlerdendir. Aşağı Doğu Bayezidin ise Seyyid Abdülkadir ve Seyyide Hanım türbeleri ziyaret edilen yerleridir.
Halidi Mabedi: Patnosta Anzavur tepede Halidi Mabedi isimli harabeler vardır.
Kaya Mezarları: Taşlıçay civarında kayalar içinde bulunan mezarlardır.
Yeraltı Kilisesi: Tutakın 20 km uzağındadır.
Meteor Çukuru: 90 sene önce düşen bir akanyıldızın (meteor) açtığı çukurdur. Derinliği 60, genişliği 25 metredir. Büyüklük bakımından Alaskadan sonra dünyanın ikinci büyük meteor çukurudur. Doğu Bayezidin Gürbulak bucağı ile Sarıçavuş köyü arasındadır.
Fışkıran Su: Doğu Bayezid yakınındadır. Yerden 12 m yüksekliğe su fışkırır.
Balık Gölü: Doğu Bayezidin sinek yaylasında 2241 metre yükseklikte bir göldür. Yüzölçümü 25 kilometrekaredir. Alabalık ve sazan balığı boldur. Taşlıçaya 40 kilometredir. Sandalla gezilir.
Ekşi Su: Doğu Bayeziddeki bu su hazmı kolaylaştırır. Müshil etkisi yapar. Kızıldere köyündeki Ekşi sudan başka Murad Su İçmeleri de sağlığa faydalıdır.
Diyadin Kaplıcaları: Yılanlı Davud, Köprü ve Tazekent kaplıcaları (çermikleri) binlerce seneden beri kullanılmaktadır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasanın oğlu Ziyaeddin Bey bu kaplıcaların civarında ilk tesisleri kurmuştur.
Köprü kaplıcasının tortuları Murat Nehri üzerinde tabii bir köprü meydana getirdiği için bu isim verilmiştir. Demir, kükürt, sülfat, kalsiyum ve bikarbonat bakımından zengin olan bu kaplıcalar, romatizma, cilt hastalıkları ile nefrite iyi gelir. Suyun sıcaklığı 60-70 derecedir.
Diğer eserler: Meya (Günbuldu) Mağaraları, Karlıca, Kız Kulesi, Havran Kalesi, Eski Kümbetler ve Patnos Höyüğünde Urartu Sarayı kalıntıları vardır.
Efsaneler: Bir kültür köprüsü olan Ağrı ile ilgili pek çok efsane vardır. Tarihin derinliklerinden bugünlere uzanan masallara, hikayelere ve şiirlere konu olan Kerem ile Aslının birbirini görüp aşık olmaları, Doğu Bayezid ile İshak Paşa Sarayı arasındaki Keşiş Bahçesinde cerayan etmiştir. Aslıya kavuşamayan Kerem çektiği bir Ah ile tutuşup kül olur. Bu külün başında günlerce bekleyen Aslı da külü saçı ile süpürürken tutuşup yanar külleri birbirine karışır.
Nuh Tufanı: Hazret-i Nuhun gemisi Ağrı Dağına değil, Cudi Dağına inmiştir: Nuh Tufanı, başta Kuran-ı kerim olmak üzere diğer mukaddes kitaplarda ve eski destanlarda yer almıştır. Kuran-ı kerimin Hud suresi, Kamer suresi ve Müminun suresi Nuh Tufanı ile ilgili teferruatlı bilgileri haber vermektedir.
Yahudi din adamlarınca değişikliğe uğratılan Tevratda hazret-i Nuhun gemisinin Ağrı Dağına (Ararat dağına) indiği ifade edilir. Hak kitap ve hiç bir değişikliğe uğramıyacağı Allahü teala tarafından buyrulan Kuran-ı kerimin Hud suresinin 44. ayetinde hazret-i Nuhun gemisinin Cudi Dağına indiği açıkça beyan edilmektedir. Bu açık ifadeye rağmen Nuh aleyhisselamın gemisinin başka yere indiğini söylemek bu ayet-i kerimeye uygun olmamaktadır. Cudi Dağının yeri ihtilaflıdır. Musul, El- Cezire, Şam, Nusaybin ve Amid (Diyarbakır) diyenler olmuştur. Ağrı Dağı diyenler olmadığı gibi, delil de yoktur. Ağrı Dağında hazret-i Nuhun gemisini arama çalışmalarının altında başka gizli gayeler vardır. Hıristiyan emperyalizmi ve dış Ermenilerin kötü niyetleri gizlidir. Nitekim hazret-i İsa Allahü teala tarafından gökler alemine alındığından 6 sene sonra ahlak, fazilet, namus ve iffet timsali annesi hazret-i Meryem Kudüste vefat etti. Mübarek kabri Kudüste olduğu ve bu husus İslam kaynaklarında (eserlerinde) açıkça belirtildiği halde, Anadoluyu bir Hıristiyan ülkesi olarak göstermek isteyen Hıristiyan emperyalizmi, bir kadının rüyasına dayanarak, Efesi dini bir merkez haline getirmiştir. Efes ile hazret-i Meryem arasında bir bağ olmadığı gibi, Ağrı Dağı ile Nuh Tufanı'ndan kurtulan gemi arasında da hiçbir ilgi yoktur. Nuh Tufanından; Sümerlerin Gılgamış Destanından, Amerikadaki Hopi Kızılderililerinin destanlarına kadar bütün eski destanlar da bahseder.
