- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 12,310
-
- MFC Puanı
- 5,925
Samimiyetin gizli gücü
Beden dili, duygusal zeka konuları bir eğitmen olarak vermeye çekindiğim, daha çok yolum var dediğim konulardan biri oldu uzunca bir zaman
Kendimde içselleştirmediğim, anlamadığım ve uygulamadığım hiçbir konuda eğitim vermeyeceğim dedim kendime bu işe başlarken
Zira, söküğünü dikemeyen terzi olmaz bence
Okudukça ve anladıkça, aslında pratiğimin fazlasıyla olduğu alanlar olduğunu keşfettim.
Öğrenmenin en sevdiğim aşamasından biri olan; ne bilmediğini bilme aşamasında olmam da bir eğitmen olarak, bana hız verdi sanırım bu süreçte
Howard Gardner, bir konuda uzmanlığınızın olması için en az 10 yıl o konuda çalışmanız, emek vermeniz gerekir diyor. Oysa bizde işe başlarken veriliyor uzman kartviziti.
Ne komik!
Peter Drucker, ne kadar çok konuda okursanız o kadar farklı çerçeveden hayata bakarsınız tadında yazıyor kitaplarında.
Jack Londonın karekteri Martin Eden okuyor , okuyor romanda .
Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir derler ya
Eğitim verirken ikisini de yaptığımın farkına varıyorum galiba
Eğitim esnasında ne kadar çok tecrübem dile geliyor anlatamam
Hayatta yaşadığım güçlüklerin aslında küfeme koyduğum ve bana yol veren önemli anahtarlar olduğunu 40 yaşına gelince anladım sanırım.
Kendimize acımayı da seçebiliriz
Ya da bu deneyimlerin bizi, biz yolunda karşımıza çıkan fırsatlar olduğunu da
Ben, ikincisini seçtim.
En güçlü yönün ; dürüstlüğün demişti profesyonel konuşmacı bir arkadaşım.
Sen, sahnede de dürüstsün, hayatta olduğun gibi ve bu seni farkında olsan da , olmasan da güçlü kılıyor.
Geçenlerde bir müşterimiz; müşteri odaklılık yetkinliğini kazandırmak için sizden danışmanlık hizmeti almak istiyoruz diye aradı. Birkaç kez toplantı yaptık.
Müşteri odaklılık, insan odaklılılıktır dedim cümleye başlarken
Müşteriler ne ister ? sorusunu onlara sormak lazım
Kabul ederseniz, çalışırız. Aksi halde sıradan bir içerik göndermek bize uygun değil.
Ne düşündüler ve hissettiler henüz bilmiyorum. Umarım bizimle ya da başka bir şirketle bu mantıkta çalışırlar. Aksi halde paralarını sokağa atacaklar.
En büyük güç; bence samimiyetten geçer ve bu konuda bazı sihirli kelimeler vardır:
Bilmiyorum, yapamam, anlamadım, özür dilerim, teşekkür ederim gibi
Bana soruyorlar ?
Uzmanlık alanın ne?
İletişim diyorum.
Ne kadar iddialı değil mi?
Bence, öyle
Beden dili, duygusal zeka konuları bir eğitmen olarak vermeye çekindiğim, daha çok yolum var dediğim konulardan biri oldu uzunca bir zaman
Kendimde içselleştirmediğim, anlamadığım ve uygulamadığım hiçbir konuda eğitim vermeyeceğim dedim kendime bu işe başlarken
Zira, söküğünü dikemeyen terzi olmaz bence
Okudukça ve anladıkça, aslında pratiğimin fazlasıyla olduğu alanlar olduğunu keşfettim.
Öğrenmenin en sevdiğim aşamasından biri olan; ne bilmediğini bilme aşamasında olmam da bir eğitmen olarak, bana hız verdi sanırım bu süreçte
Howard Gardner, bir konuda uzmanlığınızın olması için en az 10 yıl o konuda çalışmanız, emek vermeniz gerekir diyor. Oysa bizde işe başlarken veriliyor uzman kartviziti.
Ne komik!
Peter Drucker, ne kadar çok konuda okursanız o kadar farklı çerçeveden hayata bakarsınız tadında yazıyor kitaplarında.
Jack Londonın karekteri Martin Eden okuyor , okuyor romanda .
Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir derler ya
Eğitim verirken ikisini de yaptığımın farkına varıyorum galiba
Eğitim esnasında ne kadar çok tecrübem dile geliyor anlatamam
Hayatta yaşadığım güçlüklerin aslında küfeme koyduğum ve bana yol veren önemli anahtarlar olduğunu 40 yaşına gelince anladım sanırım.
Kendimize acımayı da seçebiliriz
Ya da bu deneyimlerin bizi, biz yolunda karşımıza çıkan fırsatlar olduğunu da
Ben, ikincisini seçtim.
En güçlü yönün ; dürüstlüğün demişti profesyonel konuşmacı bir arkadaşım.
Sen, sahnede de dürüstsün, hayatta olduğun gibi ve bu seni farkında olsan da , olmasan da güçlü kılıyor.
Geçenlerde bir müşterimiz; müşteri odaklılık yetkinliğini kazandırmak için sizden danışmanlık hizmeti almak istiyoruz diye aradı. Birkaç kez toplantı yaptık.
Müşteri odaklılık, insan odaklılılıktır dedim cümleye başlarken
Müşteriler ne ister ? sorusunu onlara sormak lazım
Kabul ederseniz, çalışırız. Aksi halde sıradan bir içerik göndermek bize uygun değil.
Ne düşündüler ve hissettiler henüz bilmiyorum. Umarım bizimle ya da başka bir şirketle bu mantıkta çalışırlar. Aksi halde paralarını sokağa atacaklar.
En büyük güç; bence samimiyetten geçer ve bu konuda bazı sihirli kelimeler vardır:
Bilmiyorum, yapamam, anlamadım, özür dilerim, teşekkür ederim gibi
Bana soruyorlar ?
Uzmanlık alanın ne?
İletişim diyorum.
Ne kadar iddialı değil mi?
Bence, öyle