Payıma düşen her şeyi erteledim. Ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu. Su olsan dokunduğumda bozulurdun, bozulmayan bir şeydin
Gidilecek bir yer olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir şeydin
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep; dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen.
Payıma düşen her şeyi erteledim. Ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu. Su olsan dokunduğumda bozulurdun, bozulmayan bir şeydin
Gidilecek bir yer olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir şeydin
Uykuda görülecek bir rüya olsa uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir şeydin
Simsiyah saçların olsun istiyorum, ama bahtın değil
O gün seni gözlerinden, Anafatmadan, üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem, aklına ırmaklar gelir. Düşün ki yılan dağından aşağı iniyoruz ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış, onu söylüyoruz. Öyle bir şeysin sen
Seni düşündükçe yoruluyorum desem dünyanın en büyük yalanı olur.
Yalanım yok
Bugünden yarına ne kalır bilmem, ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi
Yaşadıklarımız azdı, zamana sığmadık yaşamak isterken her şeyi. Bu gün şarkı söylüyorsam, o gün şarkı değil, şarkı gibi seni yaşamak isterim.
Halkıma benziyordun, bir yanın göç, bir yanın toprak kokuyordu hep. Gezmediğim yerin kalmadı, bazen yasaklandın bana, bazen suç gibi boynumda taşıdım seni. Yedi telli sazımla bile tam anlatamadım. Sen bir uçurum gülüydün, ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm. Yasaların bile tanımlayamadığı bir şeydin sen. Haritalara sığmazdın, her ülkede bir başka gülüyordun, uzundun, inceydin, dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım. Bana hep kendimi hatırlatan bir şeysin sen
Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin sen
Dağları delmiyorum, inmek istiyorum oralardan. Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, günaydın der gibi sokağa fırlamak ve şarkı söylemek istiyorum sana.
Adına aşk diyorlar, gelecek diyorlar
Bana yetmiyor. Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum. Bir başka dilden seviyorum, kırmızıdan daha uzundur
Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak, kim ne derse desin geri dönecek yerim yok, bir kentin ortasında çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni.
Bu bir suç duyurusudur, kendimi ihbar ediyorum