-
- Üyelik Tarihi
- 12 Kas 2020
-
- Mesajlar
- 2,474
-
- MFC Puanı
- 29,290
Osmanlı padişahı III. Ahmed'in tahttan inmesi ile sonuçlanan 1730 Patrona Halil İsyanı'nın önderi olan Yeniçeri askeridir. Bu ayaklanmayla birlikte Lale Devri son bulmuştur.
Arnavut kökenli olan Horpeşteli (bugün Orestida kasabası) Halil, Leventlik ve Rumeli'de yeniçerilik yapmıştı ve yakın hemşehrileri arasında "Patrona" lakabıyla anılmaktaydı. Patrona Osmanlı donanmasında gemilerin ikincisine verilen isimdir. Donanmada Kaptan-ı Derya'nın kullandığı gemiye Kapudane, ikinci gemiye Patrona, üçüncü gemiye Riyale denilirdi. Patrona Halil Patrona gemisinde bir süre Leventlik yaptığı için bu lakapla anılmıştır. İstanbul'da bir hamam tellaklığı veya esnaflık yaptığı da söylenmiştir. İstanbul meyhanelerine devam ettiği, devamlı alkol aldığı ve ihtilal yandaşlarını da bu meyhanelerde tanıdığı bilinmektedir. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın zevk ve sefaya düşkünlüğünün yanı sıra Yeniçerilerinin uzun süredir maaş alamaması ordu içerisinde huzursuzluğa neden olmuştu. "Şeriatın gereğini yerine getirmek" gerekçesi ile başlatılan bu isyanda, ekonominin bozulması, vergi yükünün artması, 12 senedir sadarette bulunan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın kadrolaşması ve buna karşı oluşan muhalif kadrolar, çoğunlukla laik eksene kayan yenilikler, 1730 İran seferinin bir türlü gerçekleşememesi ve alınan şehirlerin İranlılara satıldığı gibi rivayetlerin de katkısı vardır. Patrona Halil kendini ayaklanmaya elebaşılık etmeye kışkırtanların telkinleri ile öncelikle esnafı etkileyerek kepenk kapamalarını sağlamış, daha sonra yanına çektiği yeniçeriler ve bir kısım halkın da katılımı ile 28 Eylül 1730 daha sonra kendi adını alacak olan Patrona Halil İsyanı'nı başlatmıştır.
İsyanın planlanması ve isyan sonrasında aktif görevlerde bulunan Patrona, İstanbul'daki asayişin iyice bozulması, zulmün artması sonucu, yeni padişah I. Mahmud'un gönderdiği Şeyhülislam tarafından diğer asi liderler ile beraber " Dağılmaları yoksa akıbetlerinin kötü olacağı" konusunda uyarıldı. Toplanan liderler kendilerine bir Hüccet (senet/af senedi; yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklarına dair devlet garantisi) istediler. Bunun üzerine İstanbul uleması, Sadrazam ve ilgili devlet ricalinin hazırladığı hüccet, I. Mahmut'a götürüldü ve o da "Ellerine verilen hüccet-i şer'iye gereği amel oluna" şeklinde bir Hatt-ı hümâyun yazdı. Ancak buna rağmen isyancılar devlet işlerine karışmaya, kargaşayı sürdürmeye devam edince devlet, Patrona Halil ve elebaşlarının ortadan kaldırılmasına karar verdi. Bunun için Pehlivan Halil Ağa yönetiminde özel bir ekip kuruldu. Yapılan ilk plana göre 25 Kasım 1730 da Patrona Halil ve elebaşları devam eden 1730-1732 Osmanlı-İran Savaşı'nı görüşmek üzere Sadrazamın konağına çağrıldı. Ancak kalabalık bir grup ile gelince kendisine dokunulamadı ve Hilat giydirilmek üzere Topkapı Sarayı na gitmeye ikna edildi. Topkapı Sarayında Pehlivan Halil Ağa ve 30 adamı pusu kurmuş patrona ve diğer elebaşlarını bekliyorlardı. Asiler Soğukçeşme'den Topkapı Sarayına girince, bir işaret üzerine ortaya çıkan bu ekip, saray efradı pencerelerden seyrederken asilerin üzerine saldırdılar ve Patrona Halil dahil 18 elebaşını öldürdüler. (Başta Patrona Halil ve Muslu Beşe olmak üzere) İçerideki silah seslerini duyan dışarıdaki yandaşları kaçtı. (Emir Ali vb.) (Bu ekip daha sonra 27 Mart 1731'de I. Mahmut'a karşı bir isyan hareketine kalkıştıysa da bu isyan büyümeden engellenmiştir.) İstanbul sokaklarına çıkartılan tellallarla durumun normale döndüğü halka duyuruldu.
