- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
İşte evliliğin 13 altın kuralı :
1- Daima neşeli, bakımlı, pozitif görünün. Güzel kokun, temiz olun ve en baştan çıkarıcı
kıyafetleri kocanız için giyin.
2- Münakaşalarınızda yapıcı, arabulucu, şahsiyetli olun, fakat ısrarcı davranmayın. Sakın
aşağılamayın, erkeklik veya kazanç ile ilgili olumsuz bir şey söylemeyin.
3- Seksi asla bir ceza olarak uygulamayın. Yatak ayırmak yapılacak en büyük hatadır.
4- Birbirinizle daima flört edin. Elinize geçen her anı dokunarak, öperek, el ele tutuşarak
veya uzaktan dahi olsa bakışarak değerlendirin.
5- Münakaşalarda 1-2 dakika sonra başka odaya geçin ve daha ileri gitmesini önleyin. Kızgınlık veya küfürlerinizi kendinize saklayın. Karşı taraf bunları duymasın. İleride yalnız bu laflar hatırlanır.
6- Tenkitlerinizde önce iyi tarafları ön plana çıkarın. Sonra değişmesini istediğiniz konuları
zarifçe belirtin.
7- Açken, yorgunken, kızgınken ya da arabada, yemek sofrasında ve başkalarının yanında asla münakaşa yaratabilecek konulara girmeyin.
8- Alttan alırken kendinizi ezilen, taviz veren, kendisine haksızlık yapılan taraf diye görmeyin. Siz aslında böyle davranarak huzurunuzu satın alıyorsunuz. Birkaç gün sonra her şey yolunda iken kırgınlığınızı yumuşak ifadelerle dile getirin ve bir daha olmamasını dileyin, isteyin.
9- Sık sık romantik bir atmosfer yaratın, çocuklar olmadan baş başa kalmanın yollarını arayın.
10- İletişim evlilikte esastır. Aranızda halledemeyeceğiniz hiçbir şey olmamalı. Ruhsal olarak
aranızdan bir parşömen kağıdını bile geçirtmeyecek kadar kenetlenmelisiniz.
11- Birbirini sevmeyen kişiler belki çocukları için birbirlerine dayanırlar. Ancak giden gençlikleri, huzurları ve sıhhatleridir. Panik ataklar, korkular, psikosomatik rahatsızlıklar
hep böyle evliliklerin bize seneler içinde getirdikleridir.
12- İyi bir evlilik ortada ne kadar birleştiğimizdir. DNA ve yetiştirilme farklılıkları değişmez. Ancak hangi konularda ne kadar eğilebiliyor, birbirimize ne kadar değebiliyorsak, o kadar başarılı bir evliliğimiz var demektir.
13- Birlikte hareket ederek, çocuğunuza karşı tek ses olun ve tek terbiye verin.
Kıskançlık zararlı mı?
Genç- yaşlı, kadın-erkek herkes hayatında en az bir kere kıskanır.
Aşık olunan kişinin başkasına ilgi göstermesi, şüpheli davranışlar, aldatma... Kıskançlık
hem kıskananın hem de kıskanılanın hayatını zehir eder. Ara sıra yapılan kıskançlık,
ilişkinin canlı kalmasını sağlayabilir, ancak rahatsız edici ve mantık dışı boyutlara
ulaştığında, zarar verici olabilir.
DEĞİŞİK DUYGULAR
Kıskanan insan birçok duyguyu aynı anda yaşar, aklından bin türlü düşünce geçer, bir sürü
farklı davranış biçimleri sergiler:
Duygular: Acı, kızgınlık, kin, üzüntü, haset, keder, aşağılanma...
Düşünceler: İçerleme, suçlama, kendini rakiple kıyaslama, imajın sarsılmasından korkma,
kendine acıma...
Davranışlar: Kendini bitkin hissetmek, titremek ve terlemek, sürekli soru sormak ve
karşındakinden sürekli güvence istemek, saldırgan davranışlar, hatta şiddet...
Kıskançlık dozunda olduğu sürece, var olan bir ilişkinin korunmasını bile sağlayabilir.
