Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sadık Teneke Asker

PeriKızı

Moderatör
  • Üyelik Tarihi
    22 May 2019
  • Mesajlar
    8,671
  • MFC Puanı
    26,804
Bu öykü, o kadar da eski bir öykü değildir. Büyük bir evde, ailesiyle yaşayan Manu adında bir çocuk varmış. Manu oyuncaklara bayılırmış ve bir sürü oyuncakları varmış. Mağazaya ne zaman yeni bir oyuncak gelse, Manu’nun ailesi onu alırmış. Manu’nun odası; oyuncak ayılarla bebeklerle ve yarış arabalarıyla doluymuş. Bir gün annesi Manu’ya bir teneke kutu getirmiş. Manu: -Ne var içinde anne? Anne: -Güzel, tatlı oğluma bir hediye aldım. Teneke askerler… Artık kendine ait bir ordun var. Ordun seni koruyacak. Manu: -Vay canına! Teneke askerler! Kutunun içinde tenekeden yapılmış yüz büyük asker varmış. Bu yüz askerin arasında, çok değişik bir teneke asker de varmış. Manu: -Vay bu zavallı askerin sadece bir bacağı var anne? Annesi: -Yaa, Onu bu kutuya yanlışlıkla koydular galiba. O Oyuncak defolu, ben geri götürürüm. Manu: -Hayır anne, farklı olmak ne kötü ne de yanlış olmak değildir demedin mi sen? Öyleyse bu asker sadece farklı. Onu komutan yapacağım. Adı da, Yüzbaşı Teneke olacak. Diğerleri birbirinin aynı. Ad veremem onlara. Hangi askerle oynadığımı hiç anlayamam. Ama Yüzbaşı Teneke’nin kim olduğunu hep bileceğim. O, özel bir asker. Annesi: -Aferin sana, güzel öğrenmişsin. Çok haklısın. Onun hiçbir eksiği yok. O, sadece bizden farklı. O, çok özel. Manu, Yüzbaşı Teneke’yi çok sevmiş ve onu rafa koymuş.

Manu: –Dinle Yüzbaşı Teneke, bütün oyuncaklarım, sana emanet. Ben burada yokken bile, oldu mu? Biz bir ekibiz ve birbirimizi asla bırakmayacağız.

Annesi: –Manu, akşam yemeğin hazır!

Manu: –Neyse Yüzbaşı Teneke, seninle sonra görüşürüz.

Teneke de sahibini seviyormuş. Manu, kapıyı kapatır kapatmaz bütün oyuncaklar canlanıyormuş. Teneke herkesi gözlüyormuş. Panda, sırtını esnetmiş. Yere çok tuhaf düşen zürafa, ayağa kalkarak boynunu esnetmiş. Barbi, yanlış tarafa bakan yüzünü düzeltmiş.

Yarasa:

-aaa oyun vaktii! Ee Manu nerde

–kendinde misin sen? Daha birkaç dakika önce bizimle oynuyordu.

–yaa, iyi de ben yarasayım. Gündüzleri uyurum. Bu benim suçum değil ki.

-ihihihihi

Ama Teneke onları duymuyormuş artık. Gözleri, uzakta parlak bir desteye takılmış. İşte o kız, büyük bir kalede, güzel bir kâğıttan Balerin… Elbisesinin farklı bir ışıltısı varmış. En çok da belinin üstündeki o parlak kalp çok dikkatini çekiyormuş. Tek ayak üstünde dans ediyormuş, öbür ayağı arkada havada duruyormuş. Kalenin tam önünde, güzel, küçük bir havuz varmış. Suyun ışıltısı Balerin’in üzerine sabah çiği gibi yansıyormuş. Teneke’nin gözü başka hiçbir şeyi görmüyormuş.

Teneke:

-Vay canına! Onun kadar güzel birini hayatım boyunca görmemiştim.

Bay Yunus:

–Traisy mi? Evet güzeldir. Her zaman tek ayağının üstündedir. Azimli bir balerindir.

Teneke:

-aaa af edersiniz, saygısızlık etmek istememiştim. Yüksek sesle konuştuğumun farkında değildim.

Bay Yunus:

–Hayır, sen gerçekten iyi bir askersin. Mütevazisin saygıdeğersin.

Teneke:

–Onur duydum Bayım, teşekkür ederim.

Bay Yunus’la daha fazla konuşmamış Teneke. Ama onun söylediği şeyi unutmamış. Balerin Traisy! Traisy’e aşık olduğunu anlaması fazla zaman almamış. Akşam geçmiş. Bütün oyuncaklar, oyun oynayıp gülmüşler. Ama Teneke gözünü bir saniye bile Traisy’den alamamış.

