-
- Üyelik Tarihi
- 12 Kas 2020
-
- Mesajlar
- 2,474
-
- MFC Puanı
- 29,290
Rönesans, 14. yüzyıldan günümüze kadar uzanan Avrupa tarihinin en önemli hareketidir. Orta Çağ’ı kapatarak Aydınlanma Çağı’nı açan bir dönemdir.
Rönesans, klasik dünyanın fikirlerini vurgulayan bir harekettir. Orta Çağ dönemini sona erdiren, Avrupa'nın modern çağının başlangıcını haber veren bir dönemdir. 14. ve 17. yüzyıllar arasında sanat ve bilim, imparatorluklarla birlikte gelişti ve kültürler daha önce hiç olmadığı kadar etkileşime geçti. Tarihçiler hala Rönesans'ın nedenlerini ve sonuçlarını tartışıyor; sadece birkaç temel nokta üzerinde hemfikirler.
Rönesans, aynı zamanda Orta Çağ ile günümüzün uygar dünyası arasındaki uçurumun kapatıldığı bir dönemdir. Orta Çağ'ın sona erdiği; Avrupa’nın kültürel, sanatsal, politik ve ekonomik anlamda “yeniden doğduğu” yenilikler silsilesidir. Genel olarak 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar geçen dönemi kapsar. Klasik felsefe, edebiyat ve sanatın yeniden keşfedildiği dönem olarak anılır.
Rönesans, tarihsel anlamda önemlidir; çünkü Avrupalıların düşünce yapısında ve dünya görüşünde büyük bir değişime neden olmuştur. İtalya yarımadasının şehir devletlerinde 14. yüzyılda başlayan Rönesans hareketinin ana fikirleri, 16. yüzyıla kadar tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
Rönesans, sanatçıları destekleyen zengin ailelerin yaşadığı ve zengin bir kültürel geçmişe sahip İtalya'nın Floransa kentinde başladı. Floransa'yı 60 yıldan fazla yöneten güçlü ve zengin Medici ailesinin üyeleri, Rönesans hareketine büyük destek verdi. Hareket Floransa’dan sonra ilk önce Venedik, Milano, Bologna, Ferrara ve Roma gibi diğer İtalyan şehir devletlerine yayıldı. Ardından 15. yüzyıl boyunca İtalya'dan Fransa'ya ve daha sonra batı ve kuzey Avrupa'ya yayıldı. Yani diğer Avrupa ülkeleri, İtalya Rönesansı’nı takip etti.
Rönesans’ın başlarında Avrupalılar bilim ve sanatta ilerlemeler kaydetti. İnsanlık tarihindeki en büyük düşünürlerin, yazarların, devlet adamlarının, bilim insanlarının ve sanatçıların bazıları Rönesans döneminde yetişti. Küresel keşifler, Avrupa’nın ticaretine yeni topraklar ve kültürler kazandırdı.
Rönesans döneminde sanat, mimarlık ve bilim birbiriyle yakın ilişki içindeydi. Bu farklı çalışma alanlarının sorunsuz ve uyum içinde birleştiği eşsiz bir dönemdi. Örneğin; ressam Da Vinci gibi sanatçılar, anatomi gibi bilimsel ilkeleri çalışmalarına dahil etti. Böylece tıp bilimcileri insan vücudunu hassasiyetle inceleyebildiler. Filippo Brunelleschi gibi mimarlar, geniş kubbeli devasa binaları doğru bir şekilde tasarlamak için matematik okudu. Bilimsel keşifler düşünmede büyük değişimlere neden oldu. Galileo ve Descartes astrolojiye ve matematiğe yeni bir bakış açısı getirdi. Copernicus (Kopernik), bütün gezegenlerin Dünya’nın değil Güneş'in etrafında döndüğünü ileri sürdü.
1450 yılında matbaanın icat edilmesi ile Avrupa’da yaşayan insanlar daha iyi iletişim kurmaya başladı ve fikirlerin yaygınlaşması sağlandı. İletişimdeki ilerlemenin bir sonucu olarak, eski Yunan ve Roma kültürünün ve değerlerinin yenilenmesini isteyen Francesco Petrarch ve Giovanni Boccaccio gibi hümanist yazarların az bilinen kitapları basılarak kitlelere dağıtıldı. Avrupa'da uluslararası finans ve ticaretin artmasında rolü olan birçok bilim adamı, kültür alanındaki ilerlemeleri destekleyerek Rönesans’a zemin hazırladı.
Rönesans sanatı, gerçekçilik ve natüralizm ile karakterize edildi. Sanatçılar insanları ve objeleri gerçek hayattan tasvir etmeye gayret etti. Çalışmalarına derinlik katmak için perspektif, gölgeler ve ışık gibi teknikleri kullandılar. Duygu, sanatçıların eserlerine yansıtmaya çalıştığı başka bir nitelikti.
Birçok sanatçı ve düşünür yeteneklerini yeni fikirler ifade etmek için kullandı. Bazı Avrupalılar etraflarındaki dünya hakkında daha fazla şey öğrenmek için denizlere açıldı. “Keşif Çağı” olarak bilinen bu dönemde, birçok önemli keşif yapıldı. Voyagers, tüm dünyayı dolaşmak için seferler başlattı. Amerika, Hindistan ve Uzak Doğu'ya yeni nakliye ve ticaret rotaları keşfedildi. Kâşifler, tam olarak haritalanmayan bölgeleri keşfetti.
Bu dönemde okuryazarlık yayıldıkça bir orta sınıf ortaya çıktı. Klasik metinlerin aranması, okunması ve yayılması yaygın hale geldi. Eski kitaplara erişimi kolaylaştırmak için yeni kütüphaneler geliştirildi. Bir zamanlar unutulan fikirler, yazarlarına ilgi duyulduğu gibi yeniden uyandırıldı.
Rönesans döneminde üretilen en ünlü sanatsal eserlerden bazıları şunlardır; Mona Lisa (Da Vinci), Son Akşam Yemeği (Da Vinci), Davut Heykeli (Michelangelo), Venüs'ün Doğuşu (Botticelli), Adem'in Yaratılışı (Michelangelo).
Rönesans’ın ünlü yolculuklara çıkan kaşiflerinden bazıları şunlardır; Ferdinand Magellan, Kristof Kolomb, Amerigo Vespucci ve Marco Polo.