Arnavut kökenli olan Horpeşteli (bugün Orestida kasabası) Halil, Leventlik ve Rumeli'de yeniçerilik yapmıştı ve yakın hemşehrileri arasında "Patrona" lakabıyla anılmaktaydı. Patrona Osmanlı donanmasında gemilerin ikincisine verilen isimdir. Donanmada Kaptan-ı Derya'nın kullandığı gemiye Kapudane, ikinci gemiye Patrona, üçüncü gemiye Riyale denilirdi. Patrona Halil Patrona gemisinde bir süre Leventlik yaptığı için bu lakapla anılmıştır. İstanbul'da bir hamam tellaklığı veya esnaflık yaptığı da söylenmiştir. İstanbul meyhanelerine devam ettiği, devamlı alkol aldığı ve ihtilal yandaşlarını da bu meyhanelerde tanıdığı bilinmektedir. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın zevk ve sefaya düşkünlüğünün yanı sıra Yeniçerilerinin uzun süredir maaş alamaması ordu içerisinde huzursuzluğa neden olmuştu. "Şeriatın gereğini yerine getirmek" gerekçesi ile başlatılan bu isyanda, ekonominin bozulması, vergi yükünün artması, 12 senedir sadarette bulunan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın kadrolaşması ve buna karşı oluşan muhalif kadrolar, çoğunlukla laik eksene kayan yenilikler, 1730 İran seferinin bir türlü gerçekleşememesi ve alınan şehirlerin İranlılara satıldığı gibi rivayetlerin de katkısı vardır. Patrona Halil kendini ayaklanmaya elebaşılık etmeye kışkırtanların telkinleri ile öncelikle esnafı etkileyerek kepenk kapamalarını sağlamış, daha sonra yanına çektiği yeniçeriler ve bir kısım halkın da katılımı ile 28 Eylül 1730 daha sonra kendi adını alacak olan Patrona Halil İsyanı'nı başlatmıştır.
İsyanın planlanması ve isyan sonrasında aktif görevlerde bulunan Patrona, İstanbul'daki asayişin iyice bozulması, zulmün artması sonucu, yeni padişah I. Mahmud'un gönderdiği Şeyhülislam tarafından diğer asi liderler ile beraber " Dağılmaları yoksa akıbetlerinin kötü olacağı" konusunda uyarıldı. Toplanan liderler kendilerine bir Hüccet (senet/af senedi; yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklarına dair devlet garantisi) istediler. Bunun üzerine İstanbul uleması, Sadrazam ve ilgili devlet ricalinin hazırladığı hüccet, I. Mahmut'a götürüldü ve o da "Ellerine verilen hüccet-i şer'iye gereği amel oluna" şeklinde bir Hatt-ı hümâyun yazdı. Ancak buna rağmen isyancılar devlet işlerine karışmaya, kargaşayı sürdürmeye devam edince devlet, Patrona Halil ve elebaşlarının ortadan kaldırılmasına karar verdi. Bunun için Pehlivan Halil Ağa yönetiminde özel bir ekip kuruldu. Yapılan ilk plana göre 25 Kasım 1730 da Patrona Halil ve elebaşları devam eden 1730-1732 Osmanlı-İran Savaşı'nı görüşmek üzere Sadrazamın konağına çağrıldı. Ancak kalabalık bir grup ile gelince kendisine dokunulamadı ve Hilat giydirilmek üzere Topkapı Sarayı na gitmeye ikna edildi. Topkapı Sarayında Pehlivan Halil Ağa ve 30 adamı pusu kurmuş patrona ve diğer elebaşlarını bekliyorlardı. Asiler Soğukçeşme'den Topkapı Sarayına girince, bir işaret üzerine ortaya çıkan bu ekip, saray efradı pencerelerden seyrederken asilerin üzerine saldırdılar ve Patrona Halil dahil 18 elebaşını öldürdüler. (Başta Patrona Halil ve Muslu Beşe olmak üzere) İçerideki silah seslerini duyan dışarıdaki yandaşları kaçtı. (Emir Ali vb.) (Bu ekip daha sonra 27 Mart 1731'de I. Mahmut'a karşı bir isyan hareketine kalkıştıysa da bu isyan büyümeden engellenmiştir.) İstanbul sokaklarına çıkartılan tellallarla durumun normale döndüğü halka duyuruldu.