Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Sormadan Sorgulama

NunveyLa

ßir Tarafta güLüşün var,Sırtımda kanLı ßıçağın..
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    20 Ara 2012
  • Mesajlar
    4,143
  • MFC Puanı
    312
Önyargı başka bir ifadeyle peşin hüküm, bir çok insanın kapıldığı iflah olmaz bir düşünsel hastalık türüdür.. Önyargılı, karşılaştığı bir insan hakkında önceki bilgi ve tecrübelerine göre hemen bir karar verir: “Bunu hiç gözüm tutmadı, hiç tekin adam değil.” Nasıl böyle bir kanaate vardın? diye sorulduğunda ise, “Benim hislerim güçlüdür, bu güne kadar da insanları tanıma konuda hiç yanılmadım.” şeklinde çok iddialı sözler sarf eder. Halbuki Allah Teala Hucurat Suresinin 12. ayet-i kerimesinde “Zandan sakının, zira zannın çoğu günahtır.” mealindeki ayet-i kerime ile bizleri su-i zandan sakındırmıştır.

Yeni atanan bir öğretmen sınıfa girer, öğrencileri tartar, öğrenciler de öğretmeni. Bir ile yada ilçeye yeni bir müftü atanır, personel müftüyü tartar, müftü de personeli. Geldiği yerden de bilgi alınır ve ona göre tavır belirlenir. Bu yaklaşım, başka kurumlarda ve ortamlarda da böyledir. Oysa, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” fehvasından hareketle tanıma ve kanaat sahibi olmak için uygulamayı görmeyi tercih edenler, daha isabetli bir sonuca varırlar.

Önyargıyla kesin bir kanaate varanlar, iyi bir kararda bile kötü niyet ararlar. “Bize zarf atıyor, şimdi böyle iyi niyetliymiş gibi davranıp tongaya düşürmek istiyor.” diyerek iyi niyetli bir teşebbüse kötülükle karşılık vermek için hamleler yaparlar. Sormadan sorgularlar, bilgi almadan bilgi sahibi olduğunu zannederler.

Bir ilçe müftümüzün verdiği bir karar üzerine, ildeki sendika temsilcisi telefonla arayarak “Nasıl böyle bir şey yaparsınız, garibana gücünüz yetiyor değil mi? sorusu ile başlayan bir çıkış yapıyor. Sözler her ne kadar soru formatında sorulsa da burada soru değil sorgulama var. Oysa “Sayın hocam, şöyle bir karar vermişsiniz, bunun makul ve yasal gerekçesini öğrenebilir miyim?” şeklinde edepli bir üslupla sormuş olsa çok memnun olacağı bir cevap alacak. Zira, kararın kendisini de dolaylı ilgilendiren ve işine gelecek bir tarafı var. Muhtemelen daha sonraki uygulamayı gördükten sonra sonuç iyi oldu, demiştir. Ama ona çıkış yapması için malzeme lazım. Yaptığı çıkıştan bir gün sonra tekrar arayarak “Bana en az 20 kişi helal olsun, iyi yapmışsın valla dediler.” sözünden de anlaşılacağı gibi, kendi yandaşları arasında kahraman bir başkan olarak görünmesi, konumunu güçlendirmesi ve bir sonraki seçimde rahat seçilmesi için böylesi çıkışlara ihtiyacı var. Bu sözde kahraman sendikacımız, söylediği diğer sözlerle maksadının üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu da açıkça ortaya koydu zaten.

Sendikacılık, bir hak arama mücadelesi olarak meşru zeminde yürütüldüğü sürece onurlu bir mücadeledir ve takdire şayandır. Sendikacılık, karşı tarafı kötüleyerek adam kazanma, amirler üzerinde baskı kurma, egoyu tatmin etme, eş dost ve yarana sendika hesabından yemek yedirme ve kontur dağıtma vesilesi olarak kullanıldığında amacından sapmış olmakta ve mücadelenin saygınlığı kaybolmaktadır.

Sözlerden ve davranışlardan karine yolu ile anlam çıkarmak yerine doğrudan sormak gerekir. Muhatap eğer cevap vermekten kaçınıyor ve kaçamak cevaplar veriyorsa o zaman “Demek ki bizden saklanan bir şeyler var.” diye düşünülebilir. Ayrıca eğer bilgi verilmiyorsa resmi olarak bilgi edinme kanunundan yararlanarak da bilgi sahibi olabiliriz. Usulünce sorulduğu sürece amirler, uygulama hakkında bilgi vermek mecburiyetindedir.

