Üniversiteler başta olmak üzre birçok platformda kişisel gelişim seminerleri ile karşılaşır ve büyük umutlarla koşarsınız. Fakat doğru şekilde yapılmayan bu seminerleri çoğu size "Gaz Vermek"ten öteye gidemez. Dinlerken coşar, acayip gaza gelirsiniz; sorsalar o başarı hikayelerini dinledikten sonra Appleda CEO bile olabilecek düşünce seviyesine kadar gelirsiniz. Fakat sempozyum bitip de eve döndüğünüzde elinizde hiçbir şey olmadığını, bir anlık gelip geçen coşkudan ibaret kaldığını farkedersiniz.
Ben de bu tar birçok etkinliğe katıldım. Bunların bir tanesinde yine genç ve başarılı iş adamları,CEOlar anlatıyordu. Bildiğimi klasik kişisel gelişim hikayeleri, gaz verme safhalarından sonra dayanamayıp el kaldırdım soru sormak için. Dedim ki "Siz burada şunu yapın bunu yapın diyorsunuz. İyi hoş da biz buradan çıktıktan sonra kafamızda kocaman bir "Nasıl" sorusu ile ortada kalıyoruz. Yani şunu bunu yapın demek iyi hoş ama nasıl yapalım. Portekiz kıyısından Amerika kıtasını işaret edip hadi sandala bin git demek gibi bir şey bu."
Buna tabii salondaki bir çok kişi katıldı. Sunumu yapanlar da gayet olgun bir şekilde karşılayıp şu örnekle devam ettiler:
"Başarısızlığa en büyük sebeplerden birisi elimizi taşın altına koymamamız ve sorumluluk almamamızdır. Hep işi bir başkasına yüklemeye çalışıp aynı zamanda pastanın en güzel kısmını da kendimize almak isteriz. Fakat bu ikisi hiçbir zaman beraber gitmez. Yani sizin anlayacağınız, parayı veren düdüğü çalar. Kim sorumluluk alırsa, kim çabalarsa, kim batıp çıkarsa düşüp kalkarsa o kazanır. Diğer bir konu ise, hatalar karşısında hep suçlayacak birini, bir günah keçisi ararız. Fakat bilinmelidir ki siz işaret parmağınız ile karşıdakini gösterirken, geri kalan orta,yüzük ve serçe parmak sizi işaret eder. "
Evet kardeşlerim, konu ne olursa olsun, kişiliğimizi geliştirmenin en önemli yollarından birisi önce o parmağı kendimize uzatarak sorumluluğu üstlenmektir. Bu yol ile hem sorumluluk ve risk yönetimi konusunda kendimizi geliştirmiş olur, hem de toplumsal ilişkilerimizde, iş,eğitim,öğrenim,etkinlik hayatımızda başarılı birisi olabiliriz.
Ben de bu tar birçok etkinliğe katıldım. Bunların bir tanesinde yine genç ve başarılı iş adamları,CEOlar anlatıyordu. Bildiğimi klasik kişisel gelişim hikayeleri, gaz verme safhalarından sonra dayanamayıp el kaldırdım soru sormak için. Dedim ki "Siz burada şunu yapın bunu yapın diyorsunuz. İyi hoş da biz buradan çıktıktan sonra kafamızda kocaman bir "Nasıl" sorusu ile ortada kalıyoruz. Yani şunu bunu yapın demek iyi hoş ama nasıl yapalım. Portekiz kıyısından Amerika kıtasını işaret edip hadi sandala bin git demek gibi bir şey bu."
Buna tabii salondaki bir çok kişi katıldı. Sunumu yapanlar da gayet olgun bir şekilde karşılayıp şu örnekle devam ettiler:
"Başarısızlığa en büyük sebeplerden birisi elimizi taşın altına koymamamız ve sorumluluk almamamızdır. Hep işi bir başkasına yüklemeye çalışıp aynı zamanda pastanın en güzel kısmını da kendimize almak isteriz. Fakat bu ikisi hiçbir zaman beraber gitmez. Yani sizin anlayacağınız, parayı veren düdüğü çalar. Kim sorumluluk alırsa, kim çabalarsa, kim batıp çıkarsa düşüp kalkarsa o kazanır. Diğer bir konu ise, hatalar karşısında hep suçlayacak birini, bir günah keçisi ararız. Fakat bilinmelidir ki siz işaret parmağınız ile karşıdakini gösterirken, geri kalan orta,yüzük ve serçe parmak sizi işaret eder. "
Evet kardeşlerim, konu ne olursa olsun, kişiliğimizi geliştirmenin en önemli yollarından birisi önce o parmağı kendimize uzatarak sorumluluğu üstlenmektir. Bu yol ile hem sorumluluk ve risk yönetimi konusunda kendimizi geliştirmiş olur, hem de toplumsal ilişkilerimizde, iş,eğitim,öğrenim,etkinlik hayatımızda başarılı birisi olabiliriz.