Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Namık Kemal

Lqua

αqα¢ ѕıкıℓмıѕтı уαρяαктαη вαнαηєу∂ι ѕσηвαнαr ..
MFC Üyesi
Konum
Antalya
  • Üyelik Tarihi
    19 Kas 2012
  • Mesajlar
    889
  • MFC Puanı
    25
Namık Kemal ( 21.12.1840)- (1888)

21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ'da doğdu. Asıl adı Mehmed Kemal'dir. Namık adını ona şair Eşref Paşa verdi. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapan Mustafa Asım Bey'dir. Annesini küçük yaşta yitirDi. Çocukluğunu dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında İstanbul'a babasının yanına döndü.

1863 yılında Babıali Tercüme Odası'na katip oldu. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında, dönemin önemli sanatçılarıyla tanışma fırsatı buldu. 1865 yılında 'İttifak-ı Hamiyet' adlı gizli derneğe katıldı. Dernek daha sonra 'Yeni Osmanlılar Cemiyeti' adını aldı. Tasvir-i Efkar gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazdı. Gazete, 1867 yılında kapatıldı. Namık Kemal de İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi. Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa'nın maddi desteğiyle Ali Suavi'nin 'Yeni Osmanlılar' adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Ali Suavi'yle anlaşamayınca 'Muhbir'den ayrıldı. 1868 yılında gene Mustafa Fazıl Paşa'nın desteğiyle 'Hürriyet' adı altında başka bir gazete çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu, Avrupa'da desteksiz kaldı. 1870 yılında Zaptiye Nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik'le birlikte 1872'de 'İbret' gazetesini kiraladı. Aynı yıl bir yazısı üzerine gazete dört ay süreyle kapatıldı. Gelibolu Mutasarrıflığı'na atandı. Yazdığı 'Vatan Yahut Silistire' oyunu, 1873 yılında Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendi. Oyunu seyreden halk, çıktıktan sonra olaylara neden oldu. Bu olayı, 'İbret' gazetesi yazdı. Namık Kemal bir çok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi.

1876 yılında I.Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanuni Esasi'yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid Han'ın Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. 1879'da Midilli Mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884'te Rodos, 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda öldü. Gelibolu Bolayır'da gömüldü.



Şiirlerinin Özellikleri

Namık Kemal ilk şiirlerini çocuk denecek yaşlarda yazmaya başlamıştır. İstanbul'a geldikten sonra eski ve yeni kuşaktan şairlerin bir araya gelerek kurdukları Encümen-i Şuârâ'ya ve kimi Divan şairlerine nazireler yazmıştır. Şinasi'yle tanışıncaya kadar, şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. Bu dönemde özellikle Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galib gibi şairlerden etkilenmiştir. Şinasi'yle tanışmasından sonra şiirlerindeki içerik de değişmiştir. Günlük konuşma dilinden alıntıların yanı sıra, o zamana kadar geleneksel Türk şiirinde görülmemiş olan "hürriyet kavgası", "esaret zinciri", "vatan", "kalb-i millet" gibi yepyeni kavramlarla birlikte, doğrudan doğruya düşüncenin aktarılmasını amaçlayan bir tür "manzum nesir" oluşturmuştur.

Bosna-Hersek Savaşları, 93 Savaşı gibi olayların yarattığı sonuçlar, onun yazdığı vatan şiirlerini etkilemiştir. Bu şiirlerin en tanınmışları arasında "Vâveyla", "Vatan Mersiyesi", "Vatan Şarkısı" ve "Hürriyet Kasidesi" yer alır. Namık Kemal şiirleriyle şiir tekniğine büyük bir katkıdabulunmuş sayılmazsa da o günler için alışılmamış diri bir sesle konuşmuş olması ve eserlerine kattığı yeni kavramlarla Türk şiirini Divan şiirinin edilgen edasından kurtarmıştır. Bütün bu nitelikler onun Vatan Şairi olarak anılmasına yol açmıştır.



Tiyatro Eserleri

Tiyatro türüne özellikle önem veren Namık Kemal, altı oyun yazmıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistire yalnız ülke için değil, Avrupa'da da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir.

