- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Osmanlı Devleti'nde İlk Türkçe Gazete, Çıkış Nedeni ve İçeriği
Tanzimat Dönemi basın tarihi, Osmanlı Devletinde faaliyetine XIX. yüzyılda başlayan basının, konuşulanla yazılanı birbirine yaklaştırma, sınıfsal oluşumu hızlandırma, bilgiyi sağlıklı ve hızlı bir şekilde yayma, kamuoyu oluşturma, açık topluma geçmenin savaşımını yapma, çıkarcı güdümlü ve şantajcı basının belirmesi; buna karşı sansür; sansüre karşı özgürlük savaşı gibi kendi yapısal çelişkileriyle savaşım gibi dinamizmleriyle birlikte basını, Osmanlı Devletinin sosyo-ekonomik yapısına uydurma çabaları arasındaki çekişmelerin sentezi olarak nitelendirilebilir.[1] Osmanlı İmparatorluğunda ilk Türkçe gazetenin çıkması için Batıdaki ilk gazetenin yayınlandığı tarihten 200 yılı aşan bir sürenin geçmesi gerekecektir.[2]
ÇIKIŞ NEDENİ
Devlet ile halk arasındaki iletişim kopukluğunu ortadan kaldırma fikri II.Mahmut zamanında, 1797de Fransızların, Korfu Adasındaki bir basımevi açarak bastıkları İtalyanca ve Rumca bildirilerle adalar ahalisine propaganda yapmaları ile Şubat 1821de mora isyanında Avrupa basını ve ayaklanma bölgesinde çıkan basının kamuoyunda etkisinde aramak gerekir.
1805-1848 yılları arasında Mısır Valiliği ve Hidivliği yapan Kavalalı Mehmet Ali Paşanın yaptığı çalışmalar da II.Mahmutu etkileyen faktörlerden biri olarak değerlendirilmelidir. 1820den sonra Mehmet Ali Paşa, gerçekleştirdiği çeviri çabaları ve ilk Türk-Arapça gazete olan Vakayi-i Mısriyeyi yayınlaması ele aldığımız konu açısından oldukça önemlidir. 1820de kurulan Bulak Basımevinde 1822-1844 yılları arasında 135i çağdaş konuları işleyen toplam 243 kitap basılmıştır.[3]
Bu dönemde Osmanlı Devletinin siyasi koşulları merkeziyetçiliği kuvvetlendirmesini gerektiriyordu. Bunun için iç ve dış desteğe ihtiyaç duyan II. Mahmut bu desteği ancak gazete ile sağlayabilirdi. Bu sırada İstanbula gelen Black Bey, serasker Hüsrev Mehmet Paşaya yazdığı bir mektupta gelişen iç-dış olaylar nedeniyle devlet eliyle bir gazetenin çıkarılmasının kaçınılmazlığını ve bu konuda kendisinin yapabileceği yardımları anlatır. Hüsrev Paşa Black Beyin önerisinin olumlu olduğu ve hatta bir de devletin kendisine ait başka bir haftalık yayını -ismi gazete olmamak kaydıyla- gerekliliğini dile getirdiği yazıyı sadaret kaymakamına iletir. Bu şekilde padişaha sunulan öneri II. Mahmut tarafından hararetle olumlu karşılanır.[4]
Bütün dünyada gazeteler belli bir süreçten geçtikten sonra günlük olarak yayınlanmaya başlamıştır. Bu durum Osmanlı İmparatorluğunda çıkan basın için de geçerli olmuştur. 1 Kasım 1831de Takvim-i Vekayi düzenli haftalık resmi gazete olarak yayın hayatına başlamış daha sonra yayınlar düzensizleşmiştir.[5]
TAKVİM-İ VEKAYİNİN İÇERİĞİ
Takvim-i Vekayide ilk göze çarpan nokta, bu gazetenin sürekli olarak Rumlara, Ermenilere ve Yahudilere Osmanlı Devletinin oldukça iyi davrandığının belirtilmesidir. Gazetenin ilk sayısında Beyoğlunda çıkan bir yangında Rum ve Ermeni evlerinin yanması üzerine, ev sahiplerine çeşitli yardımların yapıldığı haberi vardır. Yine aynı sayıda Padişahın Galatada yapılacak yeni bir Katolik Kilisesi için bir arsa bağışladığı haberine yer verilmektedir.[6]
