MR.Fatih61
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 17 Eyl 2014
-
- Mesajlar
- 25
-
- MFC Puanı
- 0
Bazı insanlar dertlenir bunalır darlanır çıkış yolunu bulamaz ruhsal çöküntü yaşar, bu ruhsal çöküntü insanın dünyevi işlerini de bozar. maddi manevi çöküntü biraraya gelince elinden tutan yoksa o kişi toplum tarafından da dışlanarak yalnızlığa sürüklenir. Ruhsal hastalıklara materyalist gözlükle bakan batı bilimi psikoloji dahi çözüm bulamamaktadır. Çünkü Ruhu Allahü Tealanın bildirdiği manada tanımıyorlar, İslam Ruhun gıdası Kuran Zikir İbadetler derken, bu batı bilimi çoğu zaman sorunu ilaçlarla insanları uyuşturarak tedavi etmeye çalışır bazende ruhun gıdası olarak bethoven mozart v.s. müzikleri gösterirler, halbuki müzik kalpte huzur değil fitne uyandırmaktadır.
Peki çözüm nedir.?
"Huzur islamdadır." Bazı arabaların arkasında yazan bu yazı slogan bir yazı olmayıp, hakikaten insanların mutluluğunun nerede olduğunu göstermektedir. Yeterki insan samimi bir niyetle görebilsin, yönelebilsin.
Bu konumuzda tespit ettiğimiz psikolojik hastalıklara ve çözümlerine yer vereceğiz.
Hastalık :
Sıkıntılı bir yaşamım var, ne yapsam mutlu olamıyorum, dertler darlık borçlar bitmiyor, kazandığımın bereketi yok, insanlarla pek geçinemiyorum, sorunların biri bitiyor diğeri başlıyor, çok yoğun yaşıyorum stesliyim, sürekli kalbim daralıyor, sürekli şikayet hali v.s.
Tespit :
Bu hastalığın genel tanımı dünyevileşme hastalığıdır, insan ruh ve bedenden yaratılmıştır, insan sürekli dünyevi işlerle meşgul olur bedeni ihtiyaçlarını karşılar fakat rabbini ahireti ibadetleri unutur ruhun gıdası olan ibadetleri yapmazsa ruhunu besleyemezse manevi anlamda ruhu öldürmüş demektir. tıpkı bedenin ihtiyacını karşılamadığı zaman yemek su nefes v.s. vermezsen bedenin öldüğü gibi, ruhu ölen insanda her ne kadar ayakta gezse yürüse koşsada her türlü maddi eşyaya ev araba para v.s. sahipte olsa sağlıklı görünsede hasta adamdır. Hiçbir şeyden doyum lezzet alamaz. Kanaat yoktur, daha çok kazanmak için daha çok çalışır kendi kendini sıkıntıya sokar, kazandıklarının sonuda yoktur sınırda yoktur taki ölünceye kadar böyle devam eder. Öldüğünde ise tüm kazandıklarını sıfırlar dünyada bırakır ve boş(sıfır) olarak ahirete geçer.
Allah-u Teâlâ münâfıklar hakkında ise Âyet-i kerimesinde:
"Onlar Allahı pek az zikrederler." buyurmuştur. (Nisâ: 142)
"Onlar Allahı unuttu, Allah da onları unuttu." (Tevbe: 67)
"Allahı unuttuklarından dolayı Allahın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın, onlar fâsıkların ta kendileridir." (Haşr: 19)
Bir kimsenin sinesini Allah açarsa, O Rabbi tarafından verilen bir Nur üzerine yürür. Kalpleri Allahı zikretmeye katılaşan kimselere yazıklar olsun. (Zümer-22)
Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet (Haşır) günü onu kör olarak süreriz. (Tâha-124)
Kim Rahmanın zikrine karşı kör olursa, ona bir şeytanı saldırırız; artık o, onun arkadaşı olur.(Zuhruf-36)
"Sen Allah de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar." (Enâm: 91)
"Beni çok zikreden kulumu gördüğün zaman bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğün zaman anla ki ben ona buğzederim." (Tirmizî)
Ayetlerde ve hadiste açıkca anlaşılacağı üzere, Rabbini zikretmeyi bırakan, ibadet etmeyen kullar dünya hayatına dalarak gaflet üzerine yaşamaktadırlar ve Rablerinin rızası dışında sapık bir yol üzerine bir yaşama sürmektedirler. Bu insanların ne bu dünyada huzur bulmaları nede ahiret yurdunda huzur bulmaları beklenemez. Taha 124 ayeti kerimde onlar hakkında dar ve sıkıntılı bir yaşam sürecekleri ve ahirette kör olarak haşredilecekleri, Zuhruf 36 daki ayette en yakın arkadaşlarının musallat edilmiş bir şeytan olduğu, Enam 91. ayette ise bataklıkta oyalandıkları bildirilmektedir. Rabbimiz böyle olmaktan korusun.
Bu Ruh hastalığının çözümü ayetlerden anlaşılacağı üzere kulluk vazifesinin ibadetlerin yapılması ve Allahı çokca zikirdir. Günahlar sinede yüktür. Kulu sıkan daraltanda o günahların sinedeki yükü ağırlığıdır. Yapılan günahlara ve geçmiş hatalara bolca tevbe istifar edilmelidir. Zikrullahla beraber ibadetlere başlanmalıdır. Bu hal manevi olarak ölen ruhu yeniden uyandırıp geliştirmeye başlamaktadır. Tevbe istifar eden ibadetlere devam eden kul zamanla o günahlardan kurtulur ve manevi hafifleyerek ruhunu zikirle besler ve kalbinde huzur hasıl olur. Bu huzur hali insana manevi mutluluk ve doyum verecektir. Kul Rabbinin rızasına uygun yaşam sürdüğü sürece o kula en zor maddi belalar imtihanlar isabet etse bile manevi huzuru bozulmayacaktır. Kul hem bu dünyada rabbinin rızasını sevgisini muhabbetini kazandığı gibi hemde ebedi ahiret yurdunda da sonsuz cennetleri ve cemalullahı kazanacaktır.
