Nibelungen / Nibelungenlied Destanı
Destan, çok eski zamanlarda, Niederlandda geçer. O zamanlar güçlü kral Siegmundun krallık zamanına denk gelmektedir. Kraliçe ise güzel Siegelindedir.
Destanın en önemli kahramanı Siegmund ve Siegelindenin oğulları Siegfrieddir. Siegfried daha genç yaşlarında, maceralara atılmak için, babasının şatosunu terk ederek yollara düşer. Kılıcı olmadığı için elinde bir sopa ile köyleri kentleri dolaşır durur.
Siegfried bir gün bir demirciye rastlar ve kılıç sahibi olabilmek için onun yanında çalışmak istediğini söyler. Mimir adındaki demirci bu teklifi kabul ederek ona yatacak yer ve yiyecek verir. Ertesi gün de yeni çırağının bu işi yapıp yapamayacağını sınamak için onu ocağın başına götürür ve eline en ağır çekici verir. Siegfried bununla öyle bir vurur ki, örs toprağa gömülür, demir parçaları etrafa saçılır. Buna kızan Mimir Siegfriedi kulağından tutunca, Siegfried dayanamaz ve onu yere fırlatır.
Bu yeni çırağından nasıl kurtulacağını bilemeyen Mimir yeni bir yol denemeye karar verir. Siegfriedi çağırır ve ondan, ormanın öteki ucundaki kömürcüden kömür getirmesini ister. Bunu söylerken yolu üzerindeki ejderhanın Siegfriedi öldüreceğini ummaktadır.
Siegfried kendine yaptığı kılıcı alır ve yola koyulur . Tam kayalığın önünden geçerken ejderha saldırır. Siegfried bu saldırıdan çevikliği sayesinde kurtulur ve önüne ilk gelen ağacı sökerek canavarın kafasına fırlatır. Ağacı kökleri canavarı sarınca, bundan yararlanan Siegfried diğer ağaçları da onun üzerine fırlatır. Daha sonra bunları tutuşturarak ejderhayı yakar.
Ejderha yanarken bedeninden bir yağ akmaya başlar. Bu akan yağ dereciğine parmağını sokan Siegfried parmağının boynuz gibi sertleştiğini görür. Bunun üzerine üstündekileri çıkartarak bu yağ ile bütün vücudunu yıkar. Siegfried bu işi yaparken bir ıhlamur ağacı altında durmaktadır ve ağaçtan bir yaprak sırtına, iki omzunun arasına düşerek oranın bu yağ ile yıkanmasını engeller. İşte bu yaprağın dışında kalan hiç bir yere silah işlemeyecektir, fakat Siegfriedin vücudunun da yara alabileceği tek yer burası olacaktır.
Kömürcünün yanına varan Siegfried, ona, Mimir ve arkadaşlarının daha önce sözünü ettikleri, ağızından ateşler saçan ve üzeri pullarla kaplı olan ejderhayı sorar. Kömürcü canavarın nerede olduğunu gösterir.
Artık Siegfriedi başka bir macera beklemektedir. Zorlu bir yolculuktan sonra, Siegfried ejderhanın bulunduğu Nibelungen ülkesine varır. Burada Schilbung ve Niblung adında iki kral hüküm sürmektedir. Bu iki kral ve onlara bağlı savaşçılar, çok büyük bir hazineyi de beklemektedirler.
Siegfried, şehrin girişine geldiğinde ejderha ile karşılaşır. Dövüşmeye başlarlar. Ejderha ağızından ateşler çıkartarak Siegfriede saldırmaktadır. Sonunda Siegfried canavarı öldürmeyi başarır. Canavarın attığı korkunç çığlığı duyan Schilbung ve Niblung saklandıkları yerden çıkarlar . Korkunç canavarı öldüren kahramanı tebrik ederler ve ondan, hazineyi aralarında paylaştırmasını isterler. Bunun karşılığında ona bütün kılıçların en iyisi olan Balmungu vereceklerdir. Bu büyük hazineyi, Siegfried krallar arasında paylaştırır. Fakat hırstan gözü dönmüş krallar bundan memnun olmazlar ve Siegfriedi hile yapmakla suçlarlar. Savaşçıları toplayarak Siegfriede saldırırlar. Yapılan dövüş sonrası Siegfried iki kralı ve beş yüz kadar savaşçıyı öldürür. O anda dövüş alanına Tarnkappe ile cüce Alberic gelir. Öldürülen kralların intikamını almak için Siegfriede saldıran Alberic onu uğraştırsa da sonunda yenilir ve onun vasalı olmak için and içer. Nibelungen ülkesi savaşçıları da and içerek Siegfriedin hükmü altına girerler. Bütün Nibelungen hazinesi de onun olmuştur. Fakat hazinede gözü olmayan Siegfried bu hazineden sadece taşlı bir yüzük alır. Alberic,bu yüzüğün uğursuzluk getireceğini söyleyerek onu engellemeye çalışır. Fakat Siegfried onu dinlemez ve yüzüğü parmağına takar . Bunun üzerine Alberic ona tehlikelerden korunması için Tarnkappeyi verir.
Siegfriedin bundan sonra gideceği yer Kuzey ülkeleridir ve buralarda maceradan maceraya koşar. Bunlardan birinde Danimarka kralı ona Grani adında bir at hediye eder.