Kişilere, sevgililerinin, eşlerinin çantada keklik olmadığını hatırlatır. Karşındakine emek vermeye, onun kendisini değerli hissetmesi için çaba göstermeye yöneltir. Üstelik duyguları güçlendirir, aşkın ateşlenmesini sağlar ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılar. Ama bir de aşkın dozunda olmadığı durumlar var...
Bazen kıskançlıkta ölçü kaçar. Örneğin eşi eski bir arkadaşıyla dans ettiği için bir erkek kavga çıkarabilir veya kadın eşinin yeni patronu güzel bir kadın olduğu için çileden çıkar. Bu tarz kıskançlıklar gerginlik yaratır. Karşıdaki, kıskançlığa mahal vermemek için sürekli temkinli davranmak, tetikte olmak zorunda hisseder. Durumun farkında olan kıskanç taraf ise kendini suçlama ve haklı çıkarma arasında gidip gelir. Çiftlere bazen hayatı zehir eden, ayrılmalarına bile yol açan kıskançlık duygusuyla başa çıkmak aslında hiç de kolay sayılmaz.
Uzun zaman ve emek isteyen bir mücadele olabilir. Kıskançlığınızın çocukluğunuzda
yaşadıklarınızdan kaynaklandığını düşünüyorsanız, bir psikoloğa başvurmanızda yarar var. Çocukluğunuzla ilgili bağlantı kuramıyorsanız o zaman şu noktaları gözden geçirmeniz faydalı olabilir:
BUNLARI DENEYİN!
Onu neden kıskandığınızı düşünün. Gerçekten ilişkinize yönelik bir tehdit söz konusu mu? Tavırlarınız ilişkinizi kötüleşmesine neden mi?
Kıskançlık belirtileri hissettiğinizde partnerinizin sizi sevdiğini ve saygı duyduğunu
hatırlayın.
Sevilmeye layık, hoş bir insan olduğunuzu ve ters giden bir şeylerin olmadığını söyleyin kendi kendinize...
Partnerinizden güvence isteyin. Kıskançlıkla başa çıkmanın iyi bir yolu da partnerinizden güvence istemek..
1- Daima neşeli, bakımlı, pozitif görünün. Güzel kokun, temiz olun ve en baştan çıkarıcı
kıyafetleri kocanız için giyin.
2- Münakaşalarınızda yapıcı, arabulucu, şahsiyetli olun, fakat ısrarcı davranmayın. Sakın
aşağılamayın, erkeklik veya kazanç ile ilgili olumsuz bir şey söylemeyin.
3- Seksi asla bir ceza olarak uygulamayın. Yatak ayırmak yapılacak en büyük hatadır.
4- Birbirinizle daima flört edin. Elinize geçen her anı dokunarak, öperek, el ele tutuşarak
veya uzaktan dahi olsa bakışarak değerlendirin.
5- Münakaşalarda 1-2 dakika sonra başka odaya geçin ve daha ileri gitmesini önleyin. Kızgınlık veya küfürlerinizi kendinize saklayın. Karşı taraf bunları duymasın. İleride yalnız bu laflar hatırlanır.
6- Tenkitlerinizde önce iyi tarafları ön plana çıkarın. Sonra değişmesini istediğiniz konuları
zarifçe belirtin.
7- Açken, yorgunken, kızgınken ya da arabada, yemek sofrasında ve başkalarının yanında asla münakaşa yaratabilecek konulara girmeyin.
8- Alttan alırken kendinizi ezilen, taviz veren, kendisine haksızlık yapılan taraf diye görmeyin. Siz aslında böyle davranarak huzurunuzu satın alıyorsunuz. Birkaç gün sonra her şey yolunda iken kırgınlığınızı yumuşak ifadelerle dile getirin ve bir daha olmamasını dileyin, isteyin.
9- Sık sık romantik bir atmosfer yaratın, çocuklar olmadan baş başa kalmanın yollarını arayın.
10- İletişim evlilikte esastır. Aranızda halledemeyeceğiniz hiçbir şey olmamalı. Ruhsal olarak
aranızdan bir parşömen kağıdını bile geçirtmeyecek kadar kenetlenmelisiniz.