Magosa'dayken yazdığı Gülnihal'de baskıya ve zulme karşı duyduğu tepkiyi dramatik bir biçimde dile getirmiştir. Oyunun sahnelenmesinde pek çok bölüm çıkarılmıştır.

Namık Kemal yine Magosa'da yazdığı Akif Bey'de, yurtsever bir deniz subayının göreve koştuğu sırada karısının kendisine bağlılık göstermeyişini anlatırken, ahlaki bir yorum da getirir.

Zavallı Çocuk'ta görücü yoluyla evlenmeye karşı çıkar.

On beş perdelik Celaleddin Harzemşah, Namık Kemal'in en beğendiği yapıtı olarak bilinir. Oyun, Moğollar'a karşı İslam dünyasını koruyan Celaleddin Harzemşah'ın kişiliği çevresinde gelişir. Bu eserde Namık Kemal, İslam birliği düşüncesini kapsamlı bir biçimde sergilemiştir.



Romanları

Namık Kemal'in ilk romanı olan İntibah 1876'da yayınlanmıştır. Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsalve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında birbaşlangıç sayılabilir. Eleştirmenler Namık Kemal'in bu romanda yüksek bir edebi düzey tutturamadığı görüşünde birleşirler.

Dört yıl sonra yayımladığı Cezmi, tarihsel bir romandır. Kırım Şehzadesi Adil Giray'ın yaşadığı aşk ve Cezmi'nin onu kurtarmak isterken geçirdiği serüvenlerle gelişen romanda, Namık Kemal'in tam anlamıyla Avrupa Romantizmi'nin etkisinde olduğu izlenir.



Tarih Çalışmaları

Namık Kemal'in yaşamı boyunca ilgi duyduğu alanlardan birisi de tarihtir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş ve yükseliş dönemlerini anlattığı Devr-i İstila yayımlandığında büyük ilgi görmüştür.

1872'de çıkan Evrak-ı Parişan'da, Selahaddin Eyyubi, Fatih gibi tarihi kişilikleri, Barika-i Zafer'de İstanbul'un alınışını anlatır. Ahmed Nâfiz takma adıyla yayımladığı Silistire Muhasarası ve Kanije, yine Osmanlı tarihine ilişkin kahramanlık olaylarını ele alan kitaplardır.

Namık Kemal'in, tarih konusunda en kapsamlı çalışması olan Osmanlı Tarihi'nde, Hammer'in etkisinde kaldığı, yapıtın bilimsel olmaktan çok, eğitici değer taşıdığı konusunda görüşler ileri sürülmüştür.

1975'te yayımlanan Büyük İslam Tarihi adlı çalışmasında, İbn Haldun, İbn Rüşd gibi yazarlardan yararlanmış olduğunu belirtmiştir.



Eleştiri

Namık Kemal romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye'ye ilk getiren kişilerden biri olmuştur.

En önemli eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip'dir. Eleştirilerinde canlı, dolaysız bir üslup kullanmıştır. Tahrib-i Harâbât, Ziya Paşa'nın Harâbât adlı güldestesine karşı yazılmış sert bir eleştiri niteliğindedir. Takip de yine aynı güldestenin ikinci cildini eleştirir.

Mukaddeme-i Celal eleştirisinde Namık Kemal, Batı edebiyatı ile Doğu edebiyatını karşılaştırmış, tiyatro, roman türleri üstünde durmuştur.



Gazeteciliği

Namık Kemal gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yer alır. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazmıştır. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadardır. Bunlarda düzyazıdaki üstün yeteneğini ortaya koyduğu kabul edilir.

ESERLERİ:

Oyun:
Vatan Yahut Silistire, 1873 (yeni harflerle, 1940); Zavallı Çocuk, 1873 (yeni harflerle, 1940); Akif Bey, 1874 (yeni harflerle, 1958); Celaleddin Harzemşah, 1885 (yeni harflerle, 1977); Kara Belâ, 1908.

Roman:
İntibah, 1876 (yeni harflerle, 1944); Cezmi, 1880 (yeni harflerle, 1963).

