- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Natüralizm 1870li yıllarda ortaya çıkan ve Realizmin ileri bir aşaması olarak değerlendirilen bir edebiyat akımıdır.
Natüralizmin, Realizmle benzeşen birçok yönü vardır. 19. yüzyılın ikinci yarısında kapitalist ekonomi birçok ülkede etkinlik kazanmış, toplumsal sınıflar arasındaki uçurum giderek büyümüştür. Büyük kentlerin dış kesimlerinde, derme çatma evlerde oturan, hızla gelişen sanayide ucuz işgücü oluşturan insanlarınsorunları toplumun kanayan yarasını oluş-turmuştur. Böyle bir ortamda, bu insanların dramı sanata, edebiyata da yansımıştır.
Deneysel bilimlerde uygulanan yöntemler sosyal bilimler için de kullanılmış insanın biyolojik ve psiko-lojik yapısının belli etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığı savunulmuşur. Realistlerin gözlem ve anketçiliğine Natüralistler "deney" ilkesini eklemiş, edebiyatı bilimin bir uygulama alanı olarak görmüşlerdir. Realizm, pozitivist felsefe doğrultusunda oluşturmuştu. Natüralizm "determinizm" (gerekircilik) doğrultusunda oluşturulmuştur. (Determinizm, kısaca "Doğa olaylarında aynı nedenler, aynı koşullar altında aynı sonuçları verir." biçiminde özetlenebilir.)
Natüralizm, H. Taine'in determinizm, O. Bernard'ın deneysel uygulama, Darwin'in evrim ve soyaçekim düşüncesinden yararlanılarak oluşturulmuş bir edebiyat akımıdır. Natüralist sanatçılar insan kişiliğinin bir parçası olan "ruh"u önemsememişler, daha çok maddesi (vücudu) üstünde durmuşlardır.
Natüralizm 1870ten sonra Fransız yazar Emile Zola ve onun çevresinde toplanan diğer sanatçıların çabalarıyla ortaya çıkmıştır. Emile Zola, deney yön-teminin edebiyatta da uygulanabileceğini öne sürerek görüşlerini "Deneysel Roman" (1880) adlı kita-bında açıklamış ve bütün romanlarında bu yöntemi uygulamıştır. Zola'nın 20 ciltlik Rougon - Macquart roman dizisi bir ailenin genetik tarihi niteliğindedir.
Natüralizmde ana ilke şudur: "Sanat, doğanın bir kopyası olmalıdır."
Natüralizmin Özellikleri:
Natüralizme göre insanın her türlü duygu, düşünce ve eylemi, soyaçekim özelliklerinin ve içinde yetiştiği sosyal çevrenin etkisiyle açıklanabilir. Kişiyi yönlendiren iradesi değil, soyaçekimin özellikleri ve sosyal çevredir.
Natüralist yazar bir gözlemci gibi davranır. Yazar, soyaçekim özellikleri ve sosyal çevreleri belli kahramanları izlerken, olaylar yazarın isteğine bağlı olmaksızın gelişir ve belli bir sonuca kavuşur. Yazar hem bir gözlemci, hem de deney yapan bir bilim adamı gibi davranır.
Natüralizmde yazar, oldukça nesneldir; anlat-tıklarına kişiliğini katmaz, o bir "tutanakçı"dan başkası değildir. Emile Zola: "Hayata elverişli bir nesne olmadığı için azota kızan, buna karşılık hayata elverişli bir nesne olduğu için de oksijene sevgi gösteren bir kimyacı düşünebilir misiniz?" diye sorar ve Natüralist bir yazarın "suç karşısında içten davranmak, erdem karşısında alkış tutmak" ihtiyacı duymayacağını belirtir.
Natüralist yazarlar sosyal gerçekleri yansıtırken daha çok toplumdaki çirkinlikler ve olumsuzluklar üzerinde durmuşlar; genellikle sorunlu, toplum dışına itilmiş kişileri anlatmışlardır. Yoksul işçiler, köylüler, ayyaşlar, hırsızlar, ******ler... Natüralist yazarların çok anlattığı kişilerdir.
Romanlarda ayrıntılı tasvirler yapılmış, bu tasvirler yardımıyla kişilerin psikolojileri ortaya konulmuştur.
Natüralist eserlerde dil doğal ve yalındır. Roman ve öykü kahramanları, sosyal sınıflarına uygun bir dille konuşturulmuşlardır.
Argo sözcüklere bolca yer verilmiş "sokak dili" edebiyata o zamana dek görülmedik bir biçimde girmiştir.
Natüralizmde roman, öykü ve tiyatro türleri gelişmiştir. Bu akımda her eserin savunduğu bir "tez" vardır.
Natüralizm, herhangi bir akıma tepki olarak doğmamış, kendisinden önceki akımın (Realizmin) ileri bir aşaması olarak ortaya çıkmıştır.
