Pers devletinde purim mucizesi
MUSEVİLİK VE YAHUDİ TARİHİ
PERS DEVLETİNDE PURİM MUCİZESİ
Darius yönetimindeki Medes ordularıyla, Sirüs yönetimindeki Pers orduları, Babile girmiş ve imparatorluğu ele geçirmişlerdir. Babil İmparatorluğu yok olup Pers yönetimi altına girmiştir. O zamanlar dünyanın bu bölümünde neler olduğuna bir bakalım. İlk önce Asur, sonra Babil, en sonunda da Persler Bunların hepsi büyük Mezopotamya imparatorluklarıydı ve artarda Yahudi insanlarla ilişki içine girmişlerdi. MÖ.375te Kral Sirüs, yok olan Babil İmparatorluğu zamanında ana vatanlarından sürülen insanların tekrardan eski topraklarına geri dönebileceklerine izin veren bir ferman çıkartmıştı. Bu fermanın bir kopyası şu an İngiliz Müzesinde bulunmaktadır. Burada özellikle Yahudilerin adı geçmese de, Ezranın kitabından öğrendiğimize göre bu fermandan Yahudiler de yararlanmışıtır: Pers Kralı Sirüsün ilk yılında , Allahın Yeremya yoluyla duyurduğu kehaneti sonucunda , Allah Sirüsün ruhunu yükseltmiş ve tüm krallığında geçerli olacak ,hem sözlü hem yazılı bir karar açıklamasını sağlamıştır: Pers Kralı Sirüs şöyle dedi: Dünyadaki tüm topraklara sahip olan Allah , Cennetin Allahı , bana Yeruşalayimde bir tapınak inşa etmemi emretti, Yeuda topraklarında Onun halkı olan sizler, Yeruşalayime dönüp , Yeudada Kutsal Tapınağı inşa edin ( Ezra 1: 3 ) EVE DÖNÜŞ Yahudilerin sevinçten dört köşe olup , hemen toparlanıp yola çıktığını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat olaylar böyle gelişmemiştir. İmparatorlukta yaşayan yaklaşık 1 milyon Yahudiden sadece 42,000i geri dönmüş. Yani 70 yıl önce sürülenlerin ancak %5 i geri dönmüş, %95i yaşadıkları yerde kalmıştır. Aynı olay 1948 yılında İsrael Devleti kurulduğunda da yaşanmıştır. O zamanlar dünyada 12 milyon Yahudi yaşamaktaydı ve sadece 600.000 ,kişi yani % 5i İsraele gitti. Geri kalan % 95i sürgünde kalmayı tercih ettiler. Neden? Bu sorunun cevabı MÖ 370te de, 1948de de , günümüzde de aynıdır. Diaspora güzeldir.Bu davranış Yahudi tarihinde sürekli tekrar etmiştir. Yahudi tarihinde sıkça rastladığımız bir durum vardır: Yahudiler Diasporada ne kadar yükselirlerse, sonunda o kadar aşağı düşerler. Yahudiler, Diasporayı ne kadar güzel ve rahat görürlerse, Diasporadan Yahudilere gelen tepki o kadar fazla ve ağır olur. Bu duruma Mısırda rastlarız. Yahudiler Mısıra davet edilir., Oraya yerleşirler, zengin olurlar, ve sonradan neler olduğuna bir bakın: Köle olurlar! Aynı durumu İspanyada da görüyoruz,sonuçlarıyla Almanyada da karşılaşıyoruz. Bir zamanlar sevdikleri ve hoş karşılandıkları yerlerde Yahudiler, hep felaketlerle karşılaşmışlardır. MÖ 370 yılında Yeruşalayime dönen 42,000 Yahudi, hemen Yeruşalayimi yeniden inşa etmeye başladılar. Tabii ki yaptıkları ilk iş, Tapınakı yeniden inşa etmek olmuştu, çünkü bir Yahudi , dua edecek Tapınakı olmadan tam bir Yahudi hayatı yaşayamaz. Yahudileri hiçbir zaman sevmemiş ve bu yeni karardan da son derece rahatsız olan Samaritanlar, Pers Devletine bir mesaj göndermiştir. Yahudilerin inşa etmelerine yasak getirilmesini istemişler , aksi durumda Tapınağı inşa ettikten sonra ayaklanacaklarını iddia etmişlerdir. Ve, bu tehditler sonucunda, Pers Devleti inşa etme iznini dondurur. 