s3rdar
MFC Üyesi
- Konum
- Bodrum Muğla
-
- Üyelik Tarihi
- 10 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 768
-
- MFC Puanı
- 54
Niğbolu Savaşı 25 Eylül 1396da Osmanlı ordusunun Macaristan, Kutsal Roma-Cermen Imparatorluğu, Fransa, Eflak, Lehistan, Ingiltere Krallığı, Iskoçya Krallığı, Eski Isviçre Konfederasyonu, Venedik Cumhuriyeti, Genova Cumhuriyeti, St. Jean Şövelyeleri askerlerinden oluşmuş bir Haçlı Ordusuyla Tuna Nehri üzerinde bulunan Niğbolu kalesi yakınlarında yaptığı ve Osmanlı zaferiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaş aynı zamanda Niğbolu Haçlı Seferi (Crusade of Nicopolis) diye de anılmakta olup Ortaçağın sonuncu büyük Haçlı Seferi olarak da nitelendirilmektedir. Bazı kaynaklarda savaşın tarihi 28 Eylül olarak verilmiştir.
Savaş öncesi Haçlı seferine hazırlık
1394te Bulgar Çarı Ivan Sişmanin geçici başkenti olan Niğbolu Türk ordusunca fethedilerek Osmanlı Devletine katılmıştı. Şişmanın kardeşi Ivan Srtasimis hala Vidin kalesini elinde tutmakta idi ama Osmanlı devletine yıllık haraç ödeyen bir vasal devlet statüsüne girmişti. Macaristan Krallığı ile Osmanlı Devleti arasinda bulunan tampon devletler Osmanlılara katılmış ve bu iki devlet sınır komşusu olmuslardı. Venedik Cumhuriyeti Dalmaçya kıyılarında ve Morada bulunan kolonilerin ve ticari üs olarak kullandığı limanların Türklerin eline geçip Venedikin Adriyatik Denizi, Iyon Denizi ve Ege Denizindeki egemenliğini ortadan kaldıracağından endişe etmekteydi. Ceneviz Cumhuriyeti ise Osmanlı Devletinin Boğazlar ve Tuna Nehri üzerindeki hakimiyetinin Karadenizdeki ticaret üsleri olan Kefe, Amasra ve Sinopu tehdit edeceğini, hatta I. Bayezidin kuşatıp ablukaya aldığı Istanbulun karşısında bulunan Galatayı fethedeceğinden kuşkulanmaktaydı.
1394te Papalık hala birbirine rakip ikiye bölünmüş durumdaydı ve bir Papa Fransada Avignonda diğeri ise Romada bulunmaktaydı. Avignon Papası IX. Boniface bir beyanname yayınlayarak Türklere karşı yeni bir Haçlı Seferi açtığını ilan etti. Ingiltere ve Fransa krallıkları birbirleriyle yaptıkları ufak aralıklarla çok uzun süren Yüz Yıl Savaşlarının bir barış aralığıda idiler ve Ingiliz Kralı II. Richard ve Fransız Kralı VI. Charles bir Haçlı seferinin finansmanını sağlama hususunda anlaşabilmişlerdi. Fransız Kralı delegeleri Kutsal Roma-Cermen Imparatorluğu imparatoru olan ve aynı zamanda Macaristan Kıralı olan Sigismund ile 1393ten beri böyle Haçlı Seferi için müzakereler yapmaktaydılar.
Yapılan ilk plana göre Norman-Ingiliz John of Gaunt, Fransız Orleans Dükü Louis ve Burgunya Dükü Cesur Filip 1395te sefere başlayacaklar, ondan sonra Fransız ve Ingiliz kralları VI. Charles ve II. Richard onları 1396ta takip edecekti. Ancak bu plan 1396 başında bir kenara bırakılıp Neversli Korkusuz Jean çoğunluğu Burgundili süvarilerden oluşan 6.000 Fransız askeri ile sefere başladı. Almanyada Rheinland-Pfalz, Bavyera ve Nürnberg Korkusuz Jeanın emrine 3.000 asker sağladı. Sigismund ise Imparatorluk ülkesinden 4.000 ve Macaristandan 1.000 olmak üzere 5.000 kişi ile sefere katıldı. Korkusuz Jean komutanlığındaki kuvvetler Temmuz 1396da Budaya ulaşarak Sigismundun komutanlığı altındaki güçlerle birleştiler. Bu kuvvetler Hristiyan Katolik olmakla beraber Ortodoks Hristiyan olan Eflak Kralı Mircea ve ordusu da bu Haçlı Seferine katılmak için çok mücadele verdi.
