PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,658
-
- MFC Puanı
- 26,764
Borsa İstanbul yine zirve yolculuğuna geri döndü. Dolar bazında ise endeks tarihi zirvesinden hala yüzde 69 daha aşağıda. Fakat TL bazında 17 Mart 2020’deki dip seviyeden bu yana yükseliş yüzde 217. Her yatırımcının bu yükselişe bakış şekli farklı. Dolar veya en kötü enflasyon bazında bakanlar açısından borsa henüz yükselişine başlamış bile değil. TL bazında bakanlar için ise artık temkinli olma zamanı. Çünkü bu kesimin iddialarına göre her ne kadar endeks bu süreçte TL bazında iki katına çıkmış olsa da bazı BİST-100 hisseleri 15-20 katı fiyatlara ulaşmış durumda. Yani dolar bazında bile fiyatı 5 ila 7 katına çıkmış hisseler var.
Burada mevcut finansal durumu ve piyasa değeri açısından sektörel sapmalara en uzak rasyo piyasa değeri/defter değeri rasyosu olarak kabul ediliyor. Çünkü bir şirketin piyasa değerinin karına, FAVÖK’üne, satışına oranı konjonktürel olarak yıl içerisinde bile çok büyük sapmalar yaşayabilirken ölçek büyüklüğü olarak özsermaye genellikle daha istikrarlı bir seyir izler. Tabii yıllık karına göre düşük özsermayeyle çalışan sektörler istisna olarak kabul edilebilir.
Tüm yazılanları özetlemek gerekirse… Bir hisse senedini seçerken dikkat edilmesi gerekenler bazı noktalar:
DAHA SEÇİCİ ALIM ZAMANI
O halde onları da biraz ciddiye alıp hisse seçiminde daha seçici olmanın kimseye bir zararı yok. Kaldı ki borsa uzmanları ve analistler de bu sıralar hisse analizlerinde kılı kırk yararak daha ucuz kalmış hisselere yönelmenin daha mantıklı olduğuna inanıyor. Bugüne kadar 15-20 katına çıkmış olan BİST-100 hisselerinin yükselmemesi için bir sebep var mı? Hayır. Neticede bir hisse senedinin fiyatının bu kadar yükseliyor olmasının, eğer ki içerisinde bir spekülasyon veya manipülasyon unsuru yoksa, finansal veya geleceğe yönelik beklenti açısından önemli bir sebebi olabilir. Bu beklentinin tamamı satın alınmamışsa bu durumda bu hisselerin daha da yükselmeyeceğinin bir garantisi yok. Fakat sektörüne göre hala ucuz kalmış endeks hisselerinin düşük risk-yüksek getiri dengesinde daha fazla öne çıkma olasılığı istatistiksel olarak da mantık açısından da daha akla yatkın görünüyor.DÖRT TEMEL DEĞERLEME RASYOSU
Bu kaygıları ve beklentileri bir araya getirip biz de sektörel olarak hangi hisselerin şu ana kadar kendi sektörlerindeki diğer şirketlere göre daha düşük değerleme rasyolarına sahip olduğunu analiz ettik. Stockkey.com verilerinden derlediğimiz fiyat/kazanç (f/k), piyasa değeri/faiz amortisman vergi öncesi kar (pd/FAVÖK), piyasa değeri/defter değeri (pd/dd) ve piyasa değeri/net satış gibi temel başlıca değerleme rasyolarında şirketleri sektörlerine göre ayırarak sektör rasyolarında ortalamada en düşük seviyelerde kalmış olan şirketleri listeledik. Bunu yaparken de spekülasyon unsurunu bir nebze olsun dışarıda bırakabilmek açısından sadece BİST-100 endeksine dahil olan hisse senetlerini aldık. Yani tabloda göreceğiniz veriler, sektörünün en ucuz değerleme rasyolarına sahip hisselerini değil en düşük değerleme rasyolarına sahip BİST-100 hisselerini gösteriyor. Hal böyle olunca da bazı sektörlerde en düşük rasyoya sahip BİST-100 hissesi bulunamadıysa bu durumda o sektörleri liste dışı bırakmayı tercih ettik.TABLO NASIL OKUNMALI
Şimdi bu tabloyu nasıl okumak gerekiyor? Dikkat ederseniz her bir sektörün her bir rasyoda en düşük ve en yüksek değerleriyazılı. Bazı sektörlerde bu rasyoların en alt ve en üst referans değerleri arasında uçurumlar olduğu dikkat çekecektir. Bu uçurum nedeniyle sağlıklı bir sektör ortalaması almak pek mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle her bir sektörü ve altında yazan hisseyi değerlendirmeye alırken bunu akılda tutmakta yarar bulunuyor. Listede ikinci dikkat edilmesi gereken nokta şu: Burada yer alan hisse senetlerinin sektörün en ucuz hisseleri olduğu algısına kapılmamak gerekiyor. Listenin temel amacı sektör ortalamalarına göre en düşük rasyoya sahip olan BİST-100 şirketlerinin durumunu ortaya koyabilmek. Fakat bu bile o hisse senedinin ucuz olduğu anlamına gelmeyebilir. Çünkü sektörün genel olarak ucuz olmaması gibi bir durum da ortaya çıkabilir. Burada mantıklı olan herkesin listedeki duruma bakıp her bir şirketle ilgili özel durumu, bugüne kadarki hisse performansını ve rasyolarının düşük kalmasının altında bir sebep olup olmadığını kendi yöntemleriyle analiz etmesi.NEDEN ÖNEMLİ?
