böyle seveceksin diyordun; işte böyle seviyorum.....
içinde yanan ateşi görmektir sevmek. hiç dikkat etmediğiniz en ufak ayrıntıları bile bilmektir onun sayesinde.
sevmek yücelmektir sevgilinin gözünde ve gözlerinde yüceldiğimizi yüreğimizde büyütmektir.
sevmek, boş bulunup yakalanmaktır hiç dinmeyecek bir sağanağa.
sevmek, kalbine ondan başkasını sığdıramamak diğerlerini itmektir kimi zaman.
sevmek, ruhsuz bir bedenken ruha bürünmektir onunla.
sevmek, sevildiğin kadar değil sevildiğinden çok daha fazlasını verebilmektir başka bir yüreğe.
sevmek, endişelenmektir onun için. üşümesine dayanamamak kollarınızda sarmaktır.
sevmek, ısıtmaktır çoğu zaman sıcacık bir odada buz gibi duran bir insanı.
sevmek, kıskanmaktır. yüreğinize kilitlediğinize kimselerin dokunamamasını sağlamaktır çoğunlukla.
sevmek, binlerce yüzün içinden sadece ona bakabilmek ve onu görmektir
sevmek, direnmektir günahta.
sevmek, olmak istemediğiniz bir insan haline bürünüşünüzü bile doğru zannettirmektir kendine.
sevmek, o çok uzaklardayken bile ona yoğunlaşıp onu düşünerek gözlerinizin dolmasına yol açmaktır çoğu zaman.
sevmek, kavuşamayacağını bildiğin birine kavuşmamayı bile kabul edebilmektir.
sevmek, bütün ömrünü onu severek geçirebileceğinden emin olmaktır, sevmek kendine o sevgiyle ilgili güvenmektir.
sevmek, onu düşündüğün anlarda onun da seni düşündüğünü bilmektir.
sevmek, asık suratlı bir insanı her saniye gülümsemeye sevke dendir.
sevmek, derinden derine saplanmaktır en derindeki çukura.
sevmek, saplandığını bile bile çamura batmaktır.
sevmek, her tarafın çamurken bile onu anmak ve ondan vazgeçmemektir.
sevmek, dilenmektir yüreğinizdeki çocuğa.
sevmek, öleceğini bildiğiniz bir laleyi sırf onu kısa bir an da olsa görebilmek umuduyla toprağa dikmektir.
sevmek, yıllarca sürer sanılanın aksine. gelip geçici olmaz gerçek sevgiyse yürekte. onu unutmak yıllar alır sanır çoğu zaman oysaki gerçekten seven, hiç vazgeçmez unutması gerekenden. sevmek, vazgeçmemektir işte bundan dolayı.
dönüp durmaktır sevmek sevilenin yüreğinde.
sevmek ,kazık çakmaktır niye kanadığı bilinmeyen bir yüreğe.
sevmek, "kimi sevsem sensin" demektir şairin dizelerinde.
sevmek, güzelleşmektir daha da fazla.
sevmek, insanın kalbine merhameti ve iyiliği de yanında misafir olarak getirir. sevmek sığınmaktır çünkü sessiz bir limana.
sevmek, kanamaktır. kanamaksa sevmek...
sevmek ; O ...
sevmek ; onunla başka bir güzelmiş...
sevmek ; baktığında sevdiğinin gözlerine bakmaya doyamamakmış...
sevmek ; neden gözlerine bakamadığını çok iyi bildiğin sevdiğinin gözlerine her ikiniz içinde doya doya bakabilmekmiş...
sevmek ; üzerinde kalan parfümünün olduğu kıyafetinizi elinize aldığınızda doya doya içine çekebilmekmiş...
sevmek ; tuttuğunuz ellerin sadece el olmadığını, ona ne denli sıkı sıkıya sarıldığınızı daha sonra düşününce tebessüm edebilmekmiş...
sevmek ; yaptığınız en salakça şeylere bile yeri gelince gülebilmekmiş...
sevmek ; sırf onu bir nebze daha fazla aklında tutabilmek için uykundan feragat edebilmekmiş...
