Stres hem diyabete neden oluyor hem de tedaviyi engelliyor
Uzmanlar stresin ve ruhsal durum bozukluklarının hem de diyabete sebep olduğunu, hem de diyabetin tedavisini engellediğini söylüyor.
Diyabetin çok eski zamanlardan beri bilinen, insan sağlığını çeşitli yönlerden etkileyen kronik bir hastalık olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Fikret Hacıosman " Fiziksek bir hastalık olmanın yanında psikiyatrik ve psikososyal boyutları olan diyabet; hastada ruhsal, sosyal, duygusal ve psikoseksüel bir dizi sorun ve çatışmayı gündeme getiriyor" diye konuştu.
"DİYABETİN ORTAYA ÇIKIŞINDA FİZİKSEL VE EMOSYONEL STRES TETİĞİ ÇEKİYOR"
"Diyabetin ortaya çıkışında fiziksel ya da emosyonel stresin sıklıkla tetiği çeken faktör olduğu bilinmekte" diyen Uzm. Dr. Fikret Hacıosman şöyle konuştu: "Tıbbi tedaviye rağmen kan şekeri düzenlenemeyen olgularda ise stres ve kaygı önemli faktörler. Diyabet tanısı alan hastalarda farklı emosyonel tepkiler ve uyum güçlükleri sıklıkla karşılaşılan sorunlar. Kronik gidişli, çeşitli sınırlamalara yol açan ve bireyin komplikasyonlarla baş etmesini gerektiren bir hastalık olması nedeniyle, hastalar yeni yaşamlarına uyum konusunda güçlük çekiyorlar. Bağımsızlıklarını kaybetme kaygısı, beden işlevlerinde daha fazla bozulma olacağına ilişkin korkular, cinsel yetersizlikte artma olacağına ilişkin kaygılar sık sık gözlenmekte."
DİYABET TANISI KONULAN HASTALARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Diyabet tanısı konulan hastalarda davranışsal, duygusal, bilişsel ve insanlararası ilişkilere yönelik tepkiler geliştiğini belirten Hacıosman bunları şu başlıklar halinde sıraladı: "Psiko-sosyal zorlamalar ve ruhsal çatışmalar kan şekerinde oynamalar yapabilir. Diyabet, ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabilir. Ruhsal durum diyabetin seyrini, gidişini ve tedaviye cevabını etkileyebilir."
DİYABETİN TEDAVİ SÜRECİNDEKİ OLUMSUZ ETKENLER
Tedavi sürecinde ise hastada anksiyete ve depresyon geliştiğine dikkat çeken Psikiyatrist Uzm. Dr. Fikret Hacıosman bu süreci şöyle anlattı.
"Kronik ve yıkımla seyreden böyle bir hastalık karşısında bireyler matem, isyan, yadsıma (inkar), kızgınlık gibi tepkiler gösterebiliyorlar. Diyabet tanısı almış çocuklarda ise çocuk- ebeveyn ilişkisinde bozulmalar gözlenebiliyor. Ebeveynlerin kaygısı çocuğa yansıyabilir ya da çocuk hastalığını evdekileri manipüle edebilmek amacıyla kullanabiliyor.
ANKSİYETE VE DEPRESYONA SIK RASTLANIYOR
Diyabetle ilişkili olarak görülen psikiyatrik problemler arasında anksiyete ve depresyona sık rastlanıyor. Hastalarda gelişen depresyon ve anksiyete hastanın uyumunu, yaşam kalitesini ve tedaviye yanıtını olumsuz etkileyebilmekle beraber; depresyonda görülen durgunluk, kilo kaybı, umutsuzluk, uykusuzluk ve psikomotor yavaşlama diyabet hastalarında sık görülen bulgulardan."
AİLENİN TUTUMU DA DİYABETİN SEYRİNİ ETKİLİYOR
Hastalık halinin, kişide olduğu kadar ailede de krize neden olduğunu ve hasta ile aile arasındaki ilişkilerde güçlükler ortaya çıktığını söyleyen Dr. Hacıosman " Hastanın uyumunu zorlaştıran 4 farklı aile tipi tanımlıyoruz. 'Aşırı koruyucu ve aşırı kaygılı aile', 'Aşırı hoşgörülü ve teslimiyetçi aile', 'Mükemmeliyetçi ve denetleyici aile', İlgisiz ve reddedici aile'.
Dr. Hacıosman, ilişkilerde dengeli, duyguların serbestçe ifadesine fırsat veren, çatışmaların az, işbirliğinin fazla olduğu ailelerde hastanın uyumunun en iyi olduğunu belirterek "Ailenin tutumu ilgili, ancak aşırı kaygılı olmamalı. Aile içi rollerin net olmaması, aşırı koruyuculuğun egemen olduğu rijit ve çatışmaları gözardı eden aile ortamları hastanın uyumunu güçleştiriyor" diye konuştu.