İnsanlarımız eskiden edeplerindeki inceliklerine binaen Işığı yak demezlerdi. Çünkü yakmak olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine Işığı uyandır derlerdi.
Geceleyin yatarlarken de Lambayı (mumu) söndür. demezler (Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için Lambayı dinlendir derlerdi.
Aynı şekilde Kapıyı kapat denilmez (Allah kimsenin kapısını kapamasın) Kapıyı ört veya Sırla derlerdi.
Kapıların üzerinde de kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren manasında Ya Fettah yazılırken günümüzde itiniz gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır.
Batı kültüründe sahip olunan asaleti, makamı öne çıkarma varken mesela General Patton, Matmazel Eleni, Kont Ferdinand gibi Bizim kültürümüzde esas olan şey ise eşrefi mahlukat olan insandır unvan değil. Önce isimler gelir sonra unvanlar. Mesela Süleyman Paşa, Ayşe Sultan, Yunus Ağa, Süleyman Çelebi gibi
Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz demek isterlerdi.
Eski zamanlarda insanlarımızın evlerinin ekserisi ahşap gibi dayanıksız malzemelerden, boylarının servi boyunu ve edeben mahalle mescidini geçmeyecek, kıdem hakkına riayet ederek komşusunun manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilirlerdi.
Bunun bir hikmeti de, ahşabın insan mayası olan toprak ile iletişimin kesmeyen geçirgen bir malzeme olmasından dolayıdır. Çağımız insanın yaşadığı betonarme binalar ise bu özelliğe sahip olmadığından dolayı, insanın enerji boşalımını sağlamamakta stres, depresyon, anksiyete vs gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
Geceleyin yatarlarken de Lambayı (mumu) söndür. demezler (Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için Lambayı dinlendir derlerdi.
Aynı şekilde Kapıyı kapat denilmez (Allah kimsenin kapısını kapamasın) Kapıyı ört veya Sırla derlerdi.
Kapıların üzerinde de kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren manasında Ya Fettah yazılırken günümüzde itiniz gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır.
Batı kültüründe sahip olunan asaleti, makamı öne çıkarma varken mesela General Patton, Matmazel Eleni, Kont Ferdinand gibi Bizim kültürümüzde esas olan şey ise eşrefi mahlukat olan insandır unvan değil. Önce isimler gelir sonra unvanlar. Mesela Süleyman Paşa, Ayşe Sultan, Yunus Ağa, Süleyman Çelebi gibi
Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz demek isterlerdi.
Eski zamanlarda insanlarımızın evlerinin ekserisi ahşap gibi dayanıksız malzemelerden, boylarının servi boyunu ve edeben mahalle mescidini geçmeyecek, kıdem hakkına riayet ederek komşusunun manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilirlerdi.
Bunun bir hikmeti de, ahşabın insan mayası olan toprak ile iletişimin kesmeyen geçirgen bir malzeme olmasından dolayıdır. Çağımız insanın yaşadığı betonarme binalar ise bu özelliğe sahip olmadığından dolayı, insanın enerji boşalımını sağlamamakta stres, depresyon, anksiyete vs gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.