- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 813
-
- MFC Puanı
- 14
Ballıbabagiller familyasındandır. Diğer adları Çibriska, Geyikotu, Kekik otu, Yaz kekiği, Anık (Malatya), Zahter.
(Satureja, Latirıcede Satyr otu, ya da satyrlere adanmış ot demektir ki Eski Yunanlılar bu otu Dionysosa adamışlardı. Hortensis, bahçeyle ilgili, montana ise dağla ilgili demek.)
Bu türün 30 kadar çeşidi vardır: 20-40 cm boylarında, tüylü, dört köşe kesitli, dallara ayrılan yapıda, yeşil gövdeli, bir ya da çok yıllık, kekiği çağrıştıran, hoş kokulu, balverici, otsu bitkilerdir. 1-3 cm uzunluk ve 0.5 cm genişlikte, tüylü, koyu yeşil yaprakları, pembe-mor ya da beyaz çiçekleri vardır. Çok yıllık olanların gövdeleri ikinci yıldan başlayarak kırmızımsı, odunsu bir hal alır.
Bahçe sateri (5. hortensis) türü bahçelerde yetiştirilir ve bir yıllıktır. Çok dallı yuvarlak formludur. Hafif kırmızımsı dallar üzerinde bulunan 2-4 cm uzunluğundaki mızraksı küçük yaprakları grimsi yeşildir, yaz sonuna doğru morarır, kızarırlar. Bitki yaz ortasında beyaz, pembe ya da leylak rengi, iki dudaklı küçük çiçekler açar.
Üretimi yazın çelikle, ilkbaharda ya da korunaklı bir yer bulunursa kışın tohumla yapılır, tohum İki-üç haftada filizlenir. Mayıs sonunda ekilmesi kasıma kadar yeşil dal koparabilme imkânını sunar. Bitki bir yıllık olduğu için her yıl ekilir.
Dağ sateri (S. montana) türü çok yıllıktır ve dağlarda bulunur. 10-40 cm boylarındadır. Beyaz, pembe ya da leylak rengi, 1 cm uzunluğundaki çiçeklerini temmuz-eylül aylarında açar. Deniz seviyesiyle 1 500 metre yükseklikler arasında görülür. Bitkinin hasadı, çiçeklenme öncesinde ya da çıçeklenme başlarken yapılır. Toplanan bitkiler gölge bir yere asılarak kurutulur. Belli, yoğun bir formda tutmak için çalı tarzında olan bitkileri ilkbaharda budamak gerekir.
Her iki tür de bol güneşli hafif topraklarda yetişir, Saterlerin tümü Kuzey yarımkürede bulunur. Anayurtları Güney ve Batı Avrupa ile Anadolu ve Karadeniz çevresidir. Avrupada, Özellikle Almanya, Fransa, italya, Portekiz ve Balkan ülkelerinde; Asyada, İranda; Kuzey Afrikada, Cezayirde, Tunusta, Fasta ve Kuzey Amerikada bulunur. Ülkemizde 14 satertürü yetişir; en çok yetiştiği iller Bursa, İzmit, Kayseri olarak sıralanır.
Antik çağlardan bu yana baharat olarak bilinir ve yoksulların sosu olarak adlandırılır. Orta Avrupaya 9. yyda girmiştir. Ortaçağda (5-15. yy) bahçelerde kültürü yapılmıştır. Bugün de Akdeniz çevresinde, ispanyada, Güney Fransada, Sırbistan-Karadağda, Hırvatistanda ve Fasta üretimi yapılır.
Sater Antikiteden (İÖ 6.-İS 3. yy) buyana bilinen bir bitkidir. Yaşlı Plinius (23-79) onun iyi bir ecza olduğunu söyler, Romalıiarsa bitkiyi soslara ve sirkelere koku verici olarak ekler.
Ünlü Latin ozanı Vergilius (İÖ 70-19), beyaz çiçekli, 5ürünücü bir sater türü olan S. spicigerarun keskin, güzel kokusunu över, bitkinin arı kovanlarının yanına konmasını önerir. Vergiliusla Martialis bitkiyi afrodizyak olarak niteler, Mısırlılar da aynı şekilde ona bütün aşk iksirlerinde yer verirler.
Sainte Hildegarde (1098-1179) ile Albert le Grand (1200-1280), bitkinin tarımının yapılmasını ve dünyada tanınmasını sağlarlar.
Marki de Sade, 18. yyda düzenlediği o ünlü Roma âlemlerine katılanlara, içinde sater bulunan şekerler sunar.
