- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
- Konular
- 2,801
- Mesajlar
- 9,706
- MFC Puanı
- 60,560
Geride bıraktığımız hafta içinde hafiften dumanı tütmeye başlayan bir konu yangına dönüştü! Küresel koşulların farklılaşması ile birlikte yönlendirilemeyen türden bir değişimin devreye girmiş olması, bu ve benzeri sürprizlerin gerçekleşme olasılığını olağanüstü düzeylere sıçratıyor! Sonuçta beklentiler biraz daha olumsuzlaşıyor, belirsizlik artarken güven bunalımı derinleşiyor; bu türden olumsuzluklara direnmeye çalışanlar, istikrarsızlık yayan eğilimlerin güçlenmesini engelleyemediği gibi hızla yıpranmaktan kurtulamıyorlar.
Özelde ham petrol ve genelde enerji konusunda patlayan fırtına, küresel dayanışmaya çok ihtiyaç duyulan bir dönemde hazmı zor bir çıkar çatışması olarak olumlu düşünmeyi nerede ise olanaksızlaştırıyor!
ABD ve OPEC destekli Suudi Arabistan önerileri, Rusya’dan beklediği desteği bulamadı; ikna amacı ile devreye alınan tehditler işe yaramadı ve küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimi iyice güçlenerek yeniden yıkıcı olmaya başladı. Ekonomik ve finansal beklentilerdeki olumsuzlaşma dozu kritik seviyeleri aştı, para ve maliye politikası karışımından oluşan tepkisel yaklaşımların günün kurtarılmasına yetmesi olasılığı ise azaldı. Sosyal dengelerdeki alarm seviyesi yükselirken siyasilerin etekleri tutuştu!
Bu haftanın ilk iş gününde petrol fiyatı yüzde 30 düzeyini aşan oranda geriledi ve kayıplarını geri alamadı. Bu sert hareket tüm piyasaları sarstı, ödemeler sistemini oluşturan kurumsal yapının kırılganlığını yeni rekorlara taşıdı. Bir hafta önce ABD para otoritesi böyle olmaması için dolar faizlerini düşürmüştü; fakat ABD ve OPEC destekli Suudi yönetiminin yaptıkları bir çuval incirin berbat olması olasılığını nerede ise kesinleştirdi! Sonuçta tüm para otoriteleri, büyümesi önlenemeyen yangını söndürmeye çalışan tulumbacı takımlarınınkine benzer bir görünümün figüranı olmak zorunda kaldı!
Belli ki Rusya, OPEC ile olan taktik ilişkiyi sonlandırma kararı alarak stratejisi doğrultusunda yeni bir adım atmış. Sonrasında yaşanan olumsuzlukları öngöremediklerini varsaymak, elbette anlamlı olamaz. Değişen koşullar nedeniyle, inisiyatifi ele alacak şekilde hamle avantajı yakalayacakları fırsatları değerlendirmeye çalışmış olabilirler! Suudi yönetiminin iç siyaset konusundaki açmazları, ABD yönetiminin seçim yılı olmasına bağlı hassasiyetleri, jeopolitik konulara ilişkin hesap ve pazarlıklar, yeni bir küresel krize dayalı endişelerin güçlü bir silaha dönüşmüş olması türünden algılar benimsenen tercihi şekillendirmiş olabilir.
Rusya, bu yıl sonuna kadar çok düşük petrol fiyatına katlanabileceği yönünde mesajlar vererek, buna katlanamayacak durumda olanlardan büyük tavizler koparmaya veya kritik geri adımlar konusunda ikna etmeye çalışıyor olabilir. Fakat karşı tarafın tepkisi ise çok dengesiz ve bindikleri dalın kesilmesine sebep olabilecek türden! Taraflardan en az biri geri adım atmaz ise, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yeni bir küresel krize katlanmak dışında seçenek kalmayacak!
Aksini iddia edenlere sormak gerekiyor, enerji ve banka hisselerinin çökmeye başladığı koşullarda güven bunalımının derinleşmesini önleyebilir misiniz? Para ve maliye politikalarını çılgınca gevşeterek, beklentileri kalıcı olarak düzeltebilir ve güven bunalımının etkisini azaltabilir misiniz?
Tüm oyuncuların tutarlı davrandığı varsayımı altında farklı senaryolar öne sürülebilir; fakat hiçbiri, sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılmasına devam edilmesi eğilimini desteklemiyor! ABD yönetimi, bu yılın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi öncesinde kendi ekonomilerini de çok sarsacak türden yeni bir kredi krizi istemiyor ise telafisi olanaksız geri adımlar atmak zorunda kalabilir! Veya yeni bir küresel kriz olasılığını hızlandırarak buna uygun yeni bir stratejiyi uygulamaya koymak dışında seçenek bulamayabilirler!
