'Lan,çek git başımdan!' diye kükredim adama
doğru...'Seni beş saat döverim de kimse
alamaz elimden!' diye hamle ettim sağ 'cenahıma'...
Tam,

Fırat kenarında yüzen kayıklar
Ölem kayıklar n'edem kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar
Ölem sayıklar n'edem sayıklar
Başına toplanmış bağrı yanıklar
Ölem yanıklar n'edem yanıklar

N'ettim size verin benim yarımı
N'edem yarımı
N'ettim size beni yare götürün
N'edem götürün

Elbisem duvarda asılı kaldı
Ölem vay kaldı n'edem vay kaldı
Çeyizim sandıkta basılı kaldı
Ölem vay kaldı n'edem vay kaldı
O yar benim ile küsülü kaldı
Ölem vay kaldı n'edem vay kaldı

N'ettim size verin benim yarımı
N'edem yarımı
N'ettim size beni yare götürün
N'edem götürün

sözlerini sindire,sindire Manavgat Çayı'na
doğru 'savururken' iki ateş arasında
kalmıştım...Biri sevmek,diğeri dövmek için...
Velakin,sağımda gayetle efendi adamın biri
bana bakıyordu gülümseyerek,'Ben sizi
tanıyorum...' dedi kibarca...'Höst lan! Ne
tanıması?' diyecek oldum sakallarımı saçlarıma
karıştırarak...Da,adam elini uzatmıştı bile,'Ben ...
Köyü'nün muhtarıyım...' Çaresiz sıktım elini...
'Ben sizi Seleukeia'ya bırakırım isterseniz;
Kaymakamlık'ta beş dakkalık işim var...Bekler
misiniz?' Hatuna kaydı gözlerim...Kıpkızıl saçları,
derin deniz mavisi gözleriyle çıldırtıcı bir ilahe
gibiydi...Zaman 'nakitti'...Bir su yılanı 'akıverdi'
Çay'a...Kadının gözleri ölümüm olurdu,razıydım...
'Yok,yolcu yolunda gerek...'sözleri çıkıverdi
ağzımdan;yolum Belek'e doğruydu ve kadın
piyangodan çıkmıştı ve Allah sizi inandırsın,
benden habersiz 'maymun iştahlı,doymak bilmez
'erkek yanım' kararını vermişti bile...

Devam etsin mi?

:O etsin etsin,ben biliyorum devamını ama neyse