Siegfriedin yolu İzlandaya kadar düşer. Burada, bir dağın tepesinde alevleri gökyüzüne kadar yükselen bir ateş görür. Dağa çıkar ve Grani alevlerin arasından atlamayı başarır. Alevlerin arasında bir şato bulunmaktadır. Siegfried şatonun içine girdiğinde içeride, zırhlar içinde uyumakta olan bir genç kız ile karşılaşır. Zırhları çıkartır ve genç kızı dudaklarından öper. Bunun üzerine genç kız uyanır ve kendine geldiğinde hikayesini anlatmaya başlar. Adı Brunehilddir . Wodanın Walkyrilerinden biri iken ona karşı geldiği için Wodan onu değneği ile uyutmuş ve bu şatoya koymuştur. Siegfried onu kurtarana kadar da uyumuştur.
Siegfried bir kaç gün şatoda kaldıktan sonra Brunehild ile vedalaşır ve parmağındaki yüzüğü ona bırakarak ayrılır.
Siegfried sonunda babasının şatosuna döner. Siegmund ve Siegelinde oğullarının dönüşünden çok mutlu olmuşlardır ve bu Niederlandda ve başkent Xantende törenlerle kutlanır. Her yerden gelen şarkıcılar Siegfriedin kahramanlıklarını şarkılarla anlatırlar.Şarkıcılar, bunun yanında Burgond kralı Gunther, güzel kardeşi prenses Krimehild ve sadık vasalleri Hagen hakkında da şarkılar söylerler. Siegfriedin içi bir anda Ren Nehrinin ötesindeki bu ülkeye gidip bu insanları tanıma arzusu ile dolar. Şenliklerin sonunda fikrini ailesine açar. Babası önce razı olmasa da daha sonra oğlunun yanına on iki şövalye alıp gitmesi koşulu ile kabul eder. Siegfried ailesi ile vedalaşarak ayrılır.
Burgondların ülkesinde kral Guntherin kardeşi Krimehildin güzelliği dillere destandı . Krimehild kral Guntherin ve ve diğer iki erkek kardeşi Gernot ve Giselherin koruması altında büyümüştü.
Krimehild bir gece rüyasında, kendi yetiştirdiği şahinlerden birinin iki kartal tarafından boğulduğunu görmüştü . Bu rüyayı annesi Uteye açtığında, annesi rüyasında gördüğü şahinin, en mutlu anında kaybedeceği kocası olduğunu söylemişti. Genç kız da bunun üzerine evlenmemeye karar vermiş ve bütün taliplerini geri çevirmişti.
Siegfried on iki şövalye ile birlikte Burgondların ülkesine varır. Onları gören Gunther, gelenlerin soylu kişiler olduğunu anlayarak hemen karşılanmalarını buyurur. Siegfriedi hiç görmemiş olmasına rağmen kahramanlıklarını bilen Hagen konuklarını büyük saygı ile karşılar. Siegfried önce dövüşmeyi düşünürse de onların bu konuksever davranışları karşısında dayanamaz ve konukları olmayı kabul eder .
Siegfriedin konukluğu bir sene sürmüştür. Bu bir sene boyunca Siegfried Krimehildi hiç görmemiştir. Fakat Krimehild gizlice savaş oyunlarını seyretmiş, Siegfriedi görmüş ve kalbi onun sevgisi ile dolmuştu.
Bu arada Saxonların ve Danimarkanın kralları Burgondlara karşı savaş açarlar. Siegfried bu savaşta Burgondların yanında savaşır ve iki düşman kralı da esir etmeyi başarır. Haberciler Siegfriedin başarılarını bildirince Krimehild sevincini gizleyemez ve habercileri mükafatlandırır.
Gunther bu zaferi kutlamak için büyük şenlikler düzenler. İşte bu şenlikler sırasında Siegfried sonunda Krimehildi görür. Krimehild nedimeleri ile birlikte salona girdiğinde Siegfried onu karşılar, elini uzatır Siegfried onunla beraberken hiç duymadığı duyguları tadacaktır.
Krimehildi hiç bir zaman elde edemeyeceğini düşünerek umutsuzluğa kapılan Siegfried Burgond ülkesini terk etmeye karar verir. Tam gidecekken Giselher tarafından caydırılarak kalmaya karar verir.
Şölenlerden birinde bir şarkıcı, bir adada yaşayan güzel bir prensesin şarkısını söylemektedir. Ada İzlanda, prenses de Brunehilddir. Brunehild taliplerini savaş oyunlarına davet ediyor, rakip olarak da kendisi karşılarına çıkıyordu. Brunehild en cesurlarını dahi yeniyor, oyunlardan kaçanları öldürüyordu.
Gunther bunları duyunca İzlandaya gidip Brunehildi Burgondlar ülkesine getirmeye karar verir. Brunehildi tanıyan Siegfried onu vazgeçirmeye çalışsa da başaramaz ve Guntherin ricası üzerine onunla gitmeye razı olur . Tek koşulu vardır ; Krimehildi eş olarak alacaktır. Gunther kabul eder.
Gunther ve Siegfried yanlarına Hageni ve kardeşi Dankwartı alarak yola çıkarlar. On ikinci günün sabahı Brunehildin şatosuna varırlar. Brunehild onları kabul eder.
Savaş oyunları başladığında ise bir oyun oynarlar ; Siegfried Tarnkappe ile görünmez oluark Gunthere yardım edip onun kazanmasını sağlar. Böylece Gunther Brunehildi de kazanır.
Gunther ve Siegfried Burgond ülkesine döndüklerinde coşkuyla karşılanırlar. Siegfried Gunthere verdiği sözü hatırlatır. Gunther kızkardeşine sorar . Krimehild Gunther ile evlenmeyi kabul eder ve masaya birlikte otururlar. Bu Brunehilde çok ağır gelir ve ağlamaya başlar. Gunthere Siegfriedi Krimehilde layık görmediğini ve Krimehildin bir vasal ile evlenmemesi gerektiğini söyler. Gunther ise kararlıdır.
