Sâhib-ül ezân: ABDULLAH BİN ZEYD
Hicretten sonra Medîne'de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış
Mescid'e toplanır; namaz vaktini beklerlerdi. Ba'zıları da tam vakti tesbit edemezlerdi.
Sevgili Peygamberimiz
buna bir çâre arıyorlardı. Bir gün arkadaşlarını topladılar. Meseleyi hep birlikte konuşmaya (istişâreye) başladılar. İlk önce şu teklif yapıldı:
- Namaz vakitlerinde çan çaldırsak!
Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Çan çaldırma âdeti
Hıristiyanlara mahsûstur. Bize yakışmaz.
Sonra
başka bir düşünce ileri sürüldü:
- Boru çaldırsak!
- O da Yahûdîlere âittir. Doğru olmaz.
Ateş yaksak
- Yüksek yerlerde ateş yaksak. Böylece namaz vakitlerini
görerek öğrenmiş oluruz!
Bu teklife de Allahü teâlânın Resûlü şöyle buyurdu:
- Ateş yakmak
ateşe tapanların işidir. Mecûsîlerin yaptığını taklîd edemeyiz. Son olarak:
- Namaz vakitlerinde
teklifinde bulunuldu.
Peygamber efendimiz
karar veremeden dağıldılar. Müslümanlar üzgün olarak evlerine çekildiler.
O toplantıda bulunan Abdullah bin Zeyd
Sevgili Peygamberimize gördüğü rü'yâyı anlattı:
" Yâ Resûlallah! Dün gece rü'yâmda
mübârek bir zât gördüm. Elinde parlak bir çan vardı. Ona sordum:
- Onu bana satar mısın?
- Çanı ne yapacaksın?
- Müslümanları namaza da'vet edeceğim.
O mübârek zât güldü ve dedi ki:
- Sana ondan daha hayırlı
bir şey öğreteyim mi?
- Öğret!.
O zaman bana
Ezân-ı Muhammedî'yi okudu."
Abdullah bin Zeyd hazretlerinin rü'yâlarını anlatmasından sonra
Allahü teâlânın Resûlü de tebessüm ederek buyurdular ki:
- İnşâallah gördüğün hak rü'yâdır
daha yüksektir.
Aynı rü'yâyı ben de gördüm
Bu rü'yâ ve Ezân kelimelerini işiten Hz. Ömer dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allaha yemîn ederim ki
aynı rü'yâyı ben de gördüm.
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz
hamdettiler.
Bundan sonra Sâhib-ül Ezân diye meşhûr olan Abdullah bin Zeyd
büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Resûlullah ile beraber Vedâ Haccı'nda bulundu. Bu hac esnasında elinde bulunan bütün mallarını
fakirlere sadaka olarak dağıttı. 644 yılında 64 yaşında iken vefât etti.
Buyurdu ki:
"Dünyada olup da âhiret hayatı yaşıyan insan saâdet içindedir. Bir insan yaşadığı müddetçe Allahı hatırından çıkarmayıp
O'na hep yalvarırsa âhirette merhametine sebep olur. Böylece âhiret hayatı yaşamış olur."
Hicretten sonra Medîne'de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış
Sevgili Peygamberimiz
- Namaz vakitlerinde çan çaldırsak!
Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Çan çaldırma âdeti
Sonra
- Boru çaldırsak!
- O da Yahûdîlere âittir. Doğru olmaz.
Ateş yaksak
- Yüksek yerlerde ateş yaksak. Böylece namaz vakitlerini
Bu teklife de Allahü teâlânın Resûlü şöyle buyurdu:
- Ateş yakmak
- Namaz vakitlerinde
Peygamber efendimiz
O toplantıda bulunan Abdullah bin Zeyd
" Yâ Resûlallah! Dün gece rü'yâmda
- Onu bana satar mısın?
- Çanı ne yapacaksın?
- Müslümanları namaza da'vet edeceğim.
O mübârek zât güldü ve dedi ki:
- Sana ondan daha hayırlı
- Öğret!.
O zaman bana
Abdullah bin Zeyd hazretlerinin rü'yâlarını anlatmasından sonra
- İnşâallah gördüğün hak rü'yâdır
Aynı rü'yâyı ben de gördüm
Bu rü'yâ ve Ezân kelimelerini işiten Hz. Ömer dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allaha yemîn ederim ki
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz
Bundan sonra Sâhib-ül Ezân diye meşhûr olan Abdullah bin Zeyd
Resûlullah ile beraber Vedâ Haccı'nda bulundu. Bu hac esnasında elinde bulunan bütün mallarını
Buyurdu ki:
"Dünyada olup da âhiret hayatı yaşıyan insan saâdet içindedir. Bir insan yaşadığı müddetçe Allahı hatırından çıkarmayıp