- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Uzun ve çok uzak zamanların çoktan unutulmuş ölü bir dilini konuşuyor gibiyim
Anlamıyor sanki kimse
Öyle çok anlaşılmaz, ulaşılmaz ya da derin falan olduğundan değil ya da ne bileyim ne?
İstemiyorlar en basit tanımıyla, uğraşmak istemiyor kimse
Çözemiyor, çözmek istemiyor ya da bazen çözmek çoooook ağır geliyor, bırakıyorlar
Sen değil miydin?
Toprağın altından çıkan, toprak bir levhaya kazınmış bilinmeyen cümlelerin üzerindeki toza toprağa üfler gibi
Nefesini soluğuma veren
Eski zaman kahramanım
Sen değil miydin?
Tek tek yıllardır biriktirdiğim bütün şifrelerimi, sırlarımı çözen
Beni benim kadar bilen
Uzun ve uzak diyarlardan gelip kaderin bu aslında senin dengin, ama ben onu sana vermedim deyip karşı karşıya getirdiği kadın ve adamın
Uzun ve uzak diyarların en gizli dehlizlerinde sarmaş dolaş yürünen
Hem en derin hem en basit ve sığ sularında yüzülen
Birbirinde yanan, eriyen
Tükendiği yerde yeniden dirilen
Hikayesi değil miyiz biz?
Aşk,
Adi bir söz dudaklarımda, asılı
Tenimde buğusu öksüz bir çocuk gibi gezinmekte yapayalnız, kaygılı
Sahipsiz gecelerin kör bıçak yangını
Hayat, ömür ve kader birlikte oyuna çıkmışlar, felek de katılmamış mı onlara
katılmış
Birbirinin aynı iki ruhu, ayrı ayrı diyarlara savurmuşlar
Kader, dayanamamış, içi elvermemiş daha önce yazılmış oyunun üzerinde onları birbirine görünmez kalemlerle yazmış, birbirlerini görsünler bilsinler istemiş.
Hayat, olmaz demiş olamaz
Felek, ben zaten zalimim, hayallerle mayallerle işim olmaz benim demiş
Ömür ise, zamana bırakmış, kıyamamış, hayat ve felek kadar acımasız olamamış.
Kim bilir belki bir gün deyip
Kim bilir belki bir gün bilinir deyip
Ölü bir dil gibi zamanın sırlarına bırakmış
Ne aşkını, ne çaresizliğini, ne acısını istediği gibi anlatamamış
İçten içe bir mum gibi kendi kendilerine, kendilerinde, birbirlerinde
Çok seven bir adamla bir kadın
Yanmııış yanmıııışş yanmış
Ölü dili yalnızca ikisi anlamış
Yangın yerinde binlerce söz bırakmış
Anlamıyor sanki kimse
Öyle çok anlaşılmaz, ulaşılmaz ya da derin falan olduğundan değil ya da ne bileyim ne?
İstemiyorlar en basit tanımıyla, uğraşmak istemiyor kimse
Çözemiyor, çözmek istemiyor ya da bazen çözmek çoooook ağır geliyor, bırakıyorlar
Sen değil miydin?
Toprağın altından çıkan, toprak bir levhaya kazınmış bilinmeyen cümlelerin üzerindeki toza toprağa üfler gibi
Nefesini soluğuma veren
Eski zaman kahramanım
Sen değil miydin?
Tek tek yıllardır biriktirdiğim bütün şifrelerimi, sırlarımı çözen
Beni benim kadar bilen
Uzun ve uzak diyarlardan gelip kaderin bu aslında senin dengin, ama ben onu sana vermedim deyip karşı karşıya getirdiği kadın ve adamın
Uzun ve uzak diyarların en gizli dehlizlerinde sarmaş dolaş yürünen
Hem en derin hem en basit ve sığ sularında yüzülen
Birbirinde yanan, eriyen
Tükendiği yerde yeniden dirilen
Hikayesi değil miyiz biz?
Aşk,
Adi bir söz dudaklarımda, asılı
Tenimde buğusu öksüz bir çocuk gibi gezinmekte yapayalnız, kaygılı
Sahipsiz gecelerin kör bıçak yangını
Hayat, ömür ve kader birlikte oyuna çıkmışlar, felek de katılmamış mı onlara
katılmış
Birbirinin aynı iki ruhu, ayrı ayrı diyarlara savurmuşlar
Kader, dayanamamış, içi elvermemiş daha önce yazılmış oyunun üzerinde onları birbirine görünmez kalemlerle yazmış, birbirlerini görsünler bilsinler istemiş.
Hayat, olmaz demiş olamaz
Felek, ben zaten zalimim, hayallerle mayallerle işim olmaz benim demiş
Ömür ise, zamana bırakmış, kıyamamış, hayat ve felek kadar acımasız olamamış.
Kim bilir belki bir gün deyip
Kim bilir belki bir gün bilinir deyip
Ölü bir dil gibi zamanın sırlarına bırakmış
Ne aşkını, ne çaresizliğini, ne acısını istediği gibi anlatamamış
İçten içe bir mum gibi kendi kendilerine, kendilerinde, birbirlerinde
Çok seven bir adamla bir kadın
Yanmııış yanmıııışş yanmış
Ölü dili yalnızca ikisi anlamış
Yangın yerinde binlerce söz bırakmış