sevmek ; uykuya dalmadan önce rüyanda bile onu görmek istemeyi dileyebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerinin içine baktığında çaresiz hissettiğini çekinmeden ona söyleyebilmekmiş...
sevmek ; bir çift güzel göz'de önce kaybolduğunu sanıp, aslında yeniden hayata döndüğünün farkına varabilmekmiş...
sevmek ; okuduğun kitabın her satırında aslında onu okuduğunu öğrenmekmiş...
sevmek ; gözlerinden yaşların hiç beklemediğin bir anda kendini aciz hissetmeden akabilmesiymiş...
sevmek ; değer vermek, güvenmek ve kendini aslında büyüklüğü tartışılmaz küçüçük bir kalbin ellerine bırakabilmekmiş...
sevmek ; omzuna koyulan başın saçlarını okşarken, içinden allaha hiç bu kadar yakın olduğunu hissedemediğini algılayabilmekmiş...
sevmek ; önce kendinden geçebilmekmiş...
sevmek ; sadece ona özel yüreğinde, hayatında, onun için kocaman yerler açabilmekmiş...
sevmek ; onun güzel yüzüne bakarken içtiğin sigaranın külünü hiç olmayacak kadar uzatabilmekmiş...
sevmek ; artık git gide duyarsızlaştığını hisettiğin zamanlarda, sıcacık bir kalbin size asıl kendinizi gönül gözünden gösterebilmesiymiş...
sevmek ; herşeye rağmen direnebilmek, fedakarlıkta sınır tanınmaması gerektiğini hissedebilmekmiş...
sevmek ; onu görüp bir başına bıraktığınızda, uzaktan size görülen o masumiyetin içinizde yer etmesiymiş...
sevmek ; onunla olduğun her anın tadını farklı hissedebilmekmiş...
sevmek ; kendi varlığını sevdiğinin varlığında bir kilisede bile kutsayabilmekmiş...
sevmek ; nerde olursa olsun, her yerde sıkıca sarılıp dua edebilmekmiş...
sevmek ; beraber yürüdüğünüz yollardaki kalabalığa aldırış etmeden gözünüzün sadece ona odaklanabilmesiymiş...
sevmek ; yürürken elini hiç tutamamış olsan bile, o ellerin sıcaklığını ta içinde genede hissedebilmekmiş...
sevmek ; o gidilen yolun hiç bitmesini istememekmiş...
sevmek ; zaten tüm yolların ona çıktığını bilerek hareket edebilmekmiş...
sevmek ; bazen insanın kendi için yaptığı en güzel bencillikmiş...
sevmek ; onu kendine sarıp, çok kıskanmak ama asla yıpratmamaya özen gösterebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin başını göğsüne koyup, onu kalbine doğru usulca bastırabilmekmiş...
sevmek ; hem onu, ondan öte onun sahip olduğu herşeye en az onun kadar değer verip sevebilemekmiş...
sevmek ; normalde yenemiyor olsada, onun verdiğini şuursuzca doymak bilmeden tebessümle yiyebilmekmiş...
sevmek ; üzülsende, bırakıp bazı zamanlar kalbini kırmasına izin verebilmekmiş...
sevmek ; onunla sonsuz haz duyduğunu her zerrende hissedebilmekmiş...
sevmek ; her anını ona versen bile genede sana o anların bile az gelebileceği ihtimalini benimsemekmiş...
sevmek ; bazen onun senden uzaklaşmasına üzülmek değil, o uzaklaştıkça sevginin sizi daha çok bağlayacak olduğuna inanabilmekmiş...
sevmek ; her istediğinde yanında olamayacağını biliyo olsan bile, genede her an onu yanında istemeye ısrarla devam edebilmekmiş...
sevmek ; kaderin olup olmadığını bilmesen bile, kaderinmiş gibi ona bağlanabilmekmiş...
sevmek ; dokunmaya kıyamamak, incitmekten korkmak, onu asla utandırmayacağına emin olabilmekmiş...
