Lâle Devri:
Pasarofça Antlaşması neticesinde ortaya çıkan barışı iyi kullanmak isteyen Osmanlılar, artık Avrupa karşısında savunma durumunda kalacağını anladığından, Balkanlardaki sınır kalelerini tahkim etme, bölge halkını yanında tutmak için vergileri azaltma siyaseti uygulamaya ağırlık vermekteydi. Damat İbrahim Paşa, Osmanlılara üstünlük kurmuş olan Avrupa'yı her yönüyle tanımak için Avrupa başkentlerine elçiler göndertti. 1718-1730 yılları arasındaki bu dönem, sanatta lâle motifinin işlenmesi sebebiyle "Lâle Devri" adıyla anılmaktadır. Bu dönemde matbaa açılması, çini ve kumaş fabrikası kurulması gibi bazı müspet yenilikler yapılmışsa da, III. Ahmet ve saray çevresinin şaşalı eğlenceleri ve harcamaları huzursuzluğu artırmaktaydı. Damat İbrahim Paşa'nın, İran'a karşı başlatılan savaşta (1722) kesin netice alamaması ve uzayan savaş esnasında Tebriz'in sadrazamın gizli emriyle İran'a terk edildiği haberi, muhalefetin harekete geçmesine yetti.
Patrona Halil Ayaklanması'nın patlak vermesiyle bu dönem sona eriyordu. Damat İbrahim Paşa ve yakınlarıyla Sultan III. Ahmet asiler tarafından katledildiler (1730)Bu olayın ardından III. Ahmet'in yeğeni I.Mustafa hükümdarlığa getirildi. (1730-1754). Kafkaslardaki sınır olaylarını bahane eden Rusya, Kırım Tatarlarına karşı büyük bir saldırı başlattı. Azak ve Bahçesaray Rusların eline geçti (1739). Fransa'nın da teşvikiyle Osmanlılar, Rusya'ya karşı savaş ilân etti. Rusya'nın yanında savaşa katılan Avusturya da, Eflâk ve Boğdan'a girmişti. Osmanlılar iki cephede de büyük başarılar kazandılar.
Prusya, Fransa ve İsveç'in Osmanlılara yakınlaşması, Osmanlılar karşısında ummadıkları bir yenilgi tadan Rusya ve Avusturya'yı barış yapmaya zorladı. Bu savaş sırasında tekrar Osmanlıların eline geçen Belgrat'ta bir anlaşma imzalandı (18 Eylül 1739). Belgrat Anlaşmasıyla, Avusturya, Pasarofça barışıyla elde ettikleri tüm topraklardan geri çekildiler. Ruslar da Azak'ı terkederek bölgedeki kıyı ve deniz ticaretinin Osmanlı gemileriyle yapılmasını kabul etti. Bu anlaşma geçici de olsa Osmanlıların toparlanmasını sağlamıştır. Savaşta Türklerin tarafını tutan Fransa'yla, Kanuni döneminde tanınan imtiyazları genişleten ve süre tahdidi koymayan yeni bir kapitülâsyon antlaşması imzalanmıştır (1740). Damat İbrahim Paşa zamanında başlayan İran savaşları Lâle Devri'nden sonra da devam etmekteydi. Ruslar, çöküş dönemine giren Safavilerin elindeki Azerbaycan ve Dağıstan'ı işgal etmişlerdi.
Şirvan halkının talebi üzerine Osmanlılar duruma müdahale etmiş, iki ülke arasında çıkabilecek savaş Fransa'nın araya girmesiyle önlenmişti. Rusya'nın kuzeydeki işgaline karşın Osmanlılar da Güney Azerbaycan'ı topraklarına kattılar. Şah Tahmasp 1732'de Osmanlılar ile barış yaptı. Bu durumu kabullenemeyen Afşar Nadir Bey, Şah Tahmasp'ı devirerek kendi hâkimiyetini ilan etti (1736). Osmanlılar bazı toprakları Nadir Han'a bırakmaya razı oldu. Her iki taraf için de yıpratıcı olan bu uzun savaşlar, Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla çizilen sınırların aynen kabul edildiği 1746 anlaşmasıyla son bulmuştur.
I.Mahmut döneminde, başarılı savaşların yanı sıra, ordu içinde de yeni düzenlemelere gidilmiştir. Aslen Fransız olup Osmanlı hizmetine girerek beylerbeyi olan Ahmet Paşa, Humbaracı Ocağı'nı kurarak (1734), batı savaş tekniklerini burada hayata geçirmiş idi. I.Mahmut'un üvey kardeşi III.Osman'ın (1754-1757) yerine geçen, amcaoğlu III. Mustafa (1757-1773) zamanında da ordu içerisinde bazı ıslahatlar devam ettirilmiştir. Nitekim onun döneminde Tophane ıslah edilerek yeni ve güçlü toplar dökülmüş, donanma yenilenmiştir. Ancak, Rusya ile başlayan harpler bu yeniliklerin yeterli olmadığını gösterecektir.