Eleştiri:
Tahrib-i Harâbât, 1885; Takip, 1885; Renan Müdafaanamesi, 1908 (yeni harflerle, 1962); İrfan Paşa'ya Mektup, 1887; Mukaddeme-i Celal, 1888.

Tarih:
Devr-i İstila, 1871; Barika-i Zafer, 1872; Evrak-ı Perişan, 1872 (yeni harflerle, 1973); Kanije, 1874; Silistire Muhasarası, 1874 (yeni harflerle, 1946); Osmanlı Tarihi, (ö.s.), 1889 (yeni harflerle, 3 cilt, 1971-1974); Büyük İslam Tarihi, (ö.s.), 1975.

Çeşitli:
Rüya, 1893; Namık Kemal'in Mektupları, Ö.F. Akün (yay.), 1972.



HAKKINDA YAZILANLAR

1.Peçeye İsyan
Namık Kemal'in Torununun Anıları
(Unveiled)
Selma Ekrem
Anahtar Kitapları Yayınevi

Namık Kemal'i hepimiz tanırız. Tarihle ilgilenenler oğlu Ali Ekrem Bey'i de bilebilir. Oysa torunu Selma Ekrem'i yakın aile çevresi dışında bilen pek az çıkar. Üstelik bu insan, 1923 yılında, 21 yaşında bir genç kızken ABD'ye gitmek zorunda kalmış, 1986'da ölümüne kadar orada yaşamışsa. Bu kitabın yayınlanmasıyla birlikte onu herkes tanıyacak. Çünkü 1930 yılında ABD'de ardarda dört baskı yapan ve büyük övgüler alan anıları tarihsel bir değer taşıyor. Zaman dilimi olarak 1902-1923 tarihleri arasını kapsayan anılar, çocuk ve genç kız gözüyle, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin gözlemlerini, tanıklıklarını yalın ve akıcı bir dille anlatıyor...

2.Boğaz'daki Aşiret
Mahmut Çetin
Biyografi Net Yayınları

"Boğaz'daki Aşiret" başlığı ister istemez "Boğaz Neresi" ve "Aşiret Kim" sorularını akla getiriyor. Evet Boğaz, bildiğimiz Boğaziçi. Genelde kırsal kesimle alakalı bir kavram olan aşiret kelimesi ise Boğaziçi"nde bir kast oluşturan büyükçe bir ailenin tarihini anlatırken hassaten seçildi. Bir sülale tarihi diyebileceğimiz Boğaz'daki Aşiret yer yer Türk Solu tarihi, yer yer de Batılılaşma Tarihi'nin belirli dönemlerini resmediyor. Aileler arasında evliliklerle kurulan bağların, sanata, ticarete, eğitime, bürokrasiye ve giderek bir yabancılaşma zihniyeti şeklinde hayata nasıl yansıdığı eserdeki ipuçları yardımıyla daha iyi görülecektir zannediyoruz.

Boğaz'daki Aşiret, dört büyük ailenin birbirleriyle irtibatından oluşur. Eser bu sebeple dört bölüm olmuştur. Aile büyüklerinin asıl isimleri seçilerek de Konstantin'in Çocukarı, Detrois'in Çocukları, Sotori'nin Çocukları, Topal Osman Paşa - Namık Kemal kanadı bölümleri ortaya çıktı. Boğaz'daki Aşiret! şenlikli bir kitap. Ali Fuat Cebesoy'dan Nazım Hikmet'e, Oktay Rifat'tan Refik Erduran'a, Rasih Nuri İleri'den Ali Ekrem Bolayır'a, Zeki Baştımar'dan Sabahattin Ali'ye, Numan Menemencioğlu'ndan Abidin Dino'ya uzanan ilginç akrabalık zinciri.

Polonez, Hırvat, Alman, Macar ve Rum kökenli meşhurların, yerlilerle evliliklerinden oluşan "Boğaz'daki Aşiret"in, batılılaşma tarihinde oynadığı roller...

