sema ve şekilsel ibadet
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
mevlana oruç konusunda şöyle diyordu:
"islam'ın binası şu beş direk üstüne kurulmuştur: kelime-i şehadet, zekat, hac, oruç, namaz. Allah'a yemin ederim ki, bu direklerin
en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur! sen farkında değilsin ama, yemek yediğin vakit, için pislikle dolar oruç hamama benzer seni maddi ve manevi bütün kirlerden ve kötülüklerden temizler sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin
sen aslına nasıl ulaşacaksın? işte oruç, sel gibi yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır."
Namazı da böyleydi kıldığı namaz, "rıza namazı", aşk namazı, gönül namazıydı namaz kılarken tümüyle kendinden geçtiğini, rekatları şaşırdığını, hangi sureyi okuduğunu bilemez hale geldiğini kendisi söylüyor namaz, bir vecd ve kendinden geçme haliydi o bakımdan, müzik ve sema ile namazı birbirinden ayırmıyordu..
eflaki'de şöyle bir öykü var:
Bir gün mevlana'nın yanında rebap çalıyorlar, o da büyük bir zevkle dinliyordu
içeriye aniden bir mürit girip:
-ikindi namazı okunuyor, diye haber verdi bir an duraklayan mevlana şöyle dedi:
-hayır hayır; o başka namaz bu da başka her ikisi de Hakk'a çağırıyor birisi insanın dışını hizmete, ötekisi ise içini Allah'ın sevgisi ve marifetine çağırıyor..
Ali Ahmed adında birisi, Mevlana'nın idamdan kurtararak müritleri arasına kattığı hristiyan Rum genci Siryanus'a şöyle der:
-ben eşek yükü kitap okumuşum, fakat bu kitaplarda semanın mübah olduğuna dair hiçbir şey görmemiş, semaya ruhsat verildiğini de işitmemiştim! siz bu sonradan icat edilmiş şeyi neye dayanarak yürütüyorsunuz?
-sen o kitapları bir eşek gibi okuduğun için anlamıyorsun Allaha hamdolsun ki, biz İsa gibi okumuş ve onun sırrına ermişiz
Eflaki'nin aktardığı öykülerden, mevlana'nın şiddetli kış ortasında bile, sabaha kadar teheccüt namazı kıldıktan sonra, bir de sabah namazı kıldığını öğreniyoruz, bunu aşırı bulup nedenini soranlara verdiği yanıt özetle şöyledir:
-bir çok insan bize bağlanıp güvenmiştir, eğer biz bu ibadetlerden vazgeçersek ne yaparlar, kimin kağısına giderler?
Mevlana, şekilsel ibadeti bir kalıp olarak görür. Mesela; namazın başı tekbir, sonu ise selamdır başı ve sonu olan her şey kalıptır..
Şehadet getirme de öyle! onun da başı ve sonu vardır oysa ibadet sadece bir kalıptan ibaret olmamalıdır kişi onu kendinden geçiş haline, Allah'a ulaşma yolu haline getirmelidir ama bunu herkes yapamaz! o nedenle, şekilsel ibadet de önemlidir tıpkı
annenin sütten kesilen çocuğunu azar azar normal yiyecek ve içeceklere alıştırması gibi..
mevlana oruç konusunda şöyle diyordu:
"islam'ın binası şu beş direk üstüne kurulmuştur: kelime-i şehadet, zekat, hac, oruç, namaz. Allah'a yemin ederim ki, bu direklerin
en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur! sen farkında değilsin ama, yemek yediğin vakit, için pislikle dolar oruç hamama benzer seni maddi ve manevi bütün kirlerden ve kötülüklerden temizler sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin
sen aslına nasıl ulaşacaksın? işte oruç, sel gibi yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır."
Namazı da böyleydi kıldığı namaz, "rıza namazı", aşk namazı, gönül namazıydı namaz kılarken tümüyle kendinden geçtiğini, rekatları şaşırdığını, hangi sureyi okuduğunu bilemez hale geldiğini kendisi söylüyor namaz, bir vecd ve kendinden geçme haliydi o bakımdan, müzik ve sema ile namazı birbirinden ayırmıyordu..
eflaki'de şöyle bir öykü var:
Bir gün mevlana'nın yanında rebap çalıyorlar, o da büyük bir zevkle dinliyordu
içeriye aniden bir mürit girip:
-ikindi namazı okunuyor, diye haber verdi bir an duraklayan mevlana şöyle dedi:
-hayır hayır; o başka namaz bu da başka her ikisi de Hakk'a çağırıyor birisi insanın dışını hizmete, ötekisi ise içini Allah'ın sevgisi ve marifetine çağırıyor..
Ali Ahmed adında birisi, Mevlana'nın idamdan kurtararak müritleri arasına kattığı hristiyan Rum genci Siryanus'a şöyle der:
-ben eşek yükü kitap okumuşum, fakat bu kitaplarda semanın mübah olduğuna dair hiçbir şey görmemiş, semaya ruhsat verildiğini de işitmemiştim! siz bu sonradan icat edilmiş şeyi neye dayanarak yürütüyorsunuz?
-sen o kitapları bir eşek gibi okuduğun için anlamıyorsun Allaha hamdolsun ki, biz İsa gibi okumuş ve onun sırrına ermişiz
Eflaki'nin aktardığı öykülerden, mevlana'nın şiddetli kış ortasında bile, sabaha kadar teheccüt namazı kıldıktan sonra, bir de sabah namazı kıldığını öğreniyoruz, bunu aşırı bulup nedenini soranlara verdiği yanıt özetle şöyledir:
-bir çok insan bize bağlanıp güvenmiştir, eğer biz bu ibadetlerden vazgeçersek ne yaparlar, kimin kağısına giderler?
Mevlana, şekilsel ibadeti bir kalıp olarak görür. Mesela; namazın başı tekbir, sonu ise selamdır başı ve sonu olan her şey kalıptır..
Şehadet getirme de öyle! onun da başı ve sonu vardır oysa ibadet sadece bir kalıptan ibaret olmamalıdır kişi onu kendinden geçiş haline, Allah'a ulaşma yolu haline getirmelidir ama bunu herkes yapamaz! o nedenle, şekilsel ibadet de önemlidir tıpkı
annenin sütten kesilen çocuğunu azar azar normal yiyecek ve içeceklere alıştırması gibi..