Başlangıçta ülkedeki azınlıklara devlet icraatlarını anlatmak için Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice sayıları da basılan Takvim-i Vekayi.[7], ilk dokuz yıl 120 kuruş olan yıllık abone bedeli dokuz yıldan sonra 150 kuruşa çıkarıldı. Gazetenin içeriğini zenginleştirmek için dış basından yapılan çevirilerde daha çok Avrupadaki yeni buluşlar, büyük yangınlar ve garip olaylara yer verildi. Resmi duyuru ve yabancı gazetelerde vermiş olduğu haberlerin dışında Takvim-i Vekayi. kamuoyu önünde açıktan özeleştiriler de yapmış, gününe göre radikal, hatta ihtilalci düşünceleri bile savunabilmiştir[8]. II.Mahmut ile Kavalalı Mehmet Ali Paşanın arasındaki askerî ve siyasî çatışma, ikisinin resmî gazetelerinin sütunlarına da yansıtıldı. Türk, Osmanlı ve İslam tarihlerinde ilk kez, Türklerle öbür Müslümanlar arasında bir basın polemiği yapılıyordu. Bu polemik, Avrupayı tanıyan az sayıdaki aydın dışında kalan yöneticilere de basının önemini kanıtlamıştır.[9]
II.Mahmutun girişimleri ile yayın hayatına başlayan Takvim-i Vekayi, yine II.Mahmutun isteği ile kullandığı dilde sadeleşmeye gitmiştir. II.Mahmut tarihçi Esad Efendiye yöneticisi olduğu Takvim-i Vekayide padişahın Varnaya yaptığı geziyi ve halkla görüşmelerini anlatan bir yazı dolayısıyla şu eleştiriyi yöneltmiştir: Pek güzel ve sanatlı olarak ele alındığına diyecek yok ise de, bu gibi kamuya yayınlanacak şeylerde yazılacak sözlerin, herkesin anlayabileceği yolda olması gerekir.[10]
Bu girişimlere rağmen istediği tirajı yakalayamayan Takvim-i Vekayi 1860dan sonra sadece resmi duyuruşların yayınlandığı bir bültene dönüştü. 1862den itibaren farklı bölümlere de yer vermeye başlayan Takvim-i Vekayi 22 Şubat 1864den sonra düzensiz de olsa kitap tefrikaları yayınlamıştır. 1864ten itibaren dış olaylar daha önce izlediği tutumu değiştirerek siyasi, askeri ve ticari haberlere de yer vermeye başladı. 10 Temmuz 1868de zorunlu abone sisteminden vazgeçildi. Ancak bu durumda mali sıkıntıya giren gazete 1879dan sonra bir süre yayımlanamadı. 1888de ise seneliği bir lira olarak zorunlu aboneliğe tekrar dönüldü.
Sonuç olarak Türkiyede Türkçe gazete toplumun ihtiyacı ile değil devletin gereksinimi ile ortaya çıkmıştır. 283. sayısında nişan itası sözü nişan hatası gibi okunacak şekilde basılınca II. Abdülhamid tarafından kapatıldı. II. Meşrutiyetin ilanından İstanbul hükümeti ortadan kalkıncaya kadar tekrar yayın yapmaya başladı.
Tanzimat Dönemi basın tarihi, Osmanlı Devletinde faaliyetine XIX. yüzyılda başlayan basının, konuşulanla yazılanı birbirine yaklaştırma, sınıfsal oluşumu hızlandırma, bilgiyi sağlıklı ve hızlı bir şekilde yayma, kamuoyu oluşturma, açık topluma geçmenin savaşımını yapma, çıkarcı güdümlü ve şantajcı basının belirmesi; buna karşı sansür; sansüre karşı özgürlük savaşı gibi kendi yapısal çelişkileriyle savaşım gibi dinamizmleriyle birlikte basını, Osmanlı Devletinin sosyo-ekonomik yapısına uydurma çabaları arasındaki çekişmelerin sentezi olarak nitelendirilebilir.[1] Osmanlı İmparatorluğunda ilk Türkçe gazetenin çıkması için Batıdaki ilk gazetenin yayınlandığı tarihten 200 yılı aşan bir sürenin geçmesi gerekecektir.[2]
ÇIKIŞ NEDENİ
Devlet ile halk arasındaki iletişim kopukluğunu ortadan kaldırma fikri II.Mahmut zamanında, 1797de Fransızların, Korfu Adasındaki bir basımevi açarak bastıkları İtalyanca ve Rumca bildirilerle adalar ahalisine propaganda yapmaları ile Şubat 1821de mora isyanında Avrupa basını ve ayaklanma bölgesinde çıkan basının kamuoyunda etkisinde aramak gerekir.
