- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
- Konular
- 2,801
- Mesajlar
- 9,706
- MFC Puanı
- 60,560
Psikolojinin bir bilim dalı olarak kabul edilmesi 19. Yüzyıl döneminde olmuştur. Ancak insanla ilgili düşünceler, fikirler psikoloji biliminden çok daha önce de vardı zaten.
Antik Yunan Filozofları
Psikoloji için çok önemli olan soruları ilk defa Plato ve Aristo gibi düşünürler sordu. Bu sorulardan bazıları hala cevapsız durumda.
Fransız ve Alman Düşünürler
Psikoloji için önemli olan bir diğer filozof ise Rene Descartestır. Descartesa göre beyin somut maddeden oluşmaktadır, zihin ise ruhani bir varlıktır. Birbirlerinden ayrı ama etkileşim halindedirler. Bu adamın bu fikrine düalizm (ikicilik) denmektedir.
Alman düşünür Franz Joseph Gall ise frenoloji (kafatası bilimi) diye bir teori ortaya attı. Bu teoriye göre kafatasının üzerindeki girinti çıkıntılar kişinin yeteneğini kişilik özelliklerini belirlemektedir. Ancak bu teorinin bir geçerliliği kalmamıştır.
İnsan doğası ile ilgili cevaplar ararken bilimsel yöntemlerin kullanılmasında düşünce okulları etkili olmuştur.
Yapısalcılık
Wundta göre psikoloji bilinç kavramına odaklanmalıdır. Bilinç, bireyin öznel deneyimleridir. Wundt buna odaklanırken içgözlem metodunu benimsemiştir. İçgözlem ise kişinin kendi deneyimlerine bakışı demektir. Wundt bilinci incelerken bir bütünü ayırarak incelemiştir.
Gestalt (Hermann Ebbinghaus)
Bilinç kadar incelenmesi gereken bir diğer konu da öğrenme ve hafıza gibi zihinsel süreçlerdir. Hafıza hakkında bilinenlerin temelini bu psikolog oluşturmuştur.
Almancada bütün anlamına gelen Gestalt akımına göre bir deneyimin bütünü, onun parçalarının toplamıyla aynı değildir. Bilinci anlamanın yolu, parçaları değil, tüm deneyimi bir bütün olarak ele almaktan geçer.
Psikanaliz (Freud)
Birgün bazı hastalarının ortak özelliğinin hastalık semptomlarını göstermelerine karşın hastalıklarının hiç fiziksel sebebinin olmamasını farkeden Freud hipnoz gibi metotlarla bu hastalarla görüştü. Onların hastalıklarının sebebinin fiziksel olmadığını bilinçlerinden attıkları problemlerin hastalıkları doğurduğunu ileri sürdü. Psikanaliz bir kişilik teorisi aynı zamanda akıl hastalıkları için seri tedavi yöntemini içermektedir.
İşlevselcilik (William James-G. Stanley Hall)
Jamese göre bilinci kendi başına çalışamayacak parçalara bölmek anlamsızdır. Bunun yerine Darwinin evrim teorisine benzer algıların hafızanın ya da diğer akılsal süreçlerin insanların ortamlarına adapte olmalarını nasıl kolaylaştırdığına odaklanmıştır. Bu akım problem çözme gibi becerileri ele almıştır.
Davranışçılık (John B. Watson-B. F. Skinner)
Bu akım Darwinin fikirlerine dayanır. Watson, psikolojinin en önemli kaynağının gözlemlenebilen davranışlar olduğunu iddia etti. Watsona göre bilinç de bilinçaltı da anlamsızdı. Önemli olan gözlemlenebilen davranışlardı. İnsanların öğrenmeyle çevreye uyum sağladıklarını ileri sürmüştür. Bu akımın diğer öncüsü de B. F Skinnerdır.
Modern Psikoloji
Bilgisayarların gelişmesiyle beyindeki olaylar yeni teknolojilerle izlenmesi mümkün hale gelmiştir. Bu da davranışsal akımın önemini yitirmesine sebep olmuştur. Onun yerini bilişsel psikoloji almıştır. Bu sayede zihinsel süreçleri bilimsel tarafsızlıkla açıklamak daha mümkün hale gelmiştir.