Rönesans hareketinin en önemli nedeni olarak 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordularının Konstantinopolis'i (İstanbul) fethetmesi görülüyor. Konstantinopolis, öğrenmenin merkezi idi. Hristiyanların kontrolü altında olmasına rağmen orada birçok Yunan alimi yaşıyordu. Bu alimler, Yunan dili ve edebiyatını insanlara öğreterek ünlendiler.
Bu çerçevede Rönesans’ın en önemli nedenleri şunlardır;
İstanbul’un fethi: Osmanlı İmparatorluğu Konstantinopolis'i fethedince Yunan entelektüelleri bu kentten ayrıldı ve İtalya, Milano, Napoli, Sicilya ve Roma gibi farklı şehirlere yerleştiler. İtalya halkına matematik, tarih, coğrafya, felsefe, astronomi, tıp vb. dersler verdiler. Bu durum, Rönesans'ın temelini oluşturdu.
Haçlı Seferleri: Rönesans'ın başlangıcından önce gerçekleşen Haçlı Seferleri, Orta Çağ döneminde Avrupa'daki Hıristiyan haçlılar tarafından yürütülen bir dizi dini savaştır. MS 1095 yılında başlayan Haçlı Seferleri konusunda tarihçiler kesin sayıda anlaşamıyor; ancak genel olarak dokuz ana haçlı seferi ve iki asırlık bir süre zarfında meydana gelen pek çok küçük haçlı seferi vardır. Haçlı Seferleri’nin temel amacı; bölgeyi yüzyıllardır kontrol eden Müslüman halktan Kutsal Toprak’ı ele geçirmektir. Bu seferlerde Avrupa şövalyeleri ve soyluların birçoğu Orta Doğu’ya seyahat etti. Şövalyeler ve soylular, Orta Doğu halkları ile etkileşime girdi ve fikirler karşılıklı olarak yayılmaya başladı. Birkaç asır süren bu süreç, Rönesans’ın temeline döşenen taşlardır.
Matbaanın icadı: Matbaanın icat edilmesi, Rönesans'ın gelişmesinin en önemli nedenleri arasında sayılıyor. Johannes Gutenberg, 1450 yılında Almanya’nın Mainz şehrinde baskı makinesini geliştirdi ve bu makine ile kitap bastı. William Caxton, bu makineyi MS 1477’de İngiltere’ye getirdi. Ardından İtalya, Fransa, Belçika ve diğer Avrupa ülkelerinde baskı makineleri kuruldu. Böylece, kitaplar kısa bir süre içinde çok kolay bir şekilde yayınlanmaya başlandı. İnsanlar kolayca kitap almaya başladı ve birçok şey öğrendiler. Böylece matbaa, Rönesans’ı tetikleyen en önemli faktörlerden biri olarak tarih kayıtlarına geçti.
Edebiyat ve sanatın teşvik edilmesi: Birçok kral, soylu ve tüccar yeni edebiyatı ve sanatı teşvik etti. Büyük İtalyan yazarlar, sanatçılar, politikacılar ve karar vericiler, Karanlık Çağ’daki uygulamalardan farklı olarak entelektüel ve sanatsal devrime katıldıklarını açıkladı. Fransa hükümdarı I. Francis, İngiltere kralı VIII. Henry, İspanya Kralı V. Charles, Polonya kralı I. Sigismund gibi pek çok güçlü devlet adamı, mahkemeleri yeni fikirler vermeye davet etti ve onları korudu. Floransa hükümdarı Loronjo-de-Medicci, sanatçıları davet ettiği sarayını yeni resimlerle süsledi. Bu yöneticilerin ilerici fikirleri ve uygulamaları, Rönesans'ı tetikleyen unsurlar oldu.
Eski metinleri keşfetme arzusu: Karanlık Çağ’da birçok klasik Avrupa metni kayboldu ya da yok edildi. Diğer bir kısmı da, Bizans İmparatorluğu'nun kiliselerinde ve manastırlarında veya Orta Doğu'nun başkentlerinde gizlendi. Avrupa mahkemeleri ve manastırları, uzun zamandır el yazmalarının ve çeşitli fikirlerin yer aldığı metinlerin depoları haline geldi. Klasik eserlerin de bulunduğu bu metinler, Rönesans'ta yeniden yorumlandı. On dördüncü yüzyıl yazarı Petrarch, bu durumu “metinleri keşfetme arzusu” olarak yorumladı. Rönesans döneminde, bu metinlerin birçoğu tüccarlar ve akademisyenler tarafından yavaş yavaş Avrupa'ya tekrar tanıtıldı.
Etkileşim: Rönesans'ın ana nedenlerinden biri, Rönesans'ın başlangıcından önce ve Rönesans sırasında farklı kültürler ve toplumlar arasında etkileşimin artmasıdır. Bu önemli; çünkü o dönemde Avrupa, Orta Çağ’ın ortasındaydı. Orta Çağ, feodalizm ve Hristiyanlığın katı kuralları gibi birkaç temel özelliğe sahipti. Bu özellikler sosyal, dini ve politik olarak çok katı bir toplum oluşturmak için kullanıldı. Bu, o zamanlar Avrupa toplumunun değişime açık olmadığı anlamına geliyor. Bununla birlikte Rönesans'ın özü, Avrupa'nın dünya görüşü ve perspektifinde bir değişim yaşamasıdır. Bu değişime, 14. yüzyılda Rönesans'ın başlamasından yüzyıllar önce Avrupa'nın maruz kaldığı yeni fikirler, görüşler ve inançlar neden oldu.
Yeni fikirler ve hümanizm: Yeni fikirleri olanlar Rönesans'a zemin hazırladı. İtalya’da “hümanizm” adı verilen kültürel bir hareket, ivme kazanmaya başladı. Hümanizm; insanın “kendi evreninin merkezi” olduğu fikrini benimsedi ve insanların eğitimde, klasik sanatlarda, edebiyatta ve bilimde başarılarını destekledi. Akademisyenler, tam ve doğru olarak kanıtlanmayan herhangi bir şeyi kabul etmemeyi tavsiye ettiler.
Paris Üniversitesi'nden Peter Abelard, öğrencilerine, hiçbir öğretiyi kör bir şekilde kabul etmemelerini önerdi. Kilise sisteminin kusurlarını ortaya çıkardığı için gençlere ilham verdi. Hıristiyan rahipler tarafından fikirlerini geri çekmesi için zorlandı. Zamanın diğer bir bilgini, deney ve gözlem olmadan hiçbir şeyin kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Oxford Üniversitesi'nden Roger Bacon'du. Radikal görüşü yüzünden birkaç yılını kilise hapishanesinde geçirmek zorunda kaldı. Böylece, yeni fikirleri olan bu bilginler gibi birçok kişi Rönesans'a zemin hazırladı.
