- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Sultan Murad Han o gün bir hoştur. Telaşeli görünür.
Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil
üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavus Pasa sorar:
- Hayrola efendim
caninizi sikan bir şey mi var?
- Aksam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşallah?..
- Hayır mi ser mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan
dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri
Zeyrekten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. iste tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar;
- Kimdir bu? Ahali:
- Aman hocam hiç bulaşma
derler. Ayyaşın mey husun biri iste!..
Nerden biliyorsunuz?
- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.
Bir başkası tafsilata girer;
- Biliyor musunuz
hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine.. Hele yaşlının biri çok öfkelidir.
- isterseniz komşulara sorun
der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?..
Hasili
mahalleli döner ardını gider.
Bizim tedbili kıyafet mollalar kalırlar mi ortada!..
Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah yolunu keser:
- Nereye?
- Bilmem
bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
- Millet bu
söyle veya böyle tebamizdir. Defini tamamlamak gerek.
- iyi ya
saraydan birkaç hoca yollar kurtuluruz vebalden
- Olmaz
rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
- Mollalığa devam... Naasi kaldırmalıyız en azından.
- Aman efendim
nasıl kaldırırız?
- Basbayağı kaldırırız iste.
- Yapmayın etmeyin sultanim
telkini...
- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasil hane bulmalıyız.
- surada bir mahalle mescidi var ama...
- Olmaz
vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?
- Ne bileyim
en azından Fatih Camii'nden...
- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...
Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur
naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında.
Padişahın kani ısınmıştır bu adama
musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha...
Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.
- Sultanim
der. Yanlış yapıyoruz galiba...
- Nasıl yani?..
- Heyecana kapıldık
belki yetimleri?..
- Doğru
ben mahalleyi dolanıp geleyim.
Vezir cüzüne
padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın acar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.
- Hakkini helal et evladım
der. Belli ki çok yorulmuşsun.
Sonra eşiğe çöker
ellerini yumruk yapar. Şakaklarına dayar...
Ağlar mi? Hayır. Ama gözleri kısılır
hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından
Biliyor musun oğlum? Diye dertli dertli söylenir...
Bizim efendi bir âlemdi
vesselam...
Aksamlara kadar nalın yapar...
Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra
getirip dökerdi helaya!..
- Niye?
- Ümmeti Muhammed içmesin diye...
- Hayret...
- Sonra
ben menkıbeler anlatırdım onlara... Mızraklı ilmihal. Hücceti İslam okurdum...
- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki...
- Milletin ne sandığı umurunda değildi.
Hoş
o hep uzak mescitlere giderdi.
Öyle bir imamın arkasında durmalı ki
derdi. Tekbir alırken Kabe'yi görmeli...
- Öyle imam kaç tane kaldı simdi?
- iste bu yüzden Nisanci'ya
Sofulara uzanırdı ya... Hatta bir gün;
- Bakasın efendi
dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. inan cenazen kalacak ortada...
- Doğru
öyle ya?..
- Kimseye zahmetim olmasın
dedim.
Seni kim yıkasın
kim kaldırsın?
- Peki o ne dedi?
- Önce uzun uzun güldü
sonra;
- Allah büyüktür hatun
dedi. Hem padişahın isi ne?
Asrın aliminin dediği gibi;
EĞER O RAZI OLSA BÜTÜN DÜNYA KÜSSE EHEMMİYETİ YOK...O İSTERSE VE HİKMETİ İKTİZA EDERSE HALKLARA DA KABUL ETTİRİR.
Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil
- Hayrola efendim
- Aksam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşallah?..
- Hayır mi ser mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri
- Kimdir bu? Ahali:
- Aman hocam hiç bulaşma
Nerden biliyorsunuz?
- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.
Bir başkası tafsilata girer;
- Biliyor musunuz
- isterseniz komşulara sorun
Hasili
Bizim tedbili kıyafet mollalar kalırlar mi ortada!..
Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah yolunu keser:
- Nereye?
- Bilmem
- Millet bu
- iyi ya
- Olmaz
- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
- Mollalığa devam... Naasi kaldırmalıyız en azından.
- Aman efendim
- Basbayağı kaldırırız iste.
- Yapmayın etmeyin sultanim
- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasil hane bulmalıyız.
- surada bir mahalle mescidi var ama...
- Olmaz
- Ne bileyim
- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...
Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur
Padişahın kani ısınmıştır bu adama
Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.
- Sultanim
- Nasıl yani?..
- Heyecana kapıldık
- Doğru
Vezir cüzüne
- Hakkini helal et evladım
Sonra eşiğe çöker
Ağlar mi? Hayır. Ama gözleri kısılır
Biliyor musun oğlum? Diye dertli dertli söylenir...
Bizim efendi bir âlemdi
Aksamlara kadar nalın yapar...
Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra
getirip dökerdi helaya!..
- Niye?
- Ümmeti Muhammed içmesin diye...
- Hayret...
- Sonra
- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki...
- Milletin ne sandığı umurunda değildi.
Hoş
Öyle bir imamın arkasında durmalı ki
- Öyle imam kaç tane kaldı simdi?
- iste bu yüzden Nisanci'ya
- Bakasın efendi
- Doğru
- Kimseye zahmetim olmasın
Seni kim yıkasın
- Peki o ne dedi?
- Önce uzun uzun güldü
- Allah büyüktür hatun
Asrın aliminin dediği gibi;
EĞER O RAZI OLSA BÜTÜN DÜNYA KÜSSE EHEMMİYETİ YOK...O İSTERSE VE HİKMETİ İKTİZA EDERSE HALKLARA DA KABUL ETTİRİR.