- Konum
- Karı$ık..
-
- Üyelik Tarihi
- 7 Mar 2013
-
- Mesajlar
- 2,021
-
- MFC Puanı
- 297
KİTABIN KONUSU:
Sinekli bakkalın kısaca konusu, İstanbulun sinekli Bakkal Mahallesinin
Sinekli Bakkal Sokağında doğup, büyüyüp, evlenen Rabia adlı bir hafıza kısının ve çeredekilerinin hayatıdır.
Kitabın Yazarı: Halide Edip Adıvar.
KİTABIN ÖZETİ:
Olaylar, II. Abdülhamit dönemi istanbulunun Aksaray semtinde, Sineklibakkal sokağında, geçer. Mahalle imamının kızı Emine, babasının karşı çıkmasına rağmen belli ve sürekli bir işi olmayan, karagöz oynatan, ortaoyununda zenne (kadın) rolüne çıkan Tevfikle evlenir. Babası, bu olay üzerine Emineyi evlatlıktan reddeder.
Tevfikin dayısı ölünce dayısının bakkal dükkanı ona kalır.
Eşinin diretmesi üzerine dükkanı işletmeye başlar. Bu iş onun sanatçı yaratılışına uygun değildir. Emine, bir gün kocasının, arkadaşlarına kendi taklidini yaptığını görür, buna katlanamaz, baba evine döner. Tevfikten boşanır. Bu arada Tevfik, Geliboluya sürgün edilir.
Eminenin Tevfikten bir kızı olur. Adını Ra-bia koyarlar, imam, kızını atfetmiştir. Torununa sıkı bir dini eğitim verir onu hafız yapar. Rabianın sesi çok güzeldir. Cami ve konaklarda güzel sesiyle mevlit okur. Zaptiye Nazırı Selim Paşanın karısı da sesini çok beğenecek, onu korumasına alacaktır. Paşa da kızdaki yeteneğe hayran kalır. Ona Mevlevi dervişi Vehbi Dede ile italyan müzisyen Peregriniden ders aldırtır. Rabia ile Peregri-ni birbirlerinden çok hoşlanırlar.
Günün birinde Rabianın babası Tevfik sürgünden döner. Sineklibakkaldaki eski bakkal dükkanını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini Tevfikin evine gidip gelirler. Rabia Kuranı, hele Mevlidi öylesine güzel okumaktadır ki Doğu musikisinde âdeta bir çığır açmıştır.
Aynı yıllarda Jön Türkler Abdülhamitin baskıcı yönetimini ortadan kaldırmak için gizli gizli çalışmaktadırlar. Selim Paşanın oğlu Hilmi de bir Jön Türktür. Ortaoyununda zenne rolüne çıkan Tevfik Hilminin isteği üzerine bir gün kadın kılığına girip Jön Türklerin Avrupadan gelen gazetelerini Fransız postanesinden almak ister. Gazeteleri alırken yakalanır. İşin içyüzü anlaşılınca Hilmi ile Tevfik, Şama sürgün edilir.
Babası sürgün edilince yalnız kalan Rabia, bakkal işletir, hafızlık yaparak geçimini sürdürür. Bu arada Rabiayı çok seven Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır ve İstanbula yerleşir. Ra-biayla evlenir. Bu yıllarda Rabianın imam olan dedesi ölür. Rabia ve Peregrini dedesinin evine yerleşirler.
II. Abdülhamite tam bir görev duygusuyla bağlı olan, padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Babalık ve insanlık duyguları uyanır, görevinden ayrılır.
1908′de Meşrutiyet ilan edilir. Tevfik, sürgünden döner. Rabianın bir çocuğu olmuştur. Sineklibakkalda güzel günler yeniden başlar.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Halide Edipin gözünde ideal Türk kadının doğu kültürünün aynı zamanda Batı ile tanışmış ılımlı kişiliğini; akla dayanan Batı felsefesinin birer temsilcisiolduğunu topluma göstermek istemiştir
Kahramanlar:
Rabia: Romanın asıl kahramanı: İlhâmi İmamın kızı Emine ve Kız Tevfik diye bilinen orta oyuncusunun kızı Rabiadır. Rabia, yazarın romanda kendisi yerinde gösterdiği ve ideal Türk kadını nasıl olmalı? sorusunun cevabı olan kişidir. Rabianın kişiliğinin oluşmasında babasından çok dedesinin etkili olmuştur. Kendisi imam olduğu için torunu hafız yaparak İslami bilgilerle donanmasını sağlamıştır.
Paşanın konağına gitmesi ile Rabianın kişiliğinin değişiminde en büyük etkiyi görülüyor. Dedesinin yanında her zaman cehennemden bahsedilerek büyüyen Rabia konağın ortamını görünce geleneklerine bağlı, ancak Batı eğilimli bir karakter ortaya çıkıyor.
İki ayrı ruh ikliminde yetişmiş olduğu Peregrini yani Osmanla evlenmesi ile de bunu gösteriyor.
