Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki Şeriat kavlim, tarikat halim, hakikat Resülmâlimdir. Yani Allahla ahdim üzere şeriate uyarım fakat şu andaki halim Allaha giden yol üzerinde istikrar üzere oluşumdur. Varacağım nokta ise Hakikattir çünkü bu bana ezelden nasip olmuştur.
Şeriatte kısas vardır. Tarikat fiilin Hak olduğunu bilir ama vasıtayla da ilgilenir. Hakikat vasıtadan geçmiş, Allahı ile meşguldür. Mârifet ise halkta Hakkı görmek derecesine ermek demektir. Tarikatın icabı sükûttur, fiilin Hakktan olduğunu bilen nasıl konuşur.
Şeriatte helâl olan tarikatte haram, tarikatte helâl olan hakikatte haramdır. Meselâ kısas şeriatte helâldir, tarikatte haramdır.
Hz. Ali der ki Sen bana haramdan geç dedin ben ise helâlinden de geçtim.
Tarikatın ilk basamağı şeriattır. İlâhî hükümlerin kul tarafından îfâsını emredici kanun demektir. Hakikat ise tarikatın üst seviyesidir. Demek ki tarikat şeriatten hakikate varan yoldur. Hakikatle kuvvetlenmeyen şeriat ve şeriate bağlı olmayan hakikat makbul değildir. Tarikat; şeriatın meyvesi, hakikatin ağacıdır.
Tarikatte kutup makamına gelen kişi şeriat, tarikat, mârifet derecelerini geçmiş, seçilmiş, beğenilmiş ve sâfiyet kazanmış olursa (bu 7 makam, 4+3, Fâtihanın 7 âyetine, insanın cemâlinde olan 7 işarete, ayrıca ateş, hava, su ve toprak ile akıl, ruh ve nefse işarettir) o vakit devrin sahibi olur. Onun için Peygamber Efendimiz "beni gören Allahı görür, kim ki Allahın velisine ihanet ederse Allaha ihanet eder" buyurmuştur.
Şeriat, tarikat, hakikat, mârifet sadece insanın geçirdiği evreler değildir. Dünya ve tabiat yani madde de bu devreleri geçirir.
Şeriat deri, tarikat et, hakikat kemik, mârifet iliktir.
Şeriat ilaç, tarikat ilacı yutmak, hakikat ise hastalığın geçmesidir.
Şeriat meşale, tarikat yol, hakikat varılacak yerdir.
Şeriat ilimdir, tarikat ameldir, hakikat o amelin semeresidir.
Şeriat gemi, tarikat deniz, hakikat oradaki incilerdir.
Şeriatte kısas vardır. Tarikat fiilin Hak olduğunu bilir ama vasıtayla da ilgilenir. Hakikat vasıtadan geçmiş, Allahı ile meşguldür. Mârifet ise halkta Hakkı görmek derecesine ermek demektir. Tarikatın icabı sükûttur, fiilin Hakktan olduğunu bilen nasıl konuşur.
Şeriatte helâl olan tarikatte haram, tarikatte helâl olan hakikatte haramdır. Meselâ kısas şeriatte helâldir, tarikatte haramdır.
Hz. Ali der ki Sen bana haramdan geç dedin ben ise helâlinden de geçtim.
Tarikatın ilk basamağı şeriattır. İlâhî hükümlerin kul tarafından îfâsını emredici kanun demektir. Hakikat ise tarikatın üst seviyesidir. Demek ki tarikat şeriatten hakikate varan yoldur. Hakikatle kuvvetlenmeyen şeriat ve şeriate bağlı olmayan hakikat makbul değildir. Tarikat; şeriatın meyvesi, hakikatin ağacıdır.
Tarikatte kutup makamına gelen kişi şeriat, tarikat, mârifet derecelerini geçmiş, seçilmiş, beğenilmiş ve sâfiyet kazanmış olursa (bu 7 makam, 4+3, Fâtihanın 7 âyetine, insanın cemâlinde olan 7 işarete, ayrıca ateş, hava, su ve toprak ile akıl, ruh ve nefse işarettir) o vakit devrin sahibi olur. Onun için Peygamber Efendimiz "beni gören Allahı görür, kim ki Allahın velisine ihanet ederse Allaha ihanet eder" buyurmuştur.
Şeriat, tarikat, hakikat, mârifet sadece insanın geçirdiği evreler değildir. Dünya ve tabiat yani madde de bu devreleri geçirir.
Şeriat deri, tarikat et, hakikat kemik, mârifet iliktir.
Şeriat ilaç, tarikat ilacı yutmak, hakikat ise hastalığın geçmesidir.
Şeriat meşale, tarikat yol, hakikat varılacak yerdir.
Şeriat ilimdir, tarikat ameldir, hakikat o amelin semeresidir.
Şeriat gemi, tarikat deniz, hakikat oradaki incilerdir.