PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,671
-
- MFC Puanı
- 26,804
Evvel zaman içinde şehirde yaşayan küçük bir fare varmış. Bu fare köyde yaşayan arkadaşının fotoğrafını bulmuş, ona ziyarete giderek sürpriz yapmaya karar vermiş. Şehir Faresi: Iyy burası gerçekten çok kötü kokuyor pis çiftlik hayvanlarının kokusu bu. Yakında arkadaşımın evini bulacağım. Sonunda arkadaşının evine gelip; Merhaba benim sevgili arkadaşım demiş. Köy Faresi: Nasılsın? Şehir Faresi: Çok iyiyim. Sana sürpriz yapmak istedim. Köy Faresi: Ne güzel sürpriz!! Köye hoş geldin sevgili arkadaşım. Beni ziyaret etmek için şehirden ta buraya kadar geldiğin için memnun oldum. Arkadaşlar bir süre konuşmaya devam etmişler. Köy faresi: Çok uzun bir yoldan geldin. Yorulmuş olmalısın. Neden gidip yıkanmıyorsun. Bu arada bende sana gidip birşeyler hazırlayayım. Köy faresi çiftliğe doğru yönelmiş.. Şehir faresi ellerini yıkıyormuş. Köy Faresi: Madem öyle, gidim de biraz taze sebze çıkarayım!
Bu arada ellerini yıkayan şehir faresi bütün suyu bitirmiş. Şehir faresi: Ne kadar su varmış! Benim şehrim çok daha iyi. Şehir faresi dışarı çıkmış. Çok öfkeliymiş. Köy faresi: Gel dışarıda yiyeceğiz. Senin için güzel bir yemek hazırladım. Köy faresi tatlı patates, taze kırmızı pancar ve turp hazırlamış. Yanında taze süt de varmış. Köy faresi: Neden şöyle oturmuyorsun? Köy faresi şehir faresine servis yapmış. Şehir faresi: Köy de bunları mı yiyorsunuz? Tatsız yiyecekler hiç birinin lezzeti yok! Köy faresi arkadaşını etkilemek için çok uğraşmış ama başarılı olamamış. yemekten sonra, köy faresi şehir faresine çiftliği göstermeye karar vermiş. Şehir faresi: Ahh hava ne kadar da temiz. Çiçeklerin kokusunu buradan alabiliyorum. Şu yeşil şeyler nedir? Köy faresi: Onlar taze bezelye. ardından ıslak gübrenin yanına gelmişler.
Şehir faresi: Off bu çok pis kokuyor! benim şehrim çok temizdi. Gerçekten sevgili dostum, yaşam biçiminden ve bu tür yiyecekleri yemekten hiç hoşlanmıyorum. etrafında bir sürü böcek ve pislik varken yaşamak? Benim şehrime gel. Bütün bunları unutacaksın. Köy faresi: Yemek için üzgünüm ama yiyeceklerim de kötü bir şey yok. Buradaki her şey çok tazedir. Şehir faresi: Birkaç günlüğüne benimle beraber şehre gelmeni istiyorum. Kendi hayat şeklimi gösteririm. Sana orada peynir, makarna, ceviz ve bir sürü şey ısmarlarım. Köy faresi: Kulağa harika geliyor. Şehir faresi: Çok memnun olacağından eminim. Şehir faresi gitmek için çantasını hazırlamaya başlamış. Şehir faresi: Gitme zamanım geldi. Teşekkür ederim. Harika bir zaman geçirdim! Yakında şehirde görüşürüz. Fareler birbirine sarılmış ve el sallamışlar. Bir aç gün sonra köy faresi, şehir faresini ziyaret etmek için çantasını toplamaya başlamış. Köy faresi: Ne yüksek binalar parlak arabalar ve ne kadar leziz yemekler yiyeceğim! Şehre resmen aşık oldum. Köy faresi: Oww bu ne gürültü böyle! Nihayet şehir faresinin evine ulaşmış. Şehir faresi: Hoş geldin, hoş geldin sevgili dostum. Evime hoş geldin. Şehir faresi köy faresini evinin içine