Çocuğuna teşhis konulduktan sonra aile fertleri bu durumu kabulleniş sürecinde bazı evreler yaşarlar.
Bu evreler her aile ferdi için farklı uzunluk ve yoğunlukta yaşanır. Başlangıçta kuvvetli bir şok yaşarlar.
Bazıları bu gerçekten kaçarlar ve bu durumu inkar ederler. Bu dönemde bir depresyon süreci yaşanabilir.
Acı ve depresyon bazı ebeveynlerde yaşam boyu sürebilir. Neden ben sorusuyla ifade edilen kızgınlığın bir türü de
yaşamlarını altüst ettiği için çocuğa duyulan kızgınlığın diğer aile fertlerine yöneltilmesi şeklinde yaşanan kızgınlıktır.
Ebeveynler sıklıkla birbirlerini suçlarlar. Öte yandan suçluluk duygusu kişilerin üstesinden gelmekte en çok zorlandıktan duygudur.
Çocuklarının özürlü olmasına neden
olduklarına yada geçmişteki bir hataları yüzünden cezalandırıldıklarına inanabilirler.
Bu süreçleri yaşarken bu duyguların kaynağının özür durumu olduğunu anlamaları için rehberliğe ihtiyaç duyacaklardır.
Kabullenme ve uyum süreci ailelerin mevcut durumu sindirip şimdi ben ne yapabilirim dedikleri süreçtir.
Bu süreçle birlikte harekete geçip çocukları ve kendileri için yapması gerekenlere yoğunlaşabilirler.
Şu noktalar özellikle unutulmamalıdır;
Otizm bir akıl hastalığı değildir
Otizm kimsenin suçu değildir
Otizm toplum kültür sosyo-ekonomik yapı gözetmez
Otistik çocuklar böyle davranmayı bilinçli olarak seçen şımarık çocuklar değildirler
Otizm anne-babaların davranışları yüzünden ortaya çıkan bir bozukluk değildir
Çocuğun gelişimindeki psikolojik etkenler otizme neden olmaz