18 yıl boyunca hiçbir yapıma izin verilmez. Ve Esterin kitabıyla ilgili Purim hikayesi de bu arada yaşanır... BU ARADA, PERS DEVLETİNDE Pers Devletinde, Sirüsün yerine yeni bir kral geçer. Adı Ahaşveroştur ve Pers işgalinde Belshazzar ın kraliyet sarayındaki kan banyosundan kurtulan Vaşti ile evlidir. ( Bkz: bölüm 23 ) Ahaşveroş, birkaç yıl evvel, Belshazzarın yaptığı gibi bir ziyafet düzenler. Ahaşveroş da , Belshazzar gibi hesaplamalar yapıyordu ve Yeremyaın kehanetindeki ,Yahudilerin , İsrael topraklarına yeniden hakim olmaları için geçmesi gereken 70 yıllık sürenin sona erdiğine karar vermişti... ( Aslında, Yeremya , kehanetinde 70 yıldan daha farklı şekillerde bahsetmektedir. Bir tanesinde Allah Yeruşalayimi hatırlayacak , birinde de kurtaracaktır. Yeudanın alınışından itibaren sayılan ilk 70 senenin sonunda, Yahudilere Yeruşalyime geri dönüş izni verilmişti. 1. Tapınakın yıkılışından itibaren sayılan İkinci 70 sene ise henüz dolmamıştı ve 2. Tapınak inşa edildiği zaman sürenin dolmasına 14 sene daha vardı. ) Bu ziyafete, Ahaşveroş Yahudileri de davet eder ve Yahudiler de kendi sonlarını kutlamak için bu ziyafete gelirler ! Bu olay, Diasporada Pers Devletinde yaşayan Yahudilerin ne durumda olduklarını iyi bir şekilde gösteriyor Yıllar öce, Babil nehirlerinin kıyısında oturup ağladım diyen Yahudiler, gittikçe sürgün yaşamının rahatına alışmışlar,ve putperest dünyanın zevk ve mutluluklarına kendilerini kaptırmaya başlamışlardı. Bu yaşama katılmak için içlerinde öyle bir arzu duyuyorlardı ki, Yahudiler, kendilerini aşağılık bir duruma bile getirmekten bile çekinmiyorlardı. Ahaşveroş, içip sarhoş olduktan sonra, kraliçe Vaştinin çıplak olarak konuklar önüne çıkmasını ister. Vaşti, bu isteği reddeder, Ahaşveroş da onu öldürtür. Kraliçesiz kalan kral, tüm görevlilerini ülkenin dört bir yanında gönderir ve kendisine uygun kadınların araştırılmasını ister. Ester in de sarayla ilgisi böyle başlamıştır. Kimse onun Yahudi olduğunu bilmez, dayısı Mordehay, Estere kimliğini gizli tutmasını söylemiştir. Kral, Estere aşık olur , ve saraya çağrılan tüm kadınlar arasında Ester, kraliçe olarak seçilir. ( Esterin kitabı, en iyi ,Talmud un Tractate megila yorumlarıyla okunur çünkü hikayede birçok olağanüstü ayrıntı gizlidir ve bu ayrıntılar basit okuma sırasında okunmaz. Fakat bu ayrıntılardan, bu dizinin kaps***** girmediğinden .bahsedilmeyecektir. ) AMALEK SOYUNDAN HAMAN Ahaşveroşun en yüksek yardımcısı, Aman HaAgagi adında bir adamdı. Bu isim size bir yerlerde tanıdık geliyorsa haklısınız. Agagi, Amalek ulusunun kralıydı ve Kral Şaul, emredildiği gibi onu öldürmeyi ihmal etmişti. Aman, Amalek soyundan geliyordu ve