Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Nisa suresi 125. ayeti nasıl anlamalıyız?

halukgta

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    26 Ağu 2011
  • Mesajlar
    320
  • MFC Puanı
    29
Kur’an ayetlerinin bizlere neler anlattığını, doğru anlamak istiyorsak, Kur’an ın diğer ayetlerinden mutlaka faydalanmalıyız, istifade etmeliyiz. Çünkü Kur’an kendisini anlatan, açıklayan, eşi benzeri olmayan, bir rehberdir. Ayetleri gereği gibi anlamak için, yine Kur’an a danışmalıyız. Bunu bizlere hatırlatmak içinde Allah, biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız der bizlere.

Bugün sizleri, Nisa suresi 125. ayet üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.


Nisa 125: İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost(HALİL) edinmişti.


Yukarıdaki ayette Rabbim bizlere, iyilik yaparak kendisini Allah a teslim eden ve İbrahim dinine tabi olanların, kurtuluşa ereceğinden bahsediliyor. Ayetin en son kısmında ise, Allah İbrahim peygamberimize layık gördüğü, HALİL sıfatıyla bizlere ne anlatmak istiyor, burası çok önemli. Ayetin orijinal Arapçasında, dost diye çevrilmiş kelime HALİL olarak geçer.

Şimdide aşağıdaki ayete bakalım.


Ali imran 68: Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur(Velisidir).


Yukarıdaki ayetin son cümlesinde de, Allah müminlerin dostudur diye çevrilmiş. Fakat orijinaline baktığımızda Veli olarak geçer. Yani bu durumda Nisa suresi 125. ayette geçen Allah İbrahim i dost edinmişti cümlesindeki HALİL kelimesi ile Ali imran 68. ayette geçen VELİ sözcüğü aynı anlamda çevrilmiş. Bu durumda aynı anlamı verdiğini söylememiz doğru olmaz. Burada geçen Halil sözcüğünün, bir farklı anlamı olmalı değil mi sizce de?


Allah müminlerin dostudur yani velisidir, bunda hiç şüphe yok. Bakın Allah Maide suresi 55. ayetinde ne diyordu.

(Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.)


Demek ki İbrahim peygamberimize uyanlar, ona yakın olanlar Allah dostu olarak kabul ediliyor. Bakın anlamı çok daha farklı, ama burada kullanılan orijinal kelime VELİ.


Nisa 125. ayette de aslında, Ali imran 68. ayette olduğu gibi, kendisini Allah a teslim eden, İbrahim dinine teslim olanlardan bahsediyor. Buradan da anlaşılıyor ki, İbrahim in dinine tabi olanların, hepsini Allah dostu yani onların velisi Allah olduğu anlatılıyor.


Peki, Nisa 125. ayetin en son cümlesinde geçen ve orijinalinde HALİL olarak belirtilen kelime ne anlama geliyor. Eğer buradaki kelimede, daha önce belirttiğimiz DOST anlamındaysa, diğer ayetlerde geçen VELİ kelimesini de neden dost anlamında kullanıyorlar, çeviriyorlar? Burada farklı bir anlamda olduğu çok açık.

Halil kelimesinin sözlük anlamına önce bakalım ki, bu kelimeyle ne anlatılmak istendiğini, Kur’an dan daha iyi kavrayabilelim.


Sadık, samimi, dost.


Yukarıda yazdığım anlamlara geldiğini görüyoruz. Demek ki Nisa 125. ayette kullanılan manasıyla, Ali İmran 68. ayette kullanılan dost, çok farklı anlamlara geldiği anlaşılıyor.


Nisa suresi 125. ayette, Allah İbrahim peygamberimize çok özel bir lütufta bulunarak, onu onurlandırmak adına, onun kendisine SADIK, imanında SAMİMİ bir kul olduğu, böylece gerçek bir Allah dostu olduğu anlatılıyor. Allah Onu sevgisiyle yüceltiyor. Zaten Allah iman edenlerin, ben dostuyum velisiyim demiyor muydu?