Kız Tevfik: Daima şen şakrak, orta oyununda usta, yakışıklı ve çok düzensiz bir kimlikte anlatılıyor.
Vehbi Dede: Konakta Rabiaya ders veren bir Mevlevî derviş olarak bize aktarılan Vehbi
Dede, her zaman teselli edici teskin edici mizacı ile Rabianın dedesinden çok farklı olarak ruh okşayıcı bir alim olarak anlatılıyor.
Peregrini (Osman): Annesinin tavsiyesiyle eskiden papaz olan Peregrini daha sonra her hangi bir dine bağımlı olmaksızın yaşamış bir müzik hocası. Türkçeyi çok iyi konuşan bu adam dinsiz olmasına rağmen Vehbi Dede gibi dinine bağlı insanlara saygı duymuştur. Rabia ile evlenmek için dinini değiştirerek Osman ismini almıştır.
Selim Paşa: Eski Dahiliye Nazırı, padişaha son derece bağlı bir mizaç ortaya sürmüştür. Öyle ki kendi oğlunu bile gözünü kırpmadan ve elinde kesin delil olmadan sürebilmiştir. Ama diğer taraftan Rabiaya karşı hep şefkatli olmuş ve iyi davranmıştır.
Emine: Rabianın annesidir. Önceleri Rabiayı çok sevmiş ancak sürgünden dönen babasını kendisine tercih edince, elinden gelse Rabianın boğazına sarılmak istemiştir.
Elini öpmek için gelen kızını kovmuştur.
İlhamî İmam: Rabianın büyük babası, mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir imam.
Diğer tipler: Bilal; Rabia ile evlenmek isteyen bir genç, Rıfat Amca; mahallenin cücesi, Pembe; Rabianın hizmetini yürüten beraber yaşadığı çingene, Hilmi; Selim Paşanın Jön Türk oğlu, Sabiha Hanım; Selim Paşanın Hanımı, Kanarya Hanım; köşkte ki bir Çerkez kızı.
Çevre Daha romanın başında, ilk cümlelerle yazar bize olayın nerede geçtiğini söylüyor, Aynen okursak: Bu dar arka sokak bulunduğu semtin adını almıştır: Sinekli bakkal. Romanın ileri ki bölümlerinde ise bu sokağın İstanbulda olduğu söyleniyor..
Zaman Zaman Osmanlı Devletinin 33. padişahı olan Abdülhamit Han devridir.
Tevfikin sürgünden dönüşü 2. Meşrutiyet Döneminin başına yani 1908 ihtilâline geldiğine göre zaman I. Meşrutiyetten sonra , 1908 öncesi diyebiliriz..
yolcu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Sinekli bakkalın kısaca konusu, İstanbulun sinekli Bakkal Mahallesinin
Sinekli Bakkal Sokağında doğup, büyüyüp, evlenen Rabia adlı bir hafıza kısının ve çeredekilerinin hayatıdır.
Kitabın Yazarı: Halide Edip Adıvar.
KİTABIN ÖZETİ:
Olaylar, II. Abdülhamit dönemi istanbulunun Aksaray semtinde, Sineklibakkal sokağında, geçer. Mahalle imamının kızı Emine, babasının karşı çıkmasına rağmen belli ve sürekli bir işi olmayan, karagöz oynatan, ortaoyununda zenne (kadın) rolüne çıkan Tevfikle evlenir. Babası, bu olay üzerine Emineyi evlatlıktan reddeder.
Tevfikin dayısı ölünce dayısının bakkal dükkanı ona kalır.
Eşinin diretmesi üzerine dükkanı işletmeye başlar. Bu iş onun sanatçı yaratılışına uygun değildir. Emine, bir gün kocasının, arkadaşlarına kendi taklidini yaptığını görür, buna katlanamaz, baba evine döner. Tevfikten boşanır. Bu arada Tevfik, Geliboluya sürgün edilir.
Eminenin Tevfikten bir kızı olur. Adını Ra-bia koyarlar, imam, kızını atfetmiştir. Torununa sıkı bir dini eğitim verir onu hafız yapar. Rabianın sesi çok güzeldir. Cami ve konaklarda güzel sesiyle mevlit okur. Zaptiye Nazırı Selim Paşanın karısı da sesini çok beğenecek, onu korumasına alacaktır. Paşa da kızdaki yeteneğe hayran kalır. Ona Mevlevi dervişi Vehbi Dede ile italyan müzisyen Peregriniden ders aldırtır. Rabia ile Peregri-ni birbirlerinden çok hoşlanırlar.
Günün birinde Rabianın babası Tevfik sürgünden döner. Sineklibakkaldaki eski bakkal dükkanını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini Tevfikin evine gidip gelirler. Rabia Kuranı, hele Mevlidi öylesine güzel okumaktadır ki Doğu musikisinde âdeta bir çığır açmıştır.
