- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Osmanlı Devletinde hekimbaşılık
Hekimbaşılar başta hükümdar olmak üzere, hükümdarın ailesinin sağlığını korumakla yükümlü idiler. Bunun yanında, padişahın yemeklerinin, tedâvisinde kullanılacak ilâçların, güçlendirici macunların hazırlanmasına nezâret eder; Nevrûzda çeşitli maddelerden hazırladığı Nevrûziyeyi, başta sultan olmak üzere devlet ricâline takdim eder; sarayın ihtiyacı olan mum ve sabunlar onun formüllerine göre imâl edilir; saraydaki iki eczane ve beş hastanede, sayıları 25-30 arasında değişen cerrah, kehhâl ve hekimlerin düzenli çalışmalarını sağlardı. Muhtelif şehirlerdeki hastanelerde hekim tâyin ve azilleri, zaman zaman hükümdarın verdiği fermanla, İstanbul ve civarında yerleşim alanlarındaki yerli ve yabancı hekimlerin teftişi, gerektiğinde onların imtihanı ve bu sınav sonucunda başarısızları meslekten men etme, dükkân sayısını (muayenehane) azaltabilme yetkisine sahipti. XIX. yüzyılın ilk yarısında da imparatorluğun askerî teşkilâtı için gerekli hammadde alımı, ilâç imâli ve gerekli yerlere dağıtımın en yetkili kişisi idi.
***
Osmanlı darüşşifalarında hasta ve âcizlerin bakımı sağlanırdı
Hasta ve âcizlerin bakımının sağlanması için Osmanlılarda çeşitli kurumlar oluşturulmuş, destekleyici yasalar çıkarılmış; vakıf gelirlerinin yanı sıra kanunnâmeler ile vergilerin bir kısmının hastanelere, hasta ve âcizlerin bakımına ayrılması sağlanmıştı. Bu ilginin belki de en dikkat çekici göstergelerinden biri darüşşifa vakfiyeleridir.
Darüşşifa görevlileri; tabip, kehhâl, cerrah ve yardımcı sağlık mensupları, aşşâb, edviye-kûb, tabbalı, kayyûm, kâsekeş ile ferraş, âb-rîzi, cameşûy, dellâk gibi temizlik hizmetlileri ve nazır, vekilharç, kâtip gibi idâri yetkililer ile mahzenci, bevvâb, gassal ve imamdan oluşurdu. Her görevli verdiği hizmete uygun bir isimle anılırdı.
***
Osmanlı tabiplerinde aranan ilk özellik tecrübe, ustalık ve uzmanlıktı Tabiplerle ilgili kurallar bir yandan hekimlerin davranışlarını yönlendirmesi beklenen ilkeleri ortaya koyarken, diğer yandan hekimlere bir ahlâk rehberi de oluyordu. Meslek mensuplarında aranan ahlâkî davranış kurallarının belirlendiği vakfiye metinlerini inceleyip değerlendirdiğimizde, bunların uygulamada gerçekten de bir yol gösterici niteliğinde olduğunu görürüz. Tababete hizmetin çeşitli bakımlardan âdâbı vardır. diyen ve tababete hizmetin âdabını her yönüyle yerine getirmekte olan tabibin reis seçilmesini şart koşan Edirne vakfiyesinde bu husus özet olarak ifade edilmektedir. Tabipte aranan ilk özelliklerin tecrübe, ustalık ve uzmanlık olduğunu görmekteyiz. Fatihte denenmiş ve tecrübeli uzman; Edirnede, mahir; Süleymaniyede, marifetli, tecrübeli; Atik Validede, tıp ilminde usta tabiplerin tayini şart koşulmaktadır.
Hekimbaşılar başta hükümdar olmak üzere, hükümdarın ailesinin sağlığını korumakla yükümlü idiler. Bunun yanında, padişahın yemeklerinin, tedâvisinde kullanılacak ilâçların, güçlendirici macunların hazırlanmasına nezâret eder; Nevrûzda çeşitli maddelerden hazırladığı Nevrûziyeyi, başta sultan olmak üzere devlet ricâline takdim eder; sarayın ihtiyacı olan mum ve sabunlar onun formüllerine göre imâl edilir; saraydaki iki eczane ve beş hastanede, sayıları 25-30 arasında değişen cerrah, kehhâl ve hekimlerin düzenli çalışmalarını sağlardı. Muhtelif şehirlerdeki hastanelerde hekim tâyin ve azilleri, zaman zaman hükümdarın verdiği fermanla, İstanbul ve civarında yerleşim alanlarındaki yerli ve yabancı hekimlerin teftişi, gerektiğinde onların imtihanı ve bu sınav sonucunda başarısızları meslekten men etme, dükkân sayısını (muayenehane) azaltabilme yetkisine sahipti. XIX. yüzyılın ilk yarısında da imparatorluğun askerî teşkilâtı için gerekli hammadde alımı, ilâç imâli ve gerekli yerlere dağıtımın en yetkili kişisi idi.
***
Osmanlı darüşşifalarında hasta ve âcizlerin bakımı sağlanırdı
Hasta ve âcizlerin bakımının sağlanması için Osmanlılarda çeşitli kurumlar oluşturulmuş, destekleyici yasalar çıkarılmış; vakıf gelirlerinin yanı sıra kanunnâmeler ile vergilerin bir kısmının hastanelere, hasta ve âcizlerin bakımına ayrılması sağlanmıştı. Bu ilginin belki de en dikkat çekici göstergelerinden biri darüşşifa vakfiyeleridir.
Darüşşifa görevlileri; tabip, kehhâl, cerrah ve yardımcı sağlık mensupları, aşşâb, edviye-kûb, tabbalı, kayyûm, kâsekeş ile ferraş, âb-rîzi, cameşûy, dellâk gibi temizlik hizmetlileri ve nazır, vekilharç, kâtip gibi idâri yetkililer ile mahzenci, bevvâb, gassal ve imamdan oluşurdu. Her görevli verdiği hizmete uygun bir isimle anılırdı.
***
Osmanlı tabiplerinde aranan ilk özellik tecrübe, ustalık ve uzmanlıktı Tabiplerle ilgili kurallar bir yandan hekimlerin davranışlarını yönlendirmesi beklenen ilkeleri ortaya koyarken, diğer yandan hekimlere bir ahlâk rehberi de oluyordu. Meslek mensuplarında aranan ahlâkî davranış kurallarının belirlendiği vakfiye metinlerini inceleyip değerlendirdiğimizde, bunların uygulamada gerçekten de bir yol gösterici niteliğinde olduğunu görürüz. Tababete hizmetin çeşitli bakımlardan âdâbı vardır. diyen ve tababete hizmetin âdabını her yönüyle yerine getirmekte olan tabibin reis seçilmesini şart koşan Edirne vakfiyesinde bu husus özet olarak ifade edilmektedir. Tabipte aranan ilk özelliklerin tecrübe, ustalık ve uzmanlık olduğunu görmekteyiz. Fatihte denenmiş ve tecrübeli uzman; Edirnede, mahir; Süleymaniyede, marifetli, tecrübeli; Atik Validede, tıp ilminde usta tabiplerin tayini şart koşulmaktadır.