Kimlerin kimlikleri, Çıldırtan çizelgelerle soyağaçları. Ve dipnotlar! Onlar hiç bu kadar sevimli olmamışlardır.



AİLE TARİHİ

Londra’da tek kişilik Türk lobisi
Milliyet 17 Ekim 2011
Nevsal Elevli Londra

Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Vatan Yahut Silistre’nin yazarı Namık Kemal’in torununun torunu Osman Streater, Londra’da yaşıyor ve yıllardır Türkiye için çalışıyor Streater’in annesi Nermin Hanım, Nazım Hikmet’in şiirlerini ilk kez İngilizce’ye çevirerek mahpushane duvarlarını delen şiirlerin Türkiye sınırlarını aşmasına da katkıda bulunmuş.

Namık Kemal’in torununun torunu, eski Dışişleri Bakanlarından Numan Menemencioğlu’nun yeğeni, AA’nın eski genel müdürlerinden ve Fenerbahçe başkanlarından Muvaffak Bey’in torunu olan Osman Streater Londra’da yaşıyor ve yıllardar Türkiye için çalışıyor.

Osman Streater’in hikâyesi büyük büyük dedesinin Rodos’ta mahkûm yattığı yıllara kadar dayanıyor. Osman Streater’e göre; büyük büyük dedesi Namık Kemal’in, hükümete karşı sözünü esirgemediği için inişli çıkışlı bir hayatı olur. Namık Kemal mahpushanelerinde yattığı Rodos’ta mutasarruf iken hükümet kendisini gözetlemek için Menemenlizade Rıfat Bey’i görevlendirir. Genç Rıfat, kalbini Namık Kemal’in kızı Feride’ye kaptırır. Ünlü şair de izin verince gençler evlenir; Muvaffak ve Numan adlı iki oğulları dünyaya gelir.

Duvarları delen şiirler

Muvaffak’ın da Nermin ve Suzan adlı iki kızı olur. Türkiye’den ABD’ye burslu giden ilk Türk kadınları arasında olan Nermin de İstanbul’da yaşayan İngiliz göçmen aileden Jasper ile evlenir ve 1942’de Osman doğar. Nermin 1931’de Nazım Hikmet ile tanışır. Büyük şairin şiirlerini ilk kez İngilizce’ye çevirerek mahpushane duvarlarını delen şiirlerin Türkiye sınırlarını aşmasına da katkıda bulunur.
Osman’ın baba tarafı, 1864’te İngiltere’den Türkiye ve Avustralya’ya taşınır... İngiliz aile Türkiye’de İngiliz şirketlerinin temsilciliğini yapar. 1912’de Osman’ın babası Jasper İstanbul’da doğar. 1940 yılında baba vatani görevi için İngiliz Hava Kuvvetleri’ne yazılır ve Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya savaşlara katılır. Döndüğünde İstanbul’da tanıştığı Nermin ile evlenir ve İstanbul’da bir hayat kurarlar.

Johnson’ın dedesi

Ankara’da doğan ve Ankara’nın ünlü okullarından Ayşe Abla’da ilkokulu bitiren Streater, ortaokulu İngiltere’de yatılı olarak okur. Zaten ailesinin işleri 1961’de kötüye gidince onlar da Londra’ya taşınır. Osman Oxford’da tarih okur ve üniversiteyi bitirdiğinde ünlü tarih hocasının kendisini yönlerdirmesi ile reklamcılık ve halkla ilişkiler dalında çalışmaya başlar. İngiliz öğretmen Kabby ile evlenir.

Osman Streater için okuldaki en büyük sürprizlerden birisi, şimdiki Londra Belediye Başkanı Boris Johnson’ın babası Stanley Johnson ile tanışması olmuş. Streater, Johnson’ın kendisinden dedesi Ali Kemal Bey ile ilgili bilgi almaya çalıştığını, ancak kendisinin bu soruları yanıtlamakta yetersiz kaldığını anlatıyor. Genç Streater, Stanley Johnson’a yardımcı olabilmek adına İstanbul’daki dedesi Muvaffak Menemencioğlu ile irtibat kurmuş ve Stanley’nin merak ettiği soruların yanıtlarını kendisinden istemiş.

