Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Sisifos ve Başkaldıran İnsan

BLooD

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    31 Eki 2021
  • Mesajlar
    196
  • MFC Puanı
    3,040
Baskaldiran-Insan.jpg


Efsanedeki Sisifos ile Camus’nün Başkaldıran İnsan’ı ilk bakışta birbiriyle bağdaşmaz görünür, adeta birbirinin zıddı gibidirler. Camus’nün bir kitap boyunca, Sisifos Söyleni’nde, anlatmaya çalıştığı “uyumsuz” kavramı anlaşılmadıkça bu çelişkinin içinden çıkmak güçtür.

Tanrıların, her seferinde yeniden aşağı yuvarlanacak olan kayayı tepeye çıkarmakla cezalandırdıkları Sisifos cezasını bilinçli olarak kabullenmiştir. Tekrar yuvarlanacağını bildiği kayayı her seferinde yukarı taşır. Camus, uyumsuz kavramını işte bu saçma durum üzerinden tanımlar. Yaşamın anlamı ancak, dünyanın saçmalığını ve yenilginin tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir. Sisifos’un tavrı bilinçli bir seçimdir. Tanrılara başkaldırmamış olsaydı, bu cezaya çarptırılmayacağını baştan beri biliyordur. Buna rağmen başkaldırı eylemine girişmiş, eyleminin sonucunda başına gelecekleri bilerek seçimini yapmıştır.

“Sisifos’un tüm sessiz sevinci buradadır: yazgısı kendisinindir. Aynı biçimde uyumsuz insan da sıkıntısı üzerinde gözleme başladığı zaman, tüm putları susturur. Birdenbire sessizliğine bırakılmış evrende, yeryüzünün binlerce hafif, hayran sesi yükselir… Gölgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerektir. Uyumsuz insan, evet der, çabası hiç dinmeyecektir artık. Kişisel bir yazgı varsa, üstün alınyazısı yoktur, hiç değilse tek bir alınyazısı vardır, onu da kaçınılmaz bulur ve küçümser…”

TARİHİMİZ YENİLGİLER TARİHİ

Yaşanan koca tarihe baktığımızda direnen insanın, solcunun, sosyalistin, devrimcinin -kendimizi nasıl tanımlıyorsak artık- içinde bulunduğu durum da en çok buna benzetilebilir. Tarihimiz çeşitli boyutlarıyla yenilgiler tarihidir bir bakıma. Camus, Başkaldıran İnsan’da bunu anlatır. Hepimizin bildiği, birçoğumuzun kısmen yaşadığı veya tanığı olduğu 20. yüzyılın tarihi de böyledir. 21. yüzyıl hiç iyi başlamadı, iyiye evrileceğine dair ufukta pek bir umut da görülmüyor ne yazık ki. Tersine, dünyanın giderek distopik bir yer haline geldiği söylenebilir. Bizi bekleyen gerçekten de bir distopya çağıdır belki… Ama bir şey var; bir aralar Tarihin Sonu’nu ilan eden Francis Fukuyama bile, şimdilik bunun ertelendiğini söylüyor. Ertelendiğini söylediği şey; Liberalizmin zaferi! Politik sistemin disfonksiyonel hale geldiğini, kutuplaştığını, felce uğradığını, özel çıkarlar tarafından domine edildiğini, bu nedenle de Trump, Putin, Erdoğan ve Orban gibi populist figürler ortaya çıkardığını söylüyor. Ama benzer figürler tarihte de yok muydu; Hitler, Mussolini, Franco, Salazar gibileri.

CEHENNEM DE GELİP GEÇER

Başkaldıran İnsan’da şunları söyler Camus: “Ama cehennem de gelip geçer, yaşam yeniden başlar bir gün. Tarihin de bir sonu vardır belki; ama bize düşen onu bitirmek değil, bundan böyle gerçek olduğunu bildiğimize benzer olarak yaratmaktır. Hiç değilse sanat, insanın yalnızca tarihle özetlenmediğini, doğanın düzeninde de bir varolma nedeni bulduğunu öğretir bize. Onun için, büyük Pan ölmemiştir.”

Camus’nün uyumsuz kavramının izini sürecek olursak, Fukuyama gibi bir Neo-Liberalizm Peygamberi’nin sözettiği Tarihin Sonu’nun sonsuza dek ertelendiği sonucuna ulaşabiliriz. Bize düşen rol de belki Sisifos rolüdür. Sorun, Sisifos olmayı, yani bir uyumsuz olarak yaşamayı ve Sisifos gibi kayayı her seferinde dağın tepesine taşımayı kabullenip kabullenmeyeceğimizde. Bu seçim bize aittir, kimse onu elimizden alma gücüne sahip değildir.

Son sözü Uyumsuz ve Camus söylesin:

“Sisifos’u dağın eteğinde bırakıyorum! Kişi yükünü eninde sonunda bulur. Ama Sisifos tanrıları yadsıyan ve kayaları kaldıran üstün bağlılığı öğretir. O da her şeyin iyi olduğu yargısına varır. Bundan böyle, efendisiz olan bu evren ona ne kısır görünür ne de değersiz. Bu taşın ufacık parçalarının her biri, bu karanlık dağın her madensel parıltısı, tek başına bir dünya oluşturur. Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter. Sisifos’u mutlu olarak tasarlamak gerekir.”
 

Pozitivizm

??☔Devil Wears Prada?☔?
MFC Üyesi
Konum
Maldivler??
  • Üyelik Tarihi
    28 Şub 2020
  • Mesajlar
    24,446
  • MFC Puanı
    200,440
Sisifos söylemi ve yabancı kitaplarının akabininde okuduğum sağlam bir Albert Camus kitabıdır. Altını çizdiğim yerlerden bazıları;

- Özgürlük olgusu, insanın özgürlük bilincine oranla gelişmemeştir. başkaldırı ; haklarının bilincine varmış kişinin işidir.
- Bazen insan kendi durumu içerisinde kendine biçilene karşı çıkarken bazı insanlar insan olarak kendisine verilene karşı çıkar yani ikincisinde insanı değersiz kılan her şeye başkaldırı söz konusudur. birincisinde bireysellik, ikincisinde ise evrensellik söz konusudur.
- Unsanların bütün mutsuzluğu, kendilerini kalenin sessizliğinden koparan, kurtuluş bekleyişi içinde surlara atan umuttan gelmektedir.
- Her devrimci ya ezen kişi yada sapkın olur sonunda. seçtikleri tümüyle tarihsel evrende, başkaldırı da, devrim de aynı ikileme çıkar; ya polislik ya çılgınlık.
- Sanat gerçeğe karşı çıkabilir ama gerçekten kaçamaz.
- Adalet isteği yüzyıllar boyunca devrim tutkusunu haklı çıkaran tek istek değildir devrim aynı zamanda herkese karşı bir acılı dostluk gereğine dayanır. adalet için ölenler, bütün çağlarda, birbirlerine "kardeş" demişlerdir. şiddet, hepsi için ezilmişler topluluğu adına, yararına, düşmana yöneltilir. ama devrim tek değerse, her şeyi ister, hatta hafiyeliği, dolaysıyla dostluğun kurban edilmesini bile. bundan böyle şiddet, soyut bir düşünce yararına, dost-düşman demeden herkese yönelecektir.
Vs vs.
 
Üst Alt