Güneş ışınında bütün renkler vardır. Bu ışınlar bir cismin üzerine düştüğü zaman bu cisim bazı renkleri emer, bazılarını yansıtır. İşte hangi rengi yansıtıyorsa, bu, o cismin rengini verir. Eğer düşen bütün ışınları emiyorsa a cismi siyah, bütün ışınları yansıtıyorsa beyaz görürüz. Beyaz ışık, çeşitli dalga uzunluğundaki ışınlardan yapılmıştır. Her dalga uzunluğu gözümüze bir renk duyumu verir. Beyaz bir kristal parçasından kırıldığı zaman ışınlar, kendi dalga uzunluklarına göre hareket eder ve böylece renklere ayrılırlar. Herhangi bir rengin beynimizde uyandırdığı duyuma, «psikolojik renk», çeşitli dalga uzunluğundaki ışınların göz sinirlerinde meydana getirdiği renge de, «fizyolojik renk» denir. Bu renk beyne vardığı zaman psikolojik renk duyumunu meydana getirir. Kesin olarak dalga uzunluklarıyla ifade edilen renk de «fiziki renk» tir. Bir prizmadan kırılan güneş ışığında 7 ana renk vardır. Bu renkler gökkuşağında da görülür. Diğer renk çeşitleri bu yedi rengin karışmasından çıkar. Beyaz ışığı meydana getiren 7 renk şunlardır: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor.
Muhtelif renklerden meydana gelen görünen ışık, 380 ile 780 nanometre arasında değişen dalgaboylarına sahiptir. Gözle görülen ışık; X ışını, gamma ışını, ultraviyole ışın, infrared, radyodalgaları gibi elektromanyetik dalga spektrumunda kısa bir band halinde yer alır. Görmek için bu kısa frekans bandı yeterli olmaktadır (Bkz. Elektromanyetik Dalga). İnsan gözü, elektromanyetik spektrum içinde yalnız 380 ile 780 nanometre dalga boyunu taşıyanları görebilir. Görme, ayrıca başlı başına psikolojik, fizyolojik bir hadisedir. Işık, gözün retina denilen sinir tabakasında fotokimyasal reaksiyona sebep olur.
Bu reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan elektrik uyarıları görme siniri yolu ile beyindeki görme merkezine gelir. Beyin, hafızadaki görmeyle ilgili bilgileri kullanarak, yeni gelen uyarıyı idrak eder.Renk, gözün görebileceği dalga boylarına sahip elektromanyetik ışık enerjisi oluğundan, ışığın geldiği maddenin özelliklerine göre çeşitli dalga boylarına sahiptir. Güneş ışığı bir prizma yardımı ile kırılırsa, beyaz ışık, dalga boyları farklı olan renkli ışıklara ayrılır. Bu renkli görülen ışıklara tayf denir. Işık tayfı çok sayıda renkten meydana gelmiş olup, gözün renkli görmesi için yeşil, mavi ve kırmızı renk duygusu uyandıran 515 nm, 480 nm ve 650 nm dalga boyundaki elektromanyetik şuaları alması yeterlidir.
Renkli televizyon da bu üç ana renkle çalışır. Maddelerin renkli görülmesi, gelen ışığın ihtiva ettiği elektromanyetik dalgalarla maddenin yapısına bağlıdır. Maddelerin renkleri, üzerlerine düşen ışınların enerjisini yansıtmaları, yutmaları ve geçirmeleriyle belirlenir. Sarı görülen bir madde gelen ışınların mavi dalga boylarını yutar. Üç ana renkten geride kalan kırmızı ile yeşil karışımı ise sarı rengi meydana getirir. Bunun gibi mor, kırmızı ile mavi ışın karışımıdır.
Renk tonları, muhtelif dalga boyundaki ışınların karışımına bağlı olarak değişir. Muhtelif dalga boylarındaki ışınların tamamını yutan madde siyah gözükür. Işınlar hiç emilmeden geri dönerse beyaz renk meydana gelir. Işınlar madde tarafından eşit yutulursa gri gözükür. Güneş ışığında belli bir renk tonunda görülen bir madde, ampul ışığında değişik, mum ışığında daha değişik renk tonlarında görülür. Çünkü ışık kaynakları değiştiği için yaydıkları şualar da değişmiştir. şığın tayfına ayrılabilmesi için, içinden geçtiği ortamda ışık dalga boylarından daha küçük parçacıklar ihtiva etmesi lazımdır.