“O günden bu yana Stanley’yi arada sırada görürüm, şu aralar da Londra’da komşuyuz” diyen Streater, “Çok değerli önemli bir zattır. Buluşunca her şeyi konuşuruz tabii ama Türkiye’yi pek konuşmayız. Çünkü kendisinin Türkiye ile pek ilişkisi yok ” diyor. Çok kültürlü bir aileden geldiği için İngilizce ve Türkçe’nin yanı sıra Rusça ve Almanca’yı da iyi konuşan Streater, “Çocukken evin içinde Türkçe, Rumca ve İngilizce’yi aynı anda konuşurduk. Anneannemle konuşurken Rumca, babaannemle konuşurken İngilizceyi tercih ederdim...” diyor.

Kısa ömürlü dergi

Osman Streater, 2009 yılında İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen parlak bir törenle Türkiye’nin AB üyeliği adına lobi faaliyetinde bulunmak üzere çıkarttığı “Turkey in Europe” dergisiyle dikkat çekti. Derginin ancak üç sayı çıkartılabildiğine dikkat çeken Streater, bunun nedeninin de Türkiye ile İtalya arasında otaya çıkan bir “uçak alımı krizi” olduğunu vurguluyor.
Dünyanın altıncı büyük savunma şirketi olan İtalyan Finmeccanica’nın dergiye sponsorluk yaptığını belirten Osman Streater “Belki tesadüf diyeceksiniz ama İtalyan uçak firmasının dergiye sponsor olmasından 3 ay sonra Finmeccanica’da yönetim değişikliği oldu. Yeni yönetim kurulu ise ‘Biz uçak firmasıyız, neden bir dergiye sponsor oluyoruz’ diyerek derginin sponsorluğundan vazgeçti. Türkiye’nin İtalya ile arasındaki savaş uçağı anlaşması da bozuldu. Türkiye 104 askeri helikopteri ABD’den almaya karar verdi.”

Namık Kemal’den küfürlü mektup

Reşadım evladım,
Daha henüz yerleşebildim.
Mektubuna cevap vermediğimi affet.
İşte yeni adresim..
Kevkebe’yi Şarki’yi iade ettim, kim yazdıysa bir daha eline s...ayım.
Köpek ürümesini bilmez, koyunu kurt çağırıp duruyor. Biz eşeğiz a, İstanbul bizden şeddeli, biz de uzun kulaklı.
Biraz sabret sana bir Shakespeare göndereyim ki görenler hayran olsun.
Apartmanım gayet nefis: bir âlâ salonu, üç nefis yatak odası, bir mutfağı var. Ayda yüz on Frank.
Lakin döşemesi bizim sahibenin. Görsen hayran olursun. Kibar olduk gitti.
Bizim ‘Duruva’ dersi hayliden hayli elerledi. Yani ‘Economie’ye’ yarı ettik evladım.
Kardeşin, Kemal


Fenerbahçe’nin kuruluşunda rol alan aile
Şule Türker
Vatan 11.10.2009

Türkiye’nin şeceresi en kabarık ailesinin hikâyesi...

Menemencioğlu ailesi, Osmanlı’nın son döneminde, Maliye Nazırlığı ve daha sonra da Âyan Reisliği yapan Rıfat Menemencioğlu’nun, ünlü yazar Namık Kemal’in kızı Feride Hanım ile yapmış olduğu evlilikle gelişen bir aile... Türkiye’nin şeceresi en kabarık ailesinin hikâyesi, gazeteci yazar Aydoğan Vatandaş tarafından “Monşer- Saklı Seçilmişler” adıyla kitap hâline getirildi. Atatürk’ten Enver Paşa’ya, Namık Kemal’den II. Abdülhamit’e, Nazım Hikmet’ten İsmet İnönü’ye, Türkiye tarihine damgasını vurmuş birçok ismin yollarının da bir şekilde kesiştiği Menemenlizadeler’in ilginç hikâyesi, aynı zamanda Türkiye’nin yakın tarihi hakkında birçok gerçeği de gözler önüne seriyor.