Aynı yıllarda Jön Türkler Abdülhamitin baskıcı yönetimini ortadan kaldırmak için gizli gizli çalışmaktadırlar. Selim Paşanın oğlu Hilmi de bir Jön Türktür. Ortaoyununda zenne rolüne çıkan Tevfik Hilminin isteği üzerine bir gün kadın kılığına girip Jön Türklerin Avrupadan gelen gazetelerini Fransız postanesinden almak ister. Gazeteleri alırken yakalanır. İşin içyüzü anlaşılınca Hilmi ile Tevfik, Şama sürgün edilir.
Babası sürgün edilince yalnız kalan Rabia, bakkal işletir, hafızlık yaparak geçimini sürdürür. Bu arada Rabiayı çok seven Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır ve İstanbula yerleşir. Ra-biayla evlenir. Bu yıllarda Rabianın imam olan dedesi ölür. Rabia ve Peregrini dedesinin evine yerleşirler.
II. Abdülhamite tam bir görev duygusuyla bağlı olan, padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Babalık ve insanlık duyguları uyanır, görevinden ayrılır.
1908′de Meşrutiyet ilan edilir. Tevfik, sürgünden döner. Rabianın bir çocuğu olmuştur. Sineklibakkalda güzel günler yeniden başlar.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Halide Edipin gözünde ideal Türk kadının doğu kültürünün aynı zamanda Batı ile tanışmış ılımlı kişiliğini; akla dayanan Batı felsefesinin birer temsilcisiolduğunu topluma göstermek istemiştir
Kahramanlar:
Rabia: Romanın asıl kahramanı: İlhâmi İmamın kızı Emine ve Kız Tevfik diye bilinen orta oyuncusunun kızı Rabiadır. Rabia, yazarın romanda kendisi yerinde gösterdiği ve ideal Türk kadını nasıl olmalı? sorusunun cevabı olan kişidir. Rabianın kişiliğinin oluşmasında babasından çok dedesinin etkili olmuştur. Kendisi imam olduğu için torunu hafız yaparak İslami bilgilerle donanmasını sağlamıştır.
Paşanın konağına gitmesi ile Rabianın kişiliğinin değişiminde en büyük etkiyi görülüyor. Dedesinin yanında her zaman cehennemden bahsedilerek büyüyen Rabia konağın ortamını görünce geleneklerine bağlı, ancak Batı eğilimli bir karakter ortaya çıkıyor.
İki ayrı ruh ikliminde yetişmiş olduğu Peregrini yani Osmanla evlenmesi ile de bunu gösteriyor.
Kız Tevfik: Daima şen şakrak, orta oyununda usta, yakışıklı ve çok düzensiz bir kimlikte anlatılıyor.
Vehbi Dede: Konakta Rabiaya ders veren bir Mevlevî derviş olarak bize aktarılan Vehbi
Dede, her zaman teselli edici teskin edici mizacı ile Rabianın dedesinden çok farklı olarak ruh okşayıcı bir alim olarak anlatılıyor.
Peregrini (Osman): Annesinin tavsiyesiyle eskiden papaz olan Peregrini daha sonra her hangi bir dine bağımlı olmaksızın yaşamış bir müzik hocası. Türkçeyi çok iyi konuşan bu adam dinsiz olmasına rağmen Vehbi Dede gibi dinine bağlı insanlara saygı duymuştur. Rabia ile evlenmek için dinini değiştirerek Osman ismini almıştır.
Selim Paşa: Eski Dahiliye Nazırı, padişaha son derece bağlı bir mizaç ortaya sürmüştür. Öyle ki kendi oğlunu bile gözünü kırpmadan ve elinde kesin delil olmadan sürebilmiştir. Ama diğer taraftan Rabiaya karşı hep şefkatli olmuş ve iyi davranmıştır.
Emine: Rabianın annesidir. Önceleri Rabiayı çok sevmiş ancak sürgünden dönen babasını kendisine tercih edince, elinden gelse Rabianın boğazına sarılmak istemiştir.
Elini öpmek için gelen kızını kovmuştur.
İlhamî İmam: Rabianın büyük babası, mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir imam.
Diğer tipler: Bilal; Rabia ile evlenmek isteyen bir genç, Rıfat Amca; mahallenin cücesi, Pembe; Rabianın hizmetini yürüten beraber yaşadığı çingene, Hilmi; Selim Paşanın Jön Türk oğlu, Sabiha Hanım; Selim Paşanın Hanımı, Kanarya Hanım; köşkte ki bir Çerkez kızı.
Çevre Daha romanın başında, ilk cümlelerle yazar bize olayın nerede geçtiğini söylüyor, Aynen okursak: Bu dar arka sokak bulunduğu semtin adını almıştır: Sinekli bakkal. Romanın ileri ki bölümlerinde ise bu sokağın İstanbulda olduğu söyleniyor..
Zaman Zaman Osmanlı Devletinin 33. padişahı olan Abdülhamit Han devridir.
Tevfikin sürgünden dönüşü 2. Meşrutiyet Döneminin başına yani 1908 ihtilâline geldiğine göre zaman I. Meşrutiyetten sonra , 1908 öncesi diyebiliriz..
yolcu isimli Üye şimdilik offline konumundadır