sevmek ; hep beraber olamasa bile, elinden geldiğince hep beraber hissettirmeye gayret gösterebilmekmiş...
sevmek ; onunla yazdıkça sonunun hiç gelmeyeceğini bildiğin bir yapılacaklar listesi olduğuna inanabilmekmiş...
sevmek ; onu hissedebilmek, kendinde onu, onda kendini bilebilmekmiş...
sevmek ; ona sarılınca bırakmak istememekmiş...
sevmek ; kendini bırakmak, yeri gelince herşeye kendini kapatıp hayatı o diye görebilmeyi hissedebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin kalbinin güzelliğine ve sıcaklığına inanmakmış...
sevmek ; bazen gerçekten tek bir soluk kadar yakın olduğunu onunla hissedebilmekmiş...
sevmek ; onu alıp değiştirmeye çalışmak değil, onu olduğu gibi kabul edip, minik bir çocuk gibi içinde olduğu gibi besleyip büyütebilmekmiş...
sevmek ; bazen mantığına dur diyebildiğin bir hayat biçimiymiş...
sevmek ; boş boş elini tutmak değil, elini tuttuğun sevdiğinin elinin sıcaklığının kalbinden geldiğini ona hissettirebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin ismini telefonunda her gördüğünde aynı heyecanı tekrar tekrar yaşayabilmekmiş...
sevmek ; herşeyi ona bağlamak, onu kendine göre değil, kendini ona göre şekillendirebilmekmiş...
sevmek ; hayatta hiç birşeyden değil ama gerçekten tekrar kaybetmekten korkmakmış...
sevmek ; herkes farklı anlam katmaya çalışşada, kendinden emin olabilmekmiş...
sevmek ; sevdiğine elinde olanı, olduğu gibi saklamadan tamamiyle sunabilmekmiş...
sevmek ; bazen gözyaşları dökmek, ama tek bir sözüyle tekrar o yaşlı gözlerin parıldamasını sağlayabilmekmiş...
sevmek ; onu martılara, kaplumbağaya, gördüğü herşeye kimseye aldırış etmeden anlatabilmekmiş...
sevmek ; onu yüz değil, binlerce kere dileyebilmekmiş...
sevmek ; her ne olursa olsun, zihninin kirli ayaklarla kirletilmesine izin vermemek için direnebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerine baktığında, düşen saçını kaldırırken dudağından değil ama tüm yüreğinle önce alnından öpebilmekmiş...
sevmek ; bazen küçücük bi asansörde ömrünün sonuna kadar onunla kalmayı bile isteyebilmekmiş...
sevmek ; alkol alıp sarhoş olsanda, beynindeki onu asla uyuşturmamayı, onun için ayık kalabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; kimseye aldırış etmemek, geçmişe dönüp baktığınızda aslında ne kadar boş olduğunu, onunla her olduğunuzda dahada iyi algılayabilmekmiş...
sevmek ; onu nerde bulduğun değil, onu kendinde nereye koyabildiğinle alakalıymış...
sevmek ; hayata bir pencereden aynı resim karesinden bakabildiğini çok iyi bilmekmiş...
sevmek ; paylaşmakmış, ama hep en çoğunu kendine değil, ona vermek istemek, bundan dahada mutlu olabilmekmiş...
sevmek ; içinde hissettiğin o sıcak ateşin bir ömür yanacağını bile bile oraya su serpmemeyi göze alabilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerinde kendi gözlerini gördüğünde dahada bir anlamlıymış...
sevmek ; sadece uzun cümleler kurarak yazıp çizmek değil, gözlerine bakarak bu yazdıklarını ispatlayabilmekmiş...
sevmek ; şair ruhlu olabilmeyi değil, sahip olduğun ruhun içinde sevdiğin için demlenebilmekmiş...
sevmek ; bazen sevmek boş iş diyenin, o dedikçe üzerine daha çok titreyebilmekmiş...
sevmek ; göremesende, her an onu görebileceğin zamanın tekrar geleceğini bilerek hep içinde yaşatabilmekmiş...