Mehmet Rıfat Bey, padişah fermanıyla evlendi

Osmanlı’nın son döneminde önce Maliye Nazırlığı, daha sonra da Âyan Reisliği yapan Mehmet Rıfat Menemencioğlu, ailenin en önemli şahsiyetlerinden biri... Mehmet Rıfat genç yaşta geçirdiği kaza sonucu topal kalmıştı. Mehmet Rıfat Bey’in ilk eşi, Namık Kemal’in kızı Feride Hanım’dı. Bu evlilik, devrin bürokrasi geleneklerine göre padişah fermanı ile gerçekleşti. Namık Kemal, kızına yazdığı bir mektupta müstakbel kocasının topallığından kendi üslubuyla şöyle bahsediyordu: “Topalın geliyor, topalın... Bizim ecdadımızda da ünlü bir topal vardır...”

Şemsettin Bey 101 yaşında çocuk sahibi oldu

Namık Kemal, Topal Osman Paşa’nın torununun torunuydu. Topal Osman Paşa, 90 yaşındayken sadrazam ve serdar-ı Ekrem olarak İran seferine çıkan ve meşhur Nadir Şah’ı mağlup ettiği sırada şehit edilen bir devlet adamıydı. Topal Osman Paşa’nın 1825’te, 109 yaşında ölen oğlu Şemseddin Bey, 101 yaşında iken bir çocuğu oldu. Bu çocuk ileride sarayda müneccim başı olacak Namık Kemal’in babası Mustafa Asım Bey’di.

Namık Kemal’den hazımsızlığa ilaç: Konyak

Namık Kemal, 48 yıllık ömrünün 3 yılını Londra’da geçirdi. Babası Mustafa Asım Bey’e gönderdiği ilk mektupların birinde, “Londra bir memlekettir ki burayı görmeyen rahatın manasını bilmez” diye yazdı. Ama Londra’nın her şeyini beğenmedi. “Tütünsüzlükten sıkıntı çekeceğiz gibi görünüyor” dedi. Alkolü de İngiliz yemeklerinin kötülüğü nedeniyle ilaç olarak içtiğini söyledi:

“Buranın konyakları pekala... Londra’da günde yarım şişe konyak içilmedikçe midede kuvve-i hazime mümkün olamıyor, bereket versin ki kolera vaktinde alışmışız.”

Tanzimat Fermanı’nı yazan dede

Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bolayır’ın eşi Celile Bolayır, Mısır’daki meşhur Kavalalı ailesinden Celal Paşa’nın kızıydı. Celal Paşa ise Mustafa Reşit Paşa’nın torunu Fatihe Hanım ile evliydi. Mustafa Reşit, Tanzimat hareketinin öncüsüydü. Tanzimat Fermanı, Ali Ekrem’in eşi Celile Hanım’ın dedesi, Hariciye Nazırı Reşit Paşa tarafından yazılmıştı.

Mason olan ilk Osmanlı paşası

Mustafa Reşit Paşa, Mason olan ilk Osmanlı Paşası’ydı aynı zamanda. İngiltere’de yakın dostu ve daha sonra Babıali nezdinde elçi olacak olan Lora Strafford Cunning ile beraber Mason olmuştu. Kavalalı Ferit Ahmet Celal Paşa, Tanzimat’ın mimarı Mustafa Reşit Paşa’nın torunuyla evlenmişti. Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bey’le, Ahmet Celal Paşa’nın hayatı böylece kesişiyordu. Ali Ekrem’in kayınpederi Kavalalı Ferit Ahmet Celal Paşa, aynı zamanda II. Abdulhamit’in yaverlerindendi.

Edebiyatta başarılı bir kalem

Ahmet Muvaffak Menemencioğlu’nun Katherina ile evliliğinden, Fakihe Nermin doğdu. Edebiyat üstüne de birçok çalışma kaleme alan Nermin Menemencioğlu, Türk edebiyatının yurt dışında tanıtılması için çaba göstermiş, yaptığı çevirilerle bu tür girişimlerin öncüsü olmuştu. Nermin, 1942 yılında İngiliz Jasper Sidney Streater ile evlenecekti. Çiftin şu anda İngiltere’de reklamcılık yapan Osman Streater adlı bir çocukları oldu.