Pasarofça Antlaşması neticesinde ortaya çıkan barışı iyi kullanmak isteyen Osmanlılar, artık Avrupa karşısında savunma durumunda kalacağını anladığından, Balkanlardaki sınır kalelerini tahkim etme, bölge halkını yanında tutmak için vergileri azaltma siyaseti uygulamaya ağırlık vermekteydi. Damat İbrahim Paşa, Osmanlılara üstünlük kurmuş olan Avrupa'yı her yönüyle tanımak için Avrupa başkentlerine elçiler göndertti. 1718-1730 yılları arasındaki bu dönem, sanatta lâle motifinin işlenmesi sebebiyle "Lâle Devri" adıyla anılmaktadır. Bu dönemde matbaa açılması, çini ve kumaş fabrikası kurulması gibi bazı müspet yenilikler yapılmışsa da, III. Ahmet ve saray çevresinin şaşalı eğlenceleri ve harcamaları huzursuzluğu artırmaktaydı. Damat İbrahim Paşa'nın, İran'a karşı başlatılan savaşta (1722) kesin netice alamaması ve uzayan savaş esnasında Tebriz'in sadrazamın gizli emriyle İran'a terk edildiği haberi, muhalefetin harekete geçmesine yetti.
Patrona Halil Ayaklanması'nın patlak vermesiyle bu dönem sona eriyordu. Damat İbrahim Paşa ve yakınlarıyla Sultan III. Ahmet asiler tarafından katledildiler (1730)Bu olayın ardından III. Ahmet'in yeğeni I.Mustafa hükümdarlığa getirildi. (1730-1754). Kafkaslardaki sınır olaylarını bahane eden Rusya, Kırım Tatarlarına karşı büyük bir saldırı başlattı. Azak ve Bahçesaray Rusların eline geçti (1739). Fransa'nın da teşvikiyle Osmanlılar, Rusya'ya karşı savaş ilân etti. Rusya'nın yanında savaşa katılan Avusturya da, Eflâk ve Boğdan'a girmişti. Osmanlılar iki cephede de büyük başarılar kazandılar.
Prusya, Fransa ve İsveç'in Osmanlılara yakınlaşması, Osmanlılar karşısında ummadıkları bir yenilgi tadan Rusya ve Avusturya'yı barış yapmaya zorladı. Bu savaş sırasında tekrar Osmanlıların eline geçen Belgrat'ta bir anlaşma imzalandı (18 Eylül 1739). Belgrat Anlaşmasıyla, Avusturya, Pasarofça barışıyla elde ettikleri tüm topraklardan geri çekildiler. Ruslar da Azak'ı terkederek bölgedeki kıyı ve deniz ticaretinin Osmanlı gemileriyle yapılmasını kabul etti. Bu anlaşma geçici de olsa Osmanlıların toparlanmasını sağlamıştır. Savaşta Türklerin tarafını tutan Fransa'yla, Kanuni döneminde tanınan imtiyazları genişleten ve süre tahdidi koymayan yeni bir kapitülâsyon antlaşması imzalanmıştır (1740). Damat İbrahim Paşa zamanında başlayan İran savaşları Lâle Devri'nden sonra da devam etmekteydi. Ruslar, çöküş dönemine giren Safavilerin elindeki Azerbaycan ve Dağıstan'ı işgal etmişlerdi.
Şirvan halkının talebi üzerine Osmanlılar duruma müdahale etmiş, iki ülke arasında çıkabilecek savaş Fransa'nın araya girmesiyle önlenmişti. Rusya'nın kuzeydeki işgaline karşın Osmanlılar da Güney Azerbaycan'ı topraklarına kattılar. Şah Tahmasp 1732'de Osmanlılar ile barış yaptı. Bu durumu kabullenemeyen Afşar Nadir Bey, Şah Tahmasp'ı devirerek kendi hâkimiyetini ilan etti (1736). Osmanlılar bazı toprakları Nadir Han'a bırakmaya razı oldu. Her iki taraf için de yıpratıcı olan bu uzun savaşlar, Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla çizilen sınırların aynen kabul edildiği 1746 anlaşmasıyla son bulmuştur.
I.Mahmut döneminde, başarılı savaşların yanı sıra, ordu içinde de yeni düzenlemelere gidilmiştir. Aslen Fransız olup Osmanlı hizmetine girerek beylerbeyi olan Ahmet Paşa, Humbaracı Ocağı'nı kurarak (1734), batı savaş tekniklerini burada hayata geçirmiş idi. I.Mahmut'un üvey kardeşi III.Osman'ın (1754-1757) yerine geçen, amcaoğlu III. Mustafa (1757-1773) zamanında da ordu içerisinde bazı ıslahatlar devam ettirilmiştir. Nitekim onun döneminde Tophane ıslah edilerek yeni ve güçlü toplar dökülmüş, donanma yenilenmiştir. Ancak, Rusya ile başlayan harpler bu yeniliklerin yeterli olmadığını gösterecektir.