sevmek ; gönül gözünü onun için hep açık tutarak o gibi düşünüp, hissedebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin ellerini yüzünde hissettiğin anda kendini oracıkta öylece bırakabilmekmiş...
sevmek ; gökyüzünde yağan yağmura baktığında gözlerini kapatıp üzerine yağmasına izin verebilmekmiş...
sevmek ; aynı anda içmek, aynı anda yemek ve bazen aynı anda öksürük nöbetine tutulabilmekmiş...
sevmek ; minik bir eti pufun siyahı beyazını bir gün kendi ellerinle sevdiğine yedirebileceğini düşünüp bununla bile mutlu olabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; sadece sevişmek istemek değil, sadece yanında olmasına bile şükredebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin yanında sevişmesende, artık gerçekten duygularıyla hareket edebilen tam bir erkek olduğunu hissedebilmekmiş...
sevmek ; erkek gibi kaç kadınla yattığın değil, gerçekten sevdiğine başını omuzlarına koyabilecek kadar güven verebildiğinle alakalıymış...
sevmek ; onu düşünerek diktiğin rengarenk lale tohumlarından ilkinin mavi çıkmasını dilemek, bekleyebilmekmiş...
sevmek ; onu bahçende yalnız bir çiçek olarak değil, pencerenin önünde hemen yanı başında sevginle büyüterek her daim sulayabilmekmiş...
sevmek ; içinden geldiğini dosdoğru söyleyebilmek, yanlış anlaşılmayacağını bilerek içini sevdiğine akıtabilmekmiş...
sevmek ; ayrı bedenlerdede olsa aynı ruh içinde yaşayabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; onu ellerinin arasında hissedebileceğin yakınlıkta bile, sadece gözlerini gözlerine dikerek başka birşey düşünmeden orda tutabilmekmiş...
sevmek ; aynı fincanda dudak izlerini farkında olmadan birleştirebilmekmiş...
sevmek ; bakılan falda hep ona söylenemese bile kendini görebilmeyi dilemekmiş...
sevmek ; yalnız odanda pencere önünde bir gece nedenini şimdi daha iyi algılayacağını bilemeden ona içini dökebilmekmiş...
sevmek ; uzun sohbetler kadar, yeri gelip sessizliğide aynı hazla paylaşabilmekmiş...
sevmek ; sadece onun yanında gerçek sen gibi olabilmekmiş...
sevmek ; sabah yatağından kalktığında bugün ne yapıcam derken, aslında bugün gene onu seveceğini bilerek şuursuzca düşünebilmekmiş...
sevmek ; sadece ona değil, kendinede bu sevgiyi anlatabilecek kadar mutluluk duyabilmekmiş...
sevmek ; alışkanlıklarından kendini arındırabilmekmiş...
sevmek ; sadece onu kazanmaya çalışmak değil, yeri gelince kaybetmemek için sonuna kadar mücadelede edebilmekmiş...
sevmek ; zamanlı zamansız sadece bir an bile olsa sesini duyabilmek için arayabilmekmiş...
sevmek ; sıkıntılı olduğunu hissettiğin anlarda sadece sözle değil ama özünle destek olabilmekmiş...
sevmek ; hiç bir kötülüğü, hiç bir olumsuzluğu içine bulaştırmamakmış...
sevmek ; bazen olanlar canını acıtıtıyo olsada, o cana can katmaya devam edebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğini kendinden daha çok duyumsayabilmekmiş...
sevmek ; yaşamak, bir sevdiği olmakmış...
sevmek ; sevdiği insanın olduğu yeri kendine cennet etmekmiş...
sevmek ; delilik belki, ama bunu bile bile deli olduğunu söyleyebilene tutulmakmış...
ve sevmek ; herşeyi bir kenara bırakıp, ona tekrar bir an olsun bile sıkı sıkı sarılabilmek için yola çıkabilmekmiş...
sevmek; eğer uğrunda ölünecekse , yada ölmek gerekiyorsa ölmektir , gidip sevdiğini mahşerde beklemektir...