Niğbolu Muharebesi
Niğbolu Muharebesi
Haçlı ordusunun planı ve ilerleyişi
Haçlı ordusunun stratejik planı Budada kararlaştırıldı. Sigismund Osmanlıların hemen toplanabilen ordularla hücum edeceğini ummaktaydı ve Eflak Kralı Mircea böyle durumlarda Osmanlı eyalet ordularına karşı bazı başarılar sağlamıştı. Fakat bu seferde beklenen olmadı. Ama sonunda ordunun Tuna Nehri ni takip ederek ilerlemesi ve Karadenizde toplanan donanma güçlerinin de Tunaya girerek destek sağlamasına karar verildi.
Haçlı ordusu Tunanın sol kıyısını takip ederek öncü Macar ordusu, sonra Fransızlar ve Burgundililer ve Kral Sigismund ve ana Macar ve Alman ordularının artçılığı düzeniyle yürüyüşe geçtiler. Bir diğer Macar ordusu ise Karpatları geçerek Eflaka inip Eflak Kralının rakibini Transilvanyadan atmayı başardı. Eflak Kralı Mircea ise Tuna ağzından giren Haçlı donanmasının yanından doğudan ilerledi. Haçlılar Osmanlı garnizonlarının bulunduğu bazı kalelere hücum ettiler. Bunlar arasında Osmanlı devleti vasalı olan Bulgar Kralının kardeşinin elinde bulunan Vidin kalesi de bulunuyordu. Vidin iç kalesinde direnme yapan Voynuklardan oluşan Osmanlı güçleri iç kale alınınca katliamdan geçirildi ve 200-300 Fransız bu kazanımdan dolayı şövalye olarak ilan edildiler. Tuna kenarında çift kale duvarlı Rahova kalesi ise bir nehir geçiş yolunu savunmaktaydı. Osmanlı garnizon komutanı Kral Sigismunda bir elçi gönderek askerlerine dokunulmazsa silahlarını bırakıp kaleyi teslim edebileceğini bildirdi ve Kral Sigsmund bunu kabul etti. Fakat diğer Haçlılar, özellikle Fransız ve Burgundili şövalyeler, bunu kabul etmeyip şehirdeki hem müslüman hem de Ortodoks Hristiyan olanların çoğunu katlediler ve kendilerine göre bir seçim yaparak büyük grup işe yarıyanları esir olarak yanlarına aldılar.
10 Eylülde Venedik, Ceneviz ve St. Jean Şövalyeleri gemilerinden oluşan Haçlı donanması Tunadan gelerek Niğbolu kalesi önünde demir attılar. Niğbolu çok önemli bir nehir geçiş noktasi ve nehir limanı idi; nehre bakan bir sarp kayalığın üzerinde çok korunaklı bir kaleye sahipti. Kale yeniden tamir görmüştü ve çok iyi donanımlı bir Türk garnizon kuvveti kalede bulunmaktaydı. Kale komutanı çok tecrübeli Doğan Bey idi. Önce Fransız ve Burgundili askerler karadan gelip kalenin yakınlarında kamp kurdular. Kral Sigismund ve ordusu ise kalenin öbür tarafında şehirin karşında kampa girdiler. Fransız ve Burgundililer birkaç merdiven taşımaktaydılar ve Macarların ise lağım kazma birlikleri vardı. Her iki grup da kuşatma için gerekli silahların ellerinde bulunmadığından şikayetçi idi; halbuki nehirde demirli donanmada birçok mancınık ve benzeri kuşatma icin gerekli savaş aletleri bulunmaktaydı ve kara ordularından kimse bunları istemeyi düşünmemişti. Kaleye hücum edip alma yerine, uzun bir kuşatma ile kaleyi ablukaya alıp yiyecek ve içecek bitinceye kadar bekleme taktiği tercih edildi. Haçlı komutanları Osmanlı Sultanının Haçlı istilasından haberdar olmadığını; olsa bile bu uzak kaleye yetişme imkÃanı olmadığını düşünmekte idiler ve bu nedenle güneye devamlı bir keşif birliği göndermekten kaçınmışlardı. Osmanlı ordusunun savaş alanına gelişi
Yıldırım Bayezidin 1395te Istanbulu ikinci defa kuşatmakta iken yeni bir Haçlı ordusu hakkında haberi oldu. Osmanlı istihbaratı iyi çalışmıştı. Esasen Istanbul Boğazından geçen ve Haçlı donamasına iştirak edecek olan gemiler görülmekteydi. Ayrıca Bizans Imparatoru II. Manuel Palaiologosun Macar Kralına gönderdiği Yıldırımın Haçlı ordusundan haberdar olduğuna dair mesaj da Osmanlıların eline geçmişti. Haçlı ordusu Budaya eriştiği zaman Yıldırım Istanbul kuşatmasını çoktan bırakmış bulunuyordu. Gazi Evranos Bey komutasındaki akıncılar hemen ilerlemişler ve Osmanlı ordusunun güzergahı için keşif yapmaya başlamışlardı. Bayezid Istanbulun ablukası için az sayıda birlikleri geri bıraktı ve bu yüzden Bizanslılar donanmalarını Tunaya gönderemediler.