Gece olunca Gunther ile Brunehild odalarına çekilirler. Brunehild Gunther ile yatmak istemez, hatta onu havaya kaldırarak duvardaki bir kancaya takar. Gunther geceyi böyle geçirir. Sabaha doğru Brunehild acıyarak onu indirir. Guntherin Brunehilde sahip olması yine Tarnkappe yi takarak görünmez olan Siegfried sayesinde olur. Bu arada Siegfried Brunehilde verdiği yüzüğü de alır ve döndüğünde Krimehilde verir.
Siegfried Krimehild ile evlendikten sonra onunla birlikte babasının ülkesine döner. Çok mutlu olan kral Siegmund krallığını oğlu Siegfriede bırakır.
Siegfriedin hükümdarlığı on seneyi tamamlamıştır. Krimehilde ona bir erkek çocuk verir ve adını Gunther koyarlar. Aynı şekilde Gunther ve Brunehild de oğullarının adını Siegfried koyarlar.
Nibelungenlied Destanı
Gunther ile Brunehild Wormsda, Siegfried ile Krimehild de Xantende mutlu yaşamaktadırlar. Fakat Brunehildin içi içini yemektedir çünkü Krimehild ve Siegfriedi görememektedir. Gunthere onları çağırmasını söyler, çünkü Siegfried hala onun vasalıdır ve çağırılınca gelmek zorundadır. Gunther buna karşı çıkar ve onları ancak dostları olarak davet edeceğini söyler.
Siegfried bu daveti kabul eder ve bin şövalye ile yola çıkarlar. Wormsa vardıklarında Gunther onları sevinçle karşılar.
On gün sakin geçer. On birinci gün, savaş oyunları tertip edilir . İki kraliçe, Brunehild ve Krimehild yanyana otururlar. Her ikisi de kocalarını övmeye başlarlar. Fakat övmeyle başlayan tartışma şiddetlenir ve birbirlerine küfür etmeye kadar varır. Dayanamayan Krimehild gerçeği söyler ; her şeyi yapan Gunther değil Siegfrieddir. Burnehild inanamaz. O zaman Krimehild kanıt olarak yüzüğü gösterir. Brunehild yıkılmıştır. Olayı öğrenen Hagen intikam alacağına yemin eder. Siegfriedin öldürülmesi gerekmektedir. Önceleri buna karşı çıkan Gunther sonunda razı olur. Siegfriede bir oyun oynamaya karar verirler.
Sahte haberciler Saxon ve Danimarka krallarının saldırıya geçeceklerini bildirir. Siegfried hemen sefere çıkmaya karar verir. Hazırlıklar tamamlandığında, Hagen, Krimehilde giderek nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Krimehild Hagenden kocasını korumasını ister . Siegfried ancak iki omuzunun arasından yaralanabilmektedir; eğer Hagen dikkat ederse Siegfried yara almadan dönebilecektir. Bunun için Krimehild Siegfriedin elbisesinin üzerine, tam o bölgeye bir haç diker. Hagen amacına ulaşmıştır.
Tam sefere çıkacakları zaman yine aynı haberciler gelerek barış yapıldığını bildirirler. Bunun üzerine savaşa gitmek yerine ava gitmeye karar verirler.
Krimehild kocasını engellemeye çalışır. Gece rüyasında iki yaban domuzunun onu takip ettiğini gördüğünü ve çiçeklerin de kan kırmızısı olduğunu söyler. Siegfried onu dinlemez ve ava çıkar.
Av sırasında bir kaynağın yanına gelirler. Siegfried Hagen ile yarışarak kaynağa daha önce varır, su içmek için silahlarını çıkartır. Gunther su içtikten sonra Siegfried de su içmek için eğilir. İşte tam o anda Hagen mızrağını alarak Siegfriedin elbisesinin üzerinde işli haçın üstüne, yani Siegfriede silah işleyebilecek tek yere fırlatır.
Bir anda neye uğradığını şaşıran Siegfried silahlarını arar fakat bulamaz. Gücü tükenmiştir. Hainlere lanet ederek yere yuvarlanır. Herkes onun yanına gelir. Gunther gözyaşı dökecekken Siegfried onu engeller ve bu işi yapanın böyle davranmaması gerektiğini söyler. Daha sonra Hagen ve Gunthere, onu öldürmekle kendi sonlarını hazırladıklarını söyler ve can verir. Etraftaki bütün çiçekler kan kırmızısına boyanmışlardır.
Hagen Siegfriedin cesedini, kilise dönüşü bulsun diye Krimehildin kapısına taşır. Uşaklardan biri cesedi görerek, Kirmehildin kapısında bir şövalye cesedi olduğunu söyler. Krimehild onun kim olduğunu anlar ve ağızından kanlar akarak yere yığılır. Ayıldığında bu işi kimin yaptığını tahmin etmektedir.
Guntherin bu işi haydutların yaptığını söylemesine rağmen ona inanmaz ve Hagen ile Guntherden cesedin yanına yaklaşarak masumiyetlerini göstermelerini ister. Gunther yaklaştığında bir şey olmaz fakat Hagen yaklaştığında yaralardan kan akmaya başlar.
Krimehilde kocasının cesedi başında üç gün üç gece bekler. Siegfriedi gömecekleri gün onu son bir kez daha görmek ister ve tabutu açtırır. Siegfriedin başını kaldırır, dudaklarından son bir kere öper. Gözlerinden kanlı yaşlar akmaktadır. Daha sonra da bayılır kalır.