Yahudilere karşı patalojik bir nefret besliyordu. ( Amalek ideolojisi hakkında daha ayrıntılı bilgi için 16. Bölüme bakabilirsiniz) Çeşitli olaylar sonunda, Aman, İbrani takvimine göre 13 Adarda bütün Yahudilerin yok edilmesini emreden bir fermanı krala kabul ettirmeye çalıştı. Ve katliamın gününe de ilginç bir yöntemle karar vermişti. Haman purim denilen zarları atarak bu güne karar verdi. Neden? Amalek düşüncesine göre her olay rastlantısal biçimde belirlenir her şey şans eseri gerçekleşir. Bu olayları yürüten bir tanrı yoktur. Tanrı da gerçeğin tamamen reddidir. Purim , Şans adı verilen bu bayram da aslında hiçbir şeyin şans eseri olmadığını bizlere gösterir. Aman zarları atıp konuşmaya başladığı andan itibaren , her şey onu açısından tam tersine dönmeye başlamıştır bile. Kraldan onurlandırma bekleyen Aman kendisini, birdenbire ,düşündüğü tüm onurlandırmaları ,düşmanı Mordehaya yaparken bulur. Kralın yanında, kraliçenin ziyafetine davet edilen ve gururla dolan Aman , burada sadece kraliçenin de bir Yahudi olduğunu öğrenecektir. Ve şimdi de, geri kalan Yahudiler le birlikte , kraliçeyi de öldürmeye teşebbüs etmekle suçlanacaktır. Kraliçenin yatağına atlayıp yalvar yakar merhamet dileyen Aman, bu hareketinden dolayı tecavüze yeltenmekle de suçlanacaktır. İşler, Aman için daha kötü gidemez fakat Aman ı asıl yok eden olay şimdi gerçekleşecektir: Mordehay için darağaçları hazırlatan Aman, kendi yaptırdığı darağacında ölüme mahkum edilecektir. Ve dünyadan silip atmak istediği Yahudiler, öldürülmek yerine, onlara tehdit oluşturan düşmanlarının ortadan kaldırılışını izleyeceklerdir. Esterin kitabında bu hikaye hakkındaki en ilgi çekici nokta, tüm hikaye boyunca Allahın adının bir kez bile belirtilmemiş olmasıdır. Buradan öğreniyoruz ki , 2. Bet-Amikdaşın yıkılışından sonra Allah, kendini saklamıştır, fakat bizler tarihsel olaylarda Onun varlığını , Yahudilerin hayatta kalması için gerçekleştirdiği ,birbiri ardına gelen mucizelerden anlayabiliyoruz , ve böylece İsrael ulusunun sonsuz ulus olacağına dair verdiği sözü tuttuğunu görebiliyoruz. Talmuddan , bu olayların yaşanacağını Devarim kitabının söylediğini öğreniyoruz: O gün yüzümü saklayacağım ( Devarim, 31:18 ) Saklamak anl***** gelen İbranice sözcük, Hester Ester ismiyle aynı kökten geldiğinden bu olayları hatırlayarak okunur. ALLAHIN SAKLI YÜZÜ Birinci Bet-Amikdaş zamanında, Allahın varlığını açıkça görebilirdiniz. Allahı Yeruşalayimde hissedebilirdiniz. Allah, aslında her zaman buradadır fakat Bet-Amikdaşın yıkılışından beri , insanların içindeki manevi duygular zayıflamıştı ve bu zamandan sonra Yahudilerin Allahla ilişkileri daha dolaylı bir hale gelmişti. Bu zamandan itibaren, Allah, daha önce olduğu gibi kendini tarih sahnesinde açıkça göstermeyecektir. Tabii ki Allah her zaman oradadır. O , her şeyi yerli yerine koyan sahne arkasındaki düzenleyicidir. Esterin kitabında da Allahı hastalığa nasıl hemen çare getirdiğini