Bayezid, Rumeli eyaleti ordularının düşmana hücum etmemesini ve Osmanlı ordusunun Edirne ve Filibe arasında toplanması emrini vermişti. Tecrübeli Sadrazam Kara Timurtaş Paşa tarafından organize edilen Rumeli ve Anadolu eyalet orduları büyük bir hızla burada toplanmaya başladılar ve Meriç kıyısına hemen hasıl oldular. Vasal devletlerden de önemli katkı sağlayanlar oldu. Özellikle Sırplar Stefan Istavan Lazerovic komutasında Filibeye geldi ve ana Osmanlı ordusu ile Şıpka Geçidi güneyinde birleşti. Ana Osmanlı ordusu ise toplanma mevkiinden Ağustos sonunda hızla yola çıkıp 20 Eylülda Şıpka Geçidinden geçip 21-22 Eylülda Tırnovaya vardı. Burada ilk defa bir Haçlı keşif birliği ile karşılaştılar. Osmanlı keşif birlikleri ise Niğboluya yetişip Haçlı ordularının kale önünde ordugahta olduklarını gördüler. 24 Eylulda Bayezid ve ana Osmanlı ordusu Niğbolunun birkaç kilometre güneyine geldi ve Yıldırımın otağı burada bir tepe üzerine kuruldu.
Osmanlı tarihçileri ana ordunun Niğbolu önüne varışının akşam üstü olduğunu yazmaktadırlar. Ordu kampı kurulana kadar Yıldırımın karanlıktan faydalanarak kale duvarları önüne geldiğini ve Doğan Beye bağırarak sabaha kadar direnmesini emrettiğini ve Doğan Beyin yeterden bol yiyeceği oldugunu ve moralin iyi olduğunu bildirdiği ve Sultanın kale önüne geldiği için hiç yenilgi imkÃanı olmadığını söylediğini yazarlar.
Niğbolu Savaşı
Niğbolu Savaşı
Yıldırım Beyazid Edirneden Tuna Nehri kıyısında bulunan Niğbolu Kalesine 24 saat gibi kısa bir sürede ordusuyla beraber ulaştı. Adına yaraşır bir süratle gelen Sultan Yıldırım Bayezid, Divanı toplayarak durum değerlendirmesi yaptı.
Deneyimli kumandanlardan bazıları kalabalık Haçlı ordusunu korkutmak suretiyle bozguna uğratmaktan yana tavır takınmış ve hatta elde bulunan develeri Balkanlardaki halkların pek görmediklerini belirterek bu hayvanları kullanarak haçlıları bozguna uğratabileceklerini ifade etmişlerdir. Yıldırım Bayezid ise böyle bir saldırıyı mertçe bulmadığı için reddetmiştir. 25 Eylül 1396 günü kendinden aşırı emin Haçlı birlikleri Osmanlı süvarilerinin amansız akını karşısında bozguna uğramış adeta bir baskın yemişlerdir.