Krimehild, kendisine katedralin yanında bir yer yaptırır. Her gün kocasının mezarına ağlamaya gitmektedir. Dört yıl boyunca Gunther ile tek bir kelime bile konuşmaz, Hageni görmek bile istememektedir. Hagen ise Nibelungen hazinesini getirmeyi düşlemektedir. En sonunda Krimehildi razı ederek hazineyi getirir. Krimehild, hazine gelince, herkese dağıtmaya başlar. Krimehildin çok fazla yandaş kazancağından korkan Gunther ve Hagen hazineyi Krimehildin elinden alırlar. Gernot, hazinenin daha fazla bela getirmemesi için Ren nehrine atılması gerektiğini söyler. Hagen bu görevi yerine getirir. Hazinenin battığı yeri bilen tek kişi olduğu için, bir gün onu yerinden çıkarmayı ummaktadır.
Siegfriedin ölümünün üzerinden on üç sene geçmiştir.Bu arada Hun kralı Etzelin de karısı ölmüştür. Etzele eş olarak Krimehildi almalarını söylerler. Etzel de sadık Rudigeri elçi olarak Burgond ülkesine gönderir.
Gunther ve kardeşleri bu teklifi memnuniyetle karşılarlar. Buna bir tek Hagen karşı çıkar çünkü Krimehildin güçlenmesinden korkmaktadır.
Krimehild önceleri bu teklife karşı çıkmasına rağmen, Siegfriedin öcünü alabilmek amacı ile kabul eder ve kendine sadık olan Eckewert, beş yüz şövalyesi ve habercilerle birlikte Hun ülkesine doğru yola çıkar.
Düğün Viyanada olur. Daha sonra da Tuna Nehrini geçerek krallık merkezi Etzelbourga varırlar.
Aradan yedi yıl geçmiştir. Krimehild Etzele bir de erkek çocuk vermiştir. Fakat herşeye rağmen Krimehildin içindeki intikam ateşi sönmemiştir.
Bir gün kralın yanına gelir ve ailesini görmek istediğini söyler. Krimehildin oynamak istediği oyunu anlamayan Etzel bu isteği kabul eder ve habercilerini Wormsa gönderir. Haberciler yola çıkarken Krimehild özellikle Hgaenin de gelmesini istediğini söyler.
Haber Wormsa ulaştığında Hagen tuzağı anlar, fakat Gunther gitmek istemektedir. Gunther ve kardeşlerinin kararlılıkları karşısında, Hagen, korkak durumuna düşmemek için, gitmeyi kabul eder. Yanlarına kendilerine bağlı binlerce şövalyeyi alarak yola çıkarlar.
Haberciler döndüğünde Krimehild ise sevinçlidir. Artık intikamını alabilecektir.
Gunther ve beraberindekiler Hun ülkesine vardıklarında Rudiger tarafından karşılanırlar. Rudiger ve beş yüz adamı onların güvenliğinden sorumlu olacaklardır. Yolda Hunlar arasında yaşayan Dietrich ile karşılaşırlar. Dietrich onlara Krimehildin yasının hala sürdüğünü söyler ve uyarır. Fakat dönmek için artık çok geçtir.
Etzelin sarayına vardıklarında Krimehild konuklarını yapmacık bir sevinç ile karşılar. Hagene ise Nibelungen hazinesini sorar. Hagen hazinenin dünyanın sonuna kadar Ren Nehrinin dibinde kalacağını söyler. Krimehild hiddetlenir. Bütün konuklar tedirgin olurlar ve silahlarını bırakmazlar. Hagen suçunu Krimehilde itiraf eder fakat pişman değildir, o sadece görevini yapmıştır. Hagen meydan okur, fakat kimse onunla dövüşmeye cesaret edemez.
Ertesi gün Hagen bütün adamlarına silahlarını yanında bulundurmalarını çünkü dövüşeceklerini söyler.
O gün turnuvalar sırasında Burgond senyörü Volker bir Hun savaşçısını öldürür. Ailesi intikam almak ister. Etzel zorla yatıştırır.
Krimehild Burgondları yok etmesi için Etzelin kardeşi Blödlin ile anlaşır. Blödlin ilk önce Burgond komutanı Dankwardı öldürmek ister. Fakat Dankward ondan önce davranır ve onu öldürür. Artık müthiş bir dövüş başlamıştır.
Dankwart olanları Hagene haber verir. Hagen Etzel ve Krimehildin oğlunu öldürür ve yoluna çıkan Hunları öldürmeye başlar.
Artık olaylar kontrolden çıkmaya başlamıştır. Saray öldürülen Hunların kanları ile kırmızıya boyanmıştır. Burgondları korumaya çalışan Rudigerin de öldürülmesi Hunları çileden çıkarır. Tecrübeli savaşçı Hilderbrandın da savaşa girmesi ile Burgondların sonu gelmiştir. Hagen ve Gunther dışında hiç bir burgnd hayatta kalmamıştır. Gunther de Dietrich tarafından öldürülür. Hagen ise hapse atılır.
Krimehild Hageni zindanda bulur ve ondan Nibelungen hazinesini ister.Fakat Hagen yerini söylemez. Hazine sonsuza kadar Ren Nehrinin dibinde kalmalıdır. Krimehild Hagenin yanında Balmungu görür. Kılıcı iki eliyle kavrar ve Hagenin başını gövdesinden ayırır. Artık intikamını almıştır.
Hildebrand bütün bu insanların ölümüne dayanamaz ve Krimehilde saldırır. Kadının bütün bağırmalarına rağmen onu orada öldürür.
Destan bütün ölmesi gerekenlerin ölümü ile son bulur.