Bu konuyu Kur’an ayetlerinden anlamaya devam edelim. Bakın aşağıdaki ayetler, Nisa suresi 125. ayette geçen, İbrahim peygamberimize atfen söylenen, Halil kelimesinin anlamını nasıl açıklıyor ve bu kelimenin anlamının tam karşılığı, neler olduğu tek tek nasıl anlatılıyor. Böylece İbrahim peygamberimizin, çok özel vasıflarını tek bir kelimede nasıl toplanıyor, onu daha açık anlayacağız.


Nahl 120: İbrahim, gerçekten Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden bir önder idi; Allah'a ortak koşanlardan değildi.


Hud 75: Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi.


Meryem 41: Kur'ân'da İbrahim'i an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi.


Yukarıdaki ayetler, sanırım İbrahim peygamberimizin özelliklerini açıklıyor ve Allah’ta özellikle Halil sözcüğüyle, onun özelliğini, niteliklerini, vasıflarını anlatıyor bizlere. Allah a itaat eden yani sadık, yumuşak huylu, duygulu, gönülden yani samimi, özü sözü doğru bir insan olduğunu, bunun içinde Allah dostlarının başında geldiği anlatılıyor. Aşağıdaki ayette bu fikri bakın nasıl destekliyor.



Bakara 130: İbrahim'in milletinden, kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz o, ahrette de iyilerden biridir.


Allah elçisine, Halil sözcüğüyle lütufta bulunarak, bu Dünyada iyilerden, seçkin insanlardan yaptığı gibi, ahrette de iyilerden, seçkin insanlardan olacağını söylüyor. Kur’an ı bilerek, anlayarak, düşünerek okuyan, Allah ın ahi rette kimlerin yüzlerinin gülen, Rabbin halis, seçkin ve iyi kullarından olacağını anlayacaktır.


Örneğin Bakara suresi 257. ayette, Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır der. Bu anlamı Veli sözcüğünden, dost olarak çevirirler. Yine Ankebut 22. ayette, sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır diye geçer, ama yine Veli sözcüğü kullanılır. Enam suresi 14. ayette de, yine Veli sözcüğü kullanılarak, Allah'tan başka dost mu tutayım diye zikredilir. Yine Tevbe suresi 116. ayetinde VELİ sözcüğünü kullanarak, Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır diye ayetinde bizleri uyarır. Tüm bu ayetlerden de anlaşılacağı gibi, Veli ve Halil kelimelerine verilen anlam ve mana birbirinden çok daha farklı olduğu anlaşılıyor.


Tüm bu ayetlerden sonra, Nisa suresi 125. ayette, Allah İbrahim i dost edinmişti şekliyle çevrilen ayetten ne anlamamız gerektiği, sanırım daha iyi anlaşılmıştır. İbrahim peygamberimiz, Allah ın sadık, samimi, içten, vicdanlı, özü sözü bir kuluydu. Onun yeri Rahman katında çok özel ve müstesnaydı.


Tüm bu bilgilerden sonra, İbrahim peygamberimizi Yaratanla, onun yüceliği ile bağdaşmayan beşeri anlamda dost, arkadaş yakıştırması yapmak büyük yanlış olur düşüncesindeyim. Hz. İbrahim Allah ın sevgili, sadık, seçkin bir kuluydu. Allah dostuydu, dikkat ediniz bu tabir Kur’an da, gerçek anlamda tüm iman edenler için geçer. Allah ben Müminlerin dostuyum diyorsa, İbrahim peygamberimizin de bu dostlar içinde, çok özel müstesna bir yeri olduğu açıktır.


Allah tek bir ilahtır, onun ne eşi vardır nede evlat edinmiştir. O yalnızlık çekmez, uyumaz, uyuklamaz, yalnız ondan yardım istenir, yalnız ona ibadet edilir. Rabbin bu vasıflarını göz önünde bulundurduğumuzda, elbette yarattığı kullarından bizim beşeri anlayışımızda dost, arkadaşta edinmez. Bu bilinçle Nisa suresi 125. ayeti anlamaya çalışırsak, sanırım ayeti daha doğru anlamış oluruz.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 
Üst Alt