Savaşın başlarında tepeden tırnağa zırhlı seçkin şovalye birlikleri Osmanlıların öncü birliklerine kayıplar verdirmiş ve onları kovalamak için ilerledikçe Türk askerlerinin daha önceden yerlere sapladıkları kazıkların olduğu bölgeye gelmişler ve atlarla ilerlemenin mümkün olmadığını görünce atlarından inmişlerdir. Ancak ağır zırhlı olduklarından dolayı çabucak yorulmuşlardır. Böylece Türk ordusunun savaş planı tam anlamıyla devreye girmiş, tepelerin ve ağaçlıkların olduğu yerde konuşlanan Türk ordusunun asıl gücü savaşa dahil olunca şövalyelerin Jean de Vienne gibi ünlü komutanları da dahil tamamına yakını imha edilmiştir.
Niğbolu Muharebesi - Fransız Milli Kütüphanesi arşivi
Niğbolu Muharebesi Fransız Milli Kütüphanesi arşivi
Savaş sonrası
Haçlı ordusunun geçtiği yerde Müslümanları ve hatta Ortodoksları katlettiğini öğrenen Yıldırım Bayezid çok öfkelendi. Soylular bir kenara ayrıldıktan sonra yere bir kazık çakıldı ve boyu bu kazıktan uzun olan tüm diğer esirler idam edildi. Niğbolu Savaşı, Osmanlının ilk zamanlarında esirlerin öldürüldüğü tek savaştır. Ancak çocuk yaştaki Haçlı askerlerinin canı bağışlandı ve onlar da Müslüman olarak yetiştirilmek üzere Türk ailelerine gönderildi.
Soylular ise fidye karşılığı serbest bırakıldı.
Niğbolu savaşında türkleri ilk defa tanıyan ve Yıldırım Bayezidin kumandanlığına ve kahramanlığına hayran kalan Korkusuz Jean,esaretten kurtulursa bir daha türklere kılıç çekmeyeceğine dair yemin etmiştir.Fidye karşılığında serbest kaldıktan sonra Yıldırım Bayezid kendisini çağırarak Ettiğin yemini sana iade ediyorum.Aksine eğer şerefini koruyan bir adam isen silahını al ve Hristiyanlığın bütün kuvvetlerini aleyhime topla.Böylece bana kazanmak için yeni fırsatlar tanımış olursun.Zira ben ancak Allahın dinini yaymak ve Onun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim demiştir. Çok sonraları Timur, Ankara Savaşını kazandıktan sonra Avrupa hükümdarlarına elçiler gönderecek ve onların yenemediği Bayezidi kendisinin yendiğini övünerek bildirecekti.
Niğbolu Muharebesinden sonra Osmanlı akıncıları Macaristan içlerine kadar girerek pek çok ganimetle döndüler. Balkanlarda Osmanlıları yenmenin mümkün olmadığı ortaya çıktı. Vidin Prensliği de ilhak edilerek Bulgar Krallığı tamamen ortadan kaldırıldı.
Savaş öncesi Haçlı seferine hazırlık
1394te Bulgar Çarı Ivan Sişmanin geçici başkenti olan Niğbolu Türk ordusunca fethedilerek Osmanlı Devletine katılmıştı. Şişmanın kardeşi Ivan Srtasimis hala Vidin kalesini elinde tutmakta idi ama Osmanlı devletine yıllık haraç ödeyen bir vasal devlet statüsüne girmişti. Macaristan Krallığı ile Osmanlı Devleti arasinda bulunan tampon devletler Osmanlılara katılmış ve bu iki devlet sınır komşusu olmuslardı. Venedik Cumhuriyeti Dalmaçya kıyılarında ve Morada bulunan kolonilerin ve ticari üs olarak kullandığı limanların Türklerin eline geçip Venedikin Adriyatik Denizi, Iyon Denizi ve Ege Denizindeki egemenliğini ortadan kaldıracağından endişe etmekteydi. Ceneviz Cumhuriyeti ise Osmanlı Devletinin Boğazlar ve Tuna Nehri üzerindeki hakimiyetinin Karadenizdeki ticaret üsleri olan Kefe, Amasra ve Sinopu tehdit edeceğini, hatta I. Bayezidin kuşatıp ablukaya aldığı Istanbulun karşısında bulunan Galatayı fethedeceğinden kuşkulanmaktaydı.