Ticaret: Avrupa, Asya ve Afrika'daki geniş ticaret ağları, yalnızca mal alışverişine değil aynı zamanda insan, inanç, fikir ve değer alışverişine de neden oldu. Farklı toplumlar arasında iletişim ve etkileşimler arttı. Bu dönemde ülkeler arasındaki ticari ilişkiler, dini ve felsefi inançların diğer ülkeler arasında kolayca yayılmasını sağladı. Bu durum Rönesans üzerinde derin bir etki yaptı. Örneğin; İslamiyet’in 7. yüzyılda Arap Yarımadası'nda ortaya çıkmasından sonra tüccarlar inançlarını İpek Yolu aracılığı ile Orta Doğu, Afrika ve hatta Avrupa'nın bazı bölgelerine yaydı. Bu yeni fikir akışı sanatçılara, yazarlara, filozoflara ve Avrupa'daki diğer insanlara ilham verdi.
Kara Ölüm: “Kara Ölüm”, Orta Çağ’da 1347-1351 yılları arasında ortaya çıkan veba salgınıdır. Vücutta şişliklere ve morarmalara yol açan bu hastalığa, derinin kararmasına yol açtığı için “Kara Ölüm” adı verilmiştir. Kara Ölüm, Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birinin ölümüne yol açmıştır. Orta Doğu, Hindistan ve Çin’e de yayılan hastalığın toplam 75 milyon kişinin ölümüne sebep olduğu tahmin ediliyor.
Rönesans'ın önemli bir nedeni olarak görülen veba salgını, insanların dini inançlarını ve Katolik Kilisesi'nin otoritesini sorgulamasına yol açtı. Kara Ölüm'ün yol açtığı yüksek ölüm oranı, Avrupa nüfusunda ve zenginliğinde büyük değişimlere neden oldu. Birçok insan belirli bölgelerden göç etti ve bunun sonucunda tüm Avrupa bir ayaklanmaya uğradı. Bu, sonuçta Avrupa toplumlarındaki güç ve zenginlik dengesini değiştirdi. Rönesans’ın ilk başladığı İtalya’daki birçok şehir devletinin baskınlığının ortaya çıkmasına da yardımcı oldu. Sonuç olarak, Kara Ölüm ve etkileri, genel olarak Rönesans’ın en önemli nedeni olarak görülüyor.
Rönesans'ın kesin zamanlaması, genel etkisi ve sonuçları halen tartışılıyor. Ancak bu dönemde yaşanan olayların nihayetinde insanların çevrelerindeki dünyayı anlama ve yorumlama şeklini değiştiren gelişmelere yol açtığı konusunda herkes hemfikir. Rönesans’ın bir sonucu olarak ortaya çıkan en önemli değişiklikler Avrupa mimarisinde, sanatta, edebiyatta, matematikte, müzikte, felsefede, politikada, dinde ve bilimde görülebilir.
Bilim adamları Rönesans’ın sonunun, birçok faktörün bir sonucu olduğuna inanıyor. 15. yüzyılın sonunda, İtalya yarımadasında çok sayıda savaş yaşandı. İtalyan toprakları için savaşan İspanyol, Fransız ve Alman işgalciler, bölgede bozgunculuğa ve dengesizliğe neden oldu. Ayrıca, ticaret yollarının değiştirilmesi ekonomik bir gerileme sürecine yol açtı ve bu durum varlıklı ailelerin sanat için harcayabilecekleri para miktarını sınırlandırdı.
Daha sonra “Karşı Reformasyon” olarak da bilinen bir hareketle Katolik Kilisesi, Protestan Reformu’na cevap olarak sanatçıları ve yazarları sansürledi. Birçok Rönesans düşünürü ve sanatçısı cesur davranmaktan korkuyordu. Bu durum fikrî ve sanatsal eserlerin ve gelişimlerin devamını engelledi. Ayrıca, 1545 yılında Trento Konsili, Roma Engizisyonu'nu kurdu. Engizisyon mahkemeleri, zalim işkence yöntemlerini benimseyen Hristiyanlık temelli bir yargılama sistemiydi. Bu mahkemeler, kilisenin tehdit olarak gördüğü herkesi ve her oluşumu ortadan kaldırdı. 15. yüzyıldan itibaren “büyücü” olarak yaftalanan kişiler, “cadı avı” ile vahşi yöntemlerle cezalandırdı.
Rönesans’ın farklı açılardan sonuçları şöyle sıralanabilir;
Edebiyat: Rönesans edebiyatı İtalya'da doğdu. Bu yöndeki ilk önemli eser Dante'nin 'İlahi Komedya'sıydı. Bu kitap İtalyan dilinde sıradan insanlar için yazılmıştır. Kitapta Dante cenneti, cehennemi ve diğer dünyayı anlatıyor. Kitap; kişinin rolü, doğanın sevgisi ve bireyin rolü gibi yeni temalar ortaya koydu.
Rönesans düşüncesinin öncülerinden biri olan Francesco Petrarch, yaşamın ve hümanizmin çıkarlarını bir tür şiir olan 'Sonnet' kitabı ile yüceltti. Önemli eserleri 'Tanıdık Mektuplar' ve 'Şanlı İnsan Aşıklar'dı. Bu dönemde İtalya'nın bir diğer büyük yazarı Boccaccio idi. Dünyaca ünlü kitabı 'Decameron' da (On Gün), Tanrı'yı kınadı.
Sanat: Rönesans sanatı, Orta Çağ geleneğinden bir şekilde ayrıldı. Rönesans’tan önce Orta Çağ’ın baş sanatı esasen Hristiyanlıktı. Sanat, doğrudan din ile ilişkilendirildi. Sanatçılar; keşişlerin, piskoposların ve rahiplerin resimlerini çizerdi. Kilise düşünce ve eylem özgürlüğünü kısıtladı. Rahiplerin resimleri “cennete kolay erişebildiklerini kanıtlamak için” uzun boylu çizilirdi. Bununla birlikte, Rönesans sanatçıları ve ressamları, klasik medeniyete ilgi duymuş ve buna bağlı olarak on beşinci ve on altıncı yüzyıl Avrupa sanatında büyük bir dönüşüm geçirmiştir.
