- Konum
- Istanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Kas 2012
-
- Mesajlar
- 852
-
- MFC Puanı
- 66
Hayır, hayır, olduğumu sandığınız yerde, orada değilim ben; burada duruyor ve gülerek size bakıyorum (M. Foucault)
Sakatlık üzerine konuşurken ya da sakatlıkla ilgili bir faaliyette bulunurken, kendisi sakat olsun ya da olmasın, gördüğüm kadarıyla, çoğu kimse herkes engelli adayıdır düsturuyla hareket ediyor. İlk anda ne var bunda diye düşünebilirsiniz, ama ben bu bakışın önemli sorunlar içerdiğini düşünüyorum.
Şöyle ki, Potansiyel engellilik yaklaşımının sorunlu olduğuna dair birbirine bağlı üç temel argümanım var. İlk olarak, bu kavramın sakatlığa negatif anlamlar yükleyen toplumsal kabulleri pekiştirdiğini, hatta bu önkabulleri yarattığını, ve dahası sakatların öteki olarak kodlanmasına zemin hazırladığını düşünüyorum. İkinci olarak, bu yaklaşımın sakatlığı toplumsal bağlamından koparttığını ve Toplumsal Sakatlığın sorunlu sağlamcı kurgular nedeniyle ortaya çıkan bir dışlanmışlık hali olduğu gerçeğini gözden kaçırdığını düşünüyorum. Üçüncü olarak da, sakatlık mevzuunu kişisel trajik hikâyelere ve oradan da kumsala vuran denizyıldızlarını tek tek kurtarmaya çalışan hayırseverliğe bırakan her türlü yaklaşımın, sakatlık eylemciliğini daha en baştan apolitik dibe ittiğini ve dolayısıyla sakat hareketinin gelişmesini de engellediğini düşünüyorum.
Ezbercilik: Talihsiz sakatlar
Benim bedenimden kime ne? tekerlekli sandalye kullanıyor olmamın beni talihsiz bir adam yaptığını nereden çıkartıyorsunuz? Görmüyor ya da işitmiyor olmamın yaşamdan aldığım tadı azalttığını nereden biliyorsunuz? Bir bacağımın diz altından ampute (kesik) olmasının baş edilmesi güç bir hâl olduğunu size kim söyledi? Bu bedene hapsolduğumu mu sanıyorsunuz? Sevgilim olamaz mı, sevemez miyim, bir bedeni canım çekemez mi sizce? Sahi, bunların peşinden koşmaktan sizin kadar tat almadığımı düşünecek kadar ahmak mısınız? Kendinizi mükemmel mi sanıyorsunuz? Farklı bedenlere, hâllere, kimliklere dair ne biliyorsunuz? Bedenimle sorunum olduğunu mu sanıyorsunuz? Sağlamlığınızı önemsediğimi, size öykündüğümü de nereden çıkartıyorsunuz? Benim gibi olmanın korkulacak bir şey olduğu düşüncesi, beni tanımayan sizlerin kafasındaki yanlış bir kurgu olmasın sakın? Hey! Tüm sakatlığımla/endamımla karşınızdayım, bana bakın...
Sorumsuzluk: Trajik yaşamlar
Bakın, ve sağlamcı ahmaklıkla yaratılan bu dünyada bana yaşamı dar ettiğiniz için kendinizi sorgulayın! Her, ama her yer merdivenlerle, erişilmez binalarla, uygunsuz toplu taşıma araçlarıyla dolu olduğu için; kapıdan çıkıp berbere, kasaba, eczaneye, sinemaya, tiyatroya, konsere, müzeye, sanat izlemeye, kahveye, bara, parka, camiye, tuvalete, arkadaşıma vs. gidemediğim, istediğim durakta metrobüsten inemediğim için kötü hissedin. Umursamaz ve tektipleştirici eğitim sisteminin, dışlayıcı istihdam politikalarının, birbirimizden uzak kalmamıza neden olan popüler kültür bombardımanlarının ve içine hapsedildiğimiz sistemin parçası olduğumuz için hep beraber üzülelim. Çocuklarımıza bedenin farklı hallerini, farklı gerçeklikleri, farklı yaşamları, farklı ihtiyaçları öğretmediğimiz için, saygı duymayı ve dayanışmayı anlatmadığımız için utanalım. Yani, sorumluluğu üzerimize alalım.