Aşk için KGB’nin sırlarını ifşa etti

Osman’ın babasının Sybil, Isabel ve Joyce adlarında büyük elçilikte katibelik yapan 3 kız kardeşi vardı. Isabel, 1929’da İngilizce öğrenmek isteyen bir Rus olan Agabekov’a ders verirken birbirlerine âşık oldular. Agabekov aslında NKVD’nin (KGB’nin önceki adı) İstanbul’daki en önemli casusuydu. Isabel’le evlenmesi ailesinin istememesi yüzünden çok zor görünen Agabekov, İstanbul’daki Britanya Konsolosluğu’na gidip “Isabel ile evlenmesine müsaade edilmesi durumunda bütün sırlarını ifşa edeceği” teklifinde bulundu, İngilizler de bu teklifi geri çevirmedi. Ermeni asıllı Rus casusu Agabekov, Turan rüyalarıyla yanıp tutuşan Enver Paşa’nın öldürülmesinde rol oynadı.

Fenerbahçe’nin kurucusu bir Menemencioğlu

Fenerbahçe’nin kurucularından olan Ahmet Muvaffak Menemencioğlu, 1884’te İstanbul’da dünyaya geldi. Namık Kemal’in torunu olan Ahmet Muvaffak Menemencioğlu, son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Saruhan milletvekili olarak görev yaptı. Eşi Katerina Rum asıllıydı.

Atatürk’le de akrabaydılar

Talat Erboy’un oğlu Mustafa Muammer Erboy’yla Menemenlizade Rıfat Bey’in torunu Nükhet Zeynep Hanım’ın evliliği, Menemenlizadeler ile Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın ailesi arasında akrabalık bağı kurmuş oluyordu. Fatma Gönül Erboy, Mustafa Kemal’in eşi Latife Hanım’ın teyzesiydi. Muammer Erboy’un babası, İzmir’in tanınmış ailelerinden, eski Altay yöneticilerinden Talat Erboy’du. Annesi ise Türkiye’ye ilk uçağı getirmiş Süreyya İlmen Paşa’nın torunu ve Vecihi İlmen Uşaki’nin kızı ve dolayısıyla Latife Hanım’ın yeğeninin oğluydu. Latife Hanım’ın kız kardeşi Vecihe Hanım, Osmanlı’nın son seraskeri Müşir Mehmet Rıza Paşa’nın oğlu Süreyya İlmen’le evlenmişti. İş adamı olan oğlu Erdem İlmen ise İsmet İnönü’nün yeğeni Mutlu Temelli ile evlendi. Süreyya İlmen’in İngiltere’de tekstil işi yapan torunu Birgül İlmen ise eski Cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk’ün eşi Emen Hanım’ın yeğeni ekonomist Ömer Aral’la evlendi. Halit Ziya Uşaklıgil ile Latife Hanım’ın babası Muammer Bey kardeş çocuklarıydı. Halid Ziya Uşaklıgil’in oğlu Bülent Uşaklıgil ise, Kopenhag Kahire Washington ve Paris’te görev yapmış bir büyükelçiydi.

Kahire Konferansı’nın yaşayan tanığı

Rıfat Turgut Menemencioğlu, Ahmet Muvaffak-Katerina çiftinin en küçük çocuğuydu. Cenevre’deki eğitimi sonrasında 1939’da Türkiye’ye döndüğünde, amcası Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu’nun izinden giderek hariciye imtihanına girdi ve kazandı. Merkezdeki 3 yılının ardından tarihi Kahire Konferansı’nın bugün yaşayan tek tanığı olan Turgut Menemencioğlu, İsmet Paşa’nın görüşmelerinde tercüman olarak da görev yaptı. Kahire Konferansı’nın en önemli özelliklerinden birisi, konferansın Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’na dahil etmeyi amaçlamasıydı.
 
Üst Alt