Eski Türkler, hazret-i Nuhun gemisinin Altay Dağlarında, Uludağda, Hindular Vedalarda (dini kitaplarında) Himalayalarda, eski Yunanlılar Parnasta, Asuriler Nizir Dağında, Hıristiyan ve Yahudiler Ağrı Dağında olduğunu iddia ederler. Araplar, Ağrı Dağına Haris; Küçük Ağrı Dağına Hırvayris derlerdi.
İshak Paşa Sarayı: Ağrı ilinin Ağrı Dağından sonra en çok ilgi çeken yeri İshak Paşa Sarayıdır. Bu saray Doğu Bayezidin 5 km kadar uzağında eski Doğu Bayezid yanında Sarp kayalar üzerinde kurulmuş ve kartal yuvasını andıran 116 odalı bir saraydır. İçinde cami, hamam, atlar için ahırlar, su ve erzak depoları vardır.
Türk, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Sarayda Selçuklu üslubu hakimdir. Dünyada kalorifer, su ve kanalizasyon teşkilatı olan ilk binadır. Bu sarayın yapılmasını 1685te Doğu Bayezid Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa başlatmış, oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve onun oğlu Mehmed Paşa tarafından 1784te bitirilmiştir. 7600 metrekarelik bir sahada yapılan bu sarayın inşaatı 99 sene sürmüştür.
Ruslar, Doğu Bayezidi işgal ettiklerinde burasını karargah ve kışla olarak kullanmış ve kıymetli eşyalarını çalmışlardır. 13x6.5 metre ebadında som altından yapılan kapısı Moskova müzesindedir. Ayrıca binanın mühim yerlerini kasten tahrip etmişlerdir. Saray son senelerde yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtulmuştur.
Doğu Bayezid Kalesi: On dördüncü asırda yapılmıştır. Kayalıklar üzerindedir. Timur Hanın zorlukla ele geçirdiği bir kaledir. Bugün tamamen harabe halindedir. Doğu Bayezidin 8 km güneydoğusundadır.
Kan Kalesi: Tutakın 20 km güneydoğusunda bulunan Kalekulu köyü yakınlarındadır. Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Bugün sadece temelleri kalmıştır.
Toprakkale: Eleşkirt ilçesine bağlı, Toprakkale köyündedir. Yıkık durumda olan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Önünde bulunan cami, 1887de yaptırılmıştır.
Küpkıran Kalesi: İl merkezine 20 km uzaklıktadır. Hanebegül Kalesi diye de bilinir. Yıkık durumdadır.
Havran Kalesi: Hamur yakınlarında olup, Selçuklu Devletinin son devirlerinde inşa edilmiştir. Yıkık durumdadır.
Diyadin Kalesi: Diyadin ilçesindedir. Kaleden günümüze çok az şey kalmıştır.
Ahmed Han Türbesi: İshak Paşanın katibi olan ve Hani Baba olarak tanınan bir İslam büyüğünün kabridir. Bu türbenin yanında Evlad-ı Resule ait bir çok seyyid ve seyyidenin türbe ve kabirleri vardır. Seyyid Abdurrahim bin Abdullah Arvasi, Seyyid Muhammed Emin, Seyyid Şeyh Baba (Seyyid Abdülaziz), Seyyid İbrahim, Seyyid Muhammed, Seyyid Fehim, Seyyid Resul, Seyyide Hatice ve Seyyide Çiçek en çok ziyaret edilen kabirlerdendir. Aşağı Doğu Bayezidin ise Seyyid Abdülkadir ve Seyyide Hanım türbeleri ziyaret edilen yerleridir.
Halidi Mabedi: Patnosta Anzavur tepede Halidi Mabedi isimli harabeler vardır.
Kaya Mezarları: Taşlıçay civarında kayalar içinde bulunan mezarlardır.
Yeraltı Kilisesi: Tutakın 20 km uzağındadır.
Meteor Çukuru: 90 sene önce düşen bir akanyıldızın (meteor) açtığı çukurdur. Derinliği 60, genişliği 25 metredir. Büyüklük bakımından Alaskadan sonra dünyanın ikinci büyük meteor çukurudur. Doğu Bayezidin Gürbulak bucağı ile Sarıçavuş köyü arasındadır.
Fışkıran Su: Doğu Bayezid yakınındadır. Yerden 12 m yüksekliğe su fışkırır.