11- Birbirini sevmeyen kişiler belki çocukları için birbirlerine dayanırlar. Ancak giden gençlikleri, huzurları ve sıhhatleridir. Panik ataklar, korkular, psikosomatik rahatsızlıklar
hep böyle evliliklerin bize seneler içinde getirdikleridir.
12- İyi bir evlilik ortada ne kadar birleştiğimizdir. DNA ve yetiştirilme farklılıkları değişmez. Ancak hangi konularda ne kadar eğilebiliyor, birbirimize ne kadar değebiliyorsak, o kadar başarılı bir evliliğimiz var demektir.
13- Birlikte hareket ederek, çocuğunuza karşı tek ses olun ve tek terbiye verin.
Kıskançlık zararlı mı?
Genç- yaşlı, kadın-erkek herkes hayatında en az bir kere kıskanır.
Aşık olunan kişinin başkasına ilgi göstermesi, şüpheli davranışlar, aldatma... Kıskançlık
hem kıskananın hem de kıskanılanın hayatını zehir eder. Ara sıra yapılan kıskançlık,
ilişkinin canlı kalmasını sağlayabilir, ancak rahatsız edici ve mantık dışı boyutlara
ulaştığında, zarar verici olabilir.
DEĞİŞİK DUYGULAR
Kıskanan insan birçok duyguyu aynı anda yaşar, aklından bin türlü düşünce geçer, bir sürü
farklı davranış biçimleri sergiler:
Duygular: Acı, kızgınlık, kin, üzüntü, haset, keder, aşağılanma...
Düşünceler: İçerleme, suçlama, kendini rakiple kıyaslama, imajın sarsılmasından korkma,
kendine acıma...
Davranışlar: Kendini bitkin hissetmek, titremek ve terlemek, sürekli soru sormak ve
karşındakinden sürekli güvence istemek, saldırgan davranışlar, hatta şiddet...
Kıskançlık dozunda olduğu sürece, var olan bir ilişkinin korunmasını bile sağlayabilir.
Kişilere, sevgililerinin, eşlerinin çantada keklik olmadığını hatırlatır. Karşındakine emek vermeye, onun kendisini değerli hissetmesi için çaba göstermeye yöneltir. Üstelik duyguları güçlendirir, aşkın ateşlenmesini sağlar ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılar. Ama bir de aşkın dozunda olmadığı durumlar var...
Bazen kıskançlıkta ölçü kaçar. Örneğin eşi eski bir arkadaşıyla dans ettiği için bir erkek kavga çıkarabilir veya kadın eşinin yeni patronu güzel bir kadın olduğu için çileden çıkar. Bu tarz kıskançlıklar gerginlik yaratır. Karşıdaki, kıskançlığa mahal vermemek için sürekli temkinli davranmak, tetikte olmak zorunda hisseder. Durumun farkında olan kıskanç taraf ise kendini suçlama ve haklı çıkarma arasında gidip gelir. Çiftlere bazen hayatı zehir eden, ayrılmalarına bile yol açan kıskançlık duygusuyla başa çıkmak aslında hiç de kolay sayılmaz.
Uzun zaman ve emek isteyen bir mücadele olabilir. Kıskançlığınızın çocukluğunuzda
yaşadıklarınızdan kaynaklandığını düşünüyorsanız, bir psikoloğa başvurmanızda yarar var. Çocukluğunuzla ilgili bağlantı kuramıyorsanız o zaman şu noktaları gözden geçirmeniz faydalı olabilir:
BUNLARI DENEYİN!
Onu neden kıskandığınızı düşünün. Gerçekten ilişkinize yönelik bir tehdit söz konusu mu? Tavırlarınız ilişkinizi kötüleşmesine neden mi?
Kıskançlık belirtileri hissettiğinizde partnerinizin sizi sevdiğini ve saygı duyduğunu
hatırlayın.
Sevilmeye layık, hoş bir insan olduğunuzu ve ters giden bir şeylerin olmadığını söyleyin kendi kendinize...
Partnerinizden güvence isteyin. Kıskançlıkla başa çıkmanın iyi bir yolu da partnerinizden güvence istemek..