görebiliyoruz. Her şey bir felakete doğru giderken, en sonunda Yahudiler kurtulmuş ve geriye dönüp baktıklarında yaşadıklarının ne kadar olağanüstü olduğunu fark etmişlerdir. Bu Purimde herkesin sarhoş olup, Kutsanmış Mordehay ile Lanetlenmiş Aman arasındaki farkı anlayamayacak hale gelmelerinin sebebidir. En kötü olayların bile aslında Allahın isteği olduğunu bize gösterir.Herşey göründüğü gibi değildir, ve bu da Purimde maske giymemizin nedenini açıklar. İbranicede Purimi en iyi nitelendiren sözcük, hikayede tersine dönmüş anlamındaki venahafoh hudur. Şans eseri kötü gözüken olaylar, aslında Yahudilerin iyiliği için tasarlanmışlardır. Hiçbirşey kaza sonucu gerçekleşmemiştir, aksine herbiri bir tasarımın parçasıdır. Hikaye, aslında Yahudi tarihini de özetler. Tıpkı Purim hikayesinde olduğu gibi, her şey olup bittikten sonra, geriye dönüp bakarız ve olayların nasıl yerli yerine oturduğunu fark ederiz. Hiçbirşey şansa bağlı değildir. Allah , Yahudilere yardım etmek ve bu dünyadaki görevlerini başarıyla gerçekleştirmelerini sağlamak için , en kötü durumda bile , olayların Yahudilerin lehine işlemesini sağlayacaktır. Yahudilerin bundan sonraki görevi Bet-Amikdaşı yeniden inşaa etmektir. Ahaşveroştan sonra, Pers kralı 2. Darius olur. Onun Esterin oğlu olduğuna inanılır ve Darius, Sirüs zamanında Yahudilerin başladıkları işi bitirmelerine izin verir. Bu , Yahudilerin tarihlerindeki çok özel dönemlerden biri olan , 2. Bet-Amikdaşı tamamladıkları zamandır.
MUSEVİLİK VE YAHUDİ TARİHİ
PERS DEVLETİNDE PURİM MUCİZESİ
Darius yönetimindeki Medes ordularıyla, Sirüs yönetimindeki Pers orduları, Babile girmiş ve imparatorluğu ele geçirmişlerdir. Babil İmparatorluğu yok olup Pers yönetimi altına girmiştir. O zamanlar dünyanın bu bölümünde neler olduğuna bir bakalım. İlk önce Asur, sonra Babil, en sonunda da Persler Bunların hepsi büyük Mezopotamya imparatorluklarıydı ve artarda Yahudi insanlarla ilişki içine girmişlerdi. MÖ.375te Kral Sirüs, yok olan Babil İmparatorluğu zamanında ana vatanlarından sürülen insanların tekrardan eski topraklarına geri dönebileceklerine izin veren bir ferman çıkartmıştı. Bu fermanın bir kopyası şu an İngiliz Müzesinde bulunmaktadır. Burada özellikle Yahudilerin adı geçmese de, Ezranın kitabından öğrendiğimize göre bu fermandan Yahudiler de yararlanmışıtır: Pers Kralı Sirüsün ilk yılında , Allahın Yeremya yoluyla duyurduğu kehaneti sonucunda , Allah Sirüsün ruhunu yükseltmiş ve tüm krallığında geçerli olacak ,hem sözlü hem yazılı bir karar açıklamasını sağlamıştır: Pers Kralı Sirüs şöyle dedi: Dünyadaki tüm topraklara sahip olan Allah , Cennetin Allahı , bana Yeruşalayimde bir tapınak inşa etmemi emretti, Yeuda topraklarında Onun halkı olan sizler, Yeruşalayime dönüp , Yeudada Kutsal Tapınağı inşa edin ( Ezra 1: 3 ) EVE DÖNÜŞ Yahudilerin sevinçten dört köşe olup , hemen toparlanıp yola çıktığını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat olaylar