Sedat ve Fil
Haftasonu annesi Sedat’ı hayvanat bahçesine götürmüştü. İlk kez bu kadar farklı hayvanı bir arada görüyordu. Sedat, fillerin bulunduğu bölüme doğru ilerledi. Yavru fil hortumuna dolanıp düşüyor ve her seferinde annesi yardımına koşuyordu.
Anne fil: Gördüğün gibi yavrum henüz çok küçük olduğundan hortumuna nasıl kullanacağını bilmiyor. Onu tam 12 yıl hiç yanımdan ayırmayacağım ve ilk 6 ay boyunca hortumunu nasıl kullanacağını öğreteceğim.
Sedat: Hep merak etmişimdir siz hortumlarınızı hangi işlerde kullanırsınız, buradan mı nefes alıyorsunuz?
Anne fil: Hortumlarımız bizi diğer hayvanlardan ayıran en büyük özelliğimizdir. Burun deliklerimiz bu hortumların ucundadır. Hortumumuzu yiyecekleri ve suyu ağzımıza götürmek, eşyaları kaldırmak, koku almak için kullanırız, içinde tam 4 litre suyu tutabiliyoruz. Hem biliyor musun minicik bir bezelye tanesini bile hortumumuzla koparabiliriz. Tabii ki bu hortuma tesadüfler sonucu sahip olmadık. Bu herşeyi yaratan yüce Allah’ın bize bir lütfudur. O, yaratmasındaki ihtişamı bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirmiştir:
“O Allah ki, yaratandır (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir…” (Haşr Suresi, 24)
Sedat: Karnınızı nasıl doyuruyorsunuz?
Anne fil: Biz karada yaşayan hayvanların en büyükleriyiz. Bir fil günde yaklaşık 330kg bitki yer. Bir günün 16 saatini yemek yemeye harcamak zorundayız.
Sedat: Peki ya dişleriniz?
Anne fil: Ağzımın kenarında da gördüğün gibi iki sivri uzun dişimiz var. Bu dişlerle hem kendimizi savunur hem de su bulmak için yerde delik açarız. Tabii dişlerimiz tüm bu işlerde çok fazla aşınır. İşte Yüce Rabbimiz bu yüzden bize çok önemli bir özellik vermiştir. Aşınan her dişimizin yerine arka sıradaki dişlerden bir yenisi gelir. Allah bizi böyle yarattığı için yeni diş çıkarmaya ve bunu gereği gibi kullanmaya güç yetirebiliriz. Bir ayette Allah bunu insanlara şöyle haber verir:
“Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine genişletir, yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir.” ( İsra Suresi, 30)
Sedat: Acıktın herhalde karnından sesler geliyor?
Anne fil: Bu sesleri kendi aramızda haberleşmek için biz çıkarırız. Böylece 4km uzaklıktan bile haberleşebiliriz.
Sedat: Peki kendi aranızda nasıl konuşuyorsunuz?
Anne fil: Allah alnımızda, insanların duyamayacağı bir ses çıkaran özel bir organ yaratmıştır. Bu sayede diğer canlıların anlayamayacağı şifreli bir dille konuşur, çok uzak mesafelerden dahi birbirimizi duyabiliriz. Gördüğün gibi Allah’ın üstün yaratması biz fillerde de en güzel şekliyle tecelli ediyor. Bunları düşünüp O’na her an şükretmemiz gerektiğini hiç unutma.
Sedat: Anlattıkların için teşekkür ederim. Şimdi annemin yanına dönmeliyim.
Anne fil: Hoşçakal Sedat!
Sedat annesinin yanına giderken, “kimbilir diğer hayvanlarda Allah’ın ne büyük mucizeleri var” diye düşündü…
Haftasonu annesi Sedat’ı hayvanat bahçesine götürmüştü. İlk kez bu kadar farklı hayvanı bir arada görüyordu. Sedat, fillerin bulunduğu bölüme doğru ilerledi. Yavru fil hortumuna dolanıp düşüyor ve her seferinde annesi yardımına koşuyordu.
Anne fil: Gördüğün gibi yavrum henüz çok küçük olduğundan hortumuna nasıl kullanacağını bilmiyor. Onu tam 12 yıl hiç yanımdan ayırmayacağım ve ilk 6 ay boyunca hortumunu nasıl kullanacağını öğreteceğim.
Sedat: Hep merak etmişimdir siz hortumlarınızı hangi işlerde kullanırsınız, buradan mı nefes alıyorsunuz?
Anne fil: Hortumlarımız bizi diğer hayvanlardan ayıran en büyük özelliğimizdir. Burun deliklerimiz bu hortumların ucundadır. Hortumumuzu yiyecekleri ve suyu ağzımıza götürmek, eşyaları kaldırmak, koku almak için kullanırız, içinde tam 4 litre suyu tutabiliyoruz. Hem biliyor musun minicik bir bezelye tanesini bile hortumumuzla koparabiliriz. Tabii ki bu hortuma tesadüfler sonucu sahip olmadık. Bu herşeyi yaratan yüce Allah’ın bize bir lütfudur. O, yaratmasındaki ihtişamı bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirmiştir:
“O Allah ki, yaratandır (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir…” (Haşr Suresi, 24)
Sedat: Karnınızı nasıl doyuruyorsunuz?
Anne fil: Biz karada yaşayan hayvanların en büyükleriyiz. Bir fil günde yaklaşık 330kg bitki yer. Bir günün 16 saatini yemek yemeye harcamak zorundayız.
Sedat: Peki ya dişleriniz?
Anne fil: Ağzımın kenarında da gördüğün gibi iki sivri uzun dişimiz var. Bu dişlerle hem kendimizi savunur hem de su bulmak için yerde delik açarız. Tabii dişlerimiz tüm bu işlerde çok fazla aşınır. İşte Yüce Rabbimiz bu yüzden bize çok önemli bir özellik vermiştir. Aşınan her dişimizin yerine arka sıradaki dişlerden bir yenisi gelir. Allah bizi böyle yarattığı için yeni diş çıkarmaya ve bunu gereği gibi kullanmaya güç yetirebiliriz. Bir ayette Allah bunu insanlara şöyle haber verir:
“Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine genişletir, yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir.” ( İsra Suresi, 30)
Sedat: Acıktın herhalde karnından sesler geliyor?
Anne fil: Bu sesleri kendi aramızda haberleşmek için biz çıkarırız. Böylece 4km uzaklıktan bile haberleşebiliriz.
Sedat: Peki kendi aranızda nasıl konuşuyorsunuz?
Anne fil: Allah alnımızda, insanların duyamayacağı bir ses çıkaran özel bir organ yaratmıştır. Bu sayede diğer canlıların anlayamayacağı şifreli bir dille konuşur, çok uzak mesafelerden dahi birbirimizi duyabiliriz. Gördüğün gibi Allah’ın üstün yaratması biz fillerde de en güzel şekliyle tecelli ediyor. Bunları düşünüp O’na her an şükretmemiz gerektiğini hiç unutma.
Sedat: Anlattıkların için teşekkür ederim. Şimdi annemin yanına dönmeliyim.
Anne fil: Hoşçakal Sedat!
Sedat annesinin yanına giderken, “kimbilir diğer hayvanlarda Allah’ın ne büyük mucizeleri var” diye düşündü…