ROMAN ( DİL ve ANLATIM 12. SINIF )
ROMANIN TANIMI
İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî türe ve bu türde yazılmış eserlere roman denir. Türkçe
ye Fransızca
dan geçmiştir.
"ROMAN SÖZCÜĞÜ NEREDEN GELİYOR?
Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halk kitlelerinin konuştuğu halk Lâtincesine verilen addır. Sonraları, herkesin anlayabilmesi için Romalıların kullandığı dille (Latinceyle) yazılan destan ve hikâyelere "roman" adı verilmiştir. Sözcüğün aslı buradan gelir. Roman sözcüğü, batı edebiyatında yine buradaki anlamına uygun olarak "halk dilinde yazılmış nesir veya nazım, gerçek yada uydurma menkıbe" anlamında kullanılmıştır.
EDEBÎ TÜRLER İÇİNDEKİ YERİ
Edebi türler içinde en yenisi romandır. Çünkü matbaanın bulunması ve kentsoylu bir okur kitlesinin ortaya çıkmasından sonra gelişmiştir.
Gelişmesini tamamlamamış tek türdür.
ROMANIN GERÇEK HAYATLA İLİŞKİSİ
Roman tarihe en bağlı edebiyat türüdür. Toplumsal, politik olaylar gelişmelerle de yakın ilişkidedir.
Roman, felsefe ve sanattan boş inançları kovmak ve bunların yerine akıl ve gerçeği geçirmek isteyen bir kültürel dönüşümün ürünüdür. Bu nedenle toplumların gelişimine, yani tarihe kopmaz biçimde bağlıdır. İnsanı, öncelikle toplumsal ve tarihsel bir varlık olarak konu alan ilk sanat türüdür.
Roman düzyazıyla yazılır. Anlatılan olaylar kahramanlık öyküleri değil, sıradan insanların günlük yaşantılarıdır. Anlatılan olaylar, saraylar ve savaş alanları gibi destansı mekanlarda değil, sokaklar, evler, meyhaneler gibi sıradan mekanlarda geçer.
Bu yüzdendir ki Stendhal, romanı yol boyunca gezdirilen bir ayna. şeklinde tanımlar.
ROMANIN TANIMI
İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî türe ve bu türde yazılmış eserlere roman denir. Türkçe
"ROMAN SÖZCÜĞÜ NEREDEN GELİYOR?
Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halk kitlelerinin konuştuğu halk Lâtincesine verilen addır. Sonraları, herkesin anlayabilmesi için Romalıların kullandığı dille (Latinceyle) yazılan destan ve hikâyelere "roman" adı verilmiştir. Sözcüğün aslı buradan gelir. Roman sözcüğü, batı edebiyatında yine buradaki anlamına uygun olarak "halk dilinde yazılmış nesir veya nazım, gerçek yada uydurma menkıbe" anlamında kullanılmıştır.
EDEBÎ TÜRLER İÇİNDEKİ YERİ
Edebi türler içinde en yenisi romandır. Çünkü matbaanın bulunması ve kentsoylu bir okur kitlesinin ortaya çıkmasından sonra gelişmiştir.
Gelişmesini tamamlamamış tek türdür.
ROMANIN GERÇEK HAYATLA İLİŞKİSİ
Roman tarihe en bağlı edebiyat türüdür. Toplumsal, politik olaylar gelişmelerle de yakın ilişkidedir.
Roman, felsefe ve sanattan boş inançları kovmak ve bunların yerine akıl ve gerçeği geçirmek isteyen bir kültürel dönüşümün ürünüdür. Bu nedenle toplumların gelişimine, yani tarihe kopmaz biçimde bağlıdır. İnsanı, öncelikle toplumsal ve tarihsel bir varlık olarak konu alan ilk sanat türüdür.
Roman düzyazıyla yazılır. Anlatılan olaylar kahramanlık öyküleri değil, sıradan insanların günlük yaşantılarıdır. Anlatılan olaylar, saraylar ve savaş alanları gibi destansı mekanlarda değil, sokaklar, evler, meyhaneler gibi sıradan mekanlarda geçer.
Bu yüzdendir ki Stendhal, romanı yol boyunca gezdirilen bir ayna. şeklinde tanımlar.