Sater, 16. yyda girdiği ilaçlar listesinden 1965′te çıkmıştır. Bugün de kimi yara iyileştiricilerin oluşumuna, sindirimi kolaylaştıran likörlerin yapımına girer, eski bahtlı günlerini yad etmeye devam eder.
Bahçe saterinin bileşiminde carvakrol, parasimen, alpapinen, dipenten, borneol, terpineol; dağ saterindeyse timol, karvakrol, Öjenoldan oluşma fenoller, monoterpenler ve seskiterpenler bulunur.
Uyarıcı, yorgunluk giderici, güçlendirici sindirim kolaylaştırıcı, gaz giderici, mikrop öldürücü, çürümeyi geciktirici, ağrı kesici, balgam söktürücü, solucan düşürücü etkileri vardır.
Bu etkileri elde etmek için bitkinin taze ya da kurutulmuş çiçekli dallarından
10-30 gramlık bir miktarının üzerine 1 litre (5 bardak) kaynar su dökülüp, 10-
15 dakika demlenip süzülür ve günde iki-üç kez birer bardak içilir.
Bademcik ve boğaz iltihabı için demleme yerine suda kaynatma daha iyi sonuç
verir.
Yaprakları böcek sokmalarında duyulan acıyı hafifletir. Dağ saterinden su buharı damıtmasıyla bir yağ elde edilir. Sater yağı güçlü bir enfeksiyon gidericidir, özellikle de bağırsaklar ve jenital bölge enfeksiyonlarında, anjinde, veremde, parazitlere bağlı rahatsızlıklarda, ishallerde, ağız ve cilt hastalıklarında çok etkilidir. Bağışıklık sistemini uyarır ve güçlendirir. Bu sebeplerle bunu düzenli olarak kullanan erkek ve kadınlar uzun yaşar.
Sater yağı dışardan da, sağlıklı bölgelere taşırmama kaydıyla ve fenolün mukozalara zarar vermemesi için çok düşük bir dozla, rahatsız bölgelere sürülür. Ağızdansa, yoğunluğu iyice azaltılarak (sulandırılarak), günde 2-4 kez birer ikişer damla alınır.
Saterin kekik ve biberiyeyi çağrıştıran, sert ve kâfurlu kokulu kurutulmuş çiçekli dalları aktarlarda toz baharat olarak satılır ve mutfakta çok çeşitli şekillerde kullanılır.
(Satureja, Latirıcede Satyr otu, ya da satyrlere adanmış ot demektir ki Eski Yunanlılar bu otu Dionysosa adamışlardı. Hortensis, bahçeyle ilgili, montana ise dağla ilgili demek.)
Bu türün 30 kadar çeşidi vardır: 20-40 cm boylarında, tüylü, dört köşe kesitli, dallara ayrılan yapıda, yeşil gövdeli, bir ya da çok yıllık, kekiği çağrıştıran, hoş kokulu, balverici, otsu bitkilerdir. 1-3 cm uzunluk ve 0.5 cm genişlikte, tüylü, koyu yeşil yaprakları, pembe-mor ya da beyaz çiçekleri vardır. Çok yıllık olanların gövdeleri ikinci yıldan başlayarak kırmızımsı, odunsu bir hal alır.
Bahçe sateri (5. hortensis) türü bahçelerde yetiştirilir ve bir yıllıktır. Çok dallı yuvarlak formludur. Hafif kırmızımsı dallar üzerinde bulunan 2-4 cm uzunluğundaki mızraksı küçük yaprakları grimsi yeşildir, yaz sonuna doğru morarır, kızarırlar. Bitki yaz ortasında beyaz, pembe ya da leylak rengi, iki dudaklı küçük çiçekler açar.
Üretimi yazın çelikle, ilkbaharda ya da korunaklı bir yer bulunursa kışın tohumla yapılır, tohum İki-üç haftada filizlenir. Mayıs sonunda ekilmesi kasıma kadar yeşil dal koparabilme imkânını sunar. Bitki bir yıllık olduğu için her yıl ekilir.
Dağ sateri (S. montana) türü çok yıllıktır ve dağlarda bulunur. 10-40 cm boylarındadır. Beyaz, pembe ya da leylak rengi, 1 cm uzunluğundaki çiçeklerini temmuz-eylül aylarında açar. Deniz seviyesiyle 1 500 metre yükseklikler arasında görülür. Bitkinin hasadı, çiçeklenme öncesinde ya da çıçeklenme başlarken yapılır. Toplanan bitkiler gölge bir yere asılarak kurutulur. Belli, yoğun bir formda tutmak için çalı tarzında olan bitkileri ilkbaharda budamak gerekir.