Destan, çok eski zamanlarda, Niederlandda geçer. O zamanlar güçlü kral Siegmundun krallık zamanına denk gelmektedir. Kraliçe ise güzel Siegelindedir.
Destanın en önemli kahramanı Siegmund ve Siegelindenin oğulları Siegfrieddir. Siegfried daha genç yaşlarında, maceralara atılmak için, babasının şatosunu terk ederek yollara düşer. Kılıcı olmadığı için elinde bir sopa ile köyleri kentleri dolaşır durur.
Siegfried bir gün bir demirciye rastlar ve kılıç sahibi olabilmek için onun yanında çalışmak istediğini söyler. Mimir adındaki demirci bu teklifi kabul ederek ona yatacak yer ve yiyecek verir. Ertesi gün de yeni çırağının bu işi yapıp yapamayacağını sınamak için onu ocağın başına götürür ve eline en ağır çekici verir. Siegfried bununla öyle bir vurur ki, örs toprağa gömülür, demir parçaları etrafa saçılır. Buna kızan Mimir Siegfriedi kulağından tutunca, Siegfried dayanamaz ve onu yere fırlatır.
Bu yeni çırağından nasıl kurtulacağını bilemeyen Mimir yeni bir yol denemeye karar verir. Siegfriedi çağırır ve ondan, ormanın öteki ucundaki kömürcüden kömür getirmesini ister. Bunu söylerken yolu üzerindeki ejderhanın Siegfriedi öldüreceğini ummaktadır.
Siegfried kendine yaptığı kılıcı alır ve yola koyulur . Tam kayalığın önünden geçerken ejderha saldırır. Siegfried bu saldırıdan çevikliği sayesinde kurtulur ve önüne ilk gelen ağacı sökerek canavarın kafasına fırlatır. Ağacı kökleri canavarı sarınca, bundan yararlanan Siegfried diğer ağaçları da onun üzerine fırlatır. Daha sonra bunları tutuşturarak ejderhayı yakar.
Ejderha yanarken bedeninden bir yağ akmaya başlar. Bu akan yağ dereciğine parmağını sokan Siegfried parmağının boynuz gibi sertleştiğini görür. Bunun üzerine üstündekileri çıkartarak bu yağ ile bütün vücudunu yıkar. Siegfried bu işi yaparken bir ıhlamur ağacı altında durmaktadır ve ağaçtan bir yaprak sırtına, iki omzunun arasına düşerek oranın bu yağ ile yıkanmasını engeller. İşte bu yaprağın dışında kalan hiç bir yere silah işlemeyecektir, fakat Siegfriedin vücudunun da yara alabileceği tek yer burası olacaktır.
Kömürcünün yanına varan Siegfried, ona, Mimir ve arkadaşlarının daha önce sözünü ettikleri, ağızından ateşler saçan ve üzeri pullarla kaplı olan ejderhayı sorar. Kömürcü canavarın nerede olduğunu gösterir.
Artık Siegfriedi başka bir macera beklemektedir. Zorlu bir yolculuktan sonra, Siegfried ejderhanın bulunduğu Nibelungen ülkesine varır. Burada Schilbung ve Niblung adında iki kral hüküm sürmektedir. Bu iki kral ve onlara bağlı savaşçılar, çok büyük bir hazineyi de beklemektedirler.
Siegfried, şehrin girişine geldiğinde ejderha ile karşılaşır. Dövüşmeye başlarlar. Ejderha ağızından ateşler çıkartarak Siegfriede saldırmaktadır. Sonunda Siegfried canavarı öldürmeyi başarır. Canavarın attığı korkunç çığlığı duyan Schilbung ve Niblung saklandıkları yerden çıkarlar . Korkunç canavarı öldüren kahramanı tebrik ederler ve ondan, hazineyi aralarında paylaştırmasını isterler. Bunun karşılığında ona bütün kılıçların en iyisi olan Balmungu vereceklerdir. Bu büyük hazineyi, Siegfried krallar arasında paylaştırır. Fakat hırstan gözü dönmüş krallar bundan memnun olmazlar ve Siegfriedi hile yapmakla suçlarlar. Savaşçıları toplayarak Siegfriede saldırırlar. Yapılan dövüş sonrası Siegfried iki kralı ve beş yüz kadar savaşçıyı öldürür. O anda dövüş alanına Tarnkappe ile cüce Alberic gelir. Öldürülen kralların intikamını almak için Siegfriede saldıran Alberic onu uğraştırsa da sonunda yenilir ve onun vasalı olmak için and içer. Nibelungen ülkesi savaşçıları da and içerek Siegfriedin hükmü altına girerler. Bütün Nibelungen hazinesi de onun olmuştur. Fakat hazinede gözü olmayan Siegfried bu hazineden sadece taşlı bir yüzük alır. Alberic,bu yüzüğün uğursuzluk getireceğini söyleyerek onu engellemeye çalışır. Fakat Siegfried onu dinlemez ve yüzüğü parmağına takar . Bunun üzerine Alberic ona tehlikelerden korunması için Tarnkappeyi verir.
Siegfriedin bundan sonra gideceği yer Kuzey ülkeleridir ve buralarda maceradan maceraya koşar. Bunlardan birinde Danimarka kralı ona Grani adında bir at hediye eder.
