- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Sevgili!
Sen gitmiştin...
Koyup bir başımıza
gurbetlerine salmıştın bizi.
Yetim kaldık
öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi yokluğunda...
Sen gitmiştin...
Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz şimdi.
Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor yamaçlarda.
Sevgili!
Nasıl iltica edelim sana ;
huzuruna nasıl varalım
yalvaralım?!.
Ve duyurabilsin mi sesini!?.
Efendim
duyar misin sesimizi?..
Sevgili!
Sen aşk ikliminde sultan
sen vefa göğünde
hilal.
Biz bir bakışının dilencisi
biz dolunay tutkunları
biz bayramı gözleyen oruçlar.
Güzellik ordusunun hakanı sen
gam ruzigârinda gedalar biz.
Sen imrenme
biz ayıplanma.
Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah yoksullar.
Sen sabah yıldızlarının ışığı
biz gaflet uykusunda kervancı.
Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz
kumrular ve bülbüller seni bestelemekte oysa.
Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver efendim
düşkünlerine
savrulmuşlarına kulak ver.
İtivermezsin elinin tersiyle bizi
değil mi efendim?..
Sevgili!
Sen gitmiştin...
Yokluğunda kaybettik önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da.
Hasretinle akan zamanlarda cevherimiz özden
madenimiz mıknatıstan ayrıldı.
Sen gitmiştin...
Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı sengsarlara;
ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi.
Sen gitmiştin...
Çelik mermere çarptı
iradeye ateş düştü yokluğunda.
Hasretinden akıllar yitirildi efendim
gönüller gölgelere düştü.
Kucak kucağa güneşlerimiz söndü
dudak dudağa denizlerimiz kurudu
ve sen gitmiştin efendim.
Sen gitmiştin...
Seninle birlikte her şeylerimiz gitti.
Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden sonra;
kanlarımız sahralar doldurdu.
Kelimelerimiz anlamlarını yitirdi
kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına...
Hiçbir şey kazanmadık ayrılığında
hiç kâr elde edemedik.
Aldandık
hep aldandık.
Delilimizi yitirdik
delillerimizi yitirdik.
Dillerimiz dilim dilim edildi efendim.
Bize sevmeyi unutturdular ilkin;
sonra sevginin ne olduğunu...
Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz
gönlün kendisine ihanet ediyorlardı artık.
Vurgunlar yedik pes pese efendim...
Ve sen gitmiştin.
Sevgili!
Sen gitmiştin...
Biricik sığınağımız
yüz akımızdın.
Hayırları söyleyip gitmiştin
biz ser işler olduk.
Uzun uzun emellere kapıldık
kapılanıp kaldık umutların kapısında.
Yolunda yürümekten üzerimize düşen
baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep efendim.
Ellerimiz vardı açıldıkça dolan
uzandıkça verilen;
böğrümüzde kaldı ellerimiz.
Hanım idik halayık olduk;
bay idik köle edildik.
Sen gitmiştin...
Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler.
Aşk dervişleri avare
dönüşlerinin ahengini kırdılar.
Bölük bölük kadınlarımız
grup grup erlerimiz
demet demet çocuklarımız
kimi güler
kimi ağlarken yitirdiler kendilerini.
Ve sen gitmiştin efendim...
Sevgili!
Hani bir aşk idin
güzellikle askın kesiştiği
prizmada.
Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;
aşkın o aynanın cilası idi hani.
Güzelliğin olmasa efendim
aşkı hiç bilmeyecekti cihan;
aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı.
Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına
durmuştu efendim...
Ve sen gitmiştin...
Sevgili!
Derd ile ağlayandın; hem derde salandın!..
Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi
hastaların merhemiydin.
Saadetle yasamış
saadet çağını yaşatmıştın.
Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş
"Lâ" ile "Illa"yi i'câz ile sen dillendirmiştin.
Sen gidince
güvercinlerimiz tuzaklara esir düştü;
Hüdhüdlerimizin mil çekildi gözlerine.
Artık düşmanlarımız dostlar arasında;
dostumuz düşman içinde.
