-
- Üyelik Tarihi
- 2 Ağu 2016
-
- Mesajlar
- 11,694
-
- MFC Puanı
- -894
Alman bestecisi (Münih, 1864 Garmisch. 1949).
Orta ve yüksek öğreniminin yanı sıra iyi bir müzik öğrenimi gören Richard Strauss, Tombo'yla piyano, Benna Walter'le keman, F.W. Meyer'le beste, füg ve kontrapunto, Hans von Bülow'la da orkestra yöneticiliği çalıştı. Hans von Bülovv, Richard Strauss'un Meiningen Orkestrası yöneticiliğine atanmasını sağladı. Ardından besteci, Münih Operası'nm üçüncü orkestra şefi (1886), daha sonra da Weimar Sarayı'nın kapella yöneticisi yardımcısı oldu (1889).
Gençlik yıllarındaki yapıtlarında (sanatlar, konçertolar, iki senfoni) Schumann ve Brahms'tan etkilenen Richard Strauss, zamanla tiyatro sevgisi ağır basan ve felsefi bir ideal peşinde olan bir müzikçi görünümü kazandı. Orkestra için yaptığı besteler şu yapıtlardan oluşur. Senfonik şiir ler; programlı senfoniler (Aus İtalien [İtalya'dan], 1887); senfonik şiir biçimindeki ruhsal portreler (Don Juan, 1889; Macbeth, 1890; Tod und Verklârung [Ölüm ve Değişim, 1890]; vergili Tül Eulenspiegel 1895; Also sprach Zarathustra [Zerdüşt Böyle Buyurdu, 1896]; viyolonselle Don Kişot, 1898; özyaşamöyküsü nitelikli Ein Heldenleben [Bir Kahramanın Yaşamı, 1899]). Bestecinin ayrıca Eine Alpensymphonie (Alpler Senfonisi, 1915) adlı büyük boyutlu ve betimsel anlayışta gerçekleştirilmiş bir yapıtı daha vardır. Yaşamının bu ilk dönemiyle ilgili yapıtların arasından, ezgisel özgünlük, armoni zenginliği ve olağanüstü bir orkestralama düzeyiyle kendini belli eden bir anlatım dilinin öğeleri belirginleşir.
LİRİK YAPITLAR
Richard Strauss'un müzik yaşamındaki ikinci dönemde, özellikle tiyatronun ağır bastığı görülür. Oscar Wilde'dan esinlenerek hazırladığı Salome (1905), sahne için gerçekleştirdiği büyük bir yapıtlar dizisinin bir bölümünü oluşturur; bunu Elekfra'nın (1908) izlediği görülür. Ama bestecinin temelde barok olan tiyatro merakı, XVIII. yy. düşüncesine dönmesine yol açmış ve besteci kendine özgü bir anlatım dilini ve Wagner'in recitativo arioso'sundan esinlenerek kişisel bir "okuma" yöntemini benimsemiştir. Bu müzik kaynaşmasından bir yeni-barok sanat doğmuştur: Der Rosenkavalier (Güllü Şövalye, 1911); Ariadne auf Naxos (Ariadne Naksos'ta, 1912). Bu yapıtları Daphne (1938), Die Liebe der Danae (Danae'nin Aşkı, 1940) ve Capriccio (1942) izledi. Richard Strauss'un yapıtlarında daha başka eğilimler de gözlenir. Rossini'den esinlenerek oluşturduğu Die Schweigsame Frau (Sessiz Kadın, 1935) ve İntermezzo verismo'ya yaklaşan yapıtlardır. Bu geçmişe dönüşte Fransız düşüncesine uygun bir anlayışta gerçekleştirilmiş Lulli ve Couperin tarzındaki dans süitlerini de saymak gerekir.