Mimari: İtalya mimarisi büyük oranda Rönesans ruhundan etkilenmiştir. Bu zamanın mimarları, antik Yunan ve Roma'nın tarzını ve düzenini takip eden birçok kilise, saray ve büyük binalar inşa ettiler. Kiliseler ve sarayların sivri kemerleri; yuvarlak kemerler, kubbeler veya Yunan tapınaklarının düz çizgileri ile değiştirildi. İtalya'nın Floransa kenti, sanat dünyasının merkezi haline geldi. Aziz Peter Kilisesi, Milano Katedrali ve Venedik ve Floransa sarayları Rönesans mimarisinin dikkat çekici örneklerinden bazılarıdır. Zaman içinde Rönesans mimarisi İtalya’dan Fransa ve İspanya'ya ve diğer Avrupa ülkelerine yayıldı.
Heykel: Mimari gibi heykel de Rönesans döneminde önemli bir değişim geçirmiştir. İtalya'nın bu dönemindeki en ünlü heykeltıraşı olan Lorenzo Ghiberti, Floransa'daki güzelliği ile ünlü kilisenin bronz kapılarını oymuştur. Heykeltıraş Luca Delia Robbia, bir heykel okulu kurdu ve heykellerde klasik saflığı ve sade stili yaygınlaştırdı. Michel Angelo’nun Floransa’daki devasa “David” adlı mermer heykeli de bu dönemin önemli heykel eserleri arasındadır. Angelo, ayrıca Roma'da St. Peter Bazilikası inşaatını tamamlamıştı.
Resim: İtalya'nın ressamları, Rönesans döneminde resimde “mükemmelliği” getirdi ve dünyaca ünlendi. Dünyanın en ünlü ressamları arasında olan Leonardo Da Vinci, resimde benzersiz bir isimdir. Resimlerinde gizlediği ifadelerle ünlendi. Ünlü “Mona Lisa” tablosu da bu dönemin simge eserlerindendir. Mona Lisa'nın dudaklarındaki gizli gülüş hala gizemini koruyor. Tüm dünyada takdir gören diğer ölümsüz resimlerin ressamı Da Vinci gibi ressam Michael Angelo’nun resimleri de her yönüyle özgünlüğün damgasını taşıyordu. O dönemin başka bir büyük ressamı Raphael'in resimleri, sakinlik ve güzelliği simgeliyordu. Venedik şehrinin resmi ile ünlenen Titian’ın “Haç Taşıyan Mesih” adlı resmi, canlı gibiydi. Zamanla İtalya'nın resimleri dünyaca ünlendi ve tüm Avrupa’ya yayıldı.
Güzel sanatlar: Rönesans’ın sonuçlarından biri de güzel sanatlar alanındaki gelişmelerdir. İtalya, Orta Çağ şarkılarının pençesinden kurtuldu. Piyano ve keman kullanımı şarkıları daha da neşelendirdi. Kiliselerde eski şarkıların yerine yeni şarkılar çalınmaya başlandı. Diğer birçok Avrupa ülkesi de bu uygulamayı benimsedi.
Bilim: Rönesans döneminde, bilim büyük ölçüde gelişti. Astrolojideki, tıptaki ve diğer bilim dallarındaki gelişmeler belirginleştirdi. Francis Bacon'un adı bilim dünyasında bir yıldız gibi parladı. Bacon, doğayı keşfetmeyi öneren bir bilim insanıydı. Hakikatin deneyle ayırt edilmesini tavsiye etti. Bu fikir, ona “Modern Bilimin Babası” unvanı kazandırdı.
Bilimsel keşifler alanında Polonyalı bilim adamı Kopernik'in adı saygıyla anılır. “'Göksel Beden Devrimi Üzerine” adlı kitabında Güneş’in statik olduğunu söyledi. Dünya ve diğer gezegenlerin Güneş’in etrafında bir daire şeklinde döndüğünü açıkladı. Onun görüşü, “Dünya'nın evrenin merkezi” olduğu yönündeki Orta Çağ inancına aykırıydı. Hıristiyan rahipler, Kopernik’i şiddetle eleştirdi.
Bu çağın bir diğer büyük bilim adamı İtalyalı Galileo'dur. Matematik öğretmeni olarak görev yaptığı Pisa Üniversitesi'nde profesör olan Galileo, teleskopu ilk kez kullanan bilim insanıdır. Teleskop sayesinde Kopernik’in teorisinin kesinlikle doğru olduğunu kanıtlandı. Ayrıca, teleskop sayesinde Samanyolu'nun yıldızlardan oluştuğu ispat edildi.
Kimya alanında da ilerlemeler kaydedildi. Cordus, sülfürik asit ve alkolden “eter” yaptı. O zamanın bir başka bilim adamı Helmont, karbondioksit gazını keşfetti ve atmosferik havadan farklı tür gazlar olduğunu açıkladı.
Rönesans dönemi insan anatomisinde de devrim yaptı. Tıp bilim insanı Vesalius, insan vücudunun iskelet, kıkırdak, kaslar gibi çeşitli bölümlerini açıkladı. Damarlar, arterler, sindirim ve üreme sistemleri, akciğerler ve beyin gibi organları da anlattı. İngiltereli William Harvey, kan dolaşımı sürecini keşfetti. Kanın kalpten atardamarlara, daha sonra da damarlara ve tekrar kalbe döndüğünü belirtti.
Alıntıdır
Rönesans, klasik dünyanın fikirlerini vurgulayan bir harekettir. Orta Çağ dönemini sona erdiren, Avrupa'nın modern çağının başlangıcını haber veren bir dönemdir. 14. ve 17. yüzyıllar arasında sanat ve bilim, imparatorluklarla birlikte gelişti ve kültürler daha önce hiç olmadığı kadar etkileşime geçti. Tarihçiler hala Rönesans'ın nedenlerini ve sonuçlarını tartışıyor; sadece birkaç temel nokta üzerinde hemfikirler.
Rönesans Nedir?
