İtil Bulgarlarından sonra ilk Müslüman Türk devletleri Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular idi. Karahanlılar 944 senesinde İslamiyeti resmi din olarak kabul etti. Karahanlılar arasında İslam dininin yayıcısı Abdülkerim Satuk Buğra Hanın oğlu Musa Baytaş oldu. Karahanlı hükümdarı 999 senesinde Abbasi halifesi tarafından İslam hükümdarı olarak tanındı. Hakanlığın sınırları Balasagun, Özkend ve havalisine, Tarım havzasının batı kısmına, Balkaş Gölüne, Hindikuş, Karakurum dağları dolaylarına kadar yayıldı. Ülke, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştı. Doğu Karahanlılar 1090, Batı Karahanlılar ise 1089da Selçuklulara bağlandılar. Karahanlılar devrinde 200.000 çadır Türk halkı İslamiyeti kabul etmiştir. (Bkz. Karahanlılar)
962 senesinde Alptekin (Alb Tekin) adlı bir Türk kumandanı Afganistanın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mahir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İranın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistana zaferle neticelenen bir sefer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistana on yedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslamiyetin köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmud, aynı zamanda İranın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbasi halifesinden ilk defa olarak, sultan ünvanını aldı. Gazneliler, 1040 senesinden sonra Selçuklulara tabi oldular. 1186 senesinde de Gurlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar. (Bkz. Gazneliler)
Onuncu asrın ikinci yarısında Seyhun Nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşıyan Oğuzlar, Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında Kınık boyundan Selçuk Beyin oğulları vardı. Selçuk Beyin torunlarından Tuğrul ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul Bey, 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları Ceyhundan Fırata kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan (Alb Arslan), 1071de Malazgirt Ovasında Bizanslıları mağlup ederek Anadolunun Türk ülkesi olmasını sağladı. Bu zaferden sonra Anadolunun fethine Kutalmış Beyin oğulları memur edildiler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, büyük zaferler kazanarak Üsküdara kadar geldi ve İzniki hükumet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devletini kurdu. Süleyman Şahtan sonra Birinci Kılıç Arslan, Birinci Mesud ve İkinci Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk milletine büyük hizmetler verdiler. On üçüncü asırda Moğol istilası, İran, Horasan ve Maveraünnehr taraflarında yaşayan alim ve evliyanın hemen hepsinin Anadoluya gelmelerine sebep oldu. Bu istila Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına sebep oldu. Fakat çok geçmeden yüksek yaylalarda yaşıyan Türkmen beyleri Anadoluyu istilacıların elinden kurtarmaya muvaffak oldular. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Beydi. 1299dan itibaren gelişen Osmanlılar, manevi yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devr aldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.
Söğütte kurulan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Batı Anadoluya hakim olarak 1356da Rumeliye ayak bastı. Bu geçiş çok mütevazi başlamakla beraber, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat fevkalade bir kudret ve üstün vasıflara sahip olan Osmanlılar, Haçlıları 1363te Edirne civarında Sırpsındığı mevkiiyle 1389da Kosova ve 1396da Niğboluda hezimete uğrattılar. Böylece bu gazi devlet Rumelide sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadoluda yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatyaya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hıristiyan Avrupalılara gösterdi. Hıristiyan Batı alemine galip gelen Osmanlıların, doğuda Timur Hana mağlup olması, Anadoludaki birliği tekrar sarstı. Ancak fetret devrinde sarsıntı Rumeliden daha çok Anadoluda meydana geldi.
962 senesinde Alptekin (Alb Tekin) adlı bir Türk kumandanı Afganistanın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mahir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İranın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistana zaferle neticelenen bir sefer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistana on yedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslamiyetin köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmud, aynı zamanda İranın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbasi halifesinden ilk defa olarak, sultan ünvanını aldı. Gazneliler, 1040 senesinden sonra Selçuklulara tabi oldular. 1186 senesinde de Gurlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar. (Bkz. Gazneliler)
Onuncu asrın ikinci yarısında Seyhun Nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşıyan Oğuzlar, Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında Kınık boyundan Selçuk Beyin oğulları vardı. Selçuk Beyin torunlarından Tuğrul ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul Bey, 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları Ceyhundan Fırata kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan (Alb Arslan), 1071de Malazgirt Ovasında Bizanslıları mağlup ederek Anadolunun Türk ülkesi olmasını sağladı. Bu zaferden sonra Anadolunun fethine Kutalmış Beyin oğulları memur edildiler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, büyük zaferler kazanarak Üsküdara kadar geldi ve İzniki hükumet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devletini kurdu. Süleyman Şahtan sonra Birinci Kılıç Arslan, Birinci Mesud ve İkinci Kılıç Arslan Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk milletine büyük hizmetler verdiler. On üçüncü asırda Moğol istilası, İran, Horasan ve Maveraünnehr taraflarında yaşayan alim ve evliyanın hemen hepsinin Anadoluya gelmelerine sebep oldu. Bu istila Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına sebep oldu. Fakat çok geçmeden yüksek yaylalarda yaşıyan Türkmen beyleri Anadoluyu istilacıların elinden kurtarmaya muvaffak oldular. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Beydi. 1299dan itibaren gelişen Osmanlılar, manevi yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devr aldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.
Söğütte kurulan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Batı Anadoluya hakim olarak 1356da Rumeliye ayak bastı. Bu geçiş çok mütevazi başlamakla beraber, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat fevkalade bir kudret ve üstün vasıflara sahip olan Osmanlılar, Haçlıları 1363te Edirne civarında Sırpsındığı mevkiiyle 1389da Kosova ve 1396da Niğboluda hezimete uğrattılar. Böylece bu gazi devlet Rumelide sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadoluda yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatyaya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hıristiyan Avrupalılara gösterdi. Hıristiyan Batı alemine galip gelen Osmanlıların, doğuda Timur Hana mağlup olması, Anadoludaki birliği tekrar sarstı. Ancak fetret devrinde sarsıntı Rumeliden daha çok Anadoluda meydana geldi.