Siegfriedin yolu İzlandaya kadar düşer. Burada, bir dağın tepesinde alevleri gökyüzüne kadar yükselen bir ateş görür. Dağa çıkar ve Grani alevlerin arasından atlamayı başarır. Alevlerin arasında bir şato bulunmaktadır. Siegfried şatonun içine girdiğinde içeride, zırhlar içinde uyumakta olan bir genç kız ile karşılaşır. Zırhları çıkartır ve genç kızı dudaklarından öper. Bunun üzerine genç kız uyanır ve kendine geldiğinde hikayesini anlatmaya başlar. Adı Brunehilddir . Wodanın Walkyrilerinden biri iken ona karşı geldiği için Wodan onu değneği ile uyutmuş ve bu şatoya koymuştur. Siegfried onu kurtarana kadar da uyumuştur.
Siegfried bir kaç gün şatoda kaldıktan sonra Brunehild ile vedalaşır ve parmağındaki yüzüğü ona bırakarak ayrılır.
Siegfried sonunda babasının şatosuna döner. Siegmund ve Siegelinde oğullarının dönüşünden çok mutlu olmuşlardır ve bu Niederlandda ve başkent Xantende törenlerle kutlanır. Her yerden gelen şarkıcılar Siegfriedin kahramanlıklarını şarkılarla anlatırlar.Şarkıcılar, bunun yanında Burgond kralı Gunther, güzel kardeşi prenses Krimehild ve sadık vasalleri Hagen hakkında da şarkılar söylerler. Siegfriedin içi bir anda Ren Nehrinin ötesindeki bu ülkeye gidip bu insanları tanıma arzusu ile dolar. Şenliklerin sonunda fikrini ailesine açar. Babası önce razı olmasa da daha sonra oğlunun yanına on iki şövalye alıp gitmesi koşulu ile kabul eder. Siegfried ailesi ile vedalaşarak ayrılır.
Burgondların ülkesinde kral Guntherin kardeşi Krimehildin güzelliği dillere destandı . Krimehild kral Guntherin ve ve diğer iki erkek kardeşi Gernot ve Giselherin koruması altında büyümüştü.
Krimehild bir gece rüyasında, kendi yetiştirdiği şahinlerden birinin iki kartal tarafından boğulduğunu görmüştü . Bu rüyayı annesi Uteye açtığında, annesi rüyasında gördüğü şahinin, en mutlu anında kaybedeceği kocası olduğunu söylemişti. Genç kız da bunun üzerine evlenmemeye karar vermiş ve bütün taliplerini geri çevirmişti.
Siegfried on iki şövalye ile birlikte Burgondların ülkesine varır. Onları gören Gunther, gelenlerin soylu kişiler olduğunu anlayarak hemen karşılanmalarını buyurur. Siegfriedi hiç görmemiş olmasına rağmen kahramanlıklarını bilen Hagen konuklarını büyük saygı ile karşılar. Siegfried önce dövüşmeyi düşünürse de onların bu konuksever davranışları karşısında dayanamaz ve konukları olmayı kabul eder .
Siegfriedin konukluğu bir sene sürmüştür. Bu bir sene boyunca Siegfried Krimehildi hiç görmemiştir. Fakat Krimehild gizlice savaş oyunlarını seyretmiş, Siegfriedi görmüş ve kalbi onun sevgisi ile dolmuştu.
Bu arada Saxonların ve Danimarkanın kralları Burgondlara karşı savaş açarlar. Siegfried bu savaşta Burgondların yanında savaşır ve iki düşman kralı da esir etmeyi başarır. Haberciler Siegfriedin başarılarını bildirince Krimehild sevincini gizleyemez ve habercileri mükafatlandırır.
Gunther bu zaferi kutlamak için büyük şenlikler düzenler. İşte bu şenlikler sırasında Siegfried sonunda Krimehildi görür. Krimehild nedimeleri ile birlikte salona girdiğinde Siegfried onu karşılar, elini uzatır Siegfried onunla beraberken hiç duymadığı duyguları tadacaktır.
Krimehildi hiç bir zaman elde edemeyeceğini düşünerek umutsuzluğa kapılan Siegfried Burgond ülkesini terk etmeye karar verir. Tam gidecekken Giselher tarafından caydırılarak kalmaya karar verir.
Şölenlerden birinde bir şarkıcı, bir adada yaşayan güzel bir prensesin şarkısını söylemektedir. Ada İzlanda, prenses de Brunehilddir. Brunehild taliplerini savaş oyunlarına davet ediyor, rakip olarak da kendisi karşılarına çıkıyordu. Brunehild en cesurlarını dahi yeniyor, oyunlardan kaçanları öldürüyordu.
Gunther bunları duyunca İzlandaya gidip Brunehildi Burgondlar ülkesine getirmeye karar verir. Brunehildi tanıyan Siegfried onu vazgeçirmeye çalışsa da başaramaz ve Guntherin ricası üzerine onunla gitmeye razı olur . Tek koşulu vardır ; Krimehildi eş olarak alacaktır. Gunther kabul eder.
Gunther ve Siegfried yanlarına Hageni ve kardeşi Dankwartı alarak yola çıkarlar. On ikinci günün sabahı Brunehildin şatosuna varırlar. Brunehild onları kabul eder.
Savaş oyunları başladığında ise bir oyun oynarlar ; Siegfried Tarnkappe ile görünmez oluark Gunthere yardım edip onun kazanmasını sağlar. Böylece Gunther Brunehildi de kazanır.
Gunther ve Siegfried Burgond ülkesine döndüklerinde coşkuyla karşılanırlar. Siegfried Gunthere verdiği sözü hatırlatır. Gunther kızkardeşine sorar . Krimehild Gunther ile evlenmeyi kabul eder ve masaya birlikte otururlar. Bu Brunehilde çok ağır gelir ve ağlamaya başlar. Gunthere Siegfriedi Krimehilde layık görmediğini ve Krimehildin bir vasal ile evlenmemesi gerektiğini söyler. Gunther ise kararlıdır.