Megaforum YÖNETİMİ !
Peki çözüm nedir.?
"Huzur islamdadır." Bazı arabaların arkasında yazan bu yazı slogan bir yazı olmayıp, hakikaten insanların mutluluğunun nerede olduğunu göstermektedir. Yeterki insan samimi bir niyetle görebilsin, yönelebilsin.
Bu konumuzda tespit ettiğimiz psikolojik hastalıklara ve çözümlerine yer vereceğiz.
Hastalık :
Sıkıntılı bir yaşamım var, ne yapsam mutlu olamıyorum, dertler darlık borçlar bitmiyor, kazandığımın bereketi yok, insanlarla pek geçinemiyorum, sorunların biri bitiyor diğeri başlıyor, çok yoğun yaşıyorum stesliyim, sürekli kalbim daralıyor, sürekli şikayet hali v.s.
Tespit :
Bu hastalığın genel tanımı dünyevileşme hastalığıdır, insan ruh ve bedenden yaratılmıştır, insan sürekli dünyevi işlerle meşgul olur bedeni ihtiyaçlarını karşılar fakat rabbini ahireti ibadetleri unutur ruhun gıdası olan ibadetleri yapmazsa ruhunu besleyemezse manevi anlamda ruhu öldürmüş demektir. tıpkı bedenin ihtiyacını karşılamadığı zaman yemek su nefes v.s. vermezsen bedenin öldüğü gibi, ruhu ölen insanda her ne kadar ayakta gezse yürüse koşsada her türlü maddi eşyaya ev araba para v.s. sahipte olsa sağlıklı görünsede hasta adamdır. Hiçbir şeyden doyum lezzet alamaz. Kanaat yoktur, daha çok kazanmak için daha çok çalışır kendi kendini sıkıntıya sokar, kazandıklarının sonuda yoktur sınırda yoktur taki ölünceye kadar böyle devam eder. Öldüğünde ise tüm kazandıklarını sıfırlar dünyada bırakır ve boş(sıfır) olarak ahirete geçer.
Allah-u Teâlâ münâfıklar hakkında ise Âyet-i kerimesinde:
"Onlar Allahı pek az zikrederler." buyurmuştur. (Nisâ: 142)
"Onlar Allahı unuttu, Allah da onları unuttu." (Tevbe: 67)
"Allahı unuttuklarından dolayı Allahın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın, onlar fâsıkların ta kendileridir." (Haşr: 19)
Bir kimsenin sinesini Allah açarsa, O Rabbi tarafından verilen bir Nur üzerine yürür. Kalpleri Allahı zikretmeye katılaşan kimselere yazıklar olsun. (Zümer-22)
Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet (Haşır) günü onu kör olarak süreriz. (Tâha-124)
Kim Rahmanın zikrine karşı kör olursa, ona bir şeytanı saldırırız; artık o, onun arkadaşı olur.(Zuhruf-36)
"Sen Allah de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar." (Enâm: 91)
"Beni çok zikreden kulumu gördüğün zaman bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğün zaman anla ki ben ona buğzederim." (Tirmizî)
Ayetlerde ve hadiste açıkca anlaşılacağı üzere, Rabbini zikretmeyi bırakan, ibadet etmeyen kullar dünya hayatına dalarak gaflet üzerine yaşamaktadırlar ve Rablerinin rızası dışında sapık bir yol üzerine bir yaşama sürmektedirler. Bu insanların ne bu dünyada huzur bulmaları nede ahiret yurdunda huzur bulmaları beklenemez. Taha 124 ayeti kerimde onlar hakkında dar ve sıkıntılı bir yaşam sürecekleri ve ahirette kör olarak haşredilecekleri, Zuhruf 36 daki ayette en yakın arkadaşlarının musallat edilmiş bir şeytan olduğu, Enam 91. ayette ise bataklıkta oyalandıkları bildirilmektedir. Rabbimiz böyle olmaktan korusun.
Bu Ruh hastalığının çözümü ayetlerden anlaşılacağı üzere kulluk vazifesinin ibadetlerin yapılması ve Allahı çokca zikirdir. Günahlar sinede yüktür. Kulu sıkan daraltanda o günahların sinedeki yükü ağırlığıdır. Yapılan günahlara ve geçmiş hatalara bolca tevbe istifar edilmelidir. Zikrullahla beraber ibadetlere başlanmalıdır. Bu hal manevi olarak ölen ruhu yeniden uyandırıp geliştirmeye başlamaktadır. Tevbe istifar eden ibadetlere devam eden kul zamanla o günahlardan kurtulur ve manevi hafifleyerek ruhunu zikirle besler ve kalbinde huzur hasıl olur. Bu huzur hali insana manevi mutluluk ve doyum verecektir. Kul Rabbinin rızasına uygun yaşam sürdüğü sürece o kula en zor maddi belalar imtihanlar isabet etse bile manevi huzuru bozulmayacaktır. Kul hem bu dünyada rabbinin rızasını sevgisini muhabbetini kazandığı gibi hemde ebedi ahiret yurdunda da sonsuz cennetleri ve cemalullahı kazanacaktır.
Megaforum YÖNETİMİ !