Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

PARİS'İN YARGISI

aLLien

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    29 Haz 2016
  • Mesajlar
    253
  • MFC Puanı
    1
ZEUS, HERMES, HERA, ATHENA, APHRODİTE, PARİS

ZEUS - Şu elmayı al da, Hermes, Phrygia'ya git, Priamos'un oğlu sığırtmacı bul; İda dağlarının Gargaros tepesinde sürüsünü otlatır. Ona dersin ki: “Sen güzel olduğun, sevda işinden de anladığın için, Paris[3], Zeus sana emrediyor, bu tanrıçalara bakıp hangisinin daha güzel olduğunu söyleyeceksin; kazanana da ödül olarak bu elma verilecektir.” Ona böyle dersin. Siz de, tanrıçalar, hakemin önüne çıkmak sırası geldi artık. Hanginizin daha güzel olduğunu ben kendim kesip atamam, çünkü ben üçünüzü de bir severim, üçünüz birden kazansanız ben daha memnun olurum. Hem güzellik ödülünü içinizden birine veren, öbür ikinizin mutlaka kinine uğrar. Bunun için hakemlik etmek bana gelmez; ama şimdi sizi gönderdiğim o genç Phrygia'lı krallar soyundandır, bizim Ganymedes ile de akrabalığı var. Zaten gönlü saf bir delikanlıdır, size bakmaya lâyık değildi, diyemezler.

APHRODİTE - Sen beni, Zeus, Momos'un[4] karşısına çıkarsan, ben gene kendime güvenir, giderim. Bende ne bulur da alay eder? Ama bakalım o dediğin adam bu hanımların da hoşuna gider mi?

HERA - Bizim bir şeyden çekindiğimiz yok, Aphrodite, hakem diye senin Ares'i getirsinler, ondan da korkmayız. O Paris kim olursa olsun, kabul ediyoruz biz.

ZEUS - Ya sen, kızım, sen ne dersin? Başını çeviriyor, kızarıyorsun, değil mi? Siz kızlar öylesinizdir, böyle işlerde utanıp kızarırsınız. Ama, belli, sen de kabul ediyorsun. Haydi gidin artık; kazanamayanlar ad kızıp o delikanlıya bir kötülük etmeyin sakın; üçünüz de bir derecede güzel olamazsınız!

HERMES - Biz şimdi doğru Phrygia'ya: ben öne düşeyim, siz peşim sıra gelirsiniz; hiç tasanız olmasın. Ben o Paris'i tanırım, güzel delikanlıdır, sevda nedir, iyi bilir, bu gibi işlerde de iyi hakem olur. Haksızlık edeyim demez o.

APHRODİTE - Bu senin dediğin benim işime pek gelir; hakemin hak bilir bir adam olması bizim için daha büyük mutluluk! Ama o delikanlı bekâr mı, yoksa bir kadın var mı yanında?

HERMES - Büsbütün bekâr değil, Aphrodite.

APHRODİTE - O da ne demek?

HERMES - Öyle sanıyorum ki İda'lı bir kadınla oturuyor[5]; güzelce bir şey ama pek köylü, bir dağ kadını; doğrusu Paris'in de ona artık pek baktığı yok. Ama sen bunları neden soruyorsun?

APHRODİTE - Hiç, sormuştum öyle.

ATHENA - Yo! Öyle ayrı konuşmak olmaz, Hermes, sen elçisin, elçiliğini bil.

HERMES - Ben kötü bir şeye kalkışmadım ki, Athena! Konuştuklarımızda sizlere karşı bir şey yoktur. Aphrodite bana Paris evli midir diye sormuştu, işte o kadar.

ATHENA - Onu neden merak etmiş?

HERMES - Bilmem; kendisi, aklıma öyle geldi de sordum, bir maksadım yoktu diyor.

ATHENA - Peki, bekâr mıymış?

HERMES - Değile benziyor.

ATHENA - Ya savaşmayı, ün salmayı sever mi? Yoksa sığırtmaçlıktan başka bir şey bilmez mi?

HERMES - Doğrusu, orasını iyice söyleyemem, bilmiyorum ben ama genç olduğuna bakılırsa dövüşüp şan kazanmayı sever elbette; savaşlarda birinci gelmeyi istemez mi hiç?

APHRODİTE - Athena ile ayrı konuşuyorsun diye, bak ben kızmıyorum. Böyle küçük işler için söz etmek, Aphrodite'nin âdeti değildir.

HERMES - O da bana senin sorduğunu sormuştu; sana yanız verdiğim gibi ona da yanıt verdimse bunda senin kızacağın, sana zararı dokunur sanacağın ne olabilir ki? Bakın, konuşa konuşa yıldızlardan hayli uzaklaştık, Phrygia'ya geldik bile. Ben artık İda dağlarını, Gargaros'u görüyorum; yanılmıyorsam şu da size hakemlik edecek olan Paris.

HERA - Hani nerede? Ben görmüyorum.

HERMES - İşte şurada; sola bak, ama ta tepeye değil, dağın yanına bak, hani bir in, bir de sürü var, orada.

HERA - Ben sürü mürü görmüyorum ki!

HERMES - Nasıl görmüyorsun? Hele parmağımla gösterdiğim yana bak, orada
genç genç öküzler görmüyor musun? Bir de adam var koşarak kayadan iniyor; sürü dağılmasın diye elinde bir değnek tutuyor.

HERA - Şimdi gördüm, ama bilmem o mu?

HERMES - Ta kendisi. Ama madem ki bu kadar yaklaştık, beni dinlerseniz artık yere inelim de yürüyelim; birden bire gökten düştüğümüzü görürse korkar sonra.

HERA - Doğru söylüyorsun, öyle yapalım... İşte indik artık. Aphrodite, sen hele öne düş de bize yol göster; buraları sen elbette bilirsin, kaç kez gelip Ankhises'le buluşmuşsun.

APHRODİTE - Senin bu alayların benim umurumda bile değil, Hera.
 
Üst Alt