Antik Yunan Filozofları
Psikoloji için çok önemli olan soruları ilk defa Plato ve Aristo gibi düşünürler sordu. Bu sorulardan bazıları hala cevapsız durumda.
Fransız ve Alman Düşünürler
Psikoloji için önemli olan bir diğer filozof ise Rene Descartestır. Descartesa göre beyin somut maddeden oluşmaktadır, zihin ise ruhani bir varlıktır. Birbirlerinden ayrı ama etkileşim halindedirler. Bu adamın bu fikrine düalizm (ikicilik) denmektedir.
Alman düşünür Franz Joseph Gall ise frenoloji (kafatası bilimi) diye bir teori ortaya attı. Bu teoriye göre kafatasının üzerindeki girinti çıkıntılar kişinin yeteneğini kişilik özelliklerini belirlemektedir. Ancak bu teorinin bir geçerliliği kalmamıştır.
İnsan doğası ile ilgili cevaplar ararken bilimsel yöntemlerin kullanılmasında düşünce okulları etkili olmuştur.
Yapısalcılık
Wundta göre psikoloji bilinç kavramına odaklanmalıdır. Bilinç, bireyin öznel deneyimleridir. Wundt buna odaklanırken içgözlem metodunu benimsemiştir. İçgözlem ise kişinin kendi deneyimlerine bakışı demektir. Wundt bilinci incelerken bir bütünü ayırarak incelemiştir.
Gestalt (Hermann Ebbinghaus)
Bilinç kadar incelenmesi gereken bir diğer konu da öğrenme ve hafıza gibi zihinsel süreçlerdir. Hafıza hakkında bilinenlerin temelini bu psikolog oluşturmuştur.
Almancada bütün anlamına gelen Gestalt akımına göre bir deneyimin bütünü, onun parçalarının toplamıyla aynı değildir. Bilinci anlamanın yolu, parçaları değil, tüm deneyimi bir bütün olarak ele almaktan geçer.
Psikanaliz (Freud)
Birgün bazı hastalarının ortak özelliğinin hastalık semptomlarını göstermelerine karşın hastalıklarının hiç fiziksel sebebinin olmamasını farkeden Freud hipnoz gibi metotlarla bu hastalarla görüştü. Onların hastalıklarının sebebinin fiziksel olmadığını bilinçlerinden attıkları problemlerin hastalıkları doğurduğunu ileri sürdü. Psikanaliz bir kişilik teorisi aynı zamanda akıl hastalıkları için seri tedavi yöntemini içermektedir.
İşlevselcilik (William James-G. Stanley Hall)
Jamese göre bilinci kendi başına çalışamayacak parçalara bölmek anlamsızdır. Bunun yerine Darwinin evrim teorisine benzer algıların hafızanın ya da diğer akılsal süreçlerin insanların ortamlarına adapte olmalarını nasıl kolaylaştırdığına odaklanmıştır. Bu akım problem çözme gibi becerileri ele almıştır.
Davranışçılık (John B. Watson-B. F. Skinner)
Bu akım Darwinin fikirlerine dayanır. Watson, psikolojinin en önemli kaynağının gözlemlenebilen davranışlar olduğunu iddia etti. Watsona göre bilinç de bilinçaltı da anlamsızdı. Önemli olan gözlemlenebilen davranışlardı. İnsanların öğrenmeyle çevreye uyum sağladıklarını ileri sürmüştür. Bu akımın diğer öncüsü de B. F Skinnerdır.
Modern Psikoloji
Bilgisayarların gelişmesiyle beyindeki olaylar yeni teknolojilerle izlenmesi mümkün hale gelmiştir. Bu da davranışsal akımın önemini yitirmesine sebep olmuştur. Onun yerini bilişsel psikoloji almıştır. Bu sayede zihinsel süreçleri bilimsel tarafsızlıkla açıklamak daha mümkün hale gelmiştir.