böyle gelişmemiştir. İmparatorlukta yaşayan yaklaşık 1 milyon Yahudiden sadece 42,000i geri dönmüş. Yani 70 yıl önce sürülenlerin ancak %5 i geri dönmüş, %95i yaşadıkları yerde kalmıştır. Aynı olay 1948 yılında İsrael Devleti kurulduğunda da yaşanmıştır. O zamanlar dünyada 12 milyon Yahudi yaşamaktaydı ve sadece 600.000 ,kişi yani % 5i İsraele gitti. Geri kalan % 95i sürgünde kalmayı tercih ettiler. Neden? Bu sorunun cevabı MÖ 370te de, 1948de de , günümüzde de aynıdır. Diaspora güzeldir.Bu davranış Yahudi tarihinde sürekli tekrar etmiştir. Yahudi tarihinde sıkça rastladığımız bir durum vardır: Yahudiler Diasporada ne kadar yükselirlerse, sonunda o kadar aşağı düşerler. Yahudiler, Diasporayı ne kadar güzel ve rahat görürlerse, Diasporadan Yahudilere gelen tepki o kadar fazla ve ağır olur. Bu duruma Mısırda rastlarız. Yahudiler Mısıra davet edilir., Oraya yerleşirler, zengin olurlar, ve sonradan neler olduğuna bir bakın: Köle olurlar! Aynı durumu İspanyada da görüyoruz,sonuçlarıyla Almanyada da karşılaşıyoruz. Bir zamanlar sevdikleri ve hoş karşılandıkları yerlerde Yahudiler, hep felaketlerle karşılaşmışlardır. MÖ 370 yılında Yeruşalayime dönen 42,000 Yahudi, hemen Yeruşalayimi yeniden inşa etmeye başladılar. Tabii ki yaptıkları ilk iş, Tapınakı yeniden inşa etmek olmuştu, çünkü bir Yahudi , dua edecek Tapınakı olmadan tam bir Yahudi hayatı yaşayamaz. Yahudileri hiçbir zaman sevmemiş ve bu yeni karardan da son derece rahatsız olan Samaritanlar, Pers Devletine bir mesaj göndermiştir. Yahudilerin inşa etmelerine yasak getirilmesini istemişler , aksi durumda Tapınağı inşa ettikten sonra ayaklanacaklarını iddia etmişlerdir. Ve, bu tehditler sonucunda, Pers Devleti inşa etme iznini dondurur. 18 yıl boyunca hiçbir yapıma izin verilmez. Ve Esterin kitabıyla ilgili Purim hikayesi de bu arada yaşanır... BU ARADA, PERS DEVLETİNDE Pers Devletinde, Sirüsün yerine yeni bir kral geçer. Adı Ahaşveroştur ve Pers işgalinde Belshazzar ın kraliyet sarayındaki kan banyosundan kurtulan Vaşti ile evlidir. ( Bkz: bölüm 23 ) Ahaşveroş, birkaç yıl evvel, Belshazzarın yaptığı gibi bir ziyafet düzenler. Ahaşveroş da , Belshazzar gibi hesaplamalar yapıyordu ve Yeremyaın kehanetindeki ,Yahudilerin , İsrael topraklarına yeniden hakim olmaları için geçmesi gereken 70 yıllık sürenin sona erdiğine karar vermişti... ( Aslında, Yeremya , kehanetinde 70 yıldan daha farklı şekillerde bahsetmektedir. Bir tanesinde Allah Yeruşalayimi hatırlayacak , birinde de kurtaracaktır. Yeudanın alınışından itibaren sayılan ilk 70 senenin sonunda, Yahudilere Yeruşalyime geri dönüş izni verilmişti. 