Natüralizmin Önemli Sanatçıları:
Zola: roman
Goncourt Kardeşler (Edmon ve Jules): roman
Alphonse Daudet: roman, öykü
Guy de Maupassant: öykü, roman
John Steinbeck: roman, öykü
Henrik İbsen: tiyatro
Natüralizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:
Nabizade Nazım: roman
Hüseyin Rahmi Gürpınar: roman, öykü
Selahattin Enis: roman
Natüralizmin, Realizmle benzeşen birçok yönü vardır. 19. yüzyılın ikinci yarısında kapitalist ekonomi birçok ülkede etkinlik kazanmış, toplumsal sınıflar arasındaki uçurum giderek büyümüştür. Büyük kentlerin dış kesimlerinde, derme çatma evlerde oturan, hızla gelişen sanayide ucuz işgücü oluşturan insanlarınsorunları toplumun kanayan yarasını oluş-turmuştur. Böyle bir ortamda, bu insanların dramı sanata, edebiyata da yansımıştır.
Deneysel bilimlerde uygulanan yöntemler sosyal bilimler için de kullanılmış insanın biyolojik ve psiko-lojik yapısının belli etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığı savunulmuşur. Realistlerin gözlem ve anketçiliğine Natüralistler "deney" ilkesini eklemiş, edebiyatı bilimin bir uygulama alanı olarak görmüşlerdir. Realizm, pozitivist felsefe doğrultusunda oluşturmuştu. Natüralizm "determinizm" (gerekircilik) doğrultusunda oluşturulmuştur. (Determinizm, kısaca "Doğa olaylarında aynı nedenler, aynı koşullar altında aynı sonuçları verir." biçiminde özetlenebilir.)
Natüralizm, H. Taine'in determinizm, O. Bernard'ın deneysel uygulama, Darwin'in evrim ve soyaçekim düşüncesinden yararlanılarak oluşturulmuş bir edebiyat akımıdır. Natüralist sanatçılar insan kişiliğinin bir parçası olan "ruh"u önemsememişler, daha çok maddesi (vücudu) üstünde durmuşlardır.
Natüralizm 1870ten sonra Fransız yazar Emile Zola ve onun çevresinde toplanan diğer sanatçıların çabalarıyla ortaya çıkmıştır. Emile Zola, deney yön-teminin edebiyatta da uygulanabileceğini öne sürerek görüşlerini "Deneysel Roman" (1880) adlı kita-bında açıklamış ve bütün romanlarında bu yöntemi uygulamıştır. Zola'nın 20 ciltlik Rougon - Macquart roman dizisi bir ailenin genetik tarihi niteliğindedir.
Natüralizmde ana ilke şudur: "Sanat, doğanın bir kopyası olmalıdır."
Natüralizmin Özellikleri:
Natüralizme göre insanın her türlü duygu, düşünce ve eylemi, soyaçekim özelliklerinin ve içinde yetiştiği sosyal çevrenin etkisiyle açıklanabilir. Kişiyi yönlendiren iradesi değil, soyaçekimin özellikleri ve sosyal çevredir.
Natüralist yazar bir gözlemci gibi davranır. Yazar, soyaçekim özellikleri ve sosyal çevreleri belli kahramanları izlerken, olaylar yazarın isteğine bağlı olmaksızın gelişir ve belli bir sonuca kavuşur. Yazar hem bir gözlemci, hem de deney yapan bir bilim adamı gibi davranır.
Natüralizmde yazar, oldukça nesneldir; anlat-tıklarına kişiliğini katmaz, o bir "tutanakçı"dan başkası değildir. Emile Zola: "Hayata elverişli bir nesne olmadığı için azota kızan, buna karşılık hayata elverişli bir nesne olduğu için de oksijene sevgi gösteren bir kimyacı düşünebilir misiniz?" diye sorar ve Natüralist bir yazarın "suç karşısında içten davranmak, erdem karşısında alkış tutmak" ihtiyacı duymayacağını belirtir.
Natüralist yazarlar sosyal gerçekleri yansıtırken daha çok toplumdaki çirkinlikler ve olumsuzluklar üzerinde durmuşlar; genellikle sorunlu, toplum dışına itilmiş kişileri anlatmışlardır. Yoksul işçiler, köylüler, ayyaşlar, hırsızlar, ******ler... Natüralist yazarların çok anlattığı kişilerdir.
Romanlarda ayrıntılı tasvirler yapılmış, bu tasvirler yardımıyla kişilerin psikolojileri ortaya konulmuştur.
Natüralist eserlerde dil doğal ve yalındır. Roman ve öykü kahramanları, sosyal sınıflarına uygun bir dille konuşturulmuşlardır.
Argo sözcüklere bolca yer verilmiş "sokak dili" edebiyata o zamana dek görülmedik bir biçimde girmiştir.
Natüralizmde roman, öykü ve tiyatro türleri gelişmiştir. Bu akımda her eserin savunduğu bir "tez" vardır.
Natüralizm, herhangi bir akıma tepki olarak doğmamış, kendisinden önceki akımın (Realizmin) ileri bir aşaması olarak ortaya çıkmıştır.
Natüralizmin Önemli Sanatçıları:
Zola: roman
Goncourt Kardeşler (Edmon ve Jules): roman
Alphonse Daudet: roman, öykü
Guy de Maupassant: öykü, roman
John Steinbeck: roman, öykü
Henrik İbsen: tiyatro
Natüralizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:
Nabizade Nazım: roman
Hüseyin Rahmi Gürpınar: roman, öykü
Selahattin Enis: roman