- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Ölüm ve Ötesi
Hz. Adem'den beri gönderilmiş bütün semavi dinlerdeki en temel mesaj Allah'tan başka İlah olmadığı ve tekrardan diriliş yani ölüm ötesi ahiret hayatıdır. Kudreti sonsuz yüce Rabbimiz, insanı yaratmış ona akledebilme yeteneği vermiş ve yaşamını, yaratılışına en uygun şekilde sürdürebilmesi için Kutsal Dinleri göndermiştir. İnsanlar ise, çoğu zaman işlerine gelmediği için bu dinlere karşı çıkmış, bunları birer sapıklık ve bozgun olarak ilan etmiş, Allah'ın buyruklarını yerine getirmediği gibi bir de Allah'ın dinine savaş açma cesaretini gösterebilmiştir. Kuran'ın ayetlerinin söylediği gibi insan en güzel suretle yaratılmasına rağmen yaptığı bozgunculuktan dolayı aşağıların aşağısına da çekilmiştir.
Bugün, yaşadığımız dünya hayatına dört elle sarınılıp sanki sonsuz olan yaşam burası gibi yaşam sürülmekte ve zihinlerde ölüm ötesi hayat düşüncesinden en ufak bir eser bile bulunmamaktadır. İnanan insan ise, attığı her adımı ölüm ötesi hayatı düşünerek atar, yaptığı her davranışı, söylediği her sözü... Bilir ki, bu dünya sadece bir imtihan sahasıdır ve tek kurtuluş bu dünyayı ahirete göre yaşamaktır.
Günümüzde dinsizliğe sahip çıkan, insanları dinsizliğe sevk etmeye çalışan, ömrünü bu davaya adayan insanoğlunun aldığı cesaretin sebebi de ölüm ötesi hayatı kabullenmemektendir. İnsanoğlunun sapkınlıklarının ve bozgunculuklarının önüne geçebilecek tek şey ahireti düşünebilmek ve ona göre davranabilmektir. İnananlar, çoğu zaman dinlerine, dinsizlerin dinsizliklerine sahip çıktıkları kadar sahip çıkmamakta, "Din, Allah ile kul arasındadır." kavramını dar anlamda yorumlayıp, insanları inandıkları ve savundukları düşünce ile sorumlu tutmayı yeterli görmekte ve bunca karalamalara ve sapkınlıklara kulak tıkamaktadır.
Muhakkak ki Allah dinini korumaya güç yetirebilir. Ancak inananlar da pasif olmamalı ve dinlerine sahip çıkıp her türlü şekilde Allah yolunda mücadele etmelidir. İnanan bir kişi, kendini en güzel şekilde yetiştirmiş, Kuran'ı ahlakını almış, kendini Allah yoluna adamış olmalıdır. Ahireti her an düşünebilen, dilinden güzel sözleri Allah'ın hatırlanmasını, duaları düşürmeyen, gönlünde gerçek Allah sevgisini taşıyan, ruhu bu sevgi ve aşk ile tatmin bulmuş bir kişi olmalıdır. Duyarlı, düşünceli ve Rabbine karşı kalbi ürpererek boynu bükük olan, bir gülümsemeyi çok görmeyen ve kötülükten alıkoyup iyiliğe sevk eden... Daha sayabileceğimiz bir çok güzelliği ve özelliği ancak ölüm ötesi hayatı sürekli düşünerek ve Allah'tan isteyerek edinebiliriz.
Hz. Adem'den beri gönderilmiş bütün semavi dinlerdeki en temel mesaj Allah'tan başka İlah olmadığı ve tekrardan diriliş yani ölüm ötesi ahiret hayatıdır. Kudreti sonsuz yüce Rabbimiz, insanı yaratmış ona akledebilme yeteneği vermiş ve yaşamını, yaratılışına en uygun şekilde sürdürebilmesi için Kutsal Dinleri göndermiştir. İnsanlar ise, çoğu zaman işlerine gelmediği için bu dinlere karşı çıkmış, bunları birer sapıklık ve bozgun olarak ilan etmiş, Allah'ın buyruklarını yerine getirmediği gibi bir de Allah'ın dinine savaş açma cesaretini gösterebilmiştir. Kuran'ın ayetlerinin söylediği gibi insan en güzel suretle yaratılmasına rağmen yaptığı bozgunculuktan dolayı aşağıların aşağısına da çekilmiştir.
Bugün, yaşadığımız dünya hayatına dört elle sarınılıp sanki sonsuz olan yaşam burası gibi yaşam sürülmekte ve zihinlerde ölüm ötesi hayat düşüncesinden en ufak bir eser bile bulunmamaktadır. İnanan insan ise, attığı her adımı ölüm ötesi hayatı düşünerek atar, yaptığı her davranışı, söylediği her sözü... Bilir ki, bu dünya sadece bir imtihan sahasıdır ve tek kurtuluş bu dünyayı ahirete göre yaşamaktır.
Günümüzde dinsizliğe sahip çıkan, insanları dinsizliğe sevk etmeye çalışan, ömrünü bu davaya adayan insanoğlunun aldığı cesaretin sebebi de ölüm ötesi hayatı kabullenmemektendir. İnsanoğlunun sapkınlıklarının ve bozgunculuklarının önüne geçebilecek tek şey ahireti düşünebilmek ve ona göre davranabilmektir. İnananlar, çoğu zaman dinlerine, dinsizlerin dinsizliklerine sahip çıktıkları kadar sahip çıkmamakta, "Din, Allah ile kul arasındadır." kavramını dar anlamda yorumlayıp, insanları inandıkları ve savundukları düşünce ile sorumlu tutmayı yeterli görmekte ve bunca karalamalara ve sapkınlıklara kulak tıkamaktadır.
Muhakkak ki Allah dinini korumaya güç yetirebilir. Ancak inananlar da pasif olmamalı ve dinlerine sahip çıkıp her türlü şekilde Allah yolunda mücadele etmelidir. İnanan bir kişi, kendini en güzel şekilde yetiştirmiş, Kuran'ı ahlakını almış, kendini Allah yoluna adamış olmalıdır. Ahireti her an düşünebilen, dilinden güzel sözleri Allah'ın hatırlanmasını, duaları düşürmeyen, gönlünde gerçek Allah sevgisini taşıyan, ruhu bu sevgi ve aşk ile tatmin bulmuş bir kişi olmalıdır. Duyarlı, düşünceli ve Rabbine karşı kalbi ürpererek boynu bükük olan, bir gülümsemeyi çok görmeyen ve kötülükten alıkoyup iyiliğe sevk eden... Daha sayabileceğimiz bir çok güzelliği ve özelliği ancak ölüm ötesi hayatı sürekli düşünerek ve Allah'tan isteyerek edinebiliriz.