Gece olunca Gunther ile Brunehild odalarına çekilirler. Brunehild Gunther ile yatmak istemez, hatta onu havaya kaldırarak duvardaki bir kancaya takar. Gunther geceyi böyle geçirir. Sabaha doğru Brunehild acıyarak onu indirir. Guntherin Brunehilde sahip olması yine Tarnkappe yi takarak görünmez olan Siegfried sayesinde olur. Bu arada Siegfried Brunehilde verdiği yüzüğü de alır ve döndüğünde Krimehilde verir.
Siegfried Krimehild ile evlendikten sonra onunla birlikte babasının ülkesine döner. Çok mutlu olan kral Siegmund krallığını oğlu Siegfriede bırakır.
Siegfriedin hükümdarlığı on seneyi tamamlamıştır. Krimehilde ona bir erkek çocuk verir ve adını Gunther koyarlar. Aynı şekilde Gunther ve Brunehild de oğullarının adını Siegfried koyarlar.
Nibelungenlied Destanı
Gunther ile Brunehild Wormsda, Siegfried ile Krimehild de Xantende mutlu yaşamaktadırlar. Fakat Brunehildin içi içini yemektedir çünkü Krimehild ve Siegfriedi görememektedir. Gunthere onları çağırmasını söyler, çünkü Siegfried hala onun vasalıdır ve çağırılınca gelmek zorundadır. Gunther buna karşı çıkar ve onları ancak dostları olarak davet edeceğini söyler.
Siegfried bu daveti kabul eder ve bin şövalye ile yola çıkarlar. Wormsa vardıklarında Gunther onları sevinçle karşılar.
On gün sakin geçer. On birinci gün, savaş oyunları tertip edilir . İki kraliçe, Brunehild ve Krimehild yanyana otururlar. Her ikisi de kocalarını övmeye başlarlar. Fakat övmeyle başlayan tartışma şiddetlenir ve birbirlerine küfür etmeye kadar varır. Dayanamayan Krimehild gerçeği söyler ; her şeyi yapan Gunther değil Siegfrieddir. Burnehild inanamaz. O zaman Krimehild kanıt olarak yüzüğü gösterir. Brunehild yıkılmıştır. Olayı öğrenen Hagen intikam alacağına yemin eder. Siegfriedin öldürülmesi gerekmektedir. Önceleri buna karşı çıkan Gunther sonunda razı olur. Siegfriede bir oyun oynamaya karar verirler.
Sahte haberciler Saxon ve Danimarka krallarının saldırıya geçeceklerini bildirir. Siegfried hemen sefere çıkmaya karar verir. Hazırlıklar tamamlandığında, Hagen, Krimehilde giderek nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Krimehild Hagenden kocasını korumasını ister . Siegfried ancak iki omuzunun arasından yaralanabilmektedir; eğer Hagen dikkat ederse Siegfried yara almadan dönebilecektir. Bunun için Krimehild Siegfriedin elbisesinin üzerine, tam o bölgeye bir haç diker. Hagen amacına ulaşmıştır.
Tam sefere çıkacakları zaman yine aynı haberciler gelerek barış yapıldığını bildirirler. Bunun üzerine savaşa gitmek yerine ava gitmeye karar verirler.
Krimehild kocasını engellemeye çalışır. Gece rüyasında iki yaban domuzunun onu takip ettiğini gördüğünü ve çiçeklerin de kan kırmızısı olduğunu söyler. Siegfried onu dinlemez ve ava çıkar.
Av sırasında bir kaynağın yanına gelirler. Siegfried Hagen ile yarışarak kaynağa daha önce varır, su içmek için silahlarını çıkartır. Gunther su içtikten sonra Siegfried de su içmek için eğilir. İşte tam o anda Hagen mızrağını alarak Siegfriedin elbisesinin üzerinde işli haçın üstüne, yani Siegfriede silah işleyebilecek tek yere fırlatır.
Bir anda neye uğradığını şaşıran Siegfried silahlarını arar fakat bulamaz. Gücü tükenmiştir. Hainlere lanet ederek yere yuvarlanır. Herkes onun yanına gelir. Gunther gözyaşı dökecekken Siegfried onu engeller ve bu işi yapanın böyle davranmaması gerektiğini söyler. Daha sonra Hagen ve Gunthere, onu öldürmekle kendi sonlarını hazırladıklarını söyler ve can verir. Etraftaki bütün çiçekler kan kırmızısına boyanmışlardır.
Hagen Siegfriedin cesedini, kilise dönüşü bulsun diye Krimehildin kapısına taşır. Uşaklardan biri cesedi görerek, Kirmehildin kapısında bir şövalye cesedi olduğunu söyler. Krimehild onun kim olduğunu anlar ve ağızından kanlar akarak yere yığılır. Ayıldığında bu işi kimin yaptığını tahmin etmektedir.
Guntherin bu işi haydutların yaptığını söylemesine rağmen ona inanmaz ve Hagen ile Guntherden cesedin yanına yaklaşarak masumiyetlerini göstermelerini ister. Gunther yaklaştığında bir şey olmaz fakat Hagen yaklaştığında yaralardan kan akmaya başlar.
Krimehilde kocasının cesedi başında üç gün üç gece bekler. Siegfriedi gömecekleri gün onu son bir kez daha görmek ister ve tabutu açtırır. Siegfriedin başını kaldırır, dudaklarından son bir kere öper. Gözlerinden kanlı yaşlar akmaktadır. Daha sonra da bayılır kalır.