Hayırseverlik: Engelli kardeşlerimiz
Umarım bunlar size masal gibi gelmiyordur? El birliğiyle yarattığımız yaşam işte bu! Önemli sorunlarımız var; ve bu sorunlar ne beni karga tulumba kucaklayarak merdivenleri çıkartmanızla, ne sandalyeme yapışarak otobüse binmeme yardım etmenizle, ne cebime para, altıma uyduruktan sandalye koymanızla, ne bana şefkat göstermenizle, ne sevgi kelebeği misali üstüme konmanızla, ne de sahile vurmuş denizyıldızı muamelesi yapmanızla düzelir! Sakatlık mevzuu ciddi bir iştir ve gerçek çözümler de ancak politik tavır alışlarla ve mücadelelerle mümkündür.
Başlığa dönecek olursak
İşte, potansiyel eşcinsellik ne kadar anlamlıysa, potansiyel sakatlık da o kadar anlamlıdır! Bir gün kadın olma ihtimalimize karşılık kadın haklarını savunmak ne kadar saçma ise, bir gün sakat olma ihtimaline karşı sakatlara göz kulak olmak da o kadar saçmadır. Başörtüsü takan kadının, hamile kadının, yaşlı adamın, siyah tenli adamın vs. yaşamı ne kadar trajik-değil-se, nasıl ki onların yaşamlarını zorlaştıran şeyler çok büyük oranda toplumsal kurgularsa, sakatların yaşamlarını zorlaştıran, onları dezavantajlı hale getiren şeyler de toplumsal kurgulardır.
Hangimizin yaşamı zorluklardan müstesna? Hepimiz bir şeylerle baş etmeye çalışıyoruz! Bırakalım ne olup ne olmadığımızı, yekten, herkes saygı görmeyi ve keyifli bir yaşam sürmeyi hak ediyor diyelim, korkmadan birbirimize omuz verelim, olsun bitsin!
Sakatlık üzerine konuşurken ya da sakatlıkla ilgili bir faaliyette bulunurken, kendisi sakat olsun ya da olmasın, gördüğüm kadarıyla, çoğu kimse herkes engelli adayıdır düsturuyla hareket ediyor. İlk anda ne var bunda diye düşünebilirsiniz, ama ben bu bakışın önemli sorunlar içerdiğini düşünüyorum.
Şöyle ki, Potansiyel engellilik yaklaşımının sorunlu olduğuna dair birbirine bağlı üç temel argümanım var. İlk olarak, bu kavramın sakatlığa negatif anlamlar yükleyen toplumsal kabulleri pekiştirdiğini, hatta bu önkabulleri yarattığını, ve dahası sakatların öteki olarak kodlanmasına zemin hazırladığını düşünüyorum. İkinci olarak, bu yaklaşımın sakatlığı toplumsal bağlamından koparttığını ve Toplumsal Sakatlığın sorunlu sağlamcı kurgular nedeniyle ortaya çıkan bir dışlanmışlık hali olduğu gerçeğini gözden kaçırdığını düşünüyorum. Üçüncü olarak da, sakatlık mevzuunu kişisel trajik hikâyelere ve oradan da kumsala vuran denizyıldızlarını tek tek kurtarmaya çalışan hayırseverliğe bırakan her türlü yaklaşımın, sakatlık eylemciliğini daha en baştan apolitik dibe ittiğini ve dolayısıyla sakat hareketinin gelişmesini de engellediğini düşünüyorum.