Her iki tür de bol güneşli hafif topraklarda yetişir, Saterlerin tümü Kuzey yarımkürede bulunur. Anayurtları Güney ve Batı Avrupa ile Anadolu ve Karadeniz çevresidir. Avrupada, Özellikle Almanya, Fransa, italya, Portekiz ve Balkan ülkelerinde; Asyada, İranda; Kuzey Afrikada, Cezayirde, Tunusta, Fasta ve Kuzey Amerikada bulunur. Ülkemizde 14 satertürü yetişir; en çok yetiştiği iller Bursa, İzmit, Kayseri olarak sıralanır.
Antik çağlardan bu yana baharat olarak bilinir ve yoksulların sosu olarak adlandırılır. Orta Avrupaya 9. yyda girmiştir. Ortaçağda (5-15. yy) bahçelerde kültürü yapılmıştır. Bugün de Akdeniz çevresinde, ispanyada, Güney Fransada, Sırbistan-Karadağda, Hırvatistanda ve Fasta üretimi yapılır.
Sater Antikiteden (İÖ 6.-İS 3. yy) buyana bilinen bir bitkidir. Yaşlı Plinius (23-79) onun iyi bir ecza olduğunu söyler, Romalıiarsa bitkiyi soslara ve sirkelere koku verici olarak ekler.
Ünlü Latin ozanı Vergilius (İÖ 70-19), beyaz çiçekli, 5ürünücü bir sater türü olan S. spicigerarun keskin, güzel kokusunu över, bitkinin arı kovanlarının yanına konmasını önerir. Vergiliusla Martialis bitkiyi afrodizyak olarak niteler, Mısırlılar da aynı şekilde ona bütün aşk iksirlerinde yer verirler.
Sainte Hildegarde (1098-1179) ile Albert le Grand (1200-1280), bitkinin tarımının yapılmasını ve dünyada tanınmasını sağlarlar.
Marki de Sade, 18. yyda düzenlediği o ünlü Roma âlemlerine katılanlara, içinde sater bulunan şekerler sunar.
Sater, 16. yyda girdiği ilaçlar listesinden 1965′te çıkmıştır. Bugün de kimi yara iyileştiricilerin oluşumuna, sindirimi kolaylaştıran likörlerin yapımına girer, eski bahtlı günlerini yad etmeye devam eder.
Bahçe saterinin bileşiminde carvakrol, parasimen, alpapinen, dipenten, borneol, terpineol; dağ saterindeyse timol, karvakrol, Öjenoldan oluşma fenoller, monoterpenler ve seskiterpenler bulunur.
Uyarıcı, yorgunluk giderici, güçlendirici sindirim kolaylaştırıcı, gaz giderici, mikrop öldürücü, çürümeyi geciktirici, ağrı kesici, balgam söktürücü, solucan düşürücü etkileri vardır.
Bu etkileri elde etmek için bitkinin taze ya da kurutulmuş çiçekli dallarından
10-30 gramlık bir miktarının üzerine 1 litre (5 bardak) kaynar su dökülüp, 10-
15 dakika demlenip süzülür ve günde iki-üç kez birer bardak içilir.
Bademcik ve boğaz iltihabı için demleme yerine suda kaynatma daha iyi sonuç
verir.
Yaprakları böcek sokmalarında duyulan acıyı hafifletir. Dağ saterinden su buharı damıtmasıyla bir yağ elde edilir. Sater yağı güçlü bir enfeksiyon gidericidir, özellikle de bağırsaklar ve jenital bölge enfeksiyonlarında, anjinde, veremde, parazitlere bağlı rahatsızlıklarda, ishallerde, ağız ve cilt hastalıklarında çok etkilidir. Bağışıklık sistemini uyarır ve güçlendirir. Bu sebeplerle bunu düzenli olarak kullanan erkek ve kadınlar uzun yaşar.
Sater yağı dışardan da, sağlıklı bölgelere taşırmama kaydıyla ve fenolün mukozalara zarar vermemesi için çok düşük bir dozla, rahatsız bölgelere sürülür. Ağızdansa, yoğunluğu iyice azaltılarak (sulandırılarak), günde 2-4 kez birer ikişer damla alınır.
Saterin kekik ve biberiyeyi çağrıştıran, sert ve kâfurlu kokulu kurutulmuş çiçekli dalları aktarlarda toz baharat olarak satılır ve mutfakta çok çeşitli şekillerde kullanılır.