OBERON
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 20 Kas 2016
-
- Mesajlar
- 3,156
-
- MFC Puanı
- 41
Sabahattin Ali Kimdir
Edebiyatımızın en önemli ustalarından Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne’’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere kazasında dünyaya gelmiştir. Babasının mesleğinden dolayı Sabahattin Ali, ilköğretimi eğitimini ülkenin çeşitli şehirlerinde tamamlamıştır. Edremit’te yaşadıkları süre içinde Yunan işgalinden ötürü aile, maddi ve manevi zor günler geçirmiştir. Daha sonra Sabahattin Ali, parasız yatılı olarak Balıkesir Muallim Mektebi’ne başlamıştır.
Sabahattin Ali, kaynaklara göre huzursuz bir aile ortamında büyümüştür. Küçük yaştan itibaren aile içinde mutsuz ve iletişim sorunları ile büyüyen Sabahattin Ali için Muallim Mektebi bir kurtuluş yolu olmuştur. Bu yıllarda usta yazar, yaşadıklarını kimi zaman şiir kimi zaman da öykü ve denemeleri ile keleme almıştır. Gazete ve dergilere şiirlerini gönderen Sabahattin Ali, arkadaşlarıyla bir okul gazetesi de çıkarır. Onun için Muallim Mektebi’nde geçirdiği bu yıllar büyük bir öneme sahiptir. Bu sürede kendisini keşfeden ve bunu da kaleme alan Sabahattin Ali, zamanla okulun düzeninden sıkılmaya başlar ve çeşitli olaylar başından geçer.Bir olay neticesinde ise okul yönetimi Sabahattin Ali’y’i İstanbul’’a naklederek orada eğitimine devam etmesini sağlar.1926 yılında İstanbul’da ki okula yerleşen Sabahattin Ali, burada büyük bir şans yakalar. Çünkü o yıllarda Ali Canip Yöntem, Muallim Mektebi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. Ondaki cevheri fark eden Ali Canip Yöntem yardımıyla şiirleri, öyküleri ve denemeleri birçok önemli dergide yayımlanmaya başlar.
1927 yılında ise Sabahattin Ali, kendisini çok etkileyecek olan babasının ölüm haberini alır. Babasının ölümü üzerine Sabahattin Ali, “Babam İçin” adlı şiiri kaleme alır. Şiir, 15 Ocak 1927 tarihinde “Güneş Dergisi”’nde yayımlanır. Şiirin ilk kısımları ise şu şekildedir.
Babam İçin3983_kuyucakli_yusuf
Allah’ım!.. İşte bugün,
Şu zavallı ömrümün
En matemli günü
Elim böğrümde kaldım,
Ben bu gün haber aldım:
Babamın öldüğünü.
Daha kaç gün evvel,
Yüzümü okşayan el,
Şimdi toprak oluyor.
(…)
Edebiyatımızın en önemli ustalarından Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne’’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere kazasında dünyaya gelmiştir. Babasının mesleğinden dolayı Sabahattin Ali, ilköğretimi eğitimini ülkenin çeşitli şehirlerinde tamamlamıştır. Edremit’te yaşadıkları süre içinde Yunan işgalinden ötürü aile, maddi ve manevi zor günler geçirmiştir. Daha sonra Sabahattin Ali, parasız yatılı olarak Balıkesir Muallim Mektebi’ne başlamıştır.
Sabahattin Ali, kaynaklara göre huzursuz bir aile ortamında büyümüştür. Küçük yaştan itibaren aile içinde mutsuz ve iletişim sorunları ile büyüyen Sabahattin Ali için Muallim Mektebi bir kurtuluş yolu olmuştur. Bu yıllarda usta yazar, yaşadıklarını kimi zaman şiir kimi zaman da öykü ve denemeleri ile keleme almıştır. Gazete ve dergilere şiirlerini gönderen Sabahattin Ali, arkadaşlarıyla bir okul gazetesi de çıkarır. Onun için Muallim Mektebi’nde geçirdiği bu yıllar büyük bir öneme sahiptir. Bu sürede kendisini keşfeden ve bunu da kaleme alan Sabahattin Ali, zamanla okulun düzeninden sıkılmaya başlar ve çeşitli olaylar başından geçer.Bir olay neticesinde ise okul yönetimi Sabahattin Ali’y’i İstanbul’’a naklederek orada eğitimine devam etmesini sağlar.1926 yılında İstanbul’da ki okula yerleşen Sabahattin Ali, burada büyük bir şans yakalar. Çünkü o yıllarda Ali Canip Yöntem, Muallim Mektebi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. Ondaki cevheri fark eden Ali Canip Yöntem yardımıyla şiirleri, öyküleri ve denemeleri birçok önemli dergide yayımlanmaya başlar.
1927 yılında ise Sabahattin Ali, kendisini çok etkileyecek olan babasının ölüm haberini alır. Babasının ölümü üzerine Sabahattin Ali, “Babam İçin” adlı şiiri kaleme alır. Şiir, 15 Ocak 1927 tarihinde “Güneş Dergisi”’nde yayımlanır. Şiirin ilk kısımları ise şu şekildedir.
Babam İçin3983_kuyucakli_yusuf
Allah’ım!.. İşte bugün,
Şu zavallı ömrümün
En matemli günü
Elim böğrümde kaldım,
Ben bu gün haber aldım:
Babamın öldüğünü.
Daha kaç gün evvel,
Yüzümü okşayan el,
Şimdi toprak oluyor.
(…)