içinde yanan ateşi görmektir sevmek. hiç dikkat etmediğiniz en ufak ayrıntıları bile bilmektir onun sayesinde.
sevmek yücelmektir sevgilinin gözünde ve gözlerinde yüceldiğimizi yüreğimizde büyütmektir.
sevmek, boş bulunup yakalanmaktır hiç dinmeyecek bir sağanağa.
sevmek, kalbine ondan başkasını sığdıramamak diğerlerini itmektir kimi zaman.
sevmek, ruhsuz bir bedenken ruha bürünmektir onunla.
sevmek, sevildiğin kadar değil sevildiğinden çok daha fazlasını verebilmektir başka bir yüreğe.
sevmek, endişelenmektir onun için. üşümesine dayanamamak kollarınızda sarmaktır.
sevmek, ısıtmaktır çoğu zaman sıcacık bir odada buz gibi duran bir insanı.
sevmek, kıskanmaktır. yüreğinize kilitlediğinize kimselerin dokunamamasını sağlamaktır çoğunlukla.
sevmek, binlerce yüzün içinden sadece ona bakabilmek ve onu görmektir
sevmek, direnmektir günahta.
sevmek, olmak istemediğiniz bir insan haline bürünüşünüzü bile doğru zannettirmektir kendine.
sevmek, o çok uzaklardayken bile ona yoğunlaşıp onu düşünerek gözlerinizin dolmasına yol açmaktır çoğu zaman.
sevmek, kavuşamayacağını bildiğin birine kavuşmamayı bile kabul edebilmektir.
sevmek, bütün ömrünü onu severek geçirebileceğinden emin olmaktır, sevmek kendine o sevgiyle ilgili güvenmektir.
sevmek, onu düşündüğün anlarda onun da seni düşündüğünü bilmektir.
sevmek, asık suratlı bir insanı her saniye gülümsemeye sevke dendir.
sevmek, derinden derine saplanmaktır en derindeki çukura.
sevmek, saplandığını bile bile çamura batmaktır.
sevmek, her tarafın çamurken bile onu anmak ve ondan vazgeçmemektir.
sevmek, dilenmektir yüreğinizdeki çocuğa.
sevmek, öleceğini bildiğiniz bir laleyi sırf onu kısa bir an da olsa görebilmek umuduyla toprağa dikmektir.
sevmek, yıllarca sürer sanılanın aksine. gelip geçici olmaz gerçek sevgiyse yürekte. onu unutmak yıllar alır sanır çoğu zaman oysaki gerçekten seven, hiç vazgeçmez unutması gerekenden. sevmek, vazgeçmemektir işte bundan dolayı.
dönüp durmaktır sevmek sevilenin yüreğinde.
sevmek ,kazık çakmaktır niye kanadığı bilinmeyen bir yüreğe.
sevmek, "kimi sevsem sensin" demektir şairin dizelerinde.
sevmek, güzelleşmektir daha da fazla.
sevmek, insanın kalbine merhameti ve iyiliği de yanında misafir olarak getirir. sevmek sığınmaktır çünkü sessiz bir limana.
sevmek, kanamaktır. kanamaksa sevmek...
sevmek ; O ...
sevmek ; onunla başka bir güzelmiş...
sevmek ; baktığında sevdiğinin gözlerine bakmaya doyamamakmış...
sevmek ; neden gözlerine bakamadığını çok iyi bildiğin sevdiğinin gözlerine her ikiniz içinde doya doya bakabilmekmiş...
sevmek ; üzerinde kalan parfümünün olduğu kıyafetinizi elinize aldığınızda doya doya içine çekebilmekmiş...
sevmek ; tuttuğunuz ellerin sadece el olmadığını, ona ne denli sıkı sıkıya sarıldığınızı daha sonra düşününce tebessüm edebilmekmiş...
sevmek ; yaptığınız en salakça şeylere bile yeri gelince gülebilmekmiş...
sevmek ; sırf onu bir nebze daha fazla aklında tutabilmek için uykundan feragat edebilmekmiş...
