- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Samsun ilinin tarihsel yapısı beş başlık altında toplanarak incelenmiştir. Kentte tarihsel süreç içerisinde meydana gelen olaylar birbiriyle ilişkilendirilerek tarihçe kısmında kısaca anlatılmış; kenti çeşitli yönlerden etkileyen ve kentte önemli değişikliklere neden olan olaylar ve etkileri ise kırılmalar ve dönemler kısmında ele alınmıştır. Ayrıca, il merkezi ve ilçelerinde son dönemde yapılan imar planlama çalışmaları kentin planlama tarihi kısmında anlatılmıştır. Kentte var olan tarihi eserlerle ilgili bilgiler, kentin kültürel geçmişi ve kentteki geleneksel kimliği ortaya koyan etkinlikler ise kültürel, tarihi ve arkeolojik değerler başlığı altında ele alınmıştır.
Tarihçe
Samsun M.Ö. 750-760 yılları arasında İon şehir devletlerinden Miletoslular (Milet) tarafından Amisos adı ile kurulmuş küçük bir yerleşim merkezi iken daha sonra Pers, Makedon, Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Samsun adının ortaya çıkışı, Türklerin yöreye hakim olmasından sonraki yıllara denk düşmektedir. XII ve XIII. yy. Türk kaynaklarında Samsun ismi kullanılırken, aynı tarihlerdeki batı kaynaklarında ise Sampson adı geçmektedir. Samsun ilinin en eski adı M.Ö. VII. yya, Miletosluların Karadeniz kıyılarında koloniler kurmaya başladıkları döneme dayanmaktadır. Doğu Karadeniz kıyılarındaki bu kolonilerden biri, bugünkü Samsun kentinin olduğu yere konumlanan Amisostur. Roma İmparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisosa geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolise çevrilmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur. Bu kent uzun yüzyıllar boyunca canlı bir ticaret merkezi olmuştur. Bu özelliği nedeniyle de sık sık saldırılara uğramıştır. Bu saldırılardan birinde, XI. yyda Danişmentliler, Amisos kentini alamayınca kentin 3 km. uzağında, Yeni Amisos adıyla yeni bir kent kurmuşlardır. Daha sonraki yüzyıllarda Simisso, Samisun gibi değişikliklere uğrayan kentin adı, İslam kaynaklarında Samsun biçiminde yer almıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6554].Samsunda ilk yerleşmeler tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. İlk yerleşmenin Samsunun 14 km doğusunda Tekkeköyün hemen güneyinde yer aldığı tespit edilmiştir. Buradaki mağaralarda düz yerleşim yerlerinde yapılan kazılarda Paleolitik[1] ve Mezotolik[2] çağa ait eserler bulunmuştur. Samsun yöresi yerleşmelerinde saptanan ilk Tunç Çağ kültürlerinin üstündeki Hitit kültürü katman ve buluntularıyla, Samsun ilinin yazılı tarih dönemleri başlamaktadır. Samsunun bilinen en eski halkı Faskalardır. Bu Bölgede son Tunç Çağında (M.Ö. 16001200) yabani bir kavim olan Faskaların oturduğu Hitit yazılı kaynaklarında da aktarılmaktadır. FaskalarınMert Irmağı ağzında bugün Dündartepe ve Öksürüktepe olarak bilinen yerde bir site kurdukları ileri sürülmektedir.Samsun ve Karadenizin kıyıları coğrafi konumu nedeniyle bu kıyıları ele geçirmek isteyen bir çok koloninin saldırısına uğramıştır. Doğu Anadoluya doğru yönelen Kimmer ve İskit akıncıları, M.Ö. VII. yydan sonra Karadenizin Anadolu kıyılarına ulaşmışlar ancak bu akıncı kitleler girdikleri topraklarda yerleşik bir kültür oluşturamamışlardır. Önce Friglerin egemenliğine giren bölge (M.Ö. 1182), M.Ö. VII. yyın ilk çeyreğinde Frig Devletini yıkan Kimmerlerin eline geçmiştir. M.Ö. VIII. yy ortalarında ise Anadoluda Yunan kolonileri kurulmaya başlanmıştır. Karadeniz kıyılarında en çok koloni kuran ise İon şehir devletlerinden Miletoslulardır. Anadolunun Ege kıyısındaki halkları, özellikle Miletoslular ve Foçalılar, Karadeniz kıyısında yeni yerleşmeler kurmaya ve Karadeniz ticaretini buralardan yürütmeye çalışmışlar ve böylece, kimi tarihçilere göre Miletoslularca, kimilerine göre de Fokaeialılarca, M.