1394te Papalık hala birbirine rakip ikiye bölünmüş durumdaydı ve bir Papa Fransada Avignonda diğeri ise Romada bulunmaktaydı. Avignon Papası IX. Boniface bir beyanname yayınlayarak Türklere karşı yeni bir Haçlı Seferi açtığını ilan etti. Ingiltere ve Fransa krallıkları birbirleriyle yaptıkları ufak aralıklarla çok uzun süren Yüz Yıl Savaşlarının bir barış aralığıda idiler ve Ingiliz Kralı II. Richard ve Fransız Kralı VI. Charles bir Haçlı seferinin finansmanını sağlama hususunda anlaşabilmişlerdi. Fransız Kralı delegeleri Kutsal Roma-Cermen Imparatorluğu imparatoru olan ve aynı zamanda Macaristan Kıralı olan Sigismund ile 1393ten beri böyle Haçlı Seferi için müzakereler yapmaktaydılar.
Yapılan ilk plana göre Norman-Ingiliz John of Gaunt, Fransız Orleans Dükü Louis ve Burgunya Dükü Cesur Filip 1395te sefere başlayacaklar, ondan sonra Fransız ve Ingiliz kralları VI. Charles ve II. Richard onları 1396ta takip edecekti. Ancak bu plan 1396 başında bir kenara bırakılıp Neversli Korkusuz Jean çoğunluğu Burgundili süvarilerden oluşan 6.000 Fransız askeri ile sefere başladı. Almanyada Rheinland-Pfalz, Bavyera ve Nürnberg Korkusuz Jeanın emrine 3.000 asker sağladı. Sigismund ise Imparatorluk ülkesinden 4.000 ve Macaristandan 1.000 olmak üzere 5.000 kişi ile sefere katıldı. Korkusuz Jean komutanlığındaki kuvvetler Temmuz 1396da Budaya ulaşarak Sigismundun komutanlığı altındaki güçlerle birleştiler. Bu kuvvetler Hristiyan Katolik olmakla beraber Ortodoks Hristiyan olan Eflak Kralı Mircea ve ordusu da bu Haçlı Seferine katılmak için çok mücadele verdi.
Niğbolu Muharebesi
Niğbolu Muharebesi
Haçlı ordusunun planı ve ilerleyişi
Haçlı ordusunun stratejik planı Budada kararlaştırıldı. Sigismund Osmanlıların hemen toplanabilen ordularla hücum edeceğini ummaktaydı ve Eflak Kralı Mircea böyle durumlarda Osmanlı eyalet ordularına karşı bazı başarılar sağlamıştı. Fakat bu seferde beklenen olmadı. Ama sonunda ordunun Tuna Nehri ni takip ederek ilerlemesi ve Karadenizde toplanan donanma güçlerinin de Tunaya girerek destek sağlamasına karar verildi.
Haçlı ordusu Tunanın sol kıyısını takip ederek öncü Macar ordusu, sonra Fransızlar ve Burgundililer ve Kral Sigismund ve ana Macar ve Alman ordularının artçılığı düzeniyle yürüyüşe geçtiler. Bir diğer Macar ordusu ise Karpatları geçerek Eflaka inip Eflak Kralının rakibini Transilvanyadan atmayı başardı. Eflak Kralı Mircea ise Tuna ağzından giren Haçlı donanmasının yanından doğudan ilerledi. Haçlılar Osmanlı garnizonlarının bulunduğu bazı kalelere hücum ettiler. Bunlar arasında Osmanlı devleti vasalı olan Bulgar Kralının kardeşinin elinde bulunan Vidin kalesi de bulunuyordu. Vidin iç kalesinde direnme yapan Voynuklardan oluşan Osmanlı güçleri iç kale alınınca katliamdan geçirildi ve 200-300 Fransız bu kazanımdan dolayı şövalye olarak ilan edildiler. Tuna kenarında çift kale duvarlı Rahova kalesi ise bir nehir geçiş yolunu savunmaktaydı. Osmanlı garnizon komutanı Kral Sigismunda bir elçi gönderek askerlerine dokunulmazsa silahlarını bırakıp kaleyi teslim edebileceğini bildirdi ve Kral Sigsmund bunu kabul etti. Fakat diğer Haçlılar, özellikle Fransız ve Burgundili şövalyeler, bunu kabul etmeyip şehirdeki hem müslüman hem de Ortodoks Hristiyan olanların çoğunu katlediler ve kendilerine göre bir seçim yaparak büyük grup işe yarıyanları esir olarak yanlarına aldılar.