Rönesans, “yeniden doğuş” veya “yeni doğum” anlamına gelir. Tarih açısından incelendiğinde ise, “MS 15. yüzyılda Yunanistan ve Roma sanat ve edebiyatına gösterilen sevgi, isteklilik ve ilgi” olarak tanımlanır. Batı Roma İmparatorluğu'nun çöktüğü 476 yılından Osmanlı tarafından İstanbul’un fethedildiği 1453 yılına kadar süren Orta Çağ, aynı zamanda “Karanlık Çağ” olarak da bilinir. Bu dönem savaş, cehalet, kıtlık, salgın hastalıklar ve işkencelerle karakterizedir. Bu Karanlık Çağ’ın hemen ardından Rönesans başladı.Rönesans, aynı zamanda Orta Çağ ile günümüzün uygar dünyası arasındaki uçurumun kapatıldığı bir dönemdir. Orta Çağ'ın sona erdiği; Avrupa’nın kültürel, sanatsal, politik ve ekonomik anlamda “yeniden doğduğu” yenilikler silsilesidir. Genel olarak 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar geçen dönemi kapsar. Klasik felsefe, edebiyat ve sanatın yeniden keşfedildiği dönem olarak anılır.
Rönesans, tarihsel anlamda önemlidir; çünkü Avrupalıların düşünce yapısında ve dünya görüşünde büyük bir değişime neden olmuştur. İtalya yarımadasının şehir devletlerinde 14. yüzyılda başlayan Rönesans hareketinin ana fikirleri, 16. yüzyıla kadar tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
Rönesans, sanatçıları destekleyen zengin ailelerin yaşadığı ve zengin bir kültürel geçmişe sahip İtalya'nın Floransa kentinde başladı. Floransa'yı 60 yıldan fazla yöneten güçlü ve zengin Medici ailesinin üyeleri, Rönesans hareketine büyük destek verdi. Hareket Floransa’dan sonra ilk önce Venedik, Milano, Bologna, Ferrara ve Roma gibi diğer İtalyan şehir devletlerine yayıldı. Ardından 15. yüzyıl boyunca İtalya'dan Fransa'ya ve daha sonra batı ve kuzey Avrupa'ya yayıldı. Yani diğer Avrupa ülkeleri, İtalya Rönesansı’nı takip etti.
Rönesans’ta Bilim, Sanat ve Keşifler
Rönesans’ın başlarında Avrupalılar bilim ve sanatta ilerlemeler kaydetti. İnsanlık tarihindeki en büyük düşünürlerin, yazarların, devlet adamlarının, bilim insanlarının ve sanatçıların bazıları Rönesans döneminde yetişti. Küresel keşifler, Avrupa’nın ticaretine yeni topraklar ve kültürler kazandırdı.
Rönesans döneminde sanat, mimarlık ve bilim birbiriyle yakın ilişki içindeydi. Bu farklı çalışma alanlarının sorunsuz ve uyum içinde birleştiği eşsiz bir dönemdi. Örneğin; ressam Da Vinci gibi sanatçılar, anatomi gibi bilimsel ilkeleri çalışmalarına dahil etti. Böylece tıp bilimcileri insan vücudunu hassasiyetle inceleyebildiler. Filippo Brunelleschi gibi mimarlar, geniş kubbeli devasa binaları doğru bir şekilde tasarlamak için matematik okudu. Bilimsel keşifler düşünmede büyük değişimlere neden oldu. Galileo ve Descartes astrolojiye ve matematiğe yeni bir bakış açısı getirdi. Copernicus (Kopernik), bütün gezegenlerin Dünya’nın değil Güneş'in etrafında döndüğünü ileri sürdü.
1450 yılında matbaanın icat edilmesi ile Avrupa’da yaşayan insanlar daha iyi iletişim kurmaya başladı ve fikirlerin yaygınlaşması sağlandı. İletişimdeki ilerlemenin bir sonucu olarak, eski Yunan ve Roma kültürünün ve değerlerinin yenilenmesini isteyen Francesco Petrarch ve Giovanni Boccaccio gibi hümanist yazarların az bilinen kitapları basılarak kitlelere dağıtıldı. Avrupa'da uluslararası finans ve ticaretin artmasında rolü olan birçok bilim adamı, kültür alanındaki ilerlemeleri destekleyerek Rönesans’a zemin hazırladı.
Rönesans sanatı, gerçekçilik ve natüralizm ile karakterize edildi. Sanatçılar insanları ve objeleri gerçek hayattan tasvir etmeye gayret etti. Çalışmalarına derinlik katmak için perspektif, gölgeler ve ışık gibi teknikleri kullandılar. Duygu, sanatçıların eserlerine yansıtmaya çalıştığı başka bir nitelikti.
Birçok sanatçı ve düşünür yeteneklerini yeni fikirler ifade etmek için kullandı. Bazı Avrupalılar etraflarındaki dünya hakkında daha fazla şey öğrenmek için denizlere açıldı. “Keşif Çağı” olarak bilinen bu dönemde, birçok önemli keşif yapıldı. Voyagers, tüm dünyayı dolaşmak için seferler başlattı. Amerika, Hindistan ve Uzak Doğu'ya yeni nakliye ve ticaret rotaları keşfedildi. Kâşifler, tam olarak haritalanmayan bölgeleri keşfetti.
Bu dönemde okuryazarlık yayıldıkça bir orta sınıf ortaya çıktı. Klasik metinlerin aranması, okunması ve yayılması yaygın hale geldi. Eski kitaplara erişimi kolaylaştırmak için yeni kütüphaneler geliştirildi. Bir zamanlar unutulan fikirler, yazarlarına ilgi duyulduğu gibi yeniden uyandırıldı.
Rönesans’ın Ünlü İsimleri
Rönesans’ta çığır açan ünlü aydınlar, sanatçılar, bilim adamları ve yazarlardan bazıları şunlardır; Leonardo da Vinci, Mikelanj, Raphael, Sandro Botticelli, Donatello, William Shakespeare, John Milton, William Byrd, William Tyndale, Titian, Niccolo Machiavelli, Dante, Giotto, Geoffrey Chaucer, Thomas Hobbes, Nicolaus Copernicus, Galileo, Rene Descartes, Erasmus Desiderius.Rönesans döneminde üretilen en ünlü sanatsal eserlerden bazıları şunlardır; Mona Lisa (Da Vinci), Son Akşam Yemeği (Da Vinci), Davut Heykeli (Michelangelo), Venüs'ün Doğuşu (Botticelli), Adem'in Yaratılışı (Michelangelo).
Rönesans’ın ünlü yolculuklara çıkan kaşiflerinden bazıları şunlardır; Ferdinand Magellan, Kristof Kolomb, Amerigo Vespucci ve Marco Polo.