Ö. 670lerde Sinope (Sinop), Amisos (Samsun) ve Kerassos (Giresun) kurulmuştur [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6556]. Grekler (Yunanlılar) Samsun yöresine geldiklerinde, Kızılırmakın batısındaki bölgede Paphlagonlar dedikleri halk yaşamakta; Themiskyradan (Terme) doğuya doğru ise Amazonlar, Khalybler, Tibarenoslar ve Mossynoikoslar adı verilen halk toplulukları bulunmaktadır.Antik kaynakların belirttiğine göre ise bu günkü Samsunun kuzey batısında Kara Samsun denilen yerde, Enete adı verilen küçük bir site bulunmaktadır ve bu yerleşme M.Ö. 6. yy başında Miletoslular tarafından zapt edilerek kolonize edilmiş ve yeniden inşası yapılarak Amisos adı verilmiştir.M.Ö. V. yyda Atinalılar; M.Ö. IV. yydan önce Persler daha sonra da Makedonyalılar (büyük İskender) şehre egemen olmuştur. M.Ö. 331′de Büyük İskender, Persleri zayıflatmış ancak Pers Satraplıklarında Makedonya Yetkesini kuramamıştır. Bu gelişmeler sonunda Amisos eski Persli yöneticilerce bağımsız şehir olarak ilan edilmiştir.Pers soylularından Ktistes M.Ö. 302 yılında İris (Yeşilırmak) çevresinde ve kuzeyde Karadeniz kıyılarında üstünlük sağlamıştır. Böylece, Perslerin büyük Kapadokya Satraplığının kuzey bölgesi, sonraları Pontus Krallığı adını alacak olan Pontus Kapadokyası adıyla yer almıştır. Amisos, Pontus Kralı Mithridates VI. zamanlarında (M.Ö. 120-M.Ö. 63) en parlak dönemini yaşamıştır.Pontus krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında uzun süren savaşlar esnasında şehir Pontuslularla Romalılar arasında el değiştirmiştir. Ancak M.Ö. 47′de Sezarın Zile yakınlarında Pontus ordularıyla yaptığı savaş sonunda Amisos kesin olarak Roma egemenliğine girmiştir[3]. 395′de Roma İmparatorluğunun Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılması ile Amisos şehri Doğu Roma (Bizans) toprakları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın yayıldığı Bizans döneminde Amisos bir Piskoposluk merkezi olmuştur.M.S. VIII. yyda Karadeniz kıyıları, özellikle Samsun sık sık el değiştirmiş, 718de Bizanslıların, 733te Arapların, 739da da yeniden Bizanslıların eline geçmiştir. M.S. 862866 yıllarında bölge Arapların eline geçip yağmalamalara maruz kalmış ancak Bizans İmparatoru III. Mikhail Arapları geri çekilmeye zorlamıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6557].M.S. 892902 yıllarında Araplar Amasyadan sonra Samsundan Trabzona kadar olan Karadeniz kıyılarını ele geçirmişlerdir. Ancak, Araplar burada uzun süre kalamamışlardır. Müslümanların Bizansa karşı düzenlediği seferler 1000 yıllarına kadar aralıklarla devam etmiştir.1000 yıllarının ilk yarısında artık Bizans Anadoludaki eski üstünlüğünü kaybetmiş durumdadır.1040 yılındaki Dandanakan savaşı ile bağımsız bir devlet olan Selçuklular Anadoluya akınlara başlamışlardır. 1072 yılında Amisos, Anadoluda kurulan Türk devletlerinden Danişmetlilerin bölgesinde yer almıştır. 1086′da Danişmetliler Amisosu kuşatmışlarsa da ele geçirememişler ancak Amisosun 3 km. yakınında yeni bir devlet kurmuşlardır. Bundan sonra eski kente Hıristiyan Samsun denmeye başlanmıştır.Güçlenen Anadolu Selçuklu Devleti 1178de Danişmetli egemenliğine son vererek bu alanı, devletin başındaki II. Kılıç Arslanın 11 oğlu arasında paylaştırmışlardır. Yarı bağımsız olarak yönetilecek olan yerleşimlerden Tokat ve yöresi, 1185te de Samsun, Kılıç Aslanın oğullarından Rüknettin Süleyman Şahın payına düşer. Hıristiyan Samsun önce Bizanslıların, XIV. yyın ilk yıllarından başlayarak da uzun süre Cenevizlilerin yönetiminde kalmıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6558]. Anadolu Selçuklu Devletinin zamanında Anadoluda inşa ettiği Türk birliğinin Moğol istilasıyla 1243de dağılmaya başlamasıyla Müslüman Samsun sırasıyla İlhanlıların, Pervane Oğullarının (1297), Candaroğullarının (1322) ve Tacettinoğullarının (1348) denetimine girmiştir [www.wikipedia.org].Osmanlıların güçlenerek genişlemeye başladığı dönemde 1393te bölge Canik beyliklerinden Kubat Oğullarının eline geçmiştir. Yıldırım