Hz Ömer, kıtlık yılında devlet hazinesinden tahsisatla kumaş getirtiyor ve bütün halka birer metre kumaş dağıtıyor. Oğlu Abdullah’a da rica ediyor. Sen hakkını bana ver de ikisini birleştirip bir elbise yaptırayım, buna ihtiyacım var, diyor. Oğlu da veriyor. Bu durum halkın dikkatini çekiyor. Diyorlar ki, “Ya Emire’l-müminin, dağıttığın kumaştan biz bir elbise çıkartamadık ama görüyoruz ki sen kendine fazla almışsın.” Hz Ömer de konuya açıklık getiriyor ve oğlunun hissesini kullandığını söylüyor. Dikkat edilirse, şeffaf bir yönetim var. Halk hesap soruyor, Hz Ömer de hiç çekinmeden hesap veriyor. Soru soran iyi niyetli, açıklama yapan son derece dürüst ve adil. Konu tatlı bir şekilde kapanıyor ve bizlere örnek alınacak hoş bir anekdot kalıyor.

Misyonu olmayanın vizyonu olmaz, vizyonu olmayanın topluma fayda sağlayacak bir projesi olmaz. Bilgi sahibi olmadan fikir ve kanaat sahibi olmak, kişiliği gelişmemiş, düşünmeyen ve fikir üretemeyen kimselerin davranış biçimidir. Böylesi kimseler değerini kişiliğinden değil, konumundan, makamından ve kuru sıkı atışlardan almaya çalışır.
Önyargı bazen bizi telafisi imkânsız sonuçlara götürür. Kadının biri uyumakta olan bebeğini evde bırakarak kısa bir süreliğine dışarıdaki bir işini görmeye gidiyor. Evde kedi de vardır. Eve döndüğünde kapı girişinde kedinin ağzının kanlı olduğu görüyor, bir anda kedinin bebeği parçalamış olabileceğini düşünüyor, şoka giriyor ve kediyi hemen orada öldürüyor. Ardından bebeğinin yanına girdiğinde parçalanmış bir yılan ile karşılaşıyor. Meğer, kedi bebeği korumak için yılanı parçalamış, kedinin ağzındaki kan, bebeğin değil yılanın kanı imiş. Böylece kadın, bebeğini korumuş olan kahraman kediyi ödüllendirmek yerine önyargı ile vefa borçlu olduğu kediyi cezalandırmış oluyor.

Sormadan sorgulama, çok büyük bir saygısızlıktır, bir nevi yargısız infazdır. Resmiyette önyargılı kararlara yer yoktur. Bir kusur işlediğimizde önce ifade alınır. Kusur varsa inceleme gerektiğinde soruşturma yapılır. Muhakkik eğer bir kusur gördüyse ceza teklif etmeden önce bir savunma daha ister. Yapılan soruşturma sonucu şu şu hususlar tespit edilmiştir, bu konuda ne diyorsun? diye sorulur, ondan sonra suç varsa ceza uygulanır. Resmiyette birçok merhale ve prosedürle verilen hüküm, beşeri münasebetlerde maalesef bir gözlem veya bir duyumu müteakip ani bir kararla verilebiliyor ve ardından hemen hesabı görülmek isteniyor. Önyargıyla hareket eden kişi, karşı tarafa kendini ifade etme, açıklama yapma ve savunma yapma fırsatı tanımamaktadır. Böyle bir yaklaşım da aslında dolaylı bir şiddettir, zulümdür ve büyük bir haksızlıktır.

Ailevi geçimsizliklerde, komşu ve akrabalar arası anlaşmazlıklarda ve meslektaşlar arası sürtüşmelerde de önyargının belirgin bir yeri vardır. Şunu unutmayalım ki, bir kişi yada olay hakkında hemen hüküm vermek mecburiyetinde değiliz. Tanıma, tanımlama ve hüküm verme işi zamana bıraktığımızda, muhataba da kendini ifade etme fırsatı vermiş oluyoruz.

O halde kul hakkına girmek istemiyorsak ve insan hakları ihlali yapmak istemiyorsak sormadan sorgulamayalım, tanımadan tanımlamayalım, işin aslını esasını öğrenmeden kanaat sahibi olmayalım.

NOT: Değerli Okuyucularımız!

Haberlerimizi alıntılayıp yayınladığınız zaman, sitemizi link verip kaynak olarak gösterebilirsiniz. Biz Dinihaberler.com olarak ülkemizde ve dünyada gerçeğin sesi olmaya, ileri demokrasiyi, meritokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü savunmaya sonuna kadar devam edeceğiz.

Biz hiç bir kurum ve kuruluşa bağlı olmayan, gücünü tamamen özgürlüğünden alan, sivil, bağımsız, tarafsız ve özerk bir haber sitesiyiz. Bize bu teveccühü göstererek kısa zamanda internet haberciliğinde ilk sıralara yerleşmemizi sağlayan siz değerli takipçilerimize en derin selam, saygı ve hürmetlerimizi sunuyoruz.
 
Üst Alt