(h.1250 / m.1834)
Batı Anadolu'da, Aydın yöresinde yetişen velilerdendir. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktu. Doğum tarihi belli değildir. Nazilli'nin Karamullu köyünde doğdu. 1250 (m.1834) yılında Nazilli'de vefat etti. Süleyman Rüşdî Efendi, önceleri Karamullu Köyü'nün efesi idi. Halk kendisinden çok korkardı. Daha sonra Nazilli'de Mehmed Zühdî Efendi Hazretleri'ni görüp, ona talebe oldu. Mehmed Zühdî Efendi’nin yanında kemale eren Süleyman Rüşdî Efendi, kısa zamanda çok yüksek mertebelere kavuştu. Efelik zamanında kullandığı bıçağını, palasını ve tüfeğini, oturduğu odanın du*varına astı. Kendisine bağlı efeleri de ona talebe oldular. Önceleri "Mirzâde"ye muşhur idi. Sonra "Rüşdî" mahlasını aldı. Sultan İkinci Mahmud Han'a, Süleyman Rüşdî Efendi hakkında bazı ifti*ralar yapıldı. Bunun üzerine Halil Paşa aracılığı ile İstanbul'a davet edildi. Süleyman Rüşdî Efendi, Padişah'ın bu davetine icabet etti. İstanbul'a gelip Fın*dıklı'da yerleşti. Eyüp'te, Rami kışlası civarında Sultan ile görüştü. Süleyman Rüşdî Efendi, Padişah ile değil de sanki sıradan bir kişi ile görüşüyormuşçasına rahattı. Sultan İkinci Mahmud padişah karşısında bulunduğunu, onun yanında daha dikkatli bulunmak gerektiğini hatırlatınca. Süleyman Rüşdî Efendi: "Sultanım! Ahirette bahsettiğiniz evsaftan sormazlar. Siz çobansınız. Te*baanızın çobanısınız. Sürünüzden mes'ulsünüz. Size bunu sorarlar. Sen asıl buna dikkat et." deyip, oradan ayrıldı. Bu yüzden sultanın takdirini kazandı.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.
Batı Anadolu'da, Aydın yöresinde yetişen velilerdendir. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktu. Doğum tarihi belli değildir. Nazilli'nin Karamullu köyünde doğdu. 1250 (m.1834) yılında Nazilli'de vefat etti. Süleyman Rüşdî Efendi, önceleri Karamullu Köyü'nün efesi idi. Halk kendisinden çok korkardı. Daha sonra Nazilli'de Mehmed Zühdî Efendi Hazretleri'ni görüp, ona talebe oldu. Mehmed Zühdî Efendi’nin yanında kemale eren Süleyman Rüşdî Efendi, kısa zamanda çok yüksek mertebelere kavuştu. Efelik zamanında kullandığı bıçağını, palasını ve tüfeğini, oturduğu odanın du*varına astı. Kendisine bağlı efeleri de ona talebe oldular. Önceleri "Mirzâde"ye muşhur idi. Sonra "Rüşdî" mahlasını aldı. Sultan İkinci Mahmud Han'a, Süleyman Rüşdî Efendi hakkında bazı ifti*ralar yapıldı. Bunun üzerine Halil Paşa aracılığı ile İstanbul'a davet edildi. Süleyman Rüşdî Efendi, Padişah'ın bu davetine icabet etti. İstanbul'a gelip Fın*dıklı'da yerleşti. Eyüp'te, Rami kışlası civarında Sultan ile görüştü. Süleyman Rüşdî Efendi, Padişah ile değil de sanki sıradan bir kişi ile görüşüyormuşçasına rahattı. Sultan İkinci Mahmud padişah karşısında bulunduğunu, onun yanında daha dikkatli bulunmak gerektiğini hatırlatınca. Süleyman Rüşdî Efendi: "Sultanım! Ahirette bahsettiğiniz evsaftan sormazlar. Siz çobansınız. Te*baanızın çobanısınız. Sürünüzden mes'ulsünüz. Size bunu sorarlar. Sen asıl buna dikkat et." deyip, oradan ayrıldı. Bu yüzden sultanın takdirini kazandı.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.