sevmek ; uykuya dalmadan önce rüyanda bile onu görmek istemeyi dileyebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerinin içine baktığında çaresiz hissettiğini çekinmeden ona söyleyebilmekmiş...
sevmek ; bir çift güzel göz'de önce kaybolduğunu sanıp, aslında yeniden hayata döndüğünün farkına varabilmekmiş...
sevmek ; okuduğun kitabın her satırında aslında onu okuduğunu öğrenmekmiş...
sevmek ; gözlerinden yaşların hiç beklemediğin bir anda kendini aciz hissetmeden akabilmesiymiş...
sevmek ; değer vermek, güvenmek ve kendini aslında büyüklüğü tartışılmaz küçüçük bir kalbin ellerine bırakabilmekmiş...
sevmek ; omzuna koyulan başın saçlarını okşarken, içinden allaha hiç bu kadar yakın olduğunu hissedemediğini algılayabilmekmiş...
sevmek ; önce kendinden geçebilmekmiş...
sevmek ; sadece ona özel yüreğinde, hayatında, onun için kocaman yerler açabilmekmiş...
sevmek ; onun güzel yüzüne bakarken içtiğin sigaranın külünü hiç olmayacak kadar uzatabilmekmiş...
sevmek ; artık git gide duyarsızlaştığını hisettiğin zamanlarda, sıcacık bir kalbin size asıl kendinizi gönül gözünden gösterebilmesiymiş...
sevmek ; herşeye rağmen direnebilmek, fedakarlıkta sınır tanınmaması gerektiğini hissedebilmekmiş...
sevmek ; onu görüp bir başına bıraktığınızda, uzaktan size görülen o masumiyetin içinizde yer etmesiymiş...
sevmek ; onunla olduğun her anın tadını farklı hissedebilmekmiş...
sevmek ; kendi varlığını sevdiğinin varlığında bir kilisede bile kutsayabilmekmiş...
sevmek ; nerde olursa olsun, her yerde sıkıca sarılıp dua edebilmekmiş...
sevmek ; beraber yürüdüğünüz yollardaki kalabalığa aldırış etmeden gözünüzün sadece ona odaklanabilmesiymiş...
sevmek ; yürürken elini hiç tutamamış olsan bile, o ellerin sıcaklığını ta içinde genede hissedebilmekmiş...
sevmek ; o gidilen yolun hiç bitmesini istememekmiş...
sevmek ; zaten tüm yolların ona çıktığını bilerek hareket edebilmekmiş...
sevmek ; bazen insanın kendi için yaptığı en güzel bencillikmiş...
sevmek ; onu kendine sarıp, çok kıskanmak ama asla yıpratmamaya özen gösterebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin başını göğsüne koyup, onu kalbine doğru usulca bastırabilmekmiş...
sevmek ; hem onu, ondan öte onun sahip olduğu herşeye en az onun kadar değer verip sevebilemekmiş...
sevmek ; normalde yenemiyor olsada, onun verdiğini şuursuzca doymak bilmeden tebessümle yiyebilmekmiş...
sevmek ; üzülsende, bırakıp bazı zamanlar kalbini kırmasına izin verebilmekmiş...
sevmek ; onunla sonsuz haz duyduğunu her zerrende hissedebilmekmiş...
sevmek ; her anını ona versen bile genede sana o anların bile az gelebileceği ihtimalini benimsemekmiş...
sevmek ; bazen onun senden uzaklaşmasına üzülmek değil, o uzaklaştıkça sevginin sizi daha çok bağlayacak olduğuna inanabilmekmiş...
sevmek ; her istediğinde yanında olamayacağını biliyo olsan bile, genede her an onu yanında istemeye ısrarla devam edebilmekmiş...
sevmek ; kaderin olup olmadığını bilmesen bile, kaderinmiş gibi ona bağlanabilmekmiş...
sevmek ; dokunmaya kıyamamak, incitmekten korkmak, onu asla utandırmayacağına emin olabilmekmiş...
sevmek ; hep beraber olamasa bile, elinden geldiğince hep beraber hissettirmeye gayret gösterebilmekmiş...