Ezbercilik: Talihsiz sakatlar
Benim bedenimden kime ne? tekerlekli sandalye kullanıyor olmamın beni talihsiz bir adam yaptığını nereden çıkartıyorsunuz? Görmüyor ya da işitmiyor olmamın yaşamdan aldığım tadı azalttığını nereden biliyorsunuz? Bir bacağımın diz altından ampute (kesik) olmasının baş edilmesi güç bir hâl olduğunu size kim söyledi? Bu bedene hapsolduğumu mu sanıyorsunuz? Sevgilim olamaz mı, sevemez miyim, bir bedeni canım çekemez mi sizce? Sahi, bunların peşinden koşmaktan sizin kadar tat almadığımı düşünecek kadar ahmak mısınız? Kendinizi mükemmel mi sanıyorsunuz? Farklı bedenlere, hâllere, kimliklere dair ne biliyorsunuz? Bedenimle sorunum olduğunu mu sanıyorsunuz? Sağlamlığınızı önemsediğimi, size öykündüğümü de nereden çıkartıyorsunuz? Benim gibi olmanın korkulacak bir şey olduğu düşüncesi, beni tanımayan sizlerin kafasındaki yanlış bir kurgu olmasın sakın? Hey! Tüm sakatlığımla/endamımla karşınızdayım, bana bakın...
Sorumsuzluk: Trajik yaşamlar
Bakın, ve sağlamcı ahmaklıkla yaratılan bu dünyada bana yaşamı dar ettiğiniz için kendinizi sorgulayın! Her, ama her yer merdivenlerle, erişilmez binalarla, uygunsuz toplu taşıma araçlarıyla dolu olduğu için; kapıdan çıkıp berbere, kasaba, eczaneye, sinemaya, tiyatroya, konsere, müzeye, sanat izlemeye, kahveye, bara, parka, camiye, tuvalete, arkadaşıma vs. gidemediğim, istediğim durakta metrobüsten inemediğim için kötü hissedin. Umursamaz ve tektipleştirici eğitim sisteminin, dışlayıcı istihdam politikalarının, birbirimizden uzak kalmamıza neden olan popüler kültür bombardımanlarının ve içine hapsedildiğimiz sistemin parçası olduğumuz için hep beraber üzülelim. Çocuklarımıza bedenin farklı hallerini, farklı gerçeklikleri, farklı yaşamları, farklı ihtiyaçları öğretmediğimiz için, saygı duymayı ve dayanışmayı anlatmadığımız için utanalım. Yani, sorumluluğu üzerimize alalım.
Hayırseverlik: Engelli kardeşlerimiz
Umarım bunlar size masal gibi gelmiyordur? El birliğiyle yarattığımız yaşam işte bu! Önemli sorunlarımız var; ve bu sorunlar ne beni karga tulumba kucaklayarak merdivenleri çıkartmanızla, ne sandalyeme yapışarak otobüse binmeme yardım etmenizle, ne cebime para, altıma uyduruktan sandalye koymanızla, ne bana şefkat göstermenizle, ne sevgi kelebeği misali üstüme konmanızla, ne de sahile vurmuş denizyıldızı muamelesi yapmanızla düzelir! Sakatlık mevzuu ciddi bir iştir ve gerçek çözümler de ancak politik tavır alışlarla ve mücadelelerle mümkündür.
Başlığa dönecek olursak
İşte, potansiyel eşcinsellik ne kadar anlamlıysa, potansiyel sakatlık da o kadar anlamlıdır! Bir gün kadın olma ihtimalimize karşılık kadın haklarını savunmak ne kadar saçma ise, bir gün sakat olma ihtimaline karşı sakatlara göz kulak olmak da o kadar saçmadır. Başörtüsü takan kadının, hamile kadının, yaşlı adamın, siyah tenli adamın vs. yaşamı ne kadar trajik-değil-se, nasıl ki onların yaşamlarını zorlaştıran şeyler çok büyük oranda toplumsal kurgularsa, sakatların yaşamlarını zorlaştıran, onları dezavantajlı hale getiren şeyler de toplumsal kurgulardır.
Hangimizin yaşamı zorluklardan müstesna? Hepimiz bir şeylerle baş etmeye çalışıyoruz! Bırakalım ne olup ne olmadığımızı, yekten, herkes saygı görmeyi ve keyifli bir yaşam sürmeyi hak ediyor diyelim, korkmadan birbirimize omuz verelim, olsun bitsin!