Teneke:

–Traisy ile konuşmaya gitmem lazım. Ama, ne diyeceğim ki? Beni kabul edecek mi? Neyse en azından denemem lazım. Burada oturup düşünmemden daha iyidir değil mi? Bay Yunus, raftan inmeme yardım eder misiniz acaba? Bayan Traisy ile konuşmaya gitmem gerekiyor. Ne hissettiğimi ona mutlaka söylemeliyim.

Bay yunus:

-Ya, tabi ki. Ama sakıncası yoksa bir şey söyleyebilir miyim?

Teneke: -tabi ki.

Bay Yunus:

Traisy, buraların en güzel balerinidir. Ama sen, sadece tek bacaklı bir teneke askersin. Seni kabul eder mi dersin? Kusura bakma, seni severim ama üzülmeni istemem kesinlikle.

Teneke:

-Üzüldüğünü söyleme sakın, sen gerçeği söyledin. Ama tek bacaklı olmam, kalbimin de olmadığını göstermez ki?

Traisy, onu ne kadar sevdiğini bilmeyi hak ediyor. Onun ne düşündüğünü kestiremiyorum. Eğer isterse beni reddedebilir. Ama önce bilmesi şart. Öyle değil mi?

Bay Yunus:

–Hımm, ben hiç o şekilde düşünmemiştim. Çok haklısın. Başkalarının hakkımızdaki fikri önemli değildir. Asıl, kendi fikrimiz önemlidir. Git hadi! İyi şanslar Teneke Yüzbaşı.

Teneke asker, derin bir nefes alarak balerine doğru ilerlemeye başlar. Ona doğru sıçrarken, birkaç kez yere düşmüş, ama her seferinde ayağa kalkmış ve aynı enerjiyle devam etmiş. Sonunda kaleye varmış. Gerginmiş. Ama ne yapması gerektiğinden eminmiş.

İçinden:

–Ona ne kadar güzel olduğunu ve onu biraz daha tanımak istediğini söyle. –Iıı, merhaba küçükhanım. Ben, ben buraya şey demek için geldim. Ben, çok güzelim.

Traisy:

–hı? Efendim?

Teneke:

–ah, hayır, yani, siz güzelsiniz. Gerçi başkaları çirkin diye değil ama, bence, hiç kimse çirkin değil. Bu kale de çok güzelmiş ha? Değil mi? Bu havuz, bu zürafa ve bu panda! Hepsi de güzel yaratıklar. Ah size yaratık dediğimi sanmayın sakın. Ben sussam iyi olacak en iyisi.

Traisy:

–ahahahah!

Sen Yüzbaşı Teneke olmalısın. Yaralanmamışsın? Sen aaa, birkaç defa düştün?

Teneke:

–aa, evet, sadece, tek bacakla yürümek birazcık zor oluyor.

Traisy:

-Yaa, evet, af edersin.

Teneke:

–Hayır, hayır. Sakın üzülme, sıçramak da çok iyi bir egzersizdir.

Traisy:

–Evet.

Traisy gözlerini Teneke’den alamıyormuş. Azmi bu kadar güçlü bir asker, daha önce hiç görmemiş. O, gerçekten özelmiş.

Teneke:

-buraya şey demeye geldim. Sen balerinlerin en güzelisin. Ve ben, seninle arkadaş olmak istiyorum.

Traisy:

-Teşekkür ederim Yüzbaşı!

Teneke ve Traisy bütün geceyi havuz başında geçirmişler. Konuşup gülmüşler. İkisi için de en güzel geceymiş.

Manu:

-Gel, yeni oyuncaklarımı gör! Seni, yeni kumandanımla tanıştırayım. Hem güçlü, hem de yakışıklı bir asker. Yüzbaşı Asker! Ha, nerde o? Anneee! Yüzbaşı Teneke’yi gördün mü?

–hımmm, ne çok oyuncak var? Aaa Teneke asker? Bir dakika, kırık bu?

Manu:

–Ona yakışan bir tören düzenlemeliyim. Onu bu kayıkla yolcu edeyim. Güle güle asker! İyi yolculuklar.

Teneke:

–aaa, ah hayır! Nereye gidiyorum ben?

Su alabildiğine hızla akıyormuş. Teneke’nin yapabileceği hiçbir şey yokmuş.

Teneke:

–hayır, aa hayır, hayır. Eve geri dönmeliyim. Sahibimin ve Traisy’nin yanına dönmeliyim.

Ama Teneke bir çözüm bulamadan, kâğıttan gemi, lağıma doğru hızla ilerliyormuş. Suyun akışı artık biraz yavaşlamış. Ama Teneke gemiyi ne döndürebiliyor ne de dışarı atlayabiliyormuş.