sevmek ; onunla yazdıkça sonunun hiç gelmeyeceğini bildiğin bir yapılacaklar listesi olduğuna inanabilmekmiş...
sevmek ; onu hissedebilmek, kendinde onu, onda kendini bilebilmekmiş...
sevmek ; ona sarılınca bırakmak istememekmiş...
sevmek ; kendini bırakmak, yeri gelince herşeye kendini kapatıp hayatı o diye görebilmeyi hissedebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin kalbinin güzelliğine ve sıcaklığına inanmakmış...
sevmek ; bazen gerçekten tek bir soluk kadar yakın olduğunu onunla hissedebilmekmiş...
sevmek ; onu alıp değiştirmeye çalışmak değil, onu olduğu gibi kabul edip, minik bir çocuk gibi içinde olduğu gibi besleyip büyütebilmekmiş...
sevmek ; bazen mantığına dur diyebildiğin bir hayat biçimiymiş...
sevmek ; boş boş elini tutmak değil, elini tuttuğun sevdiğinin elinin sıcaklığının kalbinden geldiğini ona hissettirebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin ismini telefonunda her gördüğünde aynı heyecanı tekrar tekrar yaşayabilmekmiş...
sevmek ; herşeyi ona bağlamak, onu kendine göre değil, kendini ona göre şekillendirebilmekmiş...
sevmek ; hayatta hiç birşeyden değil ama gerçekten tekrar kaybetmekten korkmakmış...
sevmek ; herkes farklı anlam katmaya çalışşada, kendinden emin olabilmekmiş...
sevmek ; sevdiğine elinde olanı, olduğu gibi saklamadan tamamiyle sunabilmekmiş...
sevmek ; bazen gözyaşları dökmek, ama tek bir sözüyle tekrar o yaşlı gözlerin parıldamasını sağlayabilmekmiş...
sevmek ; onu martılara, kaplumbağaya, gördüğü herşeye kimseye aldırış etmeden anlatabilmekmiş...
sevmek ; onu yüz değil, binlerce kere dileyebilmekmiş...
sevmek ; her ne olursa olsun, zihninin kirli ayaklarla kirletilmesine izin vermemek için direnebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerine baktığında, düşen saçını kaldırırken dudağından değil ama tüm yüreğinle önce alnından öpebilmekmiş...
sevmek ; bazen küçücük bi asansörde ömrünün sonuna kadar onunla kalmayı bile isteyebilmekmiş...
sevmek ; alkol alıp sarhoş olsanda, beynindeki onu asla uyuşturmamayı, onun için ayık kalabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; kimseye aldırış etmemek, geçmişe dönüp baktığınızda aslında ne kadar boş olduğunu, onunla her olduğunuzda dahada iyi algılayabilmekmiş...
sevmek ; onu nerde bulduğun değil, onu kendinde nereye koyabildiğinle alakalıymış...
sevmek ; hayata bir pencereden aynı resim karesinden bakabildiğini çok iyi bilmekmiş...
sevmek ; paylaşmakmış, ama hep en çoğunu kendine değil, ona vermek istemek, bundan dahada mutlu olabilmekmiş...
sevmek ; içinde hissettiğin o sıcak ateşin bir ömür yanacağını bile bile oraya su serpmemeyi göze alabilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin gözlerinde kendi gözlerini gördüğünde dahada bir anlamlıymış...
sevmek ; sadece uzun cümleler kurarak yazıp çizmek değil, gözlerine bakarak bu yazdıklarını ispatlayabilmekmiş...
sevmek ; şair ruhlu olabilmeyi değil, sahip olduğun ruhun içinde sevdiğin için demlenebilmekmiş...
sevmek ; bazen sevmek boş iş diyenin, o dedikçe üzerine daha çok titreyebilmekmiş...
sevmek ; göremesende, her an onu görebileceğin zamanın tekrar geleceğini bilerek hep içinde yaşatabilmekmiş...