Rönesans’ın Nedenleri
Tarihçiler Avrupa’da Rönesans’ın doğuşunun çeşitli nedenlerini belirledi. Bunlar arasında farklı kültürler arasındaki etkileşimin artması, eski Yunanca ve Roma metinlerinin yeniden keşfedilmesi, hümanizmin ortaya çıkışı, farklı sanatsal ve teknolojik yenilikler, çatışmalar ve veba salgınının yol açtığı yaygın ölüm vakalarının etkileri ilk sıralarda sayılıyor.Rönesans hareketinin en önemli nedeni olarak 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordularının Konstantinopolis'i (İstanbul) fethetmesi görülüyor. Konstantinopolis, öğrenmenin merkezi idi. Hristiyanların kontrolü altında olmasına rağmen orada birçok Yunan alimi yaşıyordu. Bu alimler, Yunan dili ve edebiyatını insanlara öğreterek ünlendiler.
Bu çerçevede Rönesans’ın en önemli nedenleri şunlardır;
İstanbul’un fethi: Osmanlı İmparatorluğu Konstantinopolis'i fethedince Yunan entelektüelleri bu kentten ayrıldı ve İtalya, Milano, Napoli, Sicilya ve Roma gibi farklı şehirlere yerleştiler. İtalya halkına matematik, tarih, coğrafya, felsefe, astronomi, tıp vb. dersler verdiler. Bu durum, Rönesans'ın temelini oluşturdu.
Haçlı Seferleri: Rönesans'ın başlangıcından önce gerçekleşen Haçlı Seferleri, Orta Çağ döneminde Avrupa'daki Hıristiyan haçlılar tarafından yürütülen bir dizi dini savaştır. MS 1095 yılında başlayan Haçlı Seferleri konusunda tarihçiler kesin sayıda anlaşamıyor; ancak genel olarak dokuz ana haçlı seferi ve iki asırlık bir süre zarfında meydana gelen pek çok küçük haçlı seferi vardır. Haçlı Seferleri’nin temel amacı; bölgeyi yüzyıllardır kontrol eden Müslüman halktan Kutsal Toprak’ı ele geçirmektir. Bu seferlerde Avrupa şövalyeleri ve soyluların birçoğu Orta Doğu’ya seyahat etti. Şövalyeler ve soylular, Orta Doğu halkları ile etkileşime girdi ve fikirler karşılıklı olarak yayılmaya başladı. Birkaç asır süren bu süreç, Rönesans’ın temeline döşenen taşlardır.
Matbaanın icadı: Matbaanın icat edilmesi, Rönesans'ın gelişmesinin en önemli nedenleri arasında sayılıyor. Johannes Gutenberg, 1450 yılında Almanya’nın Mainz şehrinde baskı makinesini geliştirdi ve bu makine ile kitap bastı. William Caxton, bu makineyi MS 1477’de İngiltere’ye getirdi. Ardından İtalya, Fransa, Belçika ve diğer Avrupa ülkelerinde baskı makineleri kuruldu. Böylece, kitaplar kısa bir süre içinde çok kolay bir şekilde yayınlanmaya başlandı. İnsanlar kolayca kitap almaya başladı ve birçok şey öğrendiler. Böylece matbaa, Rönesans’ı tetikleyen en önemli faktörlerden biri olarak tarih kayıtlarına geçti.
Edebiyat ve sanatın teşvik edilmesi: Birçok kral, soylu ve tüccar yeni edebiyatı ve sanatı teşvik etti. Büyük İtalyan yazarlar, sanatçılar, politikacılar ve karar vericiler, Karanlık Çağ’daki uygulamalardan farklı olarak entelektüel ve sanatsal devrime katıldıklarını açıkladı. Fransa hükümdarı I. Francis, İngiltere kralı VIII. Henry, İspanya Kralı V. Charles, Polonya kralı I. Sigismund gibi pek çok güçlü devlet adamı, mahkemeleri yeni fikirler vermeye davet etti ve onları korudu. Floransa hükümdarı Loronjo-de-Medicci, sanatçıları davet ettiği sarayını yeni resimlerle süsledi. Bu yöneticilerin ilerici fikirleri ve uygulamaları, Rönesans'ı tetikleyen unsurlar oldu.
Eski metinleri keşfetme arzusu: Karanlık Çağ’da birçok klasik Avrupa metni kayboldu ya da yok edildi. Diğer bir kısmı da, Bizans İmparatorluğu'nun kiliselerinde ve manastırlarında veya Orta Doğu'nun başkentlerinde gizlendi. Avrupa mahkemeleri ve manastırları, uzun zamandır el yazmalarının ve çeşitli fikirlerin yer aldığı metinlerin depoları haline geldi. Klasik eserlerin de bulunduğu bu metinler, Rönesans'ta yeniden yorumlandı. On dördüncü yüzyıl yazarı Petrarch, bu durumu “metinleri keşfetme arzusu” olarak yorumladı. Rönesans döneminde, bu metinlerin birçoğu tüccarlar ve akademisyenler tarafından yavaş yavaş Avrupa'ya tekrar tanıtıldı.
Etkileşim: Rönesans'ın ana nedenlerinden biri, Rönesans'ın başlangıcından önce ve Rönesans sırasında farklı kültürler ve toplumlar arasında etkileşimin artmasıdır. Bu önemli; çünkü o dönemde Avrupa, Orta Çağ’ın ortasındaydı. Orta Çağ, feodalizm ve Hristiyanlığın katı kuralları gibi birkaç temel özelliğe sahipti. Bu özellikler sosyal, dini ve politik olarak çok katı bir toplum oluşturmak için kullanıldı. Bu, o zamanlar Avrupa toplumunun değişime açık olmadığı anlamına geliyor. Bununla birlikte Rönesans'ın özü, Avrupa'nın dünya görüşü ve perspektifinde bir değişim yaşamasıdır. Bu değişime, 14. yüzyılda Rönesans'ın başlamasından yüzyıllar önce Avrupa'nın maruz kaldığı yeni fikirler, görüşler ve inançlar neden oldu.
Yeni fikirler ve hümanizm: Yeni fikirleri olanlar Rönesans'a zemin hazırladı. İtalya’da “hümanizm” adı verilen kültürel bir hareket, ivme kazanmaya başladı. Hümanizm; insanın “kendi evreninin merkezi” olduğu fikrini benimsedi ve insanların eğitimde, klasik sanatlarda, edebiyatta ve bilimde başarılarını destekledi. Akademisyenler, tam ve doğru olarak kanıtlanmayan herhangi bir şeyi kabul etmemeyi tavsiye ettiler.