Beyazıt 1398de Müslüman Samsunu tekrar almıştır ancak Hıristiyan Samsuna dokunmamıştır. Yıldırım Beyazıt tarafından tekrar oluşturulan Anadoludaki Türk birliği Yıldırım Beyazıtın 1402 de Timur ile yaptığı Ankara Savaşında yenilmesiyle bozulmuştur.14171419 yılları arasında bölgeye yapılan seferlerle Osmanlılar Hıristiyan Samsunu almak istemişler; fazla direnemeyeceklerini anlayan Cenevizliler de kenti ateşe verdikten sonra yerleşmeleri terk etmişlerdir.Hıristiyan Samsunun yakılması ve boşaltılmasıyla ticaret yaşamı tümüyle durmuş, Müslüman Samsunun da fazla bir önemi kalmamıştır. Samsun bu dönemde liman açısından Sinoptan sonra ikinci planda kalmıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6559]. Eski önemi kalmamasına karşın 1418 yılında Çelebi Mehmet Müslüman Samsunu da almıştır. Çelebi Sultan Mehmet, Caniki oğlu Şehzade Muratın idaresindeki Amasya sancağına bağlayarak şehrin valiliğini Tacettinoğlu Hüsamettin Hasan Beye vermiştir. Ancak 1421′de Osmanlıda çıkan karışıklıklardan yaralanmaya çalışan Tacettinoğlu Hüsamettin Bey bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Amasya sancakbeyi Samsuna gönderilir ve 1428de Çarşambanın da ele geçirilmesiyle Samsun ve yöresi kesin olarak Osmanlılara bağlanmış olur.İranda Safevi hanedanından Şeyh Cüneyd XV. yyda topladığı güçlerle Samsun ve Trabzon yöresine gelerek Pontus İmparatorluğunu ele geçirmek istemiş ancak Trabzon Kalesini alamadığından geri çekilmek zorunda kalmıştır.Osmanlı yönetiminde Samsun; Canik bölgesinin merkezi olarak Amasyaya sonra da Sivasa (Paşa Sancağı) bağlanmıştır. 1514 yılında ise Erzincan eyaletine bağlanmıştır.Samsun en zor dönemini XVII. yyda yaşamıştır. Kazak ve Abaza saldırılarından büyük zarar gören kasaba, 16421643 arasında bir köy düzeyine kadar inmiştir [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6560].XVIII. yyda Samsun limanı kuzey limanları ile (özellikle Kırım) önemli ticari ilişkiler kurmuştur. Ancak Osmanlının 1774te Kırımı terk etmesi ticareti canlanmaya başlayan kenti olumsuz yönde etkilemiştir.Samsun XIX yy. ilk yarısında Hazinedar oğulları yönetiminde kalmıştır. Bu dönemde buharlı gemilerin Karadenizde ticareti canlandırması; ayrıca, kaliteli tütün ekiminin Bafra çevresinde başlayarak Samsun yöresine yayılması kentte gelişmelere neden olmuştur. Samsunun Türk nüfusu arttığı gibi Avrupalı tütün alıcıları ve çeşitli ham madde tüccarları Samsuna yerleşmeye başlamıştır [www.wikipedia.org].Samsun XIX. yyın ikinci yarısından başlayarak, Kafkas göçmenlerinin transit limanı işlevini üstlenmiştir. Kırım savaşı ve Şeyh Kamil ayaklanması ertesinde başlayan göçmen akınları, Karadeniz kıyısında başlıca Samsun ve Trabzon limanlarına yöneliktir.1869da çıkan bir yangında Samsunun hemen hemen tamamı yanmıştır. Ancak o dönemde zengin bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Samsun yangından sonra çabuk kalkınmıştır.I. Dünya savaşı sırasında deniz ticareti felce uğradığı için, ekonomik yönden büyük sıkıntılar çeken Samsun, 1915te Rus savaş gemileri tarafından 4 kez topa tutulmuş ve büyük ölçüde hasar görmüştür.I Dünya Savaşından sonra Mustafa Kemal Paşa 9. ordu müfettişi sıfatıyla Bandırma Vapuruyla 19 Mayıs 1919da Samsuna gelerek, Milli Mücadeleyi başlatmıştır. Samsun bu özelliği nedeniyle Kurtuluş Savaşının bir simgesi durumuna gelmiştir ve Cumhuriyet dönemi Türk tarihi içinde ayrı bir yere sahiptir.Samsun, Milli Mücadele döneminde herhangi bir yabancı gücün işgaline uğramamıştır. Ancak, yörede bağımsız bir Rum devleti kurmaya çalışan Pontus Rum örgütleri[4] Samsun ve kazalarında oldukça etkili olmuştur. Yeni Türk Cumhuriyetinin kurulmasından sonra 1923te Pontus Rumlarının eylemlerine son verilerek Karadenizdeki çok sayıda Rum da Yunanistana göç ettirilmiş, yeni ayaklanmaların önü kesilmiştir.19 yy. sonlarındaTrabzon vilayetine bağlı mutasarraflık olarak yönetilen Samsun, 1925te il olmuştur