sevmek ; gönül gözünü onun için hep açık tutarak o gibi düşünüp, hissedebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin ellerini yüzünde hissettiğin anda kendini oracıkta öylece bırakabilmekmiş...
sevmek ; gökyüzünde yağan yağmura baktığında gözlerini kapatıp üzerine yağmasına izin verebilmekmiş...
sevmek ; aynı anda içmek, aynı anda yemek ve bazen aynı anda öksürük nöbetine tutulabilmekmiş...
sevmek ; minik bir eti pufun siyahı beyazını bir gün kendi ellerinle sevdiğine yedirebileceğini düşünüp bununla bile mutlu olabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; sadece sevişmek istemek değil, sadece yanında olmasına bile şükredebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğinin yanında sevişmesende, artık gerçekten duygularıyla hareket edebilen tam bir erkek olduğunu hissedebilmekmiş...
sevmek ; erkek gibi kaç kadınla yattığın değil, gerçekten sevdiğine başını omuzlarına koyabilecek kadar güven verebildiğinle alakalıymış...
sevmek ; onu düşünerek diktiğin rengarenk lale tohumlarından ilkinin mavi çıkmasını dilemek, bekleyebilmekmiş...
sevmek ; onu bahçende yalnız bir çiçek olarak değil, pencerenin önünde hemen yanı başında sevginle büyüterek her daim sulayabilmekmiş...
sevmek ; içinden geldiğini dosdoğru söyleyebilmek, yanlış anlaşılmayacağını bilerek içini sevdiğine akıtabilmekmiş...
sevmek ; ayrı bedenlerdede olsa aynı ruh içinde yaşayabilmeyi başarabilmekmiş...
sevmek ; onu ellerinin arasında hissedebileceğin yakınlıkta bile, sadece gözlerini gözlerine dikerek başka birşey düşünmeden orda tutabilmekmiş...
sevmek ; aynı fincanda dudak izlerini farkında olmadan birleştirebilmekmiş...
sevmek ; bakılan falda hep ona söylenemese bile kendini görebilmeyi dilemekmiş...
sevmek ; yalnız odanda pencere önünde bir gece nedenini şimdi daha iyi algılayacağını bilemeden ona içini dökebilmekmiş...
sevmek ; uzun sohbetler kadar, yeri gelip sessizliğide aynı hazla paylaşabilmekmiş...
sevmek ; sadece onun yanında gerçek sen gibi olabilmekmiş...
sevmek ; sabah yatağından kalktığında bugün ne yapıcam derken, aslında bugün gene onu seveceğini bilerek şuursuzca düşünebilmekmiş...
sevmek ; sadece ona değil, kendinede bu sevgiyi anlatabilecek kadar mutluluk duyabilmekmiş...
sevmek ; alışkanlıklarından kendini arındırabilmekmiş...
sevmek ; sadece onu kazanmaya çalışmak değil, yeri gelince kaybetmemek için sonuna kadar mücadelede edebilmekmiş...
sevmek ; zamanlı zamansız sadece bir an bile olsa sesini duyabilmek için arayabilmekmiş...
sevmek ; sıkıntılı olduğunu hissettiğin anlarda sadece sözle değil ama özünle destek olabilmekmiş...
sevmek ; hiç bir kötülüğü, hiç bir olumsuzluğu içine bulaştırmamakmış...
sevmek ; bazen olanlar canını acıtıtıyo olsada, o cana can katmaya devam edebilmekmiş...
sevmek ; sevdiğini kendinden daha çok duyumsayabilmekmiş...
sevmek ; yaşamak, bir sevdiği olmakmış...
sevmek ; sevdiği insanın olduğu yeri kendine cennet etmekmiş...
sevmek ; delilik belki, ama bunu bile bile deli olduğunu söyleyebilene tutulmakmış...
ve sevmek ; herşeyi bir kenara bırakıp, ona tekrar bir an olsun bile sıkı sıkı sarılabilmek için yola çıkabilmekmiş...
sevmek; eğer uğrunda ölünecekse , yada ölmek gerekiyorsa ölmektir , gidip sevdiğini mahşerde beklemektir...