Paris Üniversitesi'nden Peter Abelard, öğrencilerine, hiçbir öğretiyi kör bir şekilde kabul etmemelerini önerdi. Kilise sisteminin kusurlarını ortaya çıkardığı için gençlere ilham verdi. Hıristiyan rahipler tarafından fikirlerini geri çekmesi için zorlandı. Zamanın diğer bir bilgini, deney ve gözlem olmadan hiçbir şeyin kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Oxford Üniversitesi'nden Roger Bacon'du. Radikal görüşü yüzünden birkaç yılını kilise hapishanesinde geçirmek zorunda kaldı. Böylece, yeni fikirleri olan bu bilginler gibi birçok kişi Rönesans'a zemin hazırladı.
Ticaret: Avrupa, Asya ve Afrika'daki geniş ticaret ağları, yalnızca mal alışverişine değil aynı zamanda insan, inanç, fikir ve değer alışverişine de neden oldu. Farklı toplumlar arasında iletişim ve etkileşimler arttı. Bu dönemde ülkeler arasındaki ticari ilişkiler, dini ve felsefi inançların diğer ülkeler arasında kolayca yayılmasını sağladı. Bu durum Rönesans üzerinde derin bir etki yaptı. Örneğin; İslamiyet’in 7. yüzyılda Arap Yarımadası'nda ortaya çıkmasından sonra tüccarlar inançlarını İpek Yolu aracılığı ile Orta Doğu, Afrika ve hatta Avrupa'nın bazı bölgelerine yaydı. Bu yeni fikir akışı sanatçılara, yazarlara, filozoflara ve Avrupa'daki diğer insanlara ilham verdi.
Kara Ölüm: “Kara Ölüm”, Orta Çağ’da 1347-1351 yılları arasında ortaya çıkan veba salgınıdır. Vücutta şişliklere ve morarmalara yol açan bu hastalığa, derinin kararmasına yol açtığı için “Kara Ölüm” adı verilmiştir. Kara Ölüm, Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birinin ölümüne yol açmıştır. Orta Doğu, Hindistan ve Çin’e de yayılan hastalığın toplam 75 milyon kişinin ölümüne sebep olduğu tahmin ediliyor.
Rönesans'ın önemli bir nedeni olarak görülen veba salgını, insanların dini inançlarını ve Katolik Kilisesi'nin otoritesini sorgulamasına yol açtı. Kara Ölüm'ün yol açtığı yüksek ölüm oranı, Avrupa nüfusunda ve zenginliğinde büyük değişimlere neden oldu. Birçok insan belirli bölgelerden göç etti ve bunun sonucunda tüm Avrupa bir ayaklanmaya uğradı. Bu, sonuçta Avrupa toplumlarındaki güç ve zenginlik dengesini değiştirdi. Rönesans’ın ilk başladığı İtalya’daki birçok şehir devletinin baskınlığının ortaya çıkmasına da yardımcı oldu. Sonuç olarak, Kara Ölüm ve etkileri, genel olarak Rönesans’ın en önemli nedeni olarak görülüyor.
Rönesans’ın Sonuçları
Rönesans’ın sonuçları çok geniş kapsamlıdır. Orta Çağı kapatan Rönesans hareketi, 17. yüzyılın başlarında sona erdi ve Aydınlanma Çağı'na yol açtı. Birçok bilim adamı Rönesans'ı “Avrupa tarihinde benzersiz ve heyecan verici bir zaman” olarak görüyor. Diğerleri de, “bu dönemin Orta Çağ'dan çok farklı olmadığını ve her ikisinin de geleneksel hesapların bir sonucu olduğunu” savunuyor. Ayrıca, bazı modern tarihçiler, Orta Çağ'ın, tarih boyunca küçümsenen ve Rönesans dönemi tarafından gölgede bırakılan kültürel bir kimliğe sahip olduğuna inanıyor.Rönesans'ın kesin zamanlaması, genel etkisi ve sonuçları halen tartışılıyor. Ancak bu dönemde yaşanan olayların nihayetinde insanların çevrelerindeki dünyayı anlama ve yorumlama şeklini değiştiren gelişmelere yol açtığı konusunda herkes hemfikir. Rönesans’ın bir sonucu olarak ortaya çıkan en önemli değişiklikler Avrupa mimarisinde, sanatta, edebiyatta, matematikte, müzikte, felsefede, politikada, dinde ve bilimde görülebilir.
Bilim adamları Rönesans’ın sonunun, birçok faktörün bir sonucu olduğuna inanıyor. 15. yüzyılın sonunda, İtalya yarımadasında çok sayıda savaş yaşandı. İtalyan toprakları için savaşan İspanyol, Fransız ve Alman işgalciler, bölgede bozgunculuğa ve dengesizliğe neden oldu. Ayrıca, ticaret yollarının değiştirilmesi ekonomik bir gerileme sürecine yol açtı ve bu durum varlıklı ailelerin sanat için harcayabilecekleri para miktarını sınırlandırdı.
Daha sonra “Karşı Reformasyon” olarak da bilinen bir hareketle Katolik Kilisesi, Protestan Reformu’na cevap olarak sanatçıları ve yazarları sansürledi. Birçok Rönesans düşünürü ve sanatçısı cesur davranmaktan korkuyordu. Bu durum fikrî ve sanatsal eserlerin ve gelişimlerin devamını engelledi. Ayrıca, 1545 yılında Trento Konsili, Roma Engizisyonu'nu kurdu. Engizisyon mahkemeleri, zalim işkence yöntemlerini benimseyen Hristiyanlık temelli bir yargılama sistemiydi. Bu mahkemeler, kilisenin tehdit olarak gördüğü herkesi ve her oluşumu ortadan kaldırdı. 15. yüzyıldan itibaren “büyücü” olarak yaftalanan kişiler, “cadı avı” ile vahşi yöntemlerle cezalandırdı.
Rönesans’ın farklı açılardan sonuçları şöyle sıralanabilir;
Edebiyat: Rönesans edebiyatı İtalya'da doğdu. Bu yöndeki ilk önemli eser Dante'nin 'İlahi Komedya'sıydı. Bu kitap İtalyan dilinde sıradan insanlar için yazılmıştır. Kitapta Dante cenneti, cehennemi ve diğer dünyayı anlatıyor. Kitap; kişinin rolü, doğanın sevgisi ve bireyin rolü gibi yeni temalar ortaya koydu.