Güneşli bir günde gökyüzü mavi gözükür. Bunun sebebi atmosferin taşıdığı hava moleküllerinin, güneş ışığının mavi ışınlarını dağıtarak beyaz ışıktan ayırmasıdır. Güneş ışığının içerisinden mavi ışınlar hava tarafından yutulup enerjisi alındığı için güneş ışınları göze sarımtrak gözükür. Fosforesant madde molekülleri, ışığın çeşitli dalga boylarındaki renk şualarının enerjisini yuttuktan sonra ışık ortadan kalkınca, depo ettikleri enerjiyi tekrar etrafa yayarlar. Diğer maddelerde ise renk şua enerjileri, ısı veya elektrik enerjisine çevrilir.
Muhtelif renklerden meydana gelen görünen ışık, 380 ile 780 nanometre arasında değişen dalgaboylarına sahiptir. Gözle görülen ışık; X ışını, gamma ışını, ultraviyole ışın, infrared, radyodalgaları gibi elektromanyetik dalga spektrumunda kısa bir band halinde yer alır. Görmek için bu kısa frekans bandı yeterli olmaktadır (Bkz. Elektromanyetik Dalga). İnsan gözü, elektromanyetik spektrum içinde yalnız 380 ile 780 nanometre dalga boyunu taşıyanları görebilir. Görme, ayrıca başlı başına psikolojik, fizyolojik bir hadisedir. Işık, gözün retina denilen sinir tabakasında fotokimyasal reaksiyona sebep olur.
Bu reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan elektrik uyarıları görme siniri yolu ile beyindeki görme merkezine gelir. Beyin, hafızadaki görmeyle ilgili bilgileri kullanarak, yeni gelen uyarıyı idrak eder.Renk, gözün görebileceği dalga boylarına sahip elektromanyetik ışık enerjisi oluğundan, ışığın geldiği maddenin özelliklerine göre çeşitli dalga boylarına sahiptir. Güneş ışığı bir prizma yardımı ile kırılırsa, beyaz ışık, dalga boyları farklı olan renkli ışıklara ayrılır. Bu renkli görülen ışıklara tayf denir. Işık tayfı çok sayıda renkten meydana gelmiş olup, gözün renkli görmesi için yeşil, mavi ve kırmızı renk duygusu uyandıran 515 nm, 480 nm ve 650 nm dalga boyundaki elektromanyetik şuaları alması yeterlidir.
Renkli televizyon da bu üç ana renkle çalışır. Maddelerin renkli görülmesi, gelen ışığın ihtiva ettiği elektromanyetik dalgalarla maddenin yapısına bağlıdır. Maddelerin renkleri, üzerlerine düşen ışınların enerjisini yansıtmaları, yutmaları ve geçirmeleriyle belirlenir. Sarı görülen bir madde gelen ışınların mavi dalga boylarını yutar. Üç ana renkten geride kalan kırmızı ile yeşil karışımı ise sarı rengi meydana getirir. Bunun gibi mor, kırmızı ile mavi ışın karışımıdır.
Renk tonları, muhtelif dalga boyundaki ışınların karışımına bağlı olarak değişir. Muhtelif dalga boylarındaki ışınların tamamını yutan madde siyah gözükür. Işınlar hiç emilmeden geri dönerse beyaz renk meydana gelir. Işınlar madde tarafından eşit yutulursa gri gözükür. Güneş ışığında belli bir renk tonunda görülen bir madde, ampul ışığında değişik, mum ışığında daha değişik renk tonlarında görülür. Çünkü ışık kaynakları değiştiği için yaydıkları şualar da değişmiştir. şığın tayfına ayrılabilmesi için, içinden geçtiği ortamda ışık dalga boylarından daha küçük parçacıklar ihtiva etmesi lazımdır.
Güneşli bir günde gökyüzü mavi gözükür. Bunun sebebi atmosferin taşıdığı hava moleküllerinin, güneş ışığının mavi ışınlarını dağıtarak beyaz ışıktan ayırmasıdır. Güneş ışığının içerisinden mavi ışınlar hava tarafından yutulup enerjisi alındığı için güneş ışınları göze sarımtrak gözükür. Fosforesant madde molekülleri, ışığın çeşitli dalga boylarındaki renk şualarının enerjisini yuttuktan sonra ışık ortadan kalkınca, depo ettikleri enerjiyi tekrar etrafa yayarlar. Diğer maddelerde ise renk şua enerjileri, ısı veya elektrik enerjisine çevrilir.