Suda boğulacağını biliyormuş. Saatler geçmiş. Sadık Teneke asker, kayığı döndürmeye uğraşmış. Ama sonra:

–hayır, hayır, hayır!

Su, denize ulaşmış. Kâğıttan gemi, tamamen dağılmış. Oyuncak asker tenekedenmiş. Çok uğraşmış, ama yüzememiş. Kocaman denizin dibine doğru batmış.

Teneke:

–aaa, traisy, çok üzgünüm gerçekten. Hayır, ben pes etmeyeceğim. Benim adım Yüzbaşı Teneke. Oraya ve Traisy’e geri dönmek için hayatımın geri kalanını harcayacağım.

Ama zorluklar daha bitmemiş. Teneke karar vererek yolunu bulmak için sıçramaya başladığında, büyük bir balık yüzerek gelmiş ve onu yutmuş.

Teneke:

–ah, hayır aptal balık! Ben, yem değilim. Çıkar beni buradan!

Sadık Teneke Asker dışarı çıkmak için balığın içinde hareket etmeye başlamış. Balık öyle rahatsız olmuş ki, suyun yüzeyine yaklaşmış. Tam o sırada:

–Tuttum! Bugün güzel bir balık yapacağım!

Aşçı, balığı mutfağa götürmüş. Büyük ve keskin bir bıçakla karnını yarmış:

–hı? Ne? Bu da ne? Bir teneke asker.

Aşçı hemen Teneke’yi musluğun altında yıkamış. Bulduğu şeyi herkese göstermek istiyormuş. Ne de olsa, bir asker seferden dönmüş.

Ama Teneke, farklı bir şey düşünüyormuş. Aşçının yüzüne dikkat etmemiş. Ama başka bir şeyin farkına varmış.

Teneke:

–burası bana neden tanıdık geldi? Acaba nasıl olabilir? Belki kafamı çok sert çarptım.

Ama aslında haklıymış. Bu evde daha önce bulunmuş. Bu ev, kendi eviymiş.. Manu’ya ve aşkı Traisy’e geri dönmüş.

Manu:

–Benim Yüzbaşı Teneke’m! Dün kaybetmiştim onu! Onu geri getirdiğiniz için size çok teşekkür ederim.

Teneke, Manu’yu gördüğüne çok sevinmiş. Ama gözleri sevgili balerini arıyormuş. Balerin, işte oradaymış. Olduğu yerde duruyor, Teneke’yi bekliyormuş. Teneke ona bakarken, gözleri kımıldamamış. Aşçının ayağına takıldığını fark etmemiş ve Teneke, yanan şömineye uçmuş.

Manu:

–Hayır, Yüzbaşı Teneke!

Ama artık çok geçmiş. Teneke, erimeye başlamış. Ama acı hissetmiyormuş. Çünkü sevgili balerinine bakıyormuş. Traisy de gözlerini askerden alamıyormuş. O da onunla birlikte gitmeyi istiyormuş. Ama o anda, Manu’nun aklına bir fikir gelmiş. Koşarak pencereye gitmiş ve camı açmış. Manu:

–İşte, rüzgar bu ateşi söndürecek!

Rüzgâr, ateşi söndürmemiş. Onun yerine, kâğıttan balerini, yanan ateşe uçurmuş.

Manu:

–Aah, hayır, Traisy!

Traisy ve Teneke’nin yanışını bütün oyuncaklar seyretmiş. Yüzlerinde bir gülücük varmış. Sonunda birlikteymişler. Annesi yetişene kadar, Teneke ve balerin yanıp gitmişler. Geriye hiçbir şey kalmamış.

Manu:

–ühühühü! Anne, Traisi ve Teneke yandılar!

Annesi:

–aaah, gerçekten çok üzüldüm oğlum.

Manu:

–Nedir o? Kalp mi yoksa?

Evet, bir kalpmiş. Erimiş Teneke’den, siyah bir kalp. Ama ortasında, kırmızı, daha küçük bir kalp varmış. Aynı, balerinin elbisesindeki kalp gibi. Balerinden geriye bir tek o kalmış. Manu, oyuncaklarını iyi tanırmış. Ne olduğunu biliyormuş. Gülümseyerek siyah kalbi, rafının en üstüne koymuş. Artık Teneke ile Traisy’i kimse rahatsız edemeyecekmiş. Hep birlikte olabileceklermiş. Manu onları hiç kaybetmeyecekmiş. Traisi ile Teneke, artık hiç ayrılmaz olmuşlar.
 
Üst Alt