- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 813
-
- MFC Puanı
- 14
Uyku beynin korteks tabakasının orta beyinle iletişim halinde gerçekleştirdiği bir eylemdir. Bu eylemin amacı bilinçdışında birikmiş anı adacıklarına ait boşalımları sağlamak ve adale sisteminin dinlenip yeniden enerji yüklenmesini gerçekleştirmektir.
Ayrıca çok önemli olarak; uykunun öğrenmede ve sorunların çözümünde çok önemli bir süreç olduğunu belirleyen birçok çalışma yayınlanmıştır.
Yani uyku sanıldığı kadar basit bir fizyolojik işlem değildir. İçinde günlük aktivitelerimizden gelen bilgi kırıntıları, geçmişten gelen anı adacıklarının tekrar canlanması, bilinçdışı dürtülerin yansıması ve boşalması gibi birçok psikolojik eylem bir arada gerçekleşmektedir.
Yapılan gönüllü çalışmalarında REM uykusuna ulaşması engellenen deneklerin ciddi sıkıntı ve bunaltılar yaşadığı belirlenmiştir. Yine kendi yaşantımızdan bir gün dahi uyuyamadığımızda ertesi günün çok zor geçirildiğine şahit oluruz.
Uykuya tüm zihinsel süreçlerin dahil olması uyku bozukluklarının düşünsel - duygulanımsal ve davranışsal kökenlere bağlı olduğunu düşündürmektedir. Elbette organik bozuklukların da uyku zorunlarında yeri vardır. Ancak burada soru; uyku bozukluklarının organik durumlardan mı kaynaklandığı, yoksa organik durumların mı psikolojik rahatsızlıklara bağlı olarak ortaya çıktığıdır.
Psikolojik bunaltıların, işle ilgili sorunların, cinsel uyumsuzlukların veya yetersizliklerin neden olduğu uyku bozuklukları kişinin yaşamını bir kısır döngü şeklinde etkiler. Senaslarımızda bu sorunların azaldığı veya kaybolduğu durumlarda kişinin uyku düzeninin normale geldiğini hayretle izliyoruz.
İlginç bir şekilde seanslar sırasında ilk saatlerde kişinin rüya görme konusunda sıkıntı yaşadığını, ancak ilerleyen aşamalarda anı adacıklarının ve dürtülerin kontrolü altında çok canlı ve karmaşık rüyaların gündeme geldiğini izleme imkanım oldu. Bu rüyalar bilinçdışı ve bilinç arasındaki etkileşimin ve değişimin ilerleyişi konusunda çok anlamlı geri bildirimler sağlamaktadır.
Ayrıca çok önemli olarak; uykunun öğrenmede ve sorunların çözümünde çok önemli bir süreç olduğunu belirleyen birçok çalışma yayınlanmıştır.
Yani uyku sanıldığı kadar basit bir fizyolojik işlem değildir. İçinde günlük aktivitelerimizden gelen bilgi kırıntıları, geçmişten gelen anı adacıklarının tekrar canlanması, bilinçdışı dürtülerin yansıması ve boşalması gibi birçok psikolojik eylem bir arada gerçekleşmektedir.
Yapılan gönüllü çalışmalarında REM uykusuna ulaşması engellenen deneklerin ciddi sıkıntı ve bunaltılar yaşadığı belirlenmiştir. Yine kendi yaşantımızdan bir gün dahi uyuyamadığımızda ertesi günün çok zor geçirildiğine şahit oluruz.
Uykuya tüm zihinsel süreçlerin dahil olması uyku bozukluklarının düşünsel - duygulanımsal ve davranışsal kökenlere bağlı olduğunu düşündürmektedir. Elbette organik bozuklukların da uyku zorunlarında yeri vardır. Ancak burada soru; uyku bozukluklarının organik durumlardan mı kaynaklandığı, yoksa organik durumların mı psikolojik rahatsızlıklara bağlı olarak ortaya çıktığıdır.
Psikolojik bunaltıların, işle ilgili sorunların, cinsel uyumsuzlukların veya yetersizliklerin neden olduğu uyku bozuklukları kişinin yaşamını bir kısır döngü şeklinde etkiler. Senaslarımızda bu sorunların azaldığı veya kaybolduğu durumlarda kişinin uyku düzeninin normale geldiğini hayretle izliyoruz.
İlginç bir şekilde seanslar sırasında ilk saatlerde kişinin rüya görme konusunda sıkıntı yaşadığını, ancak ilerleyen aşamalarda anı adacıklarının ve dürtülerin kontrolü altında çok canlı ve karmaşık rüyaların gündeme geldiğini izleme imkanım oldu. Bu rüyalar bilinçdışı ve bilinç arasındaki etkileşimin ve değişimin ilerleyişi konusunda çok anlamlı geri bildirimler sağlamaktadır.