götürmüş. Bir süre konuşmuşlar. Masa evdeki uşak tarafından hazırlanırken şehir faresi kokuyu almış ve şöyle demiş; Gel sevgili dostum yemek hazır. Hadi gidelim. Köy faresi heyecanla bu yemeği bekliyormuş. Şehir faresi: İstediğin kadar ye dostum burada peynir, süt, makarna, tost, fıstık yağı, pasta ve meyveler var. Köy faresi: Teşekkür ederim, yaşam sitilin beni gerçekten çok etkiledi. Galiba burada seninle kalacağım. Yemeğe başlar başlamaz uşak geli gelmiş. Elinde onları kovalamak için bir sopa varmış. Uşak: Sizi pis küçük yaramazlar. Hadi hadi gidin buradan! Şehir faresi: Çabuk kaç saklan-malıyız! Şehir faresi bundan çok utanmış. Şehir faresi: Merak etme arkadaşım o gider gitmez yemeğimizi yiyeceğiz. Masa boşalana kadar dışarıda yürümeye karar vermişler. Şehir faresi: Gel her türlü yiyeceği bulabileceğin bir yer gösterim sana. Köy faresi: Ne, burası neresi? Şehir faresi: Ünlü alışveriş merkezi. Onlar yolda ilerlerken tüm hızıyla onlara doğru koşan bir kedi görmüşler. Şehir faresi: Kaç, acele et.. saklan. Köy faresi: Hey buda neydi böyle? Kalbim ne kadar da hızlı atıyor! Şehir faresi: Büyük şişko bir kedi bir dakikaya kalmaz gider, sessizce bekleyelim. Kedi gittikten sonra marketin içine girmişler. Köy faresi tuhaf bir şey görmüş. Köy faresi: Buda ne böyle? Şehir faresi: Dikkatli ol! O bir fare kapanı. Köy faresi: Fare kapanı mı oda ne? Şehir faresi: Imm, bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama içindeki peyniri almaya çalıştığın anda içeride kalırsın ve asla dışarı çıkamazsın! Köy faresi: Galiba kalp krizi geçiriyorum. Bu benim için çok fazla. Şehir faresi: Lütfen bu kadar abartma olur mu. Dikkatli ol yeter. Şehir faresi: Peki, bu kadar koşuşturma sıçrama korku hissi ve dehşet benim için yeter de artar. Ben buraya bunun için gelmedim ki. Ben artık kendi evime dönmeye karar verdim. Orası çok daha huzurlu. Şehir faresi: Bütün bunlar için çok üzgünüm. Köy faresi: Kendi bahçemde aldığım taze yiyecekleri yemeyi tercih ederim. Güzel yemekler için korku duymayı istemiyorum. Lüks bir hayatın içinde sağa sola koşuşturmaktansa basit yaşamayı tercih ederim. Böylece küçük köy faresi evine dönmüş ve hayatının sonuna kadar orada kalmış.
Bu arada ellerini yıkayan şehir faresi bütün suyu bitirmiş. Şehir faresi: Ne kadar su varmış! Benim şehrim çok daha iyi. Şehir faresi dışarı çıkmış. Çok öfkeliymiş. Köy faresi: Gel dışarıda yiyeceğiz. Senin için güzel bir yemek hazırladım. Köy faresi tatlı patates, taze kırmızı pancar ve turp hazırlamış. Yanında taze süt de varmış. Köy faresi: Neden şöyle oturmuyorsun? Köy faresi şehir faresine servis yapmış. Şehir faresi: Köy de bunları mı yiyorsunuz? Tatsız yiyecekler hiç birinin lezzeti yok! Köy faresi arkadaşını etkilemek için çok uğraşmış ama başarılı olamamış. yemekten sonra, köy faresi şehir faresine çiftliği göstermeye karar vermiş. Şehir faresi: Ahh hava ne kadar da temiz. Çiçeklerin kokusunu buradan alabiliyorum. Şu yeşil şeyler nedir? Köy faresi: Onlar taze bezelye. ardından ıslak gübrenin yanına gelmişler.