Peki bu rasyolar neden önemli? Bir şirketin değerlemesiyapılırken farklı bazı değerleme yöntmeleri kullanılır. Bunlardan en bilinenleri (ki bunları yeni halka arzlar sırasında halk arz izahnamelerinin eklerinde fiyat tespit raporlarında da sıkça görüyoruz) İndirgenmiş Nakit Akım Analizleri yoluyla değerleme, diğeri de piyasa çarpanlarıyla yapılan değerlemeler. İndirgenmiş Nakit Akım Analizi yöntemiyle yapılan değerlemelerde her bir şirketin tek tek kendi özel durumu ve sektörüne ilişkin ileriye dönük en az 10 yıllık beklentiler formülüze edilerek net bugünkü değere indirgenir. Bu nedenle her bir şirket için ayrı ayrı yapılması gereken bir değerleme yöntemidir. Fakat sektör ortalamalarıyla hesaplanan piyasa çarpanları yönteminde genellikle şirketlerin halka açık emsallerinin sektör ortalamaları değerlendirmeye alınır. İşte bu liste de aslında bunun basit bir örneği diyebiliriz. Fakat unutmamak gerekiyor ki sektör çarpanlarıyla bile hesaplama yaparken fiyatlama davranışlarında şirketlerin beklenen finansal performansı da önemlidir. Örneğin yıl sonu için tahmin edilen kar, net satış, FAVÖK gibi verileri hesaplamaya dahil edilerek mevcut rasyonun aynen devam etmesi durumunda piyasa değerinin ne kadar artması gerektiği hesaplanır. Örneğin karı yıl sonuna kadar iki kat artacak olan bir şirketin mevcut f/k rasyosunu koruyacağı beklentisi varsa bu durumda piyasa değerinin de iki kat artacağı beklentisi gibi…SEKTÖRÜNÜN GERİSİNDE KALANLAR
Fakat bu rasyoların sadece geleceğe dönük değil mevcut durumu da gösterme özelliği bulunur. Çünkü sektöründeki diğer şirketlerin örneğin yıllık karının 15 katı bir fiyatla işlem görüyorsa ve şirketin finansal performansıyla ilgili herhangi bir kötü beklenti yoksa bu durumda f/k çarpanı örneğin yıllık karının 7 katı seviyede olan bir şirketin aslında yarı yarıya ucuz bir fiyatla işlem gördüğü kabul edilebilir. Burada önemli olan şirketin geleneksel olarak f/k’sının sektör ortalamasının hep yarısına yakın işlem görüyor olup olmadığı. Eğer şirket geleneksel olarak f/k açısından zaten yarı performansla işlem görüyorsa bu durumda sektör ortalamalarına hareketlenmenin uzun vadeli bir beklenti olarak değerlendirmesi daha doğru görülür. Yani bir gün bu döngüyü kıracağı beklentisiyle…Burada mevcut finansal durumu ve piyasa değeri açısından sektörel sapmalara en uzak rasyo piyasa değeri/defter değeri rasyosu olarak kabul ediliyor. Çünkü bir şirketin piyasa değerinin karına, FAVÖK’üne, satışına oranı konjonktürel olarak yıl içerisinde bile çok büyük sapmalar yaşayabilirken ölçek büyüklüğü olarak özsermaye genellikle daha istikrarlı bir seyir izler. Tabii yıllık karına göre düşük özsermayeyle çalışan sektörler istisna olarak kabul edilebilir.
Tüm yazılanları özetlemek gerekirse… Bir hisse senedini seçerken dikkat edilmesi gerekenler bazı noktalar:
- Şirket hisseleri sektörüne göre belirgin derecede ucuz kalmış mı?
- Şirketle ilgili gelecek beklentileri rasyolara yeterince yansımış mı?
- Şirket işlem hacmi veya takastaki dağılıma göre spekülasyona açık mı? Dolayısıyla beklenen fiyat hareketlerini baskı altına alabilecek bir tahta sahipliği durumu söz konusu mu?
- Sektörel olarak gelecekte öne çıkabilecek bir sektörde mi işlem görüyor?
- Yasal düzenlemeler açısından şirket veya sektörü herhangi bir yakın tehlike taşıyor mu?
- Şirketin ana hissedarları yeterince şeffaf mı? Şirketle ilgili verilere yönelik herhangi bir şüphe söz konusu mu?
- Şirket hisselerini baskı altına alacak veya dolaşımdaki hisse sayısını artıracak türden ana hissedarların hisse satışı var mı? Ya da tam tersi hissedarla tahtadan hisse alıyor mu?
- Şirketin finansal performansı istikrarlı mı yoksa yıldan yıla aşırı dalgalanmalar yaşanıyor mu? Bu durum şirketle ilgili tutarlı gelecek beklentilerinin oluşturulup oluşturulamayacağı açısından önemli.