Rönesans düşüncesinin öncülerinden biri olan Francesco Petrarch, yaşamın ve hümanizmin çıkarlarını bir tür şiir olan 'Sonnet' kitabı ile yüceltti. Önemli eserleri 'Tanıdık Mektuplar' ve 'Şanlı İnsan Aşıklar'dı. Bu dönemde İtalya'nın bir diğer büyük yazarı Boccaccio idi. Dünyaca ünlü kitabı 'Decameron' da (On Gün), Tanrı'yı kınadı.
Sanat: Rönesans sanatı, Orta Çağ geleneğinden bir şekilde ayrıldı. Rönesans’tan önce Orta Çağ’ın baş sanatı esasen Hristiyanlıktı. Sanat, doğrudan din ile ilişkilendirildi. Sanatçılar; keşişlerin, piskoposların ve rahiplerin resimlerini çizerdi. Kilise düşünce ve eylem özgürlüğünü kısıtladı. Rahiplerin resimleri “cennete kolay erişebildiklerini kanıtlamak için” uzun boylu çizilirdi. Bununla birlikte, Rönesans sanatçıları ve ressamları, klasik medeniyete ilgi duymuş ve buna bağlı olarak on beşinci ve on altıncı yüzyıl Avrupa sanatında büyük bir dönüşüm geçirmiştir.
Mimari: İtalya mimarisi büyük oranda Rönesans ruhundan etkilenmiştir. Bu zamanın mimarları, antik Yunan ve Roma'nın tarzını ve düzenini takip eden birçok kilise, saray ve büyük binalar inşa ettiler. Kiliseler ve sarayların sivri kemerleri; yuvarlak kemerler, kubbeler veya Yunan tapınaklarının düz çizgileri ile değiştirildi. İtalya'nın Floransa kenti, sanat dünyasının merkezi haline geldi. Aziz Peter Kilisesi, Milano Katedrali ve Venedik ve Floransa sarayları Rönesans mimarisinin dikkat çekici örneklerinden bazılarıdır. Zaman içinde Rönesans mimarisi İtalya’dan Fransa ve İspanya'ya ve diğer Avrupa ülkelerine yayıldı.
Heykel: Mimari gibi heykel de Rönesans döneminde önemli bir değişim geçirmiştir. İtalya'nın bu dönemindeki en ünlü heykeltıraşı olan Lorenzo Ghiberti, Floransa'daki güzelliği ile ünlü kilisenin bronz kapılarını oymuştur. Heykeltıraş Luca Delia Robbia, bir heykel okulu kurdu ve heykellerde klasik saflığı ve sade stili yaygınlaştırdı. Michel Angelo’nun Floransa’daki devasa “David” adlı mermer heykeli de bu dönemin önemli heykel eserleri arasındadır. Angelo, ayrıca Roma'da St. Peter Bazilikası inşaatını tamamlamıştı.
Resim: İtalya'nın ressamları, Rönesans döneminde resimde “mükemmelliği” getirdi ve dünyaca ünlendi. Dünyanın en ünlü ressamları arasında olan Leonardo Da Vinci, resimde benzersiz bir isimdir. Resimlerinde gizlediği ifadelerle ünlendi. Ünlü “Mona Lisa” tablosu da bu dönemin simge eserlerindendir. Mona Lisa'nın dudaklarındaki gizli gülüş hala gizemini koruyor. Tüm dünyada takdir gören diğer ölümsüz resimlerin ressamı Da Vinci gibi ressam Michael Angelo’nun resimleri de her yönüyle özgünlüğün damgasını taşıyordu. O dönemin başka bir büyük ressamı Raphael'in resimleri, sakinlik ve güzelliği simgeliyordu. Venedik şehrinin resmi ile ünlenen Titian’ın “Haç Taşıyan Mesih” adlı resmi, canlı gibiydi. Zamanla İtalya'nın resimleri dünyaca ünlendi ve tüm Avrupa’ya yayıldı.
Güzel sanatlar: Rönesans’ın sonuçlarından biri de güzel sanatlar alanındaki gelişmelerdir. İtalya, Orta Çağ şarkılarının pençesinden kurtuldu. Piyano ve keman kullanımı şarkıları daha da neşelendirdi. Kiliselerde eski şarkıların yerine yeni şarkılar çalınmaya başlandı. Diğer birçok Avrupa ülkesi de bu uygulamayı benimsedi.
Bilim: Rönesans döneminde, bilim büyük ölçüde gelişti. Astrolojideki, tıptaki ve diğer bilim dallarındaki gelişmeler belirginleştirdi. Francis Bacon'un adı bilim dünyasında bir yıldız gibi parladı. Bacon, doğayı keşfetmeyi öneren bir bilim insanıydı. Hakikatin deneyle ayırt edilmesini tavsiye etti. Bu fikir, ona “Modern Bilimin Babası” unvanı kazandırdı.
Bilimsel keşifler alanında Polonyalı bilim adamı Kopernik'in adı saygıyla anılır. “'Göksel Beden Devrimi Üzerine” adlı kitabında Güneş’in statik olduğunu söyledi. Dünya ve diğer gezegenlerin Güneş’in etrafında bir daire şeklinde döndüğünü açıkladı. Onun görüşü, “Dünya'nın evrenin merkezi” olduğu yönündeki Orta Çağ inancına aykırıydı. Hıristiyan rahipler, Kopernik’i şiddetle eleştirdi.
Bu çağın bir diğer büyük bilim adamı İtalyalı Galileo'dur. Matematik öğretmeni olarak görev yaptığı Pisa Üniversitesi'nde profesör olan Galileo, teleskopu ilk kez kullanan bilim insanıdır. Teleskop sayesinde Kopernik’in teorisinin kesinlikle doğru olduğunu kanıtlandı. Ayrıca, teleskop sayesinde Samanyolu'nun yıldızlardan oluştuğu ispat edildi.
Kimya alanında da ilerlemeler kaydedildi. Cordus, sülfürik asit ve alkolden “eter” yaptı. O zamanın bir başka bilim adamı Helmont, karbondioksit gazını keşfetti ve atmosferik havadan farklı tür gazlar olduğunu açıkladı.
Rönesans dönemi insan anatomisinde de devrim yaptı. Tıp bilim insanı Vesalius, insan vücudunun iskelet, kıkırdak, kaslar gibi çeşitli bölümlerini açıkladı. Damarlar, arterler, sindirim ve üreme sistemleri, akciğerler ve beyin gibi organları da anlattı. İngiltereli William Harvey, kan dolaşımı sürecini keşfetti. Kanın kalpten atardamarlara, daha sonra da damarlara ve tekrar kalbe döndüğünü belirtti.
Alıntıdır