1805-1848 yılları arasında Mısır Valiliği ve Hidivliği yapan Kavalalı Mehmet Ali Paşanın yaptığı çalışmalar da II.Mahmutu etkileyen faktörlerden biri olarak değerlendirilmelidir. 1820den sonra Mehmet Ali Paşa, gerçekleştirdiği çeviri çabaları ve ilk Türk-Arapça gazete olan Vakayi-i Mısriyeyi yayınlaması ele aldığımız konu açısından oldukça önemlidir. 1820de kurulan Bulak Basımevinde 1822-1844 yılları arasında 135i çağdaş konuları işleyen toplam 243 kitap basılmıştır.[3]
Bu dönemde Osmanlı Devletinin siyasi koşulları merkeziyetçiliği kuvvetlendirmesini gerektiriyordu. Bunun için iç ve dış desteğe ihtiyaç duyan II. Mahmut bu desteği ancak gazete ile sağlayabilirdi. Bu sırada İstanbula gelen Black Bey, serasker Hüsrev Mehmet Paşaya yazdığı bir mektupta gelişen iç-dış olaylar nedeniyle devlet eliyle bir gazetenin çıkarılmasının kaçınılmazlığını ve bu konuda kendisinin yapabileceği yardımları anlatır. Hüsrev Paşa Black Beyin önerisinin olumlu olduğu ve hatta bir de devletin kendisine ait başka bir haftalık yayını -ismi gazete olmamak kaydıyla- gerekliliğini dile getirdiği yazıyı sadaret kaymakamına iletir. Bu şekilde padişaha sunulan öneri II. Mahmut tarafından hararetle olumlu karşılanır.[4]
Bütün dünyada gazeteler belli bir süreçten geçtikten sonra günlük olarak yayınlanmaya başlamıştır. Bu durum Osmanlı İmparatorluğunda çıkan basın için de geçerli olmuştur. 1 Kasım 1831de Takvim-i Vekayi düzenli haftalık resmi gazete olarak yayın hayatına başlamış daha sonra yayınlar düzensizleşmiştir.[5]
TAKVİM-İ VEKAYİNİN İÇERİĞİ
Takvim-i Vekayide ilk göze çarpan nokta, bu gazetenin sürekli olarak Rumlara, Ermenilere ve Yahudilere Osmanlı Devletinin oldukça iyi davrandığının belirtilmesidir. Gazetenin ilk sayısında Beyoğlunda çıkan bir yangında Rum ve Ermeni evlerinin yanması üzerine, ev sahiplerine çeşitli yardımların yapıldığı haberi vardır. Yine aynı sayıda Padişahın Galatada yapılacak yeni bir Katolik Kilisesi için bir arsa bağışladığı haberine yer verilmektedir.[6]
Başlangıçta ülkedeki azınlıklara devlet icraatlarını anlatmak için Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice sayıları da basılan Takvim-i Vekayi.[7], ilk dokuz yıl 120 kuruş olan yıllık abone bedeli dokuz yıldan sonra 150 kuruşa çıkarıldı. Gazetenin içeriğini zenginleştirmek için dış basından yapılan çevirilerde daha çok Avrupadaki yeni buluşlar, büyük yangınlar ve garip olaylara yer verildi. Resmi duyuru ve yabancı gazetelerde vermiş olduğu haberlerin dışında Takvim-i Vekayi. kamuoyu önünde açıktan özeleştiriler de yapmış, gününe göre radikal, hatta ihtilalci düşünceleri bile savunabilmiştir[8]. II.Mahmut ile Kavalalı Mehmet Ali Paşanın arasındaki askerî ve siyasî çatışma, ikisinin resmî gazetelerinin sütunlarına da yansıtıldı. Türk, Osmanlı ve İslam tarihlerinde ilk kez, Türklerle öbür Müslümanlar arasında bir basın polemiği yapılıyordu. Bu polemik, Avrupayı tanıyan az sayıdaki aydın dışında kalan yöneticilere de basının önemini kanıtlamıştır.[9]
II.Mahmutun girişimleri ile yayın hayatına başlayan Takvim-i Vekayi, yine II.Mahmutun isteği ile kullandığı dilde sadeleşmeye gitmiştir. II.Mahmut tarihçi Esad Efendiye yöneticisi olduğu Takvim-i Vekayide padişahın Varnaya yaptığı geziyi ve halkla görüşmelerini anlatan bir yazı dolayısıyla şu eleştiriyi yöneltmiştir: Pek güzel ve sanatlı olarak ele alındığına diyecek yok ise de, bu gibi kamuya yayınlanacak şeylerde yazılacak sözlerin, herkesin anlayabileceği yolda olması gerekir.[10]
Bu girişimlere rağmen istediği tirajı yakalayamayan Takvim-i Vekayi 1860dan sonra sadece resmi duyuruşların yayınlandığı bir bültene dönüştü. 1862den itibaren farklı bölümlere de yer vermeye başlayan Takvim-i Vekayi 22 Şubat 1864den sonra düzensiz de olsa kitap tefrikaları yayınlamıştır. 1864ten itibaren dış olaylar daha önce izlediği tutumu değiştirerek siyasi, askeri ve ticari haberlere de yer vermeye başladı. 10 Temmuz 1868de zorunlu abone sisteminden vazgeçildi. Ancak bu durumda mali sıkıntıya giren gazete 1879dan sonra bir süre yayımlanamadı. 1888de ise seneliği bir lira olarak zorunlu aboneliğe tekrar dönüldü.
Sonuç olarak Türkiyede Türkçe gazete toplumun ihtiyacı ile değil devletin gereksinimi ile ortaya çıkmıştır. 283. sayısında nişan itası sözü nişan hatası gibi okunacak şekilde basılınca II. Abdülhamid tarafından kapatıldı. II. Meşrutiyetin ilanından İstanbul hükümeti ortadan kalkıncaya kadar tekrar yayın yapmaya başladı.