1. Tapınakın yıkılışından itibaren sayılan İkinci 70 sene ise henüz dolmamıştı ve 2. Tapınak inşa edildiği zaman sürenin dolmasına 14 sene daha vardı. ) Bu ziyafete, Ahaşveroş Yahudileri de davet eder ve Yahudiler de kendi sonlarını kutlamak için bu ziyafete gelirler ! Bu olay, Diasporada Pers Devletinde yaşayan Yahudilerin ne durumda olduklarını iyi bir şekilde gösteriyor Yıllar öce, Babil nehirlerinin kıyısında oturup ağladım diyen Yahudiler, gittikçe sürgün yaşamının rahatına alışmışlar,ve putperest dünyanın zevk ve mutluluklarına kendilerini kaptırmaya başlamışlardı. Bu yaşama katılmak için içlerinde öyle bir arzu duyuyorlardı ki, Yahudiler, kendilerini aşağılık bir duruma bile getirmekten bile çekinmiyorlardı. Ahaşveroş, içip sarhoş olduktan sonra, kraliçe Vaştinin çıplak olarak konuklar önüne çıkmasını ister. Vaşti, bu isteği reddeder, Ahaşveroş da onu öldürtür. Kraliçesiz kalan kral, tüm görevlilerini ülkenin dört bir yanında gönderir ve kendisine uygun kadınların araştırılmasını ister. Ester in de sarayla ilgisi böyle başlamıştır. Kimse onun Yahudi olduğunu bilmez, dayısı Mordehay, Estere kimliğini gizli tutmasını söylemiştir. Kral, Estere aşık olur , ve saraya çağrılan tüm kadınlar arasında Ester, kraliçe olarak seçilir. ( Esterin kitabı, en iyi ,Talmud un Tractate megila yorumlarıyla okunur çünkü hikayede birçok olağanüstü ayrıntı gizlidir ve bu ayrıntılar basit okuma sırasında okunmaz. Fakat bu ayrıntılardan, bu dizinin kaps***** girmediğinden .bahsedilmeyecektir. ) AMALEK SOYUNDAN HAMAN Ahaşveroşun en yüksek yardımcısı, Aman HaAgagi adında bir adamdı. Bu isim size bir yerlerde tanıdık geliyorsa haklısınız. Agagi, Amalek ulusunun kralıydı ve Kral Şaul, emredildiği gibi onu öldürmeyi ihmal etmişti. Aman, Amalek soyundan geliyordu ve Yahudilere karşı patalojik bir nefret besliyordu. ( Amalek ideolojisi hakkında daha ayrıntılı bilgi için 16. Bölüme bakabilirsiniz) Çeşitli olaylar sonunda, Aman, İbrani takvimine göre 13 Adarda bütün Yahudilerin yok edilmesini emreden bir fermanı krala kabul ettirmeye çalıştı. Ve katliamın gününe de ilginç bir yöntemle karar vermişti. Haman purim denilen zarları atarak bu güne karar verdi. Neden? Amalek düşüncesine göre her olay rastlantısal biçimde belirlenir her şey şans eseri gerçekleşir. Bu olayları yürüten bir tanrı yoktur. Tanrı da gerçeğin tamamen reddidir. Purim , Şans adı verilen bu bayram da aslında hiçbir şeyin şans eseri olmadığını bizlere gösterir. Aman zarları atıp konuşmaya başladığı andan itibaren , her şey onu açısından tam tersine dönmeye başlamıştır bile. Kraldan onurlandırma bekleyen Aman kendisini, birdenbire ,düşündüğü tüm onurlandırmaları ,düşmanı Mordehaya yaparken bulur. Kralın yanında, kraliçenin ziyafetine davet edilen ve gururla dolan Aman , burada sadece kraliçenin de bir Yahudi olduğunu öğrenecektir. Ve şimdi de, geri kalan Yahudiler le birlikte , kraliçeyi de öldürmeye teşebbüs etmekle suçlanacaktır. Kraliçenin yatağına atlayıp yalvar yakar merhamet dileyen Aman, bu hareketinden dolayı tecavüze yeltenmekle de suçlanacaktır. İşler, Aman için daha kötü gidemez fakat Aman ı asıl yok eden olay şimdi gerçekleşecektir: Mordehay için darağaçları hazırlatan Aman, kendi yaptırdığı darağacında ölüme mahkum edilecektir. Ve dünyadan