Şehir faresi: Off bu çok pis kokuyor! benim şehrim çok temizdi. Gerçekten sevgili dostum, yaşam biçiminden ve bu tür yiyecekleri yemekten hiç hoşlanmıyorum. etrafında bir sürü böcek ve pislik varken yaşamak? Benim şehrime gel. Bütün bunları unutacaksın. Köy faresi: Yemek için üzgünüm ama yiyeceklerim de kötü bir şey yok. Buradaki her şey çok tazedir. Şehir faresi: Birkaç günlüğüne benimle beraber şehre gelmeni istiyorum. Kendi hayat şeklimi gösteririm. Sana orada peynir, makarna, ceviz ve bir sürü şey ısmarlarım. Köy faresi: Kulağa harika geliyor. Şehir faresi: Çok memnun olacağından eminim. Şehir faresi gitmek için çantasını hazırlamaya başlamış. Şehir faresi: Gitme zamanım geldi. Teşekkür ederim. Harika bir zaman geçirdim! Yakında şehirde görüşürüz. Fareler birbirine sarılmış ve el sallamışlar. Bir aç gün sonra köy faresi, şehir faresini ziyaret etmek için çantasını toplamaya başlamış. Köy faresi: Ne yüksek binalar parlak arabalar ve ne kadar leziz yemekler yiyeceğim! Şehre resmen aşık oldum. Köy faresi: Oww bu ne gürültü böyle! Nihayet şehir faresinin evine ulaşmış. Şehir faresi: Hoş geldin, hoş geldin sevgili dostum. Evime hoş geldin. Şehir faresi köy faresini evinin içine götürmüş. Bir süre konuşmuşlar. Masa evdeki uşak tarafından hazırlanırken şehir faresi kokuyu almış ve şöyle demiş; Gel sevgili dostum yemek hazır. Hadi gidelim. Köy faresi heyecanla bu yemeği bekliyormuş. Şehir faresi: İstediğin kadar ye dostum burada peynir, süt, makarna, tost, fıstık yağı, pasta ve meyveler var. Köy faresi: Teşekkür ederim, yaşam sitilin beni gerçekten çok etkiledi. Galiba burada seninle kalacağım. Yemeğe başlar başlamaz uşak geli gelmiş. Elinde onları kovalamak için bir sopa varmış. Uşak: Sizi pis küçük yaramazlar. Hadi hadi gidin buradan! Şehir faresi: Çabuk kaç saklan-malıyız! Şehir faresi bundan çok utanmış. Şehir faresi: Merak etme arkadaşım o gider gitmez yemeğimizi yiyeceğiz. Masa boşalana kadar dışarıda yürümeye karar vermişler. Şehir faresi: Gel her türlü yiyeceği bulabileceğin bir yer gösterim sana. Köy faresi: Ne, burası neresi? Şehir faresi: Ünlü alışveriş merkezi. Onlar yolda ilerlerken tüm hızıyla onlara doğru koşan bir kedi görmüşler. Şehir faresi: Kaç, acele et.. saklan. Köy faresi: Hey buda neydi böyle? Kalbim ne kadar da hızlı atıyor! Şehir faresi: Büyük şişko bir kedi bir dakikaya kalmaz gider, sessizce bekleyelim. Kedi gittikten sonra marketin içine girmişler. Köy faresi tuhaf bir şey görmüş. Köy faresi: Buda ne böyle? Şehir faresi: Dikkatli ol! O bir fare kapanı. Köy faresi: Fare kapanı mı oda ne? Şehir faresi: Imm, bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama içindeki peyniri almaya çalıştığın anda içeride kalırsın ve asla dışarı çıkamazsın! Köy faresi: Galiba kalp krizi geçiriyorum. Bu benim için çok fazla. Şehir faresi: Lütfen bu kadar abartma olur mu. Dikkatli ol yeter. Şehir faresi: Peki, bu kadar koşuşturma sıçrama korku hissi ve dehşet benim için yeter de artar. Ben buraya bunun için gelmedim ki. Ben artık kendi evime dönmeye karar verdim. Orası çok daha huzurlu. Şehir faresi: Bütün bunlar için çok üzgünüm. Köy faresi: Kendi bahçemde aldığım taze yiyecekleri yemeyi tercih ederim. Güzel yemekler için korku duymayı istemiyorum. Lüks bir hayatın içinde sağa sola koşuşturmaktansa basit yaşamayı tercih ederim. Böylece küçük köy faresi evine dönmüş ve hayatının sonuna kadar orada kalmış.