Divanelere döndük
yaya kaldık yolunda.
Kendimizi unuttuk
seni bilmez olduk...
Sana muhtacız!..
Sana en fazla muhtacız.
En fazla sana muhtacız.
Uyandır bizi uykumuzdan...
Gel ey sevgili!
Bir gelişle gel
bir gülüşle gel.
Doğ ufkumuza
gir gönlümüze yeniden...
Sana muhtacız...
Sana en fazla muhtacız...
Sen gitmiştin...
Koyup bir başımıza
Yetim kaldık
Sen gitmiştin...
Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz şimdi.
Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor yamaçlarda.
Sevgili!
Nasıl iltica edelim sana ;
huzuruna nasıl varalım
Ve duyurabilsin mi sesini!?.
Efendim
Sevgili!
Sen aşk ikliminde sultan
hilal.
Biz bir bakışının dilencisi
biz dolunay tutkunları
biz bayramı gözleyen oruçlar.
Güzellik ordusunun hakanı sen
Sen imrenme
Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah yoksullar.
Sen sabah yıldızlarının ışığı
Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz
kumrular ve bülbüller seni bestelemekte oysa.
Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver efendim
düşkünlerine
İtivermezsin elinin tersiyle bizi
Sevgili!
Sen gitmiştin...
Yokluğunda kaybettik önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da.
Hasretinle akan zamanlarda cevherimiz özden
Sen gitmiştin...
Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı sengsarlara;
ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi.
Sen gitmiştin...
Çelik mermere çarptı
Hasretinden akıllar yitirildi efendim
gönüller gölgelere düştü.
Kucak kucağa güneşlerimiz söndü
dudak dudağa denizlerimiz kurudu
ve sen gitmiştin efendim.
Sen gitmiştin...
Seninle birlikte her şeylerimiz gitti.
Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden sonra;
kanlarımız sahralar doldurdu.
Kelimelerimiz anlamlarını yitirdi
kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına...
Hiçbir şey kazanmadık ayrılığında
hiç kâr elde edemedik.
Aldandık
Delilimizi yitirdik
Dillerimiz dilim dilim edildi efendim.
Bize sevmeyi unutturdular ilkin;
sonra sevginin ne olduğunu...
Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz
Vurgunlar yedik pes pese efendim...
Ve sen gitmiştin.
Sevgili!
Sen gitmiştin...
Biricik sığınağımız
Hayırları söyleyip gitmiştin
biz ser işler olduk.
Uzun uzun emellere kapıldık
kapılanıp kaldık umutların kapısında.
Yolunda yürümekten üzerimize düşen
baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep efendim.
Ellerimiz vardı açıldıkça dolan
böğrümüzde kaldı ellerimiz.
Hanım idik halayık olduk;
bay idik köle edildik.
Sen gitmiştin...
Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler.
Aşk dervişleri avare
dönüşlerinin ahengini kırdılar.
Bölük bölük kadınlarımız
grup grup erlerimiz
demet demet çocuklarımız
kimi güler
Ve sen gitmiştin efendim...
Sevgili!
Hani bir aşk idin
prizmada.
Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;
aşkın o aynanın cilası idi hani.
Güzelliğin olmasa efendim
aşkı hiç bilmeyecekti cihan;
aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı.
Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına
durmuştu efendim...
Ve sen gitmiştin...
Sevgili!
Derd ile ağlayandın; hem derde salandın!..
Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi
Saadetle yasamış
Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş
"Lâ" ile "Illa"yi i'câz ile sen dillendirmiştin.
Sen gidince
Hüdhüdlerimizin mil çekildi gözlerine.
Artık düşmanlarımız dostlar arasında;
dostumuz düşman içinde.
Divanelere döndük
Kendimizi unuttuk
Sana muhtacız!..
Sana en fazla muhtacız.
En fazla sana muhtacız.
Uyandır bizi uykumuzdan...
Gel ey sevgili!
Bir gelişle gel
Doğ ufkumuza
Sana muhtacız...
Sana en fazla muhtacız...