10 Eylülde Venedik, Ceneviz ve St. Jean Şövalyeleri gemilerinden oluşan Haçlı donanması Tunadan gelerek Niğbolu kalesi önünde demir attılar. Niğbolu çok önemli bir nehir geçiş noktasi ve nehir limanı idi; nehre bakan bir sarp kayalığın üzerinde çok korunaklı bir kaleye sahipti. Kale yeniden tamir görmüştü ve çok iyi donanımlı bir Türk garnizon kuvveti kalede bulunmaktaydı. Kale komutanı çok tecrübeli Doğan Bey idi. Önce Fransız ve Burgundili askerler karadan gelip kalenin yakınlarında kamp kurdular. Kral Sigismund ve ordusu ise kalenin öbür tarafında şehirin karşında kampa girdiler. Fransız ve Burgundililer birkaç merdiven taşımaktaydılar ve Macarların ise lağım kazma birlikleri vardı. Her iki grup da kuşatma için gerekli silahların ellerinde bulunmadığından şikayetçi idi; halbuki nehirde demirli donanmada birçok mancınık ve benzeri kuşatma icin gerekli savaş aletleri bulunmaktaydı ve kara ordularından kimse bunları istemeyi düşünmemişti. Kaleye hücum edip alma yerine, uzun bir kuşatma ile kaleyi ablukaya alıp yiyecek ve içecek bitinceye kadar bekleme taktiği tercih edildi. Haçlı komutanları Osmanlı Sultanının Haçlı istilasından haberdar olmadığını; olsa bile bu uzak kaleye yetişme imkÃanı olmadığını düşünmekte idiler ve bu nedenle güneye devamlı bir keşif birliği göndermekten kaçınmışlardı. Osmanlı ordusunun savaş alanına gelişi
Yıldırım Bayezidin 1395te Istanbulu ikinci defa kuşatmakta iken yeni bir Haçlı ordusu hakkında haberi oldu. Osmanlı istihbaratı iyi çalışmıştı. Esasen Istanbul Boğazından geçen ve Haçlı donamasına iştirak edecek olan gemiler görülmekteydi. Ayrıca Bizans Imparatoru II. Manuel Palaiologosun Macar Kralına gönderdiği Yıldırımın Haçlı ordusundan haberdar olduğuna dair mesaj da Osmanlıların eline geçmişti. Haçlı ordusu Budaya eriştiği zaman Yıldırım Istanbul kuşatmasını çoktan bırakmış bulunuyordu. Gazi Evranos Bey komutasındaki akıncılar hemen ilerlemişler ve Osmanlı ordusunun güzergahı için keşif yapmaya başlamışlardı. Bayezid Istanbulun ablukası için az sayıda birlikleri geri bıraktı ve bu yüzden Bizanslılar donanmalarını Tunaya gönderemediler.
Bayezid, Rumeli eyaleti ordularının düşmana hücum etmemesini ve Osmanlı ordusunun Edirne ve Filibe arasında toplanması emrini vermişti. Tecrübeli Sadrazam Kara Timurtaş Paşa tarafından organize edilen Rumeli ve Anadolu eyalet orduları büyük bir hızla burada toplanmaya başladılar ve Meriç kıyısına hemen hasıl oldular. Vasal devletlerden de önemli katkı sağlayanlar oldu. Özellikle Sırplar Stefan Istavan Lazerovic komutasında Filibeye geldi ve ana Osmanlı ordusu ile Şıpka Geçidi güneyinde birleşti. Ana Osmanlı ordusu ise toplanma mevkiinden Ağustos sonunda hızla yola çıkıp 20 Eylülda Şıpka Geçidinden geçip 21-22 Eylülda Tırnovaya vardı. Burada ilk defa bir Haçlı keşif birliği ile karşılaştılar. Osmanlı keşif birlikleri ise Niğboluya yetişip Haçlı ordularının kale önünde ordugahta olduklarını gördüler. 24 Eylulda Bayezid ve ana Osmanlı ordusu Niğbolunun birkaç kilometre güneyine geldi ve Yıldırımın otağı burada bir tepe üzerine kuruldu.