Balık Gölü: Doğu Bayezidin sinek yaylasında 2241 metre yükseklikte bir göldür. Yüzölçümü 25 kilometrekaredir. Alabalık ve sazan balığı boldur. Taşlıçaya 40 kilometredir. Sandalla gezilir.
Ekşi Su: Doğu Bayeziddeki bu su hazmı kolaylaştırır. Müshil etkisi yapar. Kızıldere köyündeki Ekşi sudan başka Murad Su İçmeleri de sağlığa faydalıdır.
Diyadin Kaplıcaları: Yılanlı Davud, Köprü ve Tazekent kaplıcaları (çermikleri) binlerce seneden beri kullanılmaktadır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasanın oğlu Ziyaeddin Bey bu kaplıcaların civarında ilk tesisleri kurmuştur.
Köprü kaplıcasının tortuları Murat Nehri üzerinde tabii bir köprü meydana getirdiği için bu isim verilmiştir. Demir, kükürt, sülfat, kalsiyum ve bikarbonat bakımından zengin olan bu kaplıcalar, romatizma, cilt hastalıkları ile nefrite iyi gelir. Suyun sıcaklığı 60-70 derecedir.
Diğer eserler: Meya (Günbuldu) Mağaraları, Karlıca, Kız Kulesi, Havran Kalesi, Eski Kümbetler ve Patnos Höyüğünde Urartu Sarayı kalıntıları vardır.
Efsaneler: Bir kültür köprüsü olan Ağrı ile ilgili pek çok efsane vardır. Tarihin derinliklerinden bugünlere uzanan masallara, hikayelere ve şiirlere konu olan Kerem ile Aslının birbirini görüp aşık olmaları, Doğu Bayezid ile İshak Paşa Sarayı arasındaki Keşiş Bahçesinde cerayan etmiştir. Aslıya kavuşamayan Kerem çektiği bir Ah ile tutuşup kül olur. Bu külün başında günlerce bekleyen Aslı da külü saçı ile süpürürken tutuşup yanar külleri birbirine karışır.
Nuh Tufanı: Hazret-i Nuhun gemisi Ağrı Dağına değil, Cudi Dağına inmiştir: Nuh Tufanı, başta Kuran-ı kerim olmak üzere diğer mukaddes kitaplarda ve eski destanlarda yer almıştır. Kuran-ı kerimin Hud suresi, Kamer suresi ve Müminun suresi Nuh Tufanı ile ilgili teferruatlı bilgileri haber vermektedir.
Yahudi din adamlarınca değişikliğe uğratılan Tevratda hazret-i Nuhun gemisinin Ağrı Dağına (Ararat dağına) indiği ifade edilir. Hak kitap ve hiç bir değişikliğe uğramıyacağı Allahü teala tarafından buyrulan Kuran-ı kerimin Hud suresinin 44. ayetinde hazret-i Nuhun gemisinin Cudi Dağına indiği açıkça beyan edilmektedir. Bu açık ifadeye rağmen Nuh aleyhisselamın gemisinin başka yere indiğini söylemek bu ayet-i kerimeye uygun olmamaktadır. Cudi Dağının yeri ihtilaflıdır. Musul, El- Cezire, Şam, Nusaybin ve Amid (Diyarbakır) diyenler olmuştur. Ağrı Dağı diyenler olmadığı gibi, delil de yoktur. Ağrı Dağında hazret-i Nuhun gemisini arama çalışmalarının altında başka gizli gayeler vardır. Hıristiyan emperyalizmi ve dış Ermenilerin kötü niyetleri gizlidir. Nitekim hazret-i İsa Allahü teala tarafından gökler alemine alındığından 6 sene sonra ahlak, fazilet, namus ve iffet timsali annesi hazret-i Meryem Kudüste vefat etti. Mübarek kabri Kudüste olduğu ve bu husus İslam kaynaklarında (eserlerinde) açıkça belirtildiği halde, Anadoluyu bir Hıristiyan ülkesi olarak göstermek isteyen Hıristiyan emperyalizmi, bir kadının rüyasına dayanarak, Efesi dini bir merkez haline getirmiştir. Efes ile hazret-i Meryem arasında bir bağ olmadığı gibi, Ağrı Dağı ile Nuh Tufanı'ndan kurtulan gemi arasında da hiçbir ilgi yoktur. Nuh Tufanından; Sümerlerin Gılgamış Destanından, Amerikadaki Hopi Kızılderililerinin destanlarına kadar bütün eski destanlar da bahseder.
Eski Türkler, hazret-i Nuhun gemisinin Altay Dağlarında, Uludağda, Hindular Vedalarda (dini kitaplarında) Himalayalarda, eski Yunanlılar Parnasta, Asuriler Nizir Dağında, Hıristiyan ve Yahudiler Ağrı Dağında olduğunu iddia ederler. Araplar, Ağrı Dağına Haris; Küçük Ağrı Dağına Hırvayris derlerdi.