2020 yılının ilk çeyrek dönemine ilişkin gelişmeler, dudak uçuklatmaya devam edecek gibi görünüyor! İranlı generalin katledilmesi sonrasında riskten kaçınma eğilimi güçlenmiş, ABD’nin geri adımı ile küresel krizin kıyısından dönülmüştü. Devamında ise Çin’in bir eyaletinde sahne alan bir virüsün küresel salgına dönüşüne ve sistemik çöküş olasılığındaki artışı gördük; hiç hazmedemedik! Enerji konusundaki çatışma ise, güç dengelerine ilişkin farklılaşma konularında yeni mesajlar içeriyor! Aranan kalıcı çözümler, krizler ve savaşlarla mı gelecek!
Uğur Civelek
Özelde ham petrol ve genelde enerji konusunda patlayan fırtına, küresel dayanışmaya çok ihtiyaç duyulan bir dönemde hazmı zor bir çıkar çatışması olarak olumlu düşünmeyi nerede ise olanaksızlaştırıyor!
ABD ve OPEC destekli Suudi Arabistan önerileri, Rusya’dan beklediği desteği bulamadı; ikna amacı ile devreye alınan tehditler işe yaramadı ve küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimi iyice güçlenerek yeniden yıkıcı olmaya başladı. Ekonomik ve finansal beklentilerdeki olumsuzlaşma dozu kritik seviyeleri aştı, para ve maliye politikası karışımından oluşan tepkisel yaklaşımların günün kurtarılmasına yetmesi olasılığı ise azaldı. Sosyal dengelerdeki alarm seviyesi yükselirken siyasilerin etekleri tutuştu!
Bu haftanın ilk iş gününde petrol fiyatı yüzde 30 düzeyini aşan oranda geriledi ve kayıplarını geri alamadı. Bu sert hareket tüm piyasaları sarstı, ödemeler sistemini oluşturan kurumsal yapının kırılganlığını yeni rekorlara taşıdı. Bir hafta önce ABD para otoritesi böyle olmaması için dolar faizlerini düşürmüştü; fakat ABD ve OPEC destekli Suudi yönetiminin yaptıkları bir çuval incirin berbat olması olasılığını nerede ise kesinleştirdi! Sonuçta tüm para otoriteleri, büyümesi önlenemeyen yangını söndürmeye çalışan tulumbacı takımlarınınkine benzer bir görünümün figüranı olmak zorunda kaldı!
Belli ki Rusya, OPEC ile olan taktik ilişkiyi sonlandırma kararı alarak stratejisi doğrultusunda yeni bir adım atmış. Sonrasında yaşanan olumsuzlukları öngöremediklerini varsaymak, elbette anlamlı olamaz. Değişen koşullar nedeniyle, inisiyatifi ele alacak şekilde hamle avantajı yakalayacakları fırsatları değerlendirmeye çalışmış olabilirler! Suudi yönetiminin iç siyaset konusundaki açmazları, ABD yönetiminin seçim yılı olmasına bağlı hassasiyetleri, jeopolitik konulara ilişkin hesap ve pazarlıklar, yeni bir küresel krize dayalı endişelerin güçlü bir silaha dönüşmüş olması türünden algılar benimsenen tercihi şekillendirmiş olabilir.
Rusya, bu yıl sonuna kadar çok düşük petrol fiyatına katlanabileceği yönünde mesajlar vererek, buna katlanamayacak durumda olanlardan büyük tavizler koparmaya veya kritik geri adımlar konusunda ikna etmeye çalışıyor olabilir. Fakat karşı tarafın tepkisi ise çok dengesiz ve bindikleri dalın kesilmesine sebep olabilecek türden! Taraflardan en az biri geri adım atmaz ise, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yeni bir küresel krize katlanmak dışında seçenek kalmayacak!
Aksini iddia edenlere sormak gerekiyor, enerji ve banka hisselerinin çökmeye başladığı koşullarda güven bunalımının derinleşmesini önleyebilir misiniz? Para ve maliye politikalarını çılgınca gevşeterek, beklentileri kalıcı olarak düzeltebilir ve güven bunalımının etkisini azaltabilir misiniz?
Tüm oyuncuların tutarlı davrandığı varsayımı altında farklı senaryolar öne sürülebilir; fakat hiçbiri, sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılmasına devam edilmesi eğilimini desteklemiyor! ABD yönetimi, bu yılın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi öncesinde kendi ekonomilerini de çok sarsacak türden yeni bir kredi krizi istemiyor ise telafisi olanaksız geri adımlar atmak zorunda kalabilir! Veya yeni bir küresel kriz olasılığını hızlandırarak buna uygun yeni bir stratejiyi uygulamaya koymak dışında seçenek bulamayabilirler!
2020 yılının ilk çeyrek dönemine ilişkin gelişmeler, dudak uçuklatmaya devam edecek gibi görünüyor! İranlı generalin katledilmesi sonrasında riskten kaçınma eğilimi güçlenmiş, ABD’nin geri adımı ile küresel krizin kıyısından dönülmüştü. Devamında ise Çin’in bir eyaletinde sahne alan bir virüsün küresel salgına dönüşüne ve sistemik çöküş olasılığındaki artışı gördük; hiç hazmedemedik! Enerji konusundaki çatışma ise, güç dengelerine ilişkin farklılaşma konularında yeni mesajlar içeriyor! Aranan kalıcı çözümler, krizler ve savaşlarla mı gelecek!
Uğur Civelek