Osmanlı tarihçileri ana ordunun Niğbolu önüne varışının akşam üstü olduğunu yazmaktadırlar. Ordu kampı kurulana kadar Yıldırımın karanlıktan faydalanarak kale duvarları önüne geldiğini ve Doğan Beye bağırarak sabaha kadar direnmesini emrettiğini ve Doğan Beyin yeterden bol yiyeceği oldugunu ve moralin iyi olduğunu bildirdiği ve Sultanın kale önüne geldiği için hiç yenilgi imkÃanı olmadığını söylediğini yazarlar.
Niğbolu Savaşı
Niğbolu Savaşı
Yıldırım Beyazid Edirneden Tuna Nehri kıyısında bulunan Niğbolu Kalesine 24 saat gibi kısa bir sürede ordusuyla beraber ulaştı. Adına yaraşır bir süratle gelen Sultan Yıldırım Bayezid, Divanı toplayarak durum değerlendirmesi yaptı.
Deneyimli kumandanlardan bazıları kalabalık Haçlı ordusunu korkutmak suretiyle bozguna uğratmaktan yana tavır takınmış ve hatta elde bulunan develeri Balkanlardaki halkların pek görmediklerini belirterek bu hayvanları kullanarak haçlıları bozguna uğratabileceklerini ifade etmişlerdir. Yıldırım Bayezid ise böyle bir saldırıyı mertçe bulmadığı için reddetmiştir. 25 Eylül 1396 günü kendinden aşırı emin Haçlı birlikleri Osmanlı süvarilerinin amansız akını karşısında bozguna uğramış adeta bir baskın yemişlerdir.
Savaşın başlarında tepeden tırnağa zırhlı seçkin şovalye birlikleri Osmanlıların öncü birliklerine kayıplar verdirmiş ve onları kovalamak için ilerledikçe Türk askerlerinin daha önceden yerlere sapladıkları kazıkların olduğu bölgeye gelmişler ve atlarla ilerlemenin mümkün olmadığını görünce atlarından inmişlerdir. Ancak ağır zırhlı olduklarından dolayı çabucak yorulmuşlardır. Böylece Türk ordusunun savaş planı tam anlamıyla devreye girmiş, tepelerin ve ağaçlıkların olduğu yerde konuşlanan Türk ordusunun asıl gücü savaşa dahil olunca şövalyelerin Jean de Vienne gibi ünlü komutanları da dahil tamamına yakını imha edilmiştir.
Niğbolu Muharebesi - Fransız Milli Kütüphanesi arşivi
Niğbolu Muharebesi Fransız Milli Kütüphanesi arşivi
Savaş sonrası
Haçlı ordusunun geçtiği yerde Müslümanları ve hatta Ortodoksları katlettiğini öğrenen Yıldırım Bayezid çok öfkelendi. Soylular bir kenara ayrıldıktan sonra yere bir kazık çakıldı ve boyu bu kazıktan uzun olan tüm diğer esirler idam edildi. Niğbolu Savaşı, Osmanlının ilk zamanlarında esirlerin öldürüldüğü tek savaştır. Ancak çocuk yaştaki Haçlı askerlerinin canı bağışlandı ve onlar da Müslüman olarak yetiştirilmek üzere Türk ailelerine gönderildi.
Soylular ise fidye karşılığı serbest bırakıldı.
Niğbolu savaşında türkleri ilk defa tanıyan ve Yıldırım Bayezidin kumandanlığına ve kahramanlığına hayran kalan Korkusuz Jean,esaretten kurtulursa bir daha türklere kılıç çekmeyeceğine dair yemin etmiştir.Fidye karşılığında serbest kaldıktan sonra Yıldırım Bayezid kendisini çağırarak Ettiğin yemini sana iade ediyorum.Aksine eğer şerefini koruyan bir adam isen silahını al ve Hristiyanlığın bütün kuvvetlerini aleyhime topla.Böylece bana kazanmak için yeni fırsatlar tanımış olursun.Zira ben ancak Allahın dinini yaymak ve Onun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim demiştir. Çok sonraları Timur, Ankara Savaşını kazandıktan sonra Avrupa hükümdarlarına elçiler gönderecek ve onların yenemediği Bayezidi kendisinin yendiğini övünerek bildirecekti.
Niğbolu Muharebesinden sonra Osmanlı akıncıları Macaristan içlerine kadar girerek pek çok ganimetle döndüler. Balkanlarda Osmanlıları yenmenin mümkün olmadığı ortaya çıktı. Vidin Prensliği de ilhak edilerek Bulgar Krallığı tamamen ortadan kaldırıldı.