silip atmak istediği Yahudiler, öldürülmek yerine, onlara tehdit oluşturan düşmanlarının ortadan kaldırılışını izleyeceklerdir. Esterin kitabında bu hikaye hakkındaki en ilgi çekici nokta, tüm hikaye boyunca Allahın adının bir kez bile belirtilmemiş olmasıdır. Buradan öğreniyoruz ki , 2. Bet-Amikdaşın yıkılışından sonra Allah, kendini saklamıştır, fakat bizler tarihsel olaylarda Onun varlığını , Yahudilerin hayatta kalması için gerçekleştirdiği ,birbiri ardına gelen mucizelerden anlayabiliyoruz , ve böylece İsrael ulusunun sonsuz ulus olacağına dair verdiği sözü tuttuğunu görebiliyoruz. Talmuddan , bu olayların yaşanacağını Devarim kitabının söylediğini öğreniyoruz: O gün yüzümü saklayacağım ( Devarim, 31:18 ) Saklamak anl***** gelen İbranice sözcük, Hester Ester ismiyle aynı kökten geldiğinden bu olayları hatırlayarak okunur. ALLAHIN SAKLI YÜZÜ Birinci Bet-Amikdaş zamanında, Allahın varlığını açıkça görebilirdiniz. Allahı Yeruşalayimde hissedebilirdiniz. Allah, aslında her zaman buradadır fakat Bet-Amikdaşın yıkılışından beri , insanların içindeki manevi duygular zayıflamıştı ve bu zamandan sonra Yahudilerin Allahla ilişkileri daha dolaylı bir hale gelmişti. Bu zamandan itibaren, Allah, daha önce olduğu gibi kendini tarih sahnesinde açıkça göstermeyecektir. Tabii ki Allah her zaman oradadır. O , her şeyi yerli yerine koyan sahne arkasındaki düzenleyicidir. Esterin kitabında da Allahı hastalığa nasıl hemen çare getirdiğini görebiliyoruz. Her şey bir felakete doğru giderken, en sonunda Yahudiler kurtulmuş ve geriye dönüp baktıklarında yaşadıklarının ne kadar olağanüstü olduğunu fark etmişlerdir. Bu Purimde herkesin sarhoş olup, Kutsanmış Mordehay ile Lanetlenmiş Aman arasındaki farkı anlayamayacak hale gelmelerinin sebebidir. En kötü olayların bile aslında Allahın isteği olduğunu bize gösterir.Herşey göründüğü gibi değildir, ve bu da Purimde maske giymemizin nedenini açıklar. İbranicede Purimi en iyi nitelendiren sözcük, hikayede tersine dönmüş anlamındaki venahafoh hudur. Şans eseri kötü gözüken olaylar, aslında Yahudilerin iyiliği için tasarlanmışlardır. Hiçbirşey kaza sonucu gerçekleşmemiştir, aksine herbiri bir tasarımın parçasıdır. Hikaye, aslında Yahudi tarihini de özetler. Tıpkı Purim hikayesinde olduğu gibi, her şey olup bittikten sonra, geriye dönüp bakarız ve olayların nasıl yerli yerine oturduğunu fark ederiz. Hiçbirşey şansa bağlı değildir. Allah , Yahudilere yardım etmek ve bu dünyadaki görevlerini başarıyla gerçekleştirmelerini sağlamak için , en kötü durumda bile , olayların Yahudilerin lehine işlemesini sağlayacaktır. Yahudilerin bundan sonraki görevi Bet-Amikdaşı yeniden inşaa etmektir. Ahaşveroştan sonra, Pers kralı 2. Darius olur. Onun Esterin oğlu olduğuna inanılır ve Darius, Sirüs zamanında Yahudilerin başladıkları işi bitirmelerine izin verir. Bu , Yahudilerin tarihlerindeki çok özel dönemlerden biri olan , 2. Bet-Amikdaşı tamamladıkları zamandır.