Krimehild, kendisine katedralin yanında bir yer yaptırır. Her gün kocasının mezarına ağlamaya gitmektedir. Dört yıl boyunca Gunther ile tek bir kelime bile konuşmaz, Hageni görmek bile istememektedir. Hagen ise Nibelungen hazinesini getirmeyi düşlemektedir. En sonunda Krimehildi razı ederek hazineyi getirir. Krimehild, hazine gelince, herkese dağıtmaya başlar. Krimehildin çok fazla yandaş kazancağından korkan Gunther ve Hagen hazineyi Krimehildin elinden alırlar. Gernot, hazinenin daha fazla bela getirmemesi için Ren nehrine atılması gerektiğini söyler. Hagen bu görevi yerine getirir. Hazinenin battığı yeri bilen tek kişi olduğu için, bir gün onu yerinden çıkarmayı ummaktadır.
Siegfriedin ölümünün üzerinden on üç sene geçmiştir.Bu arada Hun kralı Etzelin de karısı ölmüştür. Etzele eş olarak Krimehildi almalarını söylerler. Etzel de sadık Rudigeri elçi olarak Burgond ülkesine gönderir.
Gunther ve kardeşleri bu teklifi memnuniyetle karşılarlar. Buna bir tek Hagen karşı çıkar çünkü Krimehildin güçlenmesinden korkmaktadır.
Krimehild önceleri bu teklife karşı çıkmasına rağmen, Siegfriedin öcünü alabilmek amacı ile kabul eder ve kendine sadık olan Eckewert, beş yüz şövalyesi ve habercilerle birlikte Hun ülkesine doğru yola çıkar.
Düğün Viyanada olur. Daha sonra da Tuna Nehrini geçerek krallık merkezi Etzelbourga varırlar.
Aradan yedi yıl geçmiştir. Krimehild Etzele bir de erkek çocuk vermiştir. Fakat herşeye rağmen Krimehildin içindeki intikam ateşi sönmemiştir.
Bir gün kralın yanına gelir ve ailesini görmek istediğini söyler. Krimehildin oynamak istediği oyunu anlamayan Etzel bu isteği kabul eder ve habercilerini Wormsa gönderir. Haberciler yola çıkarken Krimehild özellikle Hgaenin de gelmesini istediğini söyler.
Haber Wormsa ulaştığında Hagen tuzağı anlar, fakat Gunther gitmek istemektedir. Gunther ve kardeşlerinin kararlılıkları karşısında, Hagen, korkak durumuna düşmemek için, gitmeyi kabul eder. Yanlarına kendilerine bağlı binlerce şövalyeyi alarak yola çıkarlar.
Haberciler döndüğünde Krimehild ise sevinçlidir. Artık intikamını alabilecektir.
Gunther ve beraberindekiler Hun ülkesine vardıklarında Rudiger tarafından karşılanırlar. Rudiger ve beş yüz adamı onların güvenliğinden sorumlu olacaklardır. Yolda Hunlar arasında yaşayan Dietrich ile karşılaşırlar. Dietrich onlara Krimehildin yasının hala sürdüğünü söyler ve uyarır. Fakat dönmek için artık çok geçtir.
Etzelin sarayına vardıklarında Krimehild konuklarını yapmacık bir sevinç ile karşılar. Hagene ise Nibelungen hazinesini sorar. Hagen hazinenin dünyanın sonuna kadar Ren Nehrinin dibinde kalacağını söyler. Krimehild hiddetlenir. Bütün konuklar tedirgin olurlar ve silahlarını bırakmazlar. Hagen suçunu Krimehilde itiraf eder fakat pişman değildir, o sadece görevini yapmıştır. Hagen meydan okur, fakat kimse onunla dövüşmeye cesaret edemez.
Ertesi gün Hagen bütün adamlarına silahlarını yanında bulundurmalarını çünkü dövüşeceklerini söyler.
O gün turnuvalar sırasında Burgond senyörü Volker bir Hun savaşçısını öldürür. Ailesi intikam almak ister. Etzel zorla yatıştırır.
Krimehild Burgondları yok etmesi için Etzelin kardeşi Blödlin ile anlaşır. Blödlin ilk önce Burgond komutanı Dankwardı öldürmek ister. Fakat Dankward ondan önce davranır ve onu öldürür. Artık müthiş bir dövüş başlamıştır.
Dankwart olanları Hagene haber verir. Hagen Etzel ve Krimehildin oğlunu öldürür ve yoluna çıkan Hunları öldürmeye başlar.
Artık olaylar kontrolden çıkmaya başlamıştır. Saray öldürülen Hunların kanları ile kırmızıya boyanmıştır. Burgondları korumaya çalışan Rudigerin de öldürülmesi Hunları çileden çıkarır. Tecrübeli savaşçı Hilderbrandın da savaşa girmesi ile Burgondların sonu gelmiştir. Hagen ve Gunther dışında hiç bir burgnd hayatta kalmamıştır. Gunther de Dietrich tarafından öldürülür. Hagen ise hapse atılır.
Krimehild Hageni zindanda bulur ve ondan Nibelungen hazinesini ister.Fakat Hagen yerini söylemez. Hazine sonsuza kadar Ren Nehrinin dibinde kalmalıdır. Krimehild Hagenin yanında Balmungu görür. Kılıcı iki eliyle kavrar ve Hagenin başını gövdesinden ayırır. Artık intikamını almıştır.
Hildebrand bütün bu insanların ölümüne dayanamaz ve Krimehilde saldırır. Kadının bütün bağırmalarına rağmen onu